Beylikdüzü Belediyesi Cemevi, Kültür Merkezi ve Çevresi Ulusal Mimari Proje Yarışması

Beylikdüzü Belediyesi tarafından serbest, ulusal, tek kademeli olarak açılan mimari proje yarışmasında proje teslim tarihi 6 Ekim 2015.

YARIŞMANIN TÜRÜ ve ŞEKLİ

Bu yarışma Beylikdüzü Belediyesi tarafından, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 23.maddesine göre Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve Güzel Sanat Eserleri Yarışma Yönetmeliği uyarınca serbest, ulusal, tek kademeli, mimari proje yarışması olarak düzenlenmiştir.

YARIŞMANIN YERİ ve KONUSU

Yarışmaya konu olan alan, İstanbul ili Beylikdüzü ilçesi sınırları içinde;  799 ada, 1 ve 2 numaralı parselde kayıtlı olan alan ve aynı adada bu parsellere komşu olan park alanıdır. Yarışmanın konusu bu alanda yer alacak Cemevi ve Kültür Merkezi’nin çevre düzenlemeleri ile beraber tasarlanmasıdır.

YARIŞMAYA KATILMA ESASLARI

Yarışmaya katılacak yarışmacıların aşağıdaki koşulları yerine getirmesi zorunludur. Ekip olarak katılanların her birinin koşulların tamamına uymaları zorunludur. Ekip olarak katılanların idareyle ilişkilerin yürütülmesiyle sınırlı olmak üzere, ekipten birini ekip temsilcisi olarak belirtmesi gerekir. Yarışmaya ekip olarak katılan ortakların her biri idareye karşı müşterek ve müteselsilen sorumludurlar.

Yarışmaya katılacaklarda aranacak koşullar;

  • TMMOB Mimarlar Odası üyesi olmak ve meslekten men cezalısı durumunda olmamak.
  • Jüri üyelerini ve raportörleri belirleyen ve atayanlar arasında olmamak.
  • Jüri üyeleri (danışman, asli, yedek) ve raportörlerle, bunların 1.dereceden akrabaları, ortakları, yardımcıları ve çalışanları arasında olmamak.
  • Jüri çalışmalarının herhangi bir bölümüne katılmamış olmak.
  • Yarışmayı açan idarede, yarışma ile ilgili her türlü işlemleri hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve onaylamakla görevli olmamak.
  • Yarışmayı açan idare adına hareket eden danışmanlar ile bunların çalışanları arasında olmamak.
  • Şartname alıp isim ve adreslerini yarışma raportörlüğüne kaydettirmek (Ekip olarak katılanlardan bir kişinin bu şartı yerine getirmesi yeterlidir).
  • Yer görme belgesi almak. ( Müelliflerden biri)

Yarışmaya katılmak isteyenler yarışma adını “Cemevi Yarışması Şartname Bedeli” açıklaması ile 20TL’yi (Yirmi Türk Lirası) İdare iletişim bilgilerinde verilen banka hesabına isim bildirerek yatıracaklardır. Şartname bedelini yatırdıklarına dair banka ödendi belgesinin taranmış kopyasını, adı, soyadı, açık posta adresi, telefon, faks ve e-posta adresleri ile birlikte yarışma raportörlüğü e-posta adresine göndererek kaydettirecekler. Yarışma şartnamesi ve ekleri idarenin iletişim bilgileri bölümünde verilen web adresinden dijital olarak indirilebilecektir.Bu şartlara uymayanlar yarışmaya katılmış olsalar da projeleri yarışmaya katılmamış sayılır. Ekip olarak katılımlarda tüm müelliflerin TMMOB Mimarlar Odası üyesi olması şarttır.

YARIŞMA TAKVİMİ

  • Yarışmanın ilanı: 23 Haziran 2015, Salı
  • Soru sormak için son gün: 22 Temmuz 2015, Çarşamba
  • Soruların yanıtlarının ilanı: 24 Temmuz 2015, Cuma
  • Yer görme belgesi almak için son gün: 11 Eylül 2015, Cuma
  • Projelerin son teslim tarihi: 6 Ekim 2015, Salı
  • Posta ile gönderilenlerin kabulü için son gün: 8 Ekim 2015, Perşembe
  • Jüri çalışması başlangıcı: 10 Ekim 2015, Cumartesi
  • Kolokyum tarihi: 24 Ekim 2015, Cumartesi

JÜRİ ÜYELERİ ve RAPORTÖRLER

Danışman Jüri Üyeleri

  • Ekrem İMAMOĞLU, Beylikdüzü Belediye Başkanı
  • Mehmet ÇALIK, Belediye Başkan Danışmanı – Teknik Koordinatör
  • Veliyettin Hürrem ULUSOY, Mimar & Postnişin
  • Yüksel DEMİR, Mimar
  • Mahir POLAT, Sanat Tarihçi
  • Ulaş ÖZDEMİR, Etnomüzikolog
  • Ömer YILMAZ, Mimar

Asli Jüri Üyeleri

  • Ömer Selçuk BAZ, Mimar
  • Tülin HADİ, Mimar
  • Şevki PEKİN, Mimar
  • Semra UYGUR, Mimar
  • Selim VELİOĞLU, Mimar
  • Hüseyin YANAR, Mimar (Jüri Başkanı)
  • Niyazi PARLAR, İnşaat Mühendisi

Yedek Jüri Üyeleri

  • Meltem AKSOY, Mimar
  • Sevince BAYRAK, Mimar
  • Erdem KAYA, İnşaat Mühendisi

Raportörler

  • Emrah ŞAHAN, Şehir Plancısı
  • Murat Acar, Şehir Plancısı

Raportör Yardımcıları

  • Başak ÇELİK, Mimar
  • Cem DEMİR, Şehir Plancısı

ÖDÜLLER ve ÖDEME ŞEKLİ

Jürinin yapacağı değerlendirme sonucunda seçilen projelere aşağıdaki ödül ve mansiyonlar verilecektir.

  • 1. Ödül: 60.000
  • 2. Ödül: 45.000
  • 3. Ödül: 30.000
  • 1. Mansiyon: 20.000
  • 2. Mansiyon: 20.000
  • 3. Mansiyon: 20.000
  • 4. Mansiyon: 20.000
  • 5. Mansiyon: 20.000

Satın alma için jüri emrine 15.000 TL ayrılmıştır.

Ödül ve mansiyonlar sonuçların ilanından itibaren en geç 30 gün içinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 29. Maddesine göre net olarak ödenir.

YER GÖRME

Bu yarışmada yer görmek zorunludur. Yer görmenin müellif ekip üyelerinden herhangi birisi tarafından yapılması şarttır. Yer görme karşılığında yarışmacılara bir ödeme yapılmayacaktır. Yer görme belgesi yarışma takviminde belirtilen “Yer görme belgesi almak için son gün”e kadar idarenin iletişim bilgilerinde verilen raportörlük adresinden, yapılacak geziyi takiben temin edilecektir.

İDARENİN İLETİŞİM BİLGİLERİ

Yarışmayı Açan Kurum: Beylikdüzü Belediyesi

Yarışma Raportörlüğü: Beylikdüzü Belediyesi Plan Proje Müdürlüğü

  • Adres: Beylikdüzü Belediyesi Ek Hizmet Binası (Plan Proje Müdürlüğü)
    Cumhuriyet Mahallesi Atatürk Caddesi No:8 Beylikdüzü / İSTANBUL
  • Telefon: +90 212 872 98 52
  • Faks: +90 212 872 98 21
  • E-posta: cemeviyarisma@beylikduzu.bel.tr
  • Web: www.beylikduzu.bel.tr
  • Banka hesap bilgisi: Beylikdüzü Belediyesi, Halkbank Beylikdüzü Şubesi
    Şube Kodu: 817
    Hesap No: 5
    IBAN: TR70 0001 2009 8170 0007 0000 05
Etiketler

30 yorum

  • cc-go says:

    bunu bana bırakın lütfen

  • cc-go says:

    Faik Bey,
    Bu konuda çeşitli rivayetler vardır. Caiz diyen var, haram diyen var, günah diyen var…
    Ben derim ki siz boş verin, riske girmeye değmez.

  • faik-halici says:

    cemevi tasarlamak caiz mi?

  • faik-halici says:

    caizse gireceğiz yarışmaya, dünya menfaati için inancımıza, Rabbimizin emirlerine ters bir hareket yapmak istemeyiz

  • kemal-recber says:

    Nasıl bir zihniyettir ki kör bir bakış açısıyla mekan tasarlamaya kalkışmak.Ne demek caiz midir?Kendi zihninizi oluşturan tabuların ,ön yargıların ve düşünülmeden dile aktırılan sözcükleri dahi tasarlayamazken nasıl olur da caiz midir sorusunu sorarsınız.?

  • kemal-recber says:

    Alper Bey ,
    Travmatik bir toplumun mekansal yansıması olan Cemeviyle ilgili bir şeyler heyecan içinde okumaya çalışırken tüm heyecanı mı yok eden caiz midir sorusuyla karşılaşınca içimde umuda dair tuğlaları yıkılmış olduğunu gördüm.Burda teolojik bir tartışma içine girmek istemem Faik Halıcı gibi.Bu forum sekülerizmi savunan bir platform olduğunu düşündüğüm için caiz midir sorusuna verebildiğim tek cevap zihinsel körlük olur.Bu soru meşrulaştırmaya çalıştırılmış bir bilinçaltının sorusudur.Benim açımdan bir ilk değildi fakat sorunun ne kadar da alaycı olduğunu sizinde görmenizi isterdim.

    İnsanların hassasiyetine saygı duymak zorundasınız derken ortadaki saygısızlığı görmeniz de muhakkak ki sizin açınızdan önemli olacaktır.Bu soru yarışmayı meşru bir zeminden indirmek için sorulmuştur.Ortada bir emek ve bu emeğe yapılan saygısızlığı kendimce göz arada edemem.

    Faik halıcı.
    Görüyorum ki methiyeler dizmiş ,bir takım inançların anlamını tayin etmeye çalışmışsınız.Elbetteki teolojik olarak size vereceğim cevaplar fakat bu sayfanın amacını,maksadını başka yönlere çekmek istemem.

