3. Mansiyon, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Kentsel Tasarım Yarışması

Proje Raporu

Üniversite, yalnızca bir yüksek öğrenim kurumu değil, toplumun sosyokültürel tabanını oluşturan genç nüfusun yetiştiği yapısal çevredir. Üniversite topluma, kente öncüdür. Bu anlamda bir üniversitenin yarattığı kampüs kültürü ve öğrencilerine sunduğu anlayış, en az akademik altyapısı kadar önemlidir. Yalnızca kampüs niteliğini taşıyan yapılar bütünü değil; kentin aktif bir sosyal ve fiziksel elemanıdır. Kentin sosyal yapısıyla entegre bir kampüs, karşılıklı bir ilişkiler ağı oluşturur, kenti beslerken aynı zamanda bu sosyal yapıdan beslenir. Henüz yeni kurulan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi bu vizyon doğrultusunda gelişmekte, bu bağlamda öngörülen kampüs kurgusu da kamusal niteliğiyle kentin yaşayan bir parçası olacak, kentin yapısal dokusuna entegre olabilecek, insana ve çevreye duyarlı, sürdürülebilir, yapılaşma anlamında insan ölçeğinde, öğrenci yaşamında sosyal etkileşimi maksimize edecek mekânsal organizasyonlar sağlayacak şekilde kurgulanmıştır.

TASARIM YAKLAŞIMLARI

Bandırma kenti, var olduğu doku ve ağlar sebebiyle süratle gelişmekte ve dolayısıyla yapılaşmaktadır. Konumu gereği yüksek nüfuslu illere komşudur ve bu illerle sektörel ortaklıklar taşımaktadır. Ayrıca, büyük ölçüde kentin kalkınmasını sağlayan limanları başta olmak üzere doğu-batı aksını bağlayan karayolu ve demiryolu sebebiyle lojistik üs olarak çalışmaktadır. Kentleşme ve sanayinin yanı sıra, Bandırma kendi içerisinde değerli ve aktif kullanımda olan tarım alanlarına sahiptir. Fakat kent tarım arazilerinin olduğu yöne doğru büyümekte ve dolayısıyla bu alanları risk altında bırakmaktadır. Proje konusu olan kampüs alanı, gelişmekte olan kent için mevcut durumda bir çeper, potansiyel olarak ise bir tampon bölge etkisi oluşturmaktadır. Bu bağlamda kampüs arazisi kent ve doğal doku arasında bir geçiş niteliğinde, kente doğal çevrenin nüfuzunu sağlayıp, yeşil bir siluet oluştururken; bir yandan da doğaya saygıyla yapılaşan, geçirgen bir çeper olarak kurgulanmıştır.

Bandırma hem tarım arazilerinin hem de yeşil niteliğinin yüksek olduğu bir kentken, barındırdığı üniversitenin de benzer bir çevre ile yaşaması gerektiği düşünülmektedir. Bu anlamda, kampüs arazisinin bulunduğu “yeşil çevre”nin niteliğini kaybetmeden ve var olan yeşil dokunun sürekliliği, senaryonun başat çıkış noktasıdır. Kampüs içine nüfuz edecek olan yeşil doku ve rekreasyon alanları pasif olmaktan ziyade, içinde çeşitli sosyal donatılar bulundurarak yaşayan bir bölge olacaktır. Böylelikle, yakın çevredeki yeşil sürekliliği sağlanırken, kampüs içinde de kendi başına bir kamusal alan oluşturacaktır. Tarım arazisi ise korunacak, kampüsün günlük yaşam döngüsüne dahil edilecektir. Son olarak da orman arazisi kente yeşil bir cephe vermek, kent yaşamına değer katmak, doğaya geri verebilmek amacıyla kampüsün çeşitli şehre bakan yüzlerine konumlanacaktır.

Kampüs arazisi değerlendirilirken fiziki ve yapılı çevre verileri temel yönlendiriciler olarak kullanılmış, yarışma şartnamesinde belirtilmiş olan etaplama stratejisi ve programlara uygun bir yerleşim geliştirilmiştir. Doğal yönlendiriciler mevcut yeşil doku, orman alanı, iki dere, topoğrafya eğimi, kuvvetli hakim rüzgar yönü ve güneş yönelimi olmuştur. Yapılı çevre yönlendiricileri ise mevcut otoyollar, yollar ve bağlantıları, alan içindeki ve çevresindeki mevcut ve öngörü yapılar, yüksek gerilim hattı gibi verilerdir.

Arazide halihazırda bulunan giriş, kent toplu taşıma sistemine entegre olabilmesi, ayrıca hastane girişi ile de aynı akstan beslenmesi sebebiyle kamusal bir yaya girişi olacak niteliği sağlanarak korunmuştur. Bu aksın doğusunda, lise alanının hemen öncesinde yer alan aks için ise nazım imar planında öngörülen otoyol bağlantısı kuvvetli bir potansiyel olarak değerlendirilmiş, kente dönük algılanabilirliğinin kuvvetli olması sebebiyle de kampüs ana girişi olarak değerlendirilmiştir. Bu ana giriş aynı zamanda kampüs içi kurguda önerilen fakülte yerleşimleri ile daha yakın ilişkili bir giriş olarak değerlendirilerek akademik giriş olarak nitelenmiştir. Bu iki girişin dışında kurgulanan üçüncü giriş alanının kuzeybatısından, önerilen yeni yurt yapılaşma akslarını destekleyen, korunan ve yeni oluşturulan ormanlık alan vistası ile zengin bir giriş niteliğindedir. Diğer bir giriş ise alanın doğusunda, mevcut bağlantısı da değerlendirilerek, kampüsün stadyum, spor alanı, botanik park, tekno park, hayvan hastanesi, ziraat fakültesi gibi dışa dönük yapılaşma alanlarını da destekleyen, çok önemli bir kamusal aks tanımı ile birlikte oluşturulmuştur. Ormanlık araziden kampüs merkezine doğru yapı lekelerinin çeperlere dayanmasıyla yeşil akış sürekliliği sağlanmıştır. Oluşturulan yeşil hatta sosyal donatılar eklemlenerek, kamusal nitelikte bir omurga ortaya çıkmıştır. Hali hazırda mevcut olan ormanlık alan kamusal bir nitelik kazandırılarak, hemen sınırındaki kuru derenin göle dönüştürülmesiyle kamusal çekim haline getirilmesi desteklenmektedir. Yeşille beraber içte yaratılacak olan kamusal alanın erişimi, çeperden geçen ring hattı ile bütünlüğü bozulmadan sağlanmıştır. Bu ring hattı ile kamusal alan arasındaki bağlantı ise aralarda açılan yaya, bisiklet ve servis yollarıyla tanımlanmış, fakülte alan gereksinimleri ve ilişkili oldukları birimler göz önüne alınmış, böylelikle fakülte ana yerleşim bölgeleri bu etkiyle bölüntülenip son halini alarak parselasyonları belirlenmiştir.

Etaplama Stratejisi
Kampüsün çekirdeği olarak öngörülen 1. Aşama etap yerleşim kararlarının, 1. 2. ve 3. gelişim bölgeleri için de sürekliliği sağlanmıştır. 1. aşama yerleşimi kendi içinde bütüncül olarak çözümlenmiş, bu haliyle de kampüs genel niteliğini yansıtmaktadır. Sırasıyla kampüs gelişim bölgelerinin eklemlenmesiyle yine bütüncül merkez özelliğini koruyan ve genel yerleşim kararlarının tüm alana yayılmasına olanak sağlayan esneklikte ve modülerlikte bir gelişim stratejisi oluşturmaktadır.

Yeşil Çeper
Üniversite programı esas alındığında 1. 2. ve 3. genişleme bölgelerindeki yapılaşma yoğunluklarının 1. aşama yerleşke alanı ile kıyaslandığında oransal olarak oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bu durumla birlikte, genişleme bölgelerine ait fakülte ve sosyal birimlerin çekirdek ile fiziki bağlarını kuvvetli tutmak amacıyla, yapılaşılan alanların çekirdeğe doğru, çeper alanlarının ise kent ile ilişki durumuna göre koruluk ve tarımsal alanlar olarak belirlenerek çevresi ile bütünleşmesi ve çözünmesi sağlanmıştır. Alanın güneyinden itibaren kentin tarım alanlarının başlaması, bu yöndeki çeper stratejisinde etkili olmuştur. Kampüsün sürdürülebilirlik stratejileri içinde yer alan, kendi besin ihtiyacını karşılayabilme özelliği, bunun yanında kampüs programında yer alan ziraat fakülteleri için tarım sektöründe inovatif ve öncü nitelikte olmasını sağlayacak uygulama alanları öngörülmüştür. Bu yöndeki çeper alanlarında yapılaşmayıp mevcut tarımsal doku devam ettirilerek, alanın çevresinde bu yöndeki kentsel yapılaşma potansiyelinin de önüne geçecek bir durdurucu nitelik kazandırılmıştır. Alanın doğu ve batı uçlarında kalan, 2. ve 3. Genişleme etaplarının kente dönük yüzleri sayılabilecek alanlarda ise yoğun ağaçlandırma önerilmiş, bu alanların hem üniversite korulukları olması hem de bir nevi kent parkı vazifesi görmeleri hedeflenmiştir.

Bütüncül Kampüs
Değerlendirilen tüm veriler doğrultusunda oluşturulan kararlar ile kampüs yerleşim ve gelişim stratejisi, çözümsel olarak karşılığını bulabilmiştir. Kampüs içerisinde kamusal çekim alanları yaratılarak kent ve kentli ile ilişkisi desteklenmekte, doğal çevreye duyarlı, sürdürülebilir, çevreci, insan odaklı bütüncül bir yapısal oluşumun üretilmesi hedeflenmiştir. Kampüs içinde yine insana ve doğaya yönelik çeşitli geri dönüşüm stratejileri hedeflenmiş, buna yönelik alan gereksinimleri programa dahil edilmiştir. Bunun dışında kampüs içi yaşam kurgusu, bireyler arası etkileşimi en yüksek düzeyde tutabilecek kapalı, yarı açık ve açık alanları esas alan bir mimari çözüm sağlamaya çalışmıştır. Arazi verileri programın özü olarak değerlendirilmiş, fiziki yapılaşmanın doğal verileri baskılamayacak, tam tersine, oluşumuyla bunları ortaya çıkarıp vurgulayacak nitelikte bir yapılaşma sağlanmak istenmiştir.

YAPISAL ORGANİZASYON

Yurtlar
Alanda yer alan mevcut yurtların yerleşim kararı değerlendirilmiş ve yeni yapılacak yurtların, imar planında da yurt alanı olarak öngörülen bu alanın devamında yerleşmesine karar verilmiştir. Öneri yapılaşma stratejisinde bu alanın Fakülteler alanından görece kopuk olması, ancak ana rekreasyon aksına entegrasyonu ile kampüs yaşamına kuvvetli bağı sağlanmıştır.

Fakülteler
Alanı yönlendiren ana giriş aksları ile alan sınırlarının yönlendirmesiyle oluşan rekreatif aks fakülte yerleşimlerinin konumlanmışını organize etmiştir. Tüm fakülte birimleri aynı derecede rekreatif alanla entegredir. Ana araç ulaşım ring hattının tüm fakültelerin etrafından sürekliliği sağlanmıştır. Rekreatif aks içerisinde yaya ve bisiklet ulaşımı, ring hattı boyunca da kampüs içi elektrikli otobüs sirkülasyonu, araç, yine yaya ve bisiklet aksları ile fakültelere erişilebilirlik sağlanmıştır. Fakülte yerleşimlerinde az katlı, avlulu, arazi eğimine göre kotlanarak teraslanan yapı grupları çözümlenmiştir. Fakülte yapılarının, zamanda içinde tanımlanacak ihtiyaç programı doğrultusunda şekillenmesine izin verecek esnek, modüler bir yapılaşma kurgusu sağlanmıştır. Avlulu yapı niteliği ile fakülteler için gün içinde ya da ders aralarında vakit geçirebilecekleri, rekreatif yeşil aksın devamı niteliğinde açık alan kurguları oluşturulmuştur. Kuzey/kuzeybatı yönünden gelen hakim rüzgar yönü oldukça şiddetli olduğundan yapı yönelimi ile oluşturulan avlular ve çökük avlular, konforlu açık alan kullanımı sağlanmasına yardımcı olmaktadır. Bu yöndeki fakülte yapı cephe yüzlerinde rüzgar kesici ikincil cephe elemanları kullanılması düşünülmektedir.

Tekno Park
Kendi içinde özerk bir yapılaşma stratejisine sahip bu alana kampüsün doğusundaki kamusal aks ile bağlanılmaktadır. Alanı içerisinde esnek ve modüler bir yapılaşmaya izin verecek bir parselasyon şeması ile kendi içinde bütüncül ancak yine de kampüs çekirdeği ile ilişkili bir alan öngörülmüştür.

Sosyal Donatı Yapıları
Programda yer alan sosyal donatı yapıları iki grup altında değerlendirilmiştir. Birinci grup yapılar tam kamusal denebilecek, kampüse ve kentliye maksimum değerde hizmet vermesi sağlanacak kütüphane, kongre kültür merkezi ve müze yapıları ile spor alanlarıdır. Bu yapılar, tam kamusal nitelikleri ile kamusal giriş aksları ile ilişkilendirilmiştir. Kampüs iç yaşamına daha dönük olan grup ise iç kamusal yapılar olarak değerlendirilerek, yine bütünüyle rekreatif yeşil omurga üzerinde yer almakta ancak konum olarak fakültelere daha yakın olmaları sağlanmıştır. Bu yapılar öğrenci yaşam merkezi, yemekhane, rektörlük gibi yapılardır.

Meydan
Omurganın aksiyal sistemi ve 2 grupta tanımlanan kamusal yapıların mekânsal oluşumları alanda doğal bir meydanlaşma sağlamaktadır. Ana meydan olarak tanımlanan merkezi meydan dışında özellikli alanlar ve yapılaşmalar ile birlikte ikincil meydanlarla, akışlı, süreklilik gösteren, yaşamsal zenginlik barındıran tanımlı meydanlar oluşmaktadır. Akademik giriş olarak tanımlanan kampüs ana girişi doğrultusunda, bu aksın devamında yer alan, üniversite kimliğini temsilen rektörlük yapısı ve rektörlük meydanı yer almaktadır. Rektörlük meydanından ve kamusal giriş aksından yönlenen merkezi alan, çevrelendiği öğrenci merkezi, kütüphane gibi yapılarla birlikte yaşamsal açıdan zengin, kendi özgün karakteristiği olan ‘Üniversite Meydanı’ niteliğini kazanmaktadır. Üniversite meydanında arazinin doğal eğiminin ve yapılaşma kotlarının yönlendirmesiyle çeşitli kademeler, teraslar, rampalar, açık amfiler oluşmaktadır. Bu da meydanın farklı kotlardan, farklı açılardan algılanabilirliğini sağlayarak kampüs yaşamında ve kent belleğinde yer almasını sağlayacaktır.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK STRATEJİLERİ

Projedeki sürdürülebilirlik stratejileri ve alt detaylardaki tüm çalışmalar, projenin doğal çevrenin üç temel bileşeni olan hava, su ve toprak alıcı ortamlarına yapacağı etkilerin tespiti ardından bu etkilerin azaltılması için çalışmalar planlanması şeklinde kurgulanmıştır.

Öncelikle, kampüs arazisinin aldığı yoğun rüzgar, rüzgar gülleri ile enerjiye dönüştürülecek ve kampüsün enerjsinin bir kısmını üstlenecektir. Bölgenin rüzgar yoğun bir aksta olmasından dolayı yapılan hesaplamalar sonucunda arazinin elverdiği bölgelerine rüzgar türbinleri yerleştirilmiş, rüzgar türbinleri tarafından üretilen enerji, kampüsün yoğun kullanılan yapılarının enerji ihtiyacını karşılamak için eklenmiştir.

Bir diğer enerji kaynağı ise yurt binaları ve rektörlük gibi arazi ya da yapı niteliği sebebiyle görece yüksekte kalan yapıların çatı katına yerleştirilecek olan güneş enerjisi panelleridir. Doğru güneş paneli uygulaması ve yerleşimi ile, ofis veya üniversite derslik binalarında tüm çatının güneş paneli ile kaplanması, binanın enerji talebinin 3’te 1’e kadarını karşılayan bir girdi sağlayabilmektedir. Bu bağlamda projede çatılarda tasarımsal kaygıları etkilemeyecek şekilde güneş paneli kullanımı maksimize edilmiştir.

Kampüsteki sürdürülebilirliğin sağlanmasının en büyük parçasını da geri dönüşüm stratejileri oluşturmaktadır. Su geri dönüşümünü sağlayabilmek adına iki su stratejisi benimsenmiştir. İlki gri suyun kampüs içinde filtrelenerek temizlenmesi ve bu dere suyunun ve göletin bu şekilde beslenmesini sağlamaktır. Yurtların kampüs içinde en uzun süre kullanılacak yaşam alanı olması ve duş kullanımının olması sebebiyle önemli bir gri su kaynağı olarak yurtlar belirlenmiştir. Yurtlardan elde edilen gri suyun yeraltında konumlanan septik-dengeleme tankından sonra kaba ve ince ızgara sistemine, oradan da kademeli olarak tasarlanmış yapay sulak alana deşarj edilmesi ile değerlendirmesi planlanmıştır. Yapay sulak alan çıkışına yerleştirilen UV lambalar ile patojen giderimi de maksimize edilmiş arıtılan atıksu, yağmursuyu kanalından gelen yağmursuyu hasadı ile birleştirilip dere beslemesi için kullanılabilecek hale getirilmiştir.

İkinci bir yaklaşım da gri suyun “biyodisk” yardımıyla arıtılması ve tuvalet suyu olarak değerlendirilmesidir. Tasarlanan öğrenci merkezinin, yurtların ardından kampüsteki en çok tekil giriş yapılacak yapısı olacağı tahmin edilmektedir. Öğrenci merkezinin bu özelliğine ek olarak kampüsün yoğun aksında konumlanması da tuvalet kullanımının diğer tüm binalardan daha fazla olacağı sonucunu doğurmaktadır. Döner biyodisk sistemi üzerine tasarlanan kurguda, öğrenci merkezindeki el yıkama lavaboları ve duşlardan kaynaklanan atık su ayrı toplanıp önce dengeleme tankına; ardından döner biyodiske iletilerek biyolojik arıtmasının tamamlanması; kum, filtre ve klor tankından geçerek mekanik tesisatta yapılan ikinci bir bağlantı ile tuvalet rezervuarlarına kullanım suyu olarak geri basılması planlanmıştır. Bu tasarım ile öğrenci merkezinin su tüketiminin ciddi bir miktarının bina dahilinde ikinci kez kullanılabilmesine imkan sağlanmıştır.

Projede su tüketiminin minimize edilmesi kadar, proje sahasındaki yeraltı sularının miktarının ve kalitesinin de arttırılması hedeflenmiştir. Bu bağlamda peyzaj ve yol tasarımları maksimum geçirimli alanı sağlamak üzere kilit taş, çakıl ve tartan yürüme yolları kullanılarak yapılmıştır.

Proje dahilinde kampüs içinde üretilen atıkların düzenli depolama sahasına gitmesinin önüne geçmek adına, kampüs içi atık yönetim planı hazırlanmış ve geri kazanım maksimizasyonu üzerine stratejiler geliştirilmiştir. Entegre atık yönetim planı sayesinde

  • Kampüse gelecek çöp kamyonlarının güzergahları optimize edilmiş, giriş sıklıkları azaltılmış; buradan kaynaklı oluşacak karbon emisyonunu miminize etmek hedeflenmiştir.
  • Kampüs dahilinde oluşacak atıkların geri kazanım ve geri dönüşümü maksimize edilecek şekilde yönetilmesi ile bölgedeki düzenli depolama sahasının daha az kullanılmasına katkı sağlamak hedeflenmiştir. Bu sayede bölgedeki doğal yeşil alan miktarının azalmamasına ve atık yönetim operasyonları üzerindeki kampüs gelişimi etkisinin azaltılmasına katkı sağlamak hedeflenmiştir.
  • Entegre atık yönetimi planında özel atıklar olarak belirlenen pil, akü gibi toprak kirliliğine sebep olarak atıkların ayrı yönetilmesi ile olası toprak kirliliği ve kontaminasyonların önüne geçilmesi öngörülmüştür.
  • Atık kitap ve atık giysi odası kurgusu ile, kampüs dahilinde sosyal sürdürülebilirlik adına çarpan etkisi yaratabilecek bir plan da ortaya konmuştur.

Maddesel geri kazanım tesisi
Kampüs dahilinde oluşacak atıkların miktarı, literatür taraması ile, 1 kg/kişixgün miktarında oluşacağı tahmin edilmiş ve atık türüne göre içerik dağılımının aşağıdaki şekilde olacağı benzer ölçeklerde kampüslerdeki çalışmalardan derlenerek ortaya konmuştur.

Maddesel geri kazanım tesisi boyutlandırması öngörülen oranlar ölçüsünde ilgili atıkların bekletilebilme süresi de hesaba katılarak yapılmıştır. Maddesel geri kazanım tesisi kampüs dahilinde oluşacak

  • Kağıt
  • Plastik
  • Metal
  • Cam ve
  • Elektronik atıkların minimum taşıma operasyonu ile, maksimum geri dönüşüm sağlanabilecek şekilde kurgulanmıştır.


Kompost üretimi

Kampüste atık yönetiminin, kaynağında ayırma temelli kurgulanması ile, bünyesinde yemekhane, yurt, kantin gibi organik atık üretimi konusunda yüksek yüzdelere sahip oluşumlar bulunan kampüste organik atıkların kompostlaştırılması planlamıştır. Organik atıkların kompostlaştırılması ile sağlanacak faydalar

  • organik atıkların kampüs dışına taşınması amacıyla oluşan kamyon trafiği sebebiyle oluşabilecek karbon emisyonunun azaltılması
  • organik atıkların düzenli depolama tesisinde alan kaplamasının önüne geçilmesi
  • kampüs dahilindeki toprağın veriminin artırılması için kampüs içindeki üretilen atıkların kullanılması
  • fazla üretiminin bölgedeki çiftçilere gübre olarak verilmesi

olarak sıralanabilir.

Yerel ve adaptatif bitkilendirme
Su tüketiminin kullanım öncesinde azaltılabilmesi için yapılması gereken en önemli çalışma, yerel iklim şartlarında kendiliğinden gelişebilen ve hayatını sürdürülebilen bitkilendirmenin yapılmasıdır. Bu bağlamda bölge civarında hazırlanan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış Çevre Etki Değerlendirmesi raporları incelenmiş, bitkilendirmede; bölgede doğal olarak bulunan bitkilerin kullanılmasına özen gösterilmiştir.

Hava ile ilgili çalışmalar
Küresel iklim değişikliğine en büyük etkinin karbon kaynaklı yakıtlardan dolayı oluştuğu bilinmektedir. Atmosferdeki sera etkisine en büyük eklentinin %60 oranı ile binalar ve binalarla alakalı operasyonlar olduğundan dolayı, çalışmada tasarlanan tüm yapıların güneş ve rüzgar yönelimleri başta olmak üzere, kurgulanan tüm tasarım bileşenlerinin enerji etkin yapılar hedefine göre belirlenmiştir.

Akıllı ulaşım sistemi
Atmosfere salınan karbon emisyonunun binalardan sonraki en önemli müsebbibi ulaşım sistemleridir. Bu kampüs çalışması dahilinde ulaşım aksı 3 ana kategoride tasarlanmıştır.

  • Karbonsuz ulaşım hattı (Yürüme ve bisiklet yolları)
  • Düşük karbonlu ulaşım hattı (Elektrikli araç, paylaşımlı araç, servis ve toplu taşıma yolları)
  • Karbon yoğun ulaşım hattı (Bireysel araç yolları)

Kampüs içi ulaşım aksları karbonsuz ulaşım hattının kullanımını maksimize edecek, karbon yoğun ulaşım hattının kullanımını minimize edecek şekilde tasarlanmıştır.

Projede ayrıca kampüs merkezinde otopark miktarı minimum tutulmuş, kampüse bireysel araçlarla ulaşan bireylerin kampüs içindeki hareketliliğini; yürüme, bisiklet, kiralanabilir elektrikli araçlar ve kampüs servisleri ile yapmalarına imkan sağlanmıştır.

PEYZAJ TASARIMI STRATEJİLERİ

Sürdürülebilir kampüs fikrinin açık-kapalı kamusal mekanlarla en üst performansta çalışabilmesi adına peyzaj kararları da bu çerçevede verilmiştir. Kamusal alan, peyzaj ve sosyal donatı aksının entegrasyonu ile sağlanmaktadır. Aks boyunca endemik bitki örtüsünün yanı sıra, dut, kiraz ve turunçgil ağaçlarıyla da besin üretimine destek olunmaktadır. Açık alanların organizasyonu da, yeşil sürekliliği gözetilerek şekillenmiştir. Öğrenim zamanının yapılı çevrelerde geçirildiği yerleşkelerde açık alanlar serbest zamanların geçirilmesi, sosyalleşme, spor yapma gibi katkılar ortaya koymakta bu şekilde ihtiyaç duyulan rekreasyonel kullanım şekillenmektedir. Ayrıca açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapabilecek, rekreasyonel zaman geçirilmesine yönelik olarak çim alan oluşturulmuştur. Yeşilin sürekliliğini sağlayan bu dokuda aynı zamanda kademelenme oluşturarak seyir basamaklarına yer verilmiştir. Projede ayrıca, yerleşkenin yeşil iskeletine eklemlenen botanik park alanı düşünülmüştür. Bu şekilde eğitim amaçlı değerlendirilebilecek bir bitkisel alan oluşmasının yanı sıra, yerleşkenin peyzaj ekolojisine katkı sağlayacak aynı zamanda rekreasyonel işlevleri de destekleyecek bir mekan oluşturulmuştur. Ayrıca yerleşke genelinde gerek kültür merkezi, gerek öğrenci yaşam merkezi, kütüphane, yemekhane gibi sosyal yaşamı destekleyen yapılar ile ilişkilenebilecek gölet alanı ile rekrasyonel bir odak ortaya konmuş, yerleşke kullanıcılarının keyifli vakit geçirebilecekleri bir açık alan hedeflenmiştir.

Yarışma alanının da ormanlık ağaç dokusu ile ilişki kurması ve aynı zamanda proje alanı içerisinde mevcut bitki dokusunun olması, korumacı bir yaklaşım gerekliliğini beraberinde getirmektedir. Mevcutu korumak ve yeniyi korunulan ile bütüncül ele almak, yerleşke alanında kullanılacak bitki türlerinin seçimine ışık tutmaktadır. Özellikle endemik bitkilerin tercihi ve çevre bitki dokusunun devamlılığının sağlanması önem taşımaktadır. Ayrıca, alanda korunan Meşe ağacı da bir peyzaj odağı olarak ön plana çıkmaktadır. Anıtsal nitelikteki bu ağaç yerleşke alanın geçmişi ile bağlantı sağlayacak, mekanın belleğini oluşturan öğelerden biri olacaktır.

Yarışma alanının peyzaj tasarımı kapsamında ayrıca üniversitenin kendi besinini yetiştirebileceği, kendi kendine yetebilmesine yardımcı olacak tarım alanlarına yer verilmiştir. Tarım alanlarının Ziraat Fakültesi yapıları ile komşuluk kurması, alanların eğitim amaçlı kullanımını da desteklemektedir.

Yerleşke içerisinde ön görülen hobi bahçeleri ile kent kullanıcılarının da ilgisini çeken bir alan oluşturulmuştur. Hobi bahçelerinin kent sakinlerine kiralanması ile üniversitenin tarım faaliyetlerini sürdürmesine yönelik ekonomik kaynaklara katkı sağlanması hedeflenmiştir.

Yapısal peyzajın doğa dostu olması ise kullanılan döşeme malzemeleri ile desteklenebilmektedir. Bu amaçla yerleşke genelinde doğal taş malzemelere verilmiş, asfalt ve beton gibi yüzeylerde ise geçirgen doku kullanılması hedeflenmiştir. Poroz asfalt/beton kullanımı ile yağmur sularının yüzey emilimi sağlanabilmekte, geçirimli dokusu ile suyun toprak ile buluşması mümkün olmaktadır. Ayrıca sert zeminlerin etkisini kıracak şekilde bitkisel dokuya yer verilmesi, alan kullanıcılarına gölgelik mekanlar oluşturmanın yanı sıra güneş ışınlarının yansıması ile ısı adası oluşması etkisini de en aza indirgemeye yardımcı olmaktadır.

Etiketler

2 yorum

Bir yanıt yazın