Santiago Calatrava Tasarımı Kilise Bizans Mimarisinden ve Ayasofya’dan İlham Alıyor

Santiago Calatrava tarafından tasarlanan St Nicholas Rum Ortodoks Kilisesi, 11 Eylül 2001'de yıkılan 19. yüzyıldan kalma bir kilisenin yerini alıyor.

Masterplanı mimar Daniel Libeskind tarafından yapılan ve Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi Richard Rogers ve Fumihiko Maki’nin gökdelenlerinin de bulunduğu Dünya Ticaret Merkezi alanının yeniden geliştirilmesinin bir parçası olarak inşa edilen kilise, eski ikiz kulelerin bulunduğu yerde duran 11 Eylül anıtının yanında yer alıyor.

Yapı, Calatrava tarafından “ibadet için bir sığınak” olması ve aynı zamanda terörist saldırılarının etkisini hatırlatması için tasarlandı.

“Kilisenin nihayet açıldığını görmek, Lower Manhattan’ın tarihsel geleceğinin ve tanımlayıcı geçmişinin simgesidir. Bu yapının ibadet için bir sığınak olarak amacına hizmet ettiğini görmeyi ve aynı zamanda şehrin neler yaşadığını ve nasıl ilerlediğini düşünmek için bir yer olarak görmeyi umuyorum. Mimari, belirli bir şekilde yazılmayan veya ifade edilmeyen, soyut ve sentetik bir tarzda, bir mesaj göndererek ve nitekim kalıcı bir miras bırakan içsel bir sembolik değere sahip olabilir.” Santiago Calatrava

Dünya Ticaret Merkezi Araç Güvenlik Merkezi’nin üzerine inşa edilen kilise, sokak seviyesinden yaklaşık yedi metre yükseklikte bulunuyor.

Tasarımıyla Bizans mimarisinden ve özellikle İstanbul’daki Ayasofya’dan ilham alan kilise, merkezi bir kubbe ile örtülen kasnak biçimli bir form etrafında şekilleniyor.

Bu merkezi bölümün duvarları, binanın geceleri aydınlatılabilmesi için ince Pentelik mermer levhalardan yapılmış.

Merkezi kubbeli alanlar, binaya genel bir kare şekli veren taş kaplı dört kule ile çevreleniyor.

Büyük açık bir alana bakan kilise girişi, bu kulelerden ikisinin arasına yerleştirilmiş ve doğrudan ana ibadet mekanlarına açılıyor.

Mihrap doğrudan girişe bakarken, iki yan niş yarı saydam kemerli pencerelerle tamamlanmış. Ana mekanın üzerinde, 40 taş nervürle bölünmüş 40 yarı saydam pencerenin çevrelediği kubbe Ayasofya’yı anımsatıyor.

Ana ibadet alanlarının yanı sıra, kulelerin üst katlarına birkaç topluluk odası ve ofis yerleştirilmiş.

Fotoğraflar Alan Karchmer’e ait.

Etiketler

Bir yanıt yazın