  • alper-dulger says:

    Kemal Bey,
    Bu yorumu yapmak bana düşmez zira sorularınızın muhatabı ben değilim. Lakin yazmazsam cevapsız kalacak düşüncesiyle bunları yazıyorum.
    Siz, kendi gözlüklerinizden görebildiğiniz bir pencereden dünyayı anlamaya çalışıyor olabilirsiniz, keza herkes bunu yapıyor. O pencereden bütün dünyayı yargılayabilirsiniz, ama kimseye kör bir zihniyete sahipsin diyemezsiniz. İnsanların hassasiyetleri inançlarına saygı duymak zorundasınız. Cemevi veya camii ya da kilise ya da sadece taş bir duvar bile “tasarlayacak” olsanız, konu ile ilgili sizin gibi düşünmeyen binlerce insan çıkacaktır. Sırf sizin “pencere”nizden bakmıyor diye tüm bu insanlar kör olamaz. Ya da zihniyeti kötü, eski, geri kalmış olamaz. Kaldı ki, “tasarlayan” taş’a tapıyor bile olabilir. Onu türlü şekillere sokmanızdan, doğal halini kırarak parçalayarak kare kare tuğlalara dönüştürmenizden nefret ediyor olabilir. Onun için bu, hayatına ait kutsalı çiğnemeniz manasına geliyor olabilir, ve yine onun için siz kör bir zihniyete sahip olabilirsiniz. Bu ona(taşa tapan insan) sizin hakkınızda böyle yargılara varması hakkını vermez. Tıpkı sizin, bu durumun caiz olup olmadığını soran insanlara kör deme hakkınızın olmadığı gibi. Sizin zihniniz açık, ferah olabilir, herkesin kendine ait başka dertleri hassasiyetleri var.
    Bütün bu uzun paragrafın özeti, hassasiyetleriniz yalnızca sizin, fikirleriniz de öyle. İnsanları kendi pencerenizden yargılamamanızı tavsiye ederim.

  • gokhan-siz says:

    İyi günler dilerim sizlere, bu yarışmaya öğrenci olarak katılabiliyor muyuz acaba ?

  • cc-go says:

    Faik bey iç(!) hesaplaşmanız bitti mi? Nedir sonuç?

  • faik-halici says:

    Sayın Reçber, düşünülmeden dile aktarılan kelimeleri tasarlamaktan kastın Kuran okumak ise, Kuran tasarlanması için inmiş bir kitap değildir. Bu kainatı sınırsız şekilde her yarattığıyla devamla tasarlayan yaratıcının tasarımıdır. Kuran’ı tasarlamak gibi bir misyon gerek olmadığı gibi böyle bir gereksinim yoktur. Tasarıma bakış açını, bir bakışın olmadığını ifade adına güzel bir açıklama yapmışsın.

  • faik-halici says:

    Bu yarışmayı açanlar İslam ın aynıyız (Hz. Ali yi çokça sevdiğimizi ifade ediyoruz) diyorsa ne ala..İslam dan ayrıyız diyorsa, İslam dini son din olarak gönderildiği için başka bir dine tapınma mekanı tasarlamak, onun ilgi çekecek mahiyeti almasına sebep olmak bir müslüman için ömür boyu kazanacağı bir günah kapısı demektir. Bu konuda eğer yarışmayı açanlar biz ayrı bir diniz diyorsa, bunun tasarlanabilmesi hakkında İslam da izin varmıdır? sorumun esası budur.. Tekrar soruyorum; Cemevi tasarlamak caiz mi?

  • faik-halici says:

    Zihniyetimi kısaca ifade edecek olursam;
    Alman prensi Bismarck’ın “Sana Muâsır Bir Vücud Olamadığımdan Müteessirim Ey Muhammed! (a.s.m)!’ dediği… kendisinden 30 yıl sonra, 100 sene sonra, 500 sene sonra, 1000 sene sonra , 1000 sene önce olan olayları Ipad ekranında görür gibi tek tek söyleyerek açıklamasıyla bütün zamanların sahibinin tarafından gönderildiği ortada olan… daha numunesi ortada yokken söylediği her olayın ortaya çıkmasıyla Peygamberliği apaçık olan..Hz İsa as ‘ın geleceğini haber verdiği, bozulmuş kutsal kitaplarda dahi 114 tane geleceğiyle alakalı birebir işaret olan, ve kendinden sonra ve önceki asırlardan verdiği haberlerin doğru çıktığı gibi ölümden sonra hesap ve kitabın olduğunu da bize haber veren, yaptığımız herşey den hesaba çekileceğimizi söyleyen Hz Muhammed Mustafa (sav) in sahip olduğu zihniyete sahip olma gayret ve niyetindeyim.. ve zihniyetim bana herşeyi yaparken beni sıfırdan tasarlayan , herkesten ayrı eşsiz bir simayı her yarattığına verdiği gibi veren, çeşit çeşit renklerde tasarımlarıyla , akılsız şuursuz topraktan beni yedirip içiren yaratıcının emir ve yasaklarına uymamı gerektirir..

  • faruk-ozgokce1 says:

    Sekülerizmi savunan bir platform olduğunu bilmiyordum. Seküler olmayanlar giremiyor muydu?

    Mimarlık seküler olmak zorunda mı? Ya da toplumun her türlü mekansal ihtiyacını karşılayacak tasarımlar yapmakla sorumlu olan mimarlar seküler olabilir mi?

  • yusuf-burak-dolu says:

    Bar-kulüp yapmak caiz mi? Şimdi bir otel yapıyoruz da, otelde neler olacağını bilemiyor insan. Bir günaha ortak olacağız diye korkuyorum. Bir de bar var otelin içinde. Hakkımızda hayırlısı. Mimarlar Odası’nı göreve çağırıyorum. Bir imam bulundurulsun artık odada fetva alabileceğimiz, yeter!

  • omer-yilmaz says:

    Ya bişi dicem: Şu gif’lerin yorumlarda link haline gelmeden görünmesi lazım.

  • faruk-ozgokce1 says:

    Dini hayatından çıkaran bir mimarlık etiği…
    Resul bey, isterseniz konuyu din, inanç ve mimarlık bağlamında masaya yatırsak daha verimli bir tartışma olur sanırım.
    Turgut Cansever de der ki “Tercih ve kararların, özünde, kendi inanç sistemiyle ilgili bir referanslar sistemine dayandırılmış olması gerekmektedir.” (İslam’da Şehir ve Mimari)
    Bir de benim dikkatimi çeken din nasıl oluyor da mimarların özgürlüğünü kısıtlıyor? Bunu algılayamıyorum.

  • cem-yildirim says:

    Saçma sapan yorumlar

  • resul-sarac says:

    Tartışmaları hayretle takip ediyorum. Yanılmıyorsam -ki yanılıyorsam özür dilerim- Cem İlhan bir söyleşisinde “Dindar adam mimar olamaz, mimarlıktan anlayan da dindar olamaz.” gibi bir ifadede bulunmuştu. Mimarlık ve din bu kadar birbiri içinde irdelenebilir mi? Belki özgürlük bağlamında tartışması yapılabilir fakat mekan yaratma olayını caiz midir sorusuna kadar indirgemek ve bunu arkitera’da dile getirmek ve kendince destek beklemek mimarlığa hizmet etmez aksine boş tartışmalar doğurur. Bence mimarlık etiğine uygun değil ama, vicdani mukayesede mimar seküler ve özgür olamayıp mekan yaratma düşünsel sürecini reddedebilir, son derece hakkıdır da fakat bunu mimarlık etiği kapsamında kabul ettirmeye çalışması biraz boş uğraştır. Bu jüriden ümitliyim, umarım süreç mimarlık ortamına bir şeyler katar. Teşekkürler.

  • bay-cambaz says:

    faik halıcı’nın iki yorumunu ve CC Go’nunkileri okuyup şaka sanmıştım ne komik demiştim, sonra kemal rençber’in şakayı anlamadığını düşünüp olayı daha da komik bulmuştum ancak, şimdi görülüyor ki herşey gerçekmiş :):):)

    vay be. olayın komedisi limit komikliğin bir tık altında. o tık’ı da dönüp herkes birden “şaka şaka” derse diye rezerv tutuyorum.

    bu arada ciddileşirsek, inşallah bi hoca falan çıkıp caiz değildir der de katılımcı sayısı coşmaz. zira katılmayı düşünüyorum.

  • yagiz-cekem says:

    Cemevi tartışmasına girmeden sadece şunu soracağım;
    Dindar olmaktaki hangi durumlar mimarlık mesleğini icra etmeyi ya da “iyi mimar” olmayı engellemektedir?
    Diğer açıdan da sorayım; dindar olmamaktaki hangi durumlar mimar olmayı/mimarlıktan anlamayı kolaylaştırmaktadır?

    “Muhafazakar adam, mimar olamaz” denilse bir nebze…
    Nitekim muhafazakarlık ve dindarlık çok farklı kavramlar. Sürekli körü körüne bir şeyleri muhafaza etmeye çalışan birinin mimar olamayacağına katılıyorum. Ama dindarlık olayını çözemedim.

  • kemal-recber says:

    Dindar olanın iyi mimar olamayacağını düşünmekte caiz midir soruna eş değer bir seviyededir.Nitekim benim sorguladığım tüm ön yargıların yıkıp kalemi eline almak mimarlık disiplini ve mesleki ahlak için olmazsa olmazdır.Bu platformun ya da mesleki ahlak yapısına ait bahsettiğim sekülerite bu noktada gün yüzüne çıkmaktadır.Teoloji bilimiyle mimarlığı birbirini karıştıranların bu noktadaki içsel çatışmayı alaycı bir üslupla dile getirilmesini görünce konuya müdahil oldum.
    Yusuf Burak beyin mizahi bakış açısına bende jüri üyelerinin değiştirilmesi ve ulemalardan oluşmasını önerim bari.

  • alper-dulger says:

    Bütün bu tartışma ortamına, “her türlü fikre saygı” maksadıyla yazdığım yorum dolayısıyla maruz kalıp, farklı noktalardan besleniyor olmak güzel elbette. Ama naçizane benim Faik Bey gibi bu yarışmaya girme konusunda tereddütlü olanlar için söylemeden edemeyeceğim bazı konular var.
    Düzenlenen bütün yarışmalar, konu içeriğinde yer alan belli kriterlere göre bir “tasarım fikri” ortaya konulmasını amaçlar, amaçlamıyorsa zaten orta(m)da büyük bir yanlış var. Bu noktada, tasarımın kendisi nasıl bir şeydir veya nasıl yapılmalıdır sorusuna kendi penceremden bakınca şunu görüyorum. Tasarım denilen şey, bir duvarı çizerken ondan 1,5 cm uzakta çizilecek olan sıva çizgisini düşünerek yapılmaz. Duvarı çizerken yüksekliği, dokusu, işlevi, etkisi kısacası duvarın kendinden taşan her türlü anlamlarını (ürettiği sınır olma halini özellikle) düşünmek gerekir. Kısacası bir duvar bir zemine bastığında o ortamı yaşamak, özümsemek gerekir diye düşünüyorum. Aksi durumda içinde yaşamadan yapılan her bir proje, tasarım denilen şeyin zerresini içeremez.
    Cemevi özelinde, tasarlanan mekanı, anlamlarını, üreteceği etkiyi bir Alevinin gözünden göremeyecekseniz, o ortamın kutsallığını ifade edemez, tasarlayamazsınız. Gerçekten bütün meseleyi özümsediğiniz/içselleştirdiğiniz zaman bir tasarım yapabilirsiniz. İyi veya kötü, doğru veya yanlış, göreceli elbette.. Ama en azından benim için bu böyle. Bu durumda Faik Bey, sizin için bu meseleyi özümsemek oldukça zor bir durum gibi görünüyor. Yarışma için üreteceğiniz/üretmeyi düşündüğünüz projenin bahsettiğim manada “tasarım” olması da aynı zorluğu barındırıyor. Bu açıdan bakınca bütün bu sekülerizm, inanç, din, mimarlık bağlamındaki tartışmalar boşa çıkıyor gibi.

  • ahmet-turan-koksal says:

    Selamlar

    Bu tür tarışmalar yüzünden mimari ve teknik belki de kentsel planlama açısından önemli detaylar yok oluyor ama sanırım öne bu tartışmaları yapmak gerekiyor. Bunları yadsımamak lazım.

    Yalan yok, Sözlük’ün ilk üyelerinden biri olduğumdan ilk “caiz midir” sorusunu troll zannettim. Yani amacın ortaya bir laf atıp asıl konunda uzaklaştırılması sandım. Değilmiş ciddi bir soruymuş ve daha çok hoşuma gitti.

    Sekülerlik ya da mütedeyyin olmak…

    Burası bir tartışma yeri (keşke yeri forum olsaymış) buranın bir seküler ya da muhafazakar olması beklenemez. Burası bir yazışam grubu. İnancı olamaz ki. isteyen istediğin der.

    Diğer yandan “caiz midir” sorusunun yeri burası değil gibi. Bizim vereceğimiz cevabı dikkate almayabilirsiniz. Keza buraya yazanların dindarlığının derecesini sorgulayabilirsiniz. (Ki yapılmamalı) Böylece cevabımız size değerli ya da doğru gelmeyebilir.

    Yani dindar birinin yapacağı bir eylemin (tereddüt ettiği) caiz olup olmadığını dini konularda uzman birine sorması beklenir. Burası mimarlık ile ilgili bir yer. Cevaplar doğal olarak mimari yönden bakılarak verilir. Dini konuların tartışıldığı forumlar var mecralar var. Ya da sohbetler var. Eğer herhangi bir cemaatin müridiyseniz orada saygı duyduğunuz heyete ya da kişiye sorunuz. Bağlı olduğunuz mezhep ya da topluluğa danışınız.

    hah ben bu tür danışmanın çözüm olduğuna inanmıyorum. Bir cemaate üye olmadığımdan ve tabii bir heyetin benim adıma karar vermesi ya da tavsiyelerde bulunmasını çok istemediğimden, tartışarak konuşarak bilgi alır topladığım bilgileri biraz da kendime tartar kararını veririm. Çok özgür müyüm bilmem ama öyle.

    Şİmdi ilk soru çok enterasan bence. Bir oksimoron da içeriyor. “Caiz midir” sorusu ulemaya değil, tasarım odaklı bir topluluğa soruluyor. Çok hoş bence.

    Fikrimi beyan edeyim:

    Mimar her bir şeyi tasarlar. Oyuncak bile tasarlar, ameliyathane ve hatta tuvalet. Kanalizasyon teşkilatı bile tasarlar. Tabii mühendise sorması lazım. uzmanına danışması lazım. Yani kanalizasyon bir tasarım öğesi olacaksa onu bile tasarlar.

    Mimar hapishane bile tasarlar. Tasarlamalı. Çok tartışıldu. Amaç hükümlülerin özgürlüklerini elinden almak olan bir yapı. Ceza çeksinler diye bir şey tasarlayacaksınız ama kötü olacak yani nasıl olacak. Bir ceza çekme mekanı iğrenç kötü ve yanlış tasarlanmış şekilde mahkumlara işkence edecek hallere mi sahip olmalı. O zaman güzel sanatlara dahil ettiğimiz mimarlık ne alemde olacak.

    Gariptir bugün lüks alışveriş merkezlerindeki yürüyen merdiven ve yol mekanizmaları, gaz odalarından çıkan cesetlerin kolaylıkla taşınması için tasarlanmıştı. Şimdi fonksiyonuna bakınız.

    Konuyu dağıtmayayım. Mimar inancı ne olursa olsun (inançsız da olabilir) her türlü ibadethaneyi tasarlar. tasarlamalı. Ben cemevi, budist tağpınağı ya da ne bileyim sinagog tasarlayabilmeliyim bir müslüman olarak. Aynı şekilde bir deist ya da ateist bir cami tasarlayabilmeli.

    Çünkü “tasar yetisi” Allah (c.c) nin biz kullarına verdiği en önemli özelliğidir. Celle Celalühu’yu boşuna yazmadım. “Onun şanı ne yüce” demek. Kullarını farklı dinlerin ibadethanelerini tasarlama yetisi vermiş demektir.

    Kısaca camiyi bir gayrimüslim tasarlayamaz diye İslam’ı yüceltmediğiniz gibi, bir dinibütün müslüman, islam dışı inanışların ibadethanesini tasarladığında, müslümanlığından bir şey kaybetmez.

    Sordunuz cevapladık.

    Bu arada benim favorim CC Go’nun soruları. Yanıtlamanızı istirham ederim.

    Not1: Ayrıca Bismarck iman etmiş midir bilinmez ama Osmanlı’ya çok yarar getirmiş diyemeyiz onun için. Örnek verip durmamak lazım.

    Not2: “Camii” değil efendim “cami” ancak şöyle diyebilirsiniz. Sultanahmet Camii. Yani iki “i” arasındaki “s” düşmüş durumda. Yoksa “Cami tasarlamak lazım” derken tek “i” ile yazınız. Hah çok mu önemi var.

    İsmini düzgün kullanalım özenli olalım diye diyorum. İsteyen istediğini der.

    Not 3: Tartışmalar çok gereksiz gelebilir. Belki de boş. Evet, doğrudur. Fakat dini yapılar konusunda değil artık her şeyin caiz olup olmadığı ve tabii biraz da isteyen istediği tarafa çekebildiği konumdayız. Türkiye gerçeği budur.

  • faruk-ozgokce1 says:

    Alper Dülger’in tasarım ile ilgili sözlerine katılıyorum. Son derece doğru tespitler. Ama bu inancı bağlayan bişey değil. Yani dini veya başka bir inancı baskın olan insanlar da bahsedildiği gibi proje konusunu tam anlamıyla özümsemeden bütün yönleriyle ihtiyaçları karşılayan bir proje çıkartamaz.
    Şahsım adına cami yarışmasına baktım hazırlandım ama süreç konusundaki sıkıntılarım ve projeyi olgunlaştıramama düşüncesinden proje hazırlayamadım. Ama bu Cemevi yarışmasını detaylı incelemedim. Girmeyi hiç düşünmedim. Çünkü Cemevi ile ilgili pek bilgiye sahip değilim ve bu bilgileri toparlayıp oradaki yaşantıyı özümseyecek vaktim olmadığı için giremeyeceğim bir yarışmaydı benim için.

    Dindar olanın iyi mimar olup olamayacağı konusunu çok uzatma taraftarı değilim. Ama birkaç ufak cümle sıkıştırmadan edemeyecem. 🙂
    Sosyalizmi benimseyen ve idolü Che olan bir mimar, kapitalizmin yuvası olan alışveriş merkezi ile ilgili bir projeyi sosyalist düşüncesinden dolayı yapmak istemese, ön yargılı bir mimar mı oluyor. O zaman ön yargısız mimar her türlü işe tasarım üretebilen kişi mi oluyor?
    Ön yargıları yıkacaksak , öncelikle “dindar adamdan iyi mimar olmaz” ön yargısını yıkmamız gerekir.

    İnanç meselesine gelecek olursak, ister dini inançlar baskın olsun sende, ister sosyalist, ister liberal, ister kapitalist… Herşeyi inançların süzgeciyle yaparsın. Velhasıl İnsan inançlarıyla yaşar. İnancı olmadan yaşamak insanca yaşamak değildir…

  • cem-yildirim says:

    Iyi mimar ne demekmis?

  • gokhan-ayyildiz says:

    Hangi ibadethaneyi tasarlarsan tasarla gerekli dini ritüeli bilmeyen o mekanı anlayamaz,olgunluğa eriştiremez,Ada yarışmasındaki fail projeleri gördük,kıblenin yönünü,saf tutmanın nasıl olduğunu,imamın nasıl cemaati yönlendirdiğini,son cemaat mahali ne işe yararı,abdest alma ve namazgah ile ilişkisini …. hepsini o dini benimsemesende gidip gözlemlenerek insanların alışkanlıklarıyla pek çok örnekte incelemen gerekir-gereklidir,ayrıca ruhani bazda da yaratıcıyla buluşulan mekan kavramını hissetmek gerekir.Sonuç kubbe koy geç,tek kubbe olmasın üç kubbe olsun,modern yapalım kutu olsun,ışığı brüt betona düşürerek aşağı indirelim,vitray eşliğinde içeri giren ışık secdemizde buluşsun,altını boşaltalım herkese açık olsun,kadınlar mahfili erkeklerin ortasına koyalım ve daha neler neler..kimse ibadet eden kişiyi en önemli referans olarak görmedi-göremedi, ada yarışmasındaki olgunlaşmamış projeler bunu göz ardı ettiği için olmadığını düşüyorum..Cemevi konusunda da hayalkırıklığı olucağını düşünüyorum,klise, cami karışımı ‘Le Corbusier,tadao ando” dan çarptıkları imajlarla ritüelden bi haber övünecekleri tek şeyin aldıkları iyi renderlar olan pek çok mimar..
    Bu yazıyı Ankara’nın göbeğindeki Ulus cami-kültür merkezi şantiyesinden yazıyorum,şantiye tamamen hayal kırıklığı ibadet mekanı konusunda Sinan’ın bize öğrettiği değerlerin üzerine hiç bir şey koyamadığımızın tersine aşağı çektiğimizin bariz kanıtı..

    Araştıran,okuyan,merak eden yarışmaların ödül ve juri üyelerine bakmadan eskiz yapan mimarların olması dileğiyle,

  • hasan-ozbay says:

    Yarışma şartnamesinde yer görme zorunlu kılınmış. Ancak yer görme için ücret ödenmeyeceği belirtilmiş. Bunun üzerine raportörlüğe bir yazı yazdım.Yazı aşağıda.

    T.C. BEYLİKDÜZÜ BELEDİYESİ
    PLAN PROJE MÜDÜRLÜĞÜ
    BEYLİKDÜZÜ BELEDİYESİ CEMEVİ, KÜLTÜR MERKEZİ
    VE ÇEVRESİ ULUSAL MİMARİ PROJE YARIŞMASI RAPORTÖRLÜĞÜ

    İSTANBUL
    Tarih: 28.07.2015

    Belediyenizce açılmış olan Beylikdüzü Belediyesi Cemevi, Kültür Merkezi ve Çevresi Ulusal Mimari Proje Yarışması şartnamede de belirtildiği gibi “4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 23.maddesine göre Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve Güzel Sanat Eserleri Yarışma Yönetmeliği uyarınca serbest, ulusal, tek kademeli, mimari proje yarışması olarak” düzenlenmiştir.

    Ancak şartnamede yer görme hususunda yukarıda adı geçen şartnameye aykırılık bulunmaktadır. Yer Görme maddesi altında şu ibare geçmektedir: “Bu yarışmada yer görmek zorunludur. Yer görmenin müellif ekip üyelerinden herhangi birisi tarafından yapılması şarttır. Yer görme karşılığında yarışmacılara bir ödeme yapılmayacaktır.”

    Yarışma yönetmeliğinin 13. 3. fıkrasında bu husus şu şekilde açıklanmaktadır:
    “Jüri yarışma konusu yerin görülmesinde zorunluluk görür ve bunu yarışmacılardan isterse yarışmacılar bu zorunluluğu yerine getirdiklerine dair bir belgeyi üzerinde rumuz ve (…….. Yarışması Yer Görme Belgesi Zarfı) ibaresi yazılı bir zarfın içine koyarak proje ve kimlik zarfıyla birlikte yarışma raportörlüğüne teslim etmek zorundadırlar. Bu belgenin nereden ve nasıl alınacağı, yer görme karşılığında şartnameye uygun proje teslim eden yarışmacılara ödenecek miktar ve nasıl ödeneceği şartnamede belirtilir.”

    Yukarıda açıkça görüldüğü üzere, yer görme belgesinin istenmesi halinde ücret ödenmesi esastır.

    Yarışma şartnamesinin düzeltilerek, yer görme yapacaklara ödeme yapılacağı ve ödemenin yöntemi belirtilmelidir. Bu yapılamıyorsa yer görme belgesi istenmesinden vaz geçilmelidir.

    Yarışma sürecinin sürmesi nedeniyle yukarıda açıklanan sorunun hızla düzeltilmesi gerekmektedir. Gereğine ve bilgilerinize sunulur.

    Saygılarımla.

    Hasan Özbay
    Y. Mimar

    Raportörlükten gelen cevap ise şöyle:

    Raportörlüğümüze iletmiş olduğunuz dilekçede yer görme hususunda düzeltme talep edilmiştir. “Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve Güzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği”nde yer görme hususu belirtilmiş olup, yer görme belgesinin istenmesi halinde ücret ödenmesi açıkça zorunlu tutulmamıştır. Yönetmelikte yer görme ücretinin belirtilmesi ile ilgili zorunluluk bulunmakta ve yarışma şartnamesinde ücretle ilgili “Yer görme karşılığında yarışmacılara bir ödeme yapılmayacaktır” şeklinde açıklama bulunmaktadır.

    Yönetmeliğin çeşitli maddelerinde, yer görme konusuna değinilmiştir. 9/i maddesinde; “Hazırlanacak olan şartnamelerde (…) Yer görme zorunluluğunun olup olmadığı, zorunluluk durumunda belgenin nereden ve nasıl alınacağı, ödenecek ücret ve ödenme koşulları (…) belirtilir.” ibaresi, 13/a/3 maddesinde; “Jüri yarışma konusu yerin görülmesinde zorunluluk görür ve bunu yarışmacılardan isterse yarışmacılar bu zorunluluğu yerine getirdiklerine dair bir belgeyi üzerinde rumuz ve (…….. Yarışması Yer Görme Belgesi Zarfı) ibaresi yazılı bir zarfın içine koyarak proje ve kimlik zarfıyla birlikte yarışma raportörlüğüne teslim etmek zorundadırlar. Bu belgenin nereden ve nasıl alınacağı, yer görme karşılığında şartnameye uygun proje teslim eden yarışmacılara ödenecek miktar ve nasıl ödeneceği şartnamede belirtilir” ibaresi, 14/h maddesinde; “Yapılacak ilanlarda (…) Yer görme zorunluluğu varsa şartları (…) belirtilir.”ibaresi bulunmaktadır. Yönetmeliğin 39. maddesinde “Yarışmacıların yer görme zorunluluğunun olduğu durumlarda; şartnameye uygun olmak kaydıyla yarışmaya konu yeri gören yarışmacıların yer görmeye ilişkin yollukları da idare tarafından ödenir. Yapılacak ödemede, en yüksek Devlet memurunun gündeliği esas alınır.” ibaresi bulunmaktadır.

    Şartnamede yer görme karşılığında yarışmacılara ödeme yapılmayacağı belirtilmiş olup, söz konusu talebiniz şartnameye uygun görülmemektedir.

    Saygılarımızla.

    Şaka Gibi.
    Verdikleri cevap ile kendilerini yalanlıyorlar. Kendilerine yazdığım son yazı umarım yeterlidir:

    T.C. BEYLİKDÜZÜ BELEDİYESİ
    PLAN PROJE MÜDÜRLÜĞÜ
    BEYLİKDÜZÜ BELEDİYESİ CEMEV, KÜLTÜR MERKEZİ VE ÇEVRESİ ULUSAL MİMARİ PROJE YARIŞMASI RAPORTÖRLÜĞÜ
    İSTANBUL

    iLGİ 1: 28 07 2015 tarihli yazım
    İLGİ 2: 28.06 2015 tarihli cevabınız.

    Sayın yetkili,
    İlgi 1 deki yazıma vermiş olduğunuz cevap, ne kadar yanlış bir tutum içinde olduğunuzu göstermektedir. Yanıtınız kendinizi yalanlamaktadır. Yönetmeliğin ilgili maddesi sizin de belirttiğiniz gibi “yer görme belgesinin istenip istenmeyeceğini ve eğer istenecekse ücretin nasıl belirleneceğini” açıklamaktadır. Bu ifadeyi “yer görme için ödeme yapılması zorunlu değildir” şeklinde yorumlamak tümüyle hatalı ve yanlıştır. Yazınızın sonraki satırlarında görüldüğü gibi “yapılacak ödemede en yüksek devlet memurunun gündeliği esas alınır” ifadesiyle yer görme istenmesi halinde ödemenin yöntemi de belirlenmiştir.

    Tarafıma yazılan yanıt jüri üyelerinin bilgisi altında mı yazılmıştır bilemiyorum. Tahminim belediye hukuk müşavirliğinin satırları olduğu yönünde. Hukuk salt yazılı metinlerle oluşmaz. Gelenekler ve teamüller de hukukun parçasıdır. Ülkemizde en çok yarışma açan kurum olan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı (şimdiki adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) yıllarca açmış olduğu yarışmalarda bu kuralı harfiyen uyguladı ve yer görme parasından tasarruf etme kurnazlığına hiç yeltenmedi.

    Kararınızı tekrar gözden geçirmenizi ve hızla düzeltmenizi talep ediyorum. Aksi taktirde jüri üyeleri mesleki haklarımızı tırpanlayan zihniyetin bir parçası olmayı kabul etmiş olacaklar ve mesleki haklar hırsızlığına alet olacaklardır.

    Yer görme konusunda yasal yollara başvurma hakkımı saklı tuttuğumu belirtiyorum.

    Saygılarımla.
    Hasan Özbay

    Biraz uzun oldu ama, mimarlar meslek haklarına saygılı olmaz ve kazanılmış hakları korumazlarsa, gelecekte dayanacakları hiçbir şeyleri kalmayacak.

  • cem-yildirim says:

    Hasan Bey, genellikle bu tür kurumların karşısında olurum. Fakat bir hukukçuya danışmanızda fayda var. Bildiğim kadarıyla şartnamelerde, kanunlarda vs. bir cümle yalnızca salt anlamıyla değerlendirilir, ‘bu cümle şu anlama gelmektedir’ diye bir tutum hukuken kabul edilmemektedir. Bu durumda eğer açıkça ‘yer görme karşılığında bir bedel yarışmacılara ödenir’ gibi bir ifade yer almıyorsa kurum açıklamasında haklı gibi görünüyor. Yani eğer şartnamede ‘…yer görme karşılığında şartnameye uygun proje teslim eden yarışmacılara ödenecek miktar ve nasıl ödeneceği şartnamede belirtilir.’ ıfadesi mevcutsa, kurum bu bedelin 0 TL olduğunu belirterek şartnameye uygun davranmış olabilir. Benim karşılaştığım birkaç hukuki durum sonucu bildiklerim bunlar, yanılıyor da olabilirim ama bir hukukçuya danışmakta fayda var dediğim gibi.
    Saygılar

  • omer-yilmaz says:

    En yüksek devlet memuru gündeliği 43 TL. Ankara’dan buraya gelecek bir mimarın reel harcaması ortalama 350 TL. Bu harcırah ödeme sürecinin belediyeye toplam maddi maliyeti hiçbir şey, yarışmacılara yararı giderlerinin 10’da biri. İdarenin yarışma ile ilgili manevi yükünü ağırlaştırması, hayli çok.

    Ve bunlara ek olarak yönetmelik pek çok yerde ödenmeyebileceğine ilişkin ibareler içeriyor. 39.madde esas olarak üst limiti, 43 TL’yi tanımlıyor.

    Yarışmaları destekleyenler olarak daha geniş bir çerçevede değerlendirmenin yarışma ortamına, kamuya ve mimarlığa daha yararlı olacağını düşünüyorum.

Bir yanıt yazın