2. Ödül, Karadeniz Bölgesi (Kastamonu), 7 İklim 7 Bölge – Mahalle Ulusal Mimari ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması

PROJE HİKAYESİ

ÜRETİM – AİDİYET – MEKÂN

MAHALLE ve KASTAMONU

Mahalle kavramı, geçmişten günümüze aktarılan kentsel ve kültürel bir miras olarak Türk toplumunun yaşam biçimlerinden ve aynı zamanda kent kurucu ögelerinden birisidir. Mahalle; sosyolojik ve psikolojik boyutlara sahip olduğu kadar fiziksel, yönetsel, coğrafi ve ticari yapılanmaları bünyesinde barındıran çok yönlü dinamik bir yapıdır.

Mekânı biçimlendiren demografik, kültürel, sosyal–ekonomik yapı gibi birbirini etkileyen pek çok değişkene dayalı olarak; tarihsel bir arka planı olan, tanımlı bir coğrafyada, belirli bir zaman aralığında gerçekleştirilen mekânsal organizasyonların çözümlenebilmesi mahalle ile mümkün olur.
Mahalle, kendine özgü hukuku, ilişki ve etkileşim ağları, içinde barındırdığı rutinleri, yaşayanların yüklediği anlamlarla gündelik hayatın en görünür parçalarından biridir. Kentlerin geçirdiği dönüşüm süreçlerinde ve dolayısıyla kent kimliğini oluşturan özgün değerlerin ortaya çıkmasında en önemli etkenlerden biri ve her daim yaşayan bir olgudur.

Yarışma alanının bulunduğu Kastamonu ilinin de gerek kent merkezi, gerekse bölgedeki diğer yerleşim merkezlerinde yirminci yüzyıl ortalarına kadar bu mahalle kültürünün korunmuş, özellikle eski kent merkezinde de pek çok yapı koruma ve yenileme çalışmaları ile günümüze kadar ulaşmıştır.

ÇEVE ANALİZİ, ALANA YAKLAŞIM VE KENTSEL KULLANIM SENARYOLARI

7 İklim 7 Bölge “Mahalle” Yarışması Karadeniz Bölgesi için seçilen alan Kastamonu’nun güneydoğu tarafında yer almaktadır. Kent merkezi, Kastamonu Havalimanı ve Karaçomak Barajı arasındaki üçgende konumlanmış proje alanı mevcut hali ile bu üç noktadan da izole bir konumda ve sadece özel taşıtla ulaşılabilen bir durumdadır.

Son dönemde kentin güneyine yapılan yatırımların da etkisiyle, daha öncesinde kuzeye doğru gelişen kent dokusuna aksi istikamette güneye doğru alternatif gelişim de ortaya çıkmıştır. Havaalanı ve kent merkezi arasındaki alanda bağımsız ve izole alanlar olarak gelişen yerler çoğunlukla kapalı site ve yerel sanayi tesislerinden ibarettir.

Bu bağlamda proje alanı bir güneye doğru büyüme potansiyeli olan kentin gelişim planının başlangıç noktası olarak ele alınmaktadır. Proje kentsel ölçekte sadece tek bir mahalleden oluşmamakta, benzer nitelik ve ölçekte mahalleler ağının kurucu ögesi olarak Yeni Kastamonu Vizyonu’nun katalizörü de olmaktadır.

Kuzeydeki kent merkezi ile proje alanı arasında kalan alanda yer alacak bu yeni diğer mahalleler sadece ulaşımla değil aynı zamanda kuzey-güney aksında devam eden bir ekolojik koridorla da birbirine bağlanmaktadır. Bu yönelme, hidrolojik bağlantılar ile desteklenmektedir. Geçiş alanlarındaki sık ve doğal peyzaj dokusunu koruma, kişi sayısına düşen yeşil alan miktarını dengede tutmayı sağlayacak; ekolojik koridor mahallelerin organik yapısı ile bütünleşerek flora ve fauna için yaşanabilir bir çevre yaratacaktır. Ekolojik koridorda mesire alanı, park, yürüyüş/bisiklet yolu gibi kullanımlar oluşturulup; doğal yapıya en az müdahale edecek şekilde bir bağ kurulması, ayrıca ekolojik turizm ve ticaret gibi fonksiyonlar, havalimanı ile proje alanı arasında kalan bölge (doğu) veya zaten kısmi olarak yapılaşmış olan bölgede (batı) önerilmektedir.

Kentin büyüme dinamikleri ile projenin dinamiklerini birleştiren bu vizyon planı doğrultusunda gelecek on yıl içinde proje alanı çevresindeki komşu alanlarla beraber yönetimsel ölçekte de bir mahalle büyüklüğüne ulaşacak ve bu mahalleler kümesinin yönetimsel merkezi haline de dönüşecektir.

TEMALAR

“Site tüketir; mahalle üretir…”

Proje konsepti geleneksel mahalle dokusu ve yaşantısından çıkarılan bir dizi “tema” üzerine kurulmuştur. Bu temalar projenin kurucu ögeleri aynı zamanda burada kurulması düşünülen mahalle yaşamının da mesnet noktalarıdır.

Tema odaklı yaklaşım geçmişin idealize edilen mahalle mitosu yerine geçmişin deneyimi ve yaşanmışlığı ile günümüzün teknolojik, sosyal ve ekonomik gerçekliği arasındaki kalıcı bağlar kurmayı hedefler.
Bu bağlamda üç tema ve mekânsal uzamları şunlardır:

Üretim: Mahalle sakinlerinin tüketim değil üretim toplumunun parçası olmasıdır. Erkek, kadın ve çocukların, ilgi ve becerileri doğrultusunda üretim kanallarına yönlendirilmesi bu temanın ana fikridir. Bu bağlamda mahallenin hem resmi eğitim kurumlarına (okullar) hem de sosyal eğitim kurumlarına (halk eğitim merkezi) sahip olması, perma kültür gibi hem üretim hem de ekoloji odaklı yeni yaşam pratiklerinin kurulan mahalle bostanı ile desteklenmektedir.

Aidiyet: Mekânın “yer”e dönüşme sürecinde aidiyet önemli bir rol oynamaktadır. Bir mekânı konuttan eve, siteden mahalle haline getiren bu aidiyet duygusudur. Aidiyet, hem üretim hem de mekân temalarının bağlayan köprüdür. Üretmek, insanın fiziksel çevresi ile kurduğu ilişkiyi kişiselleştiren bir süreçken, mekânların mahremiyet ve kamusallık arasında yumuşak, geçirgen fakat aynı zamanda hiyerarşik bir sistemde yer alması, bireyin kendi evinin fiziksel sınırlarının ötesini de evinin bir uzamı olarak algılamasına yol açar.

Mekan: Mekan aidiyet ve üretim temalarının hem başlangıç ve hem de sonucu olan, bu yüzden de içinde yeşerecek yaşama göre sürekli yeniden tanzim edilecek bir ögedir. Proje bu bağlamda sadece potansiyelleri sunar, yaşam bunlar arasından devam eder. Geleneksel mahallenin görünmez ve akışkan mekân hiyerarşi burada da kendini yeniden kurgular: mahalle dışarısı ile kamusal alanlar üzerinden temas kurar, konutlar yer kotundaki yarı kamusal alanlarla çevrelenmiştir. Kot farkı arttıkça mahremiyet de artar; özel bahçeler istinat duvarları ile avludan yükselmekte, üst katlarda ise kullanıcı sayısı azalan yarı kamusal alanlar teras ve kat bahçesi ölçeklerine küçülmektedir.

Bu üç tema “yönetim” teması altında birleşmektedir. Yönetim ile kastedilen mahalle sakinlerinin mahalledeki kararlar hakkında söz sahibi olduğu ve süreçlere aktif katılımının sağlanmasıdır. Bunun projedeki mekan odaklı tezahürleri ise geleneksel muhtarlık işlevinin yanında mahalle meclisi, STK ofis alanları ve açık alanda mahalle meselelerini tartışabilecekleri toplanma alanlarıdır.

Mahallenin Kimliği, Temalar ve Mekânsal İlkeler

Bu temalar ışığında mahallenin kimliği de ortaya çıkmaktadır. Mahallenin üretim temasının bir yanını da esnaflar oluşturmaktadır. Mahallenin merkezi olarak konumlanan alan aynı zamanda bir çarşı olarak düzenlenmiş, mahalle esnafının dükkânları bu alanda konumlanmıştır.

Mahalledeki nirengi noktaları aynı zamanda mekânlara isim ve kimlik vermektedir. Bu bağlamda “çınaraltı”, “çeşmebaşı” gibi kavramlar sadece isim değil aynı zamanda mahallenin günlük yaşamını da belirleyen mekânsal ögelerdir.

Peyzaj alanları sadece görsel ilişkinin ötesine üretim ve tüketimin içine sirayet eden mekânlar olarak ele alınmıştır. Özel bahçeler ve mahalle bostanı bizzat kullanıcı tarafından tanzim edilirken, sokak köşe başlarına dikilen meyve ağaçları da “kopar-ye-yürü” konseptini tamamlamaktadır.

Mahallenin ölçeği yaya odaklı bir tasarıma imkân vermektedir. Bu bağlamda motorlu taşıtlar projenin çeperlerine alınmış, ana işlevleri ve konut bölgelerini birleştiren bir “alle” projenin ana ulaşım ve sosyalleşme omurgasına dönüşmüştür.

Aidiyet temasının odağında yer alan mahremiyet ve kamusallık hiyerarşisi, bazen bir kot farkı, bazen de bir bahçe duvarı ile kamusal ile mahrem olan arasındaki sınırı belirtmektedir. Sokak kesişimleri, insanların da kesiştiği yerler olarak düşünülmüş, bu çarpışmanın bir etkileşime dönüşebileceği mekânlar “köşe başları” olarak mahallenin omurgası boyunca dağılmıştır.

Cami salt bir dini yapı işlevinin ötesine geçerek, geleneksel mahalledeki kurucu öge rolüne geri dönmüş, merkezinde yer aldığı tasarımda