Katılımcı (Studio FORA + WE’re), Doğu Anadolu Bölgesi (Muş), 7 İklim 7 Bölge – Mahalle Ulusal Mimari ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması

Katılımcı (Studio FORA + WE’re), Doğu Anadolu Bölgesi (Muş), 7 İklim 7 Bölge – Mahalle Ulusal Mimari ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması

Proje Raporu

Muş’a Dair Kent Okumaları

Muş Çavuş Dağı eteklerinde, doğu-batı ekseninde uzanan Muş Ovası’na hakim olacak şekilde kurulmuştur. Kentin tanıklık ettiği tarihsel süreç, Anadolu coğrafyasına bir giriş kapısı olma özelliği üzerine varolmuştur. Tarih boyunca Van Gölü çevresinden, Süphan ve Nemrut Dağları yamaçlarını izleyerek Anadolu’ya giriş yapan kavimlerin ilk fetih yeri olma özelliğini devam ettirmiş, bu sebepten dolayı da birçok kavim ve kültürün etkisi altında bulunmuştur.

1071 yılında Anadolu’ya Malazgirt Ovası üzerinden giriş yapan Türk boylarının Anadolu’yu fethetmesinden günümüze uzanan tarihsel geçmişi devam etmektedir.

Kentin bahsedilen bu tarihsel özelliği aslında coğrafik karakteristiği üzerinden varolmaktadır. Yakın çevresi farklı yüksekliklerde dağlar tarafından çevrelenen kent, topoğrafyanın düzleşip ovaya döndüğü bir alana hakim olacak şekilde Çavuş Dağı eteklerinde kurulmuştur. Kentin dağ eteklerinde süregelen tarihsel yaşantısından günümüzdeki halini alması ise 3 alt katmanlı bir gelişim süreci ile gerçekleşmiştir.

1. katmanda Çavuş Dağı yamaçlarında kale duvarları arasında kalan kent alanının kale duvarları dışında taşması ve Muş Ovası ile kesişmesini kapsamaktadır. Bu süreç Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllara kadar devam etmektedir.

2. katmanda, cumhuriyetin ilk yıllarında, Muş Ovası’nda kurulan tren garının etkisi ile tarihi kent merkezi kuzey yönüne doğru kaymış, böylece kentleşme verimli tarım arazileri olan ovaya doğru yayılmaya başlamıştır. Bu, kentin en büyük geçim kaynağı olan tarım alanlarının çarpık planlama ile yapılaşmasına neden olmuştur.

3. katmanda ise günümüze kadar gelen süreç kent çeperlerini oluşturmuş özellikle Bitlis-Van yönünde kent sırasıyla Cumhuriyet Caddesi, Hürriyet Caddesi, Yeni Cezaevi Cad. ve çevre yolu boyunca tarım alanları üzerinden Muş Ovası’na yayılarak günümüzdeki sınırlarına ulaşmıştır. Kent içinde kuzey-güney doğrultusunda sürekliliği bozulmadan devam eden 3 ana kent aksı bulunuyor olmasına rağmen, bu akslar kent promenadlarına dönüşecek şekilde bir yaşam kurgusunun parçası olmayı başaramamışlardır.

Kent Ölçeği ve Planlama

Yakın çevresinin en büyük tarım ve doğa havzasına sahip olan Muş kenti, Murat Nehri ve Karasu çayı boyunca ekili veya ekimsiz geniş bir yeşil alana sahiptir. Geçmiş yıllarda artan bir göç hızına sahip olmamasına ve kent nüfusunun radikal bir ivme ile değişiklik göstermemesine rağmen kentleşme kurgusunu diğer kentlerimiz gibi sağlam temeller üzerine oturtabilmiş değildir. Bunun sebeplerinden en önemlisi kent genelinde alınan kentsel planlama kararlarının, kentin kendi coğrafik özelliklerinden ve sosyo-ekonomik yaşantısından uzak, insan ve günlük yaşantı odaklı olmayan bir temel üzerine inşa ediliyor olmasıdır. Bu bağlamda kent büyümesi kentin en büyük geçim kaynağı olan tarım alanları yönünde istila edercesine olmaktadır. Coğrafi özelliklerden ve çevresindeki yoğun dağlık alanlardan dolayı bu yönlenme zorunlu da olsa, tarım alanlarının bulunduğu Muş Ovası ile entegreli ve sürdürülebilir bir şekilde büyüme gelişmemektedir. Bu bağlamda en önemli husus kent gelişim eğilimlerinin Muş Ovası ile birlikte nasıl daha sürdürülebilir bir şekilde ele alınacağı konusudur.

Sürdürülebilir Bir Kent Gelişimi

Muş, Muş Ovası üzerinden Bitlis-Van istikametine doğru gelişen bir kenttir. Halihazırda yarışma kapsamında verilen çalışma alanı da bu gelişme aksında bulunmaktadır. Yerleşime yeni açılacak bölgenin ve buna benzer diğer (potansiyel gelişme alanlarının), varolduğu narin doğaya saygılı, kentin kendi iç dinamikleri ile entegre olabilecek, kentlinin gündelik yaşantısına uygun bir şekilde kurgulaması gerekliliği proje fikrinin temelini oluşturmaktadır.

Bu bağlamda hedeflenen stratejik planlama kararlarından en önemlisi doğa ile birlikte bir yaşam kurgusudur. Bu kurgu doğrultusunda amaç Muş Ovası’nın sahip olduğu geniş yeşil dokunun kentleşme kararları ile tahrip edilmesini engelleyip, aynı anda varoluşun önünü açmaktır.

Muş Kepenek Bölgesi Kentsel Tasarım Projesi

Üretilen projede ilk hedef kentsel gelişim alanları tasarlanırken, kentin var olduğu mevcut doğal dokunun ve tarımsal üretimin kentle birlikte sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Bu bağlamda, kentleşmeye yeni açılacak alanlar doğal çevreye rağmen değil, doğal çevre ile birlikte tasarlanmalıdır.

Bu doğrultuda amaç, var olan peyzaj dokusu ve bitki örtüsünün, tasarlanan yaşam alanına ve mahallelerin içlerine sızmasını sağlamaktır. Üst ölçekte düşünüldüğünde yakın gelecekte proje alanı etrafında ve Muş Ovası genelinde planlanacak yeni yerleşim alanlarının oluşumunu da düşünerek, planlanacak yerleşim alanın çevreleyerek kentleşmenin ölçeksiz yayılmasını engelleyecek ve fakat potansiyel yeni yerleşim alanına da yeniden sınır oluşturabilecek, sürekli devam eden yeşil tampon bölgelere izin verecek bir kurgunun oluşturulmasına karar verilmiştir.

Böylece, yarışma alanında olduğu gibi, her yeni gelişim alanı çeperinde yeterli genişlikteki oluşturulacak yeşil zonlar zamanla birleşecek ve kentin büyümesi ile baştan başa devam eden bir yeşil omurga ortaya çıkaracaktır.

Bu omurga sayesinde hem doğal hayat plansız büyüme ile kesilip atılmamış olacak, hem de kent ve doğa, kent ile ova hayatı iç içe geçecektir.

Yeşil doku içerisinde kalan alandaki ulaşım kararları, kısıtlı olan çevre yaklaşımların uzantıları düşünülerek kurgulanmıştır. Yarışma alanının batısından polis lojmanları yönünden gelen araç yolu, şeker fabrikası ve onun üzerinden Bitlis yolu bağlantısı ile birleştirilirken, kent merkezinden gelen diğer tali yol, Kepenek köy yolu ile ilişkilendirilmiştir. Alan içerisi ana ulaşım akslarının oluşumu ile, alanın geometrik şekli birlikte ele alınmış ve alan 3 alt odak noktası üzerinden kurgulanmıştır: 1.Spor Odağı, 2.Yaşam Odağı ve 3.Eğitim Odağı.

Bu 3 farklı alt odak noktası birer sosyal donatı kümeleri olarak ele alınmış ve ana kent aksı ile birbirlerine bağlanmıştır. Bu alt odakların etrafında planlanan ilgili sosyal donatı birimleri, yaya promenadı ile birbirine bağlanmış ve sosyal hayatın, engelsiz, yaya odaklı ve erişilebilir şekilde bu promenad üzerinde varolması hedeflenmiştir.

Planlama ve yerleşim başlığındaki diğer yaklaşım ise değişen doku kararları ile alakalıdır. Mahallenin gelişme sınırını tanımlayan yeşil zondan, mahalle merkezine yaklaşım boyunca, yapı yoğunluğu ve yapılaşma dokusu farklılık gösterir. Dış çeperde doğa ile daha bütünleşik düşük ölçekli kırsal yaşama daha uygun yaşam ve üretim birimleri bulunurken, çeperden merkeze yaklaştıkça yoğunluk homojen bir şekilde artar. Yoğunlaşan yapı birimleri promenad etrafında şekillenerek bu alanı çizgisel olarak tutmakta ve bu alanın sınırlarını sosyal donatı ve ticaret birimleri ile tanımlamaktadır. Kuzeybatı yönünde kapalı spor salonu ile başlayan ve doğu yönünde kültür merkezi ile sonlanan bu mahalle promenadı, yönetim ve sağlık birimlerini, ticaret alanlarını ve eğitim birimlerini üzerinde barındırarak zengin ve yaşayan bir sosyal yaşam aksı tanımlamaktadır.

Yarışma alanı çeperinden merkezine doğru yaklaşımdan planlanan yaşam kurgusu aslında 3 alt senaryoya sahiptir.

1.yaşam senaryosu yarışma alanı çeperinde, yeşil zon ile birlikte varolan düşük yoğunluklu yaşam ve üretim alanlarında geçmektedir. Bu senaryoda kullanıcılar, düşük yoğunluklu bir alanda, günlük ekonomik üretim biçimlerini de koruyacak şekilde daha kırsal yaşama yaklaşmış bir kent deneyimi yaşamaktadırlar. Kent nüfusunun büyük bir bölümünün tarım ve hayvancılık ile geçimini sağladığı düşünülerek bu alandaki kullanıcıların üretim şekillerinin ve yaşam alanlarının bağdaştırılması hedeflenmiştir. Ayrıca bu alan daha yoğun yapı bölgelerine geçerken bir doğal ara kesit görevi görmekte ve CO² salınımı ve emisyon değerlerinin mahalle genelinde dengelenmesini sağlamaktadır.

2. yaşam senaryosu yarışma alanının sınırı ve mahalle merkezi ortasında kalan ara kesitte bulunmaktadır. Bu alanda düşük-orta yoğunluklu konut birimleri planlanmış ve bu birimler arasında, nitelikli rekreatif alanlar bırakılarak, bu alanlar üzerinden hem sokak hayatının hem de sıcak komşuluk ilişkisinin gelişmesinin yolu açılmıştır.

3. yaşam senaryosu kent promenadı çevresinde, orta yoğunluklu olacak şekilde hem konut hem ticaret programlarına komşuluk ilişkisine sahiptir. Zemin katlarda promenad yönünde ticaret birimlerine sahip olan bu yaşam senaryosu, aksi yönlerde, mahalle kültürü ve konut alanı komşulukları barındırmaktadır.

Mimari Yaklaşım

Proje genelinde mimari yaklaşım kararları alınırken 3 adet unsur göze alınmıştır. Bunlardan 1. si muhtemel kullanıcıların sahip olduğu yaşam senaryolarından doğan ve çağdaş mimarlık karakteristiği taşıyan yapı tarzıdır. 2. olarak alanın ve yakın coğrafyanın sahip olduğu iklimsel koşullar ve sosyo-ekonomik üretim araçlarının etkisi gelmektedir. Son olarak ise Muş ve yakın tarihsel yerleşimlerden olan Ahlat, Bitlis ve Adilcevaz’da bulunan ve kökenleri Anadolu Selçuklularına dayanan mimarlık geleneği ve bunun yorumudur.

Konut yapılarına ait mimari kararlar yapıların yoğunluklarına göre verilmiştir. Alan çeperinde bulunan düşük yoğunluklu konut birimlerinde bölgede sıkça bulunan ve günlük üretim faaliyetleri ile iç içe geçmiş plan kurgusuna sahip taş evlerin plan şeması göz önünde bulundurulmuştur. Bu birimlerde yaşam senaryosunun üretim senaryosu ile iç içe geçmesi hedeflenmiştir. Arakesitte bulunan konut alanlarında, günümüz kentli insanına ait yaşam senaryolarından doğan birimler üzerinden planlamaya gidilmiştir. Promenad etrafında bulunan zemin kat ticaret alanlarında, yakın coğrafyanın ticaret merkezlerinde sıkça kullanılan revak yapısının yorumlamasına gidilmiştir. İklim koşullarına da düşünülerek kurgulanan bu alanlar promenad boyunca uzanmakta ve zaman zaman iç avlular ile birleşerek zengin yaşam alanları oluşturmaktadır. Bu alanların üst izdüşümünde bulunan konut yapılarında ise promenad ile görsel ilişkiyi maksimumda tutacak şekilde bir baza üstü konut yapısına gidilmiştir. Tüm konut yapılarında, iklimsel özelliklerden doğan çatı kurgusunun yorumu farklı mimari biçemler üzerinden yapılmıştır. İklim özelliklerinden gereklilik arz eden çatı yapısı farklı formlarla yorumlanmış ve eğimden doğan alanların yaşam alanlarına maksimum katılımı sağlanmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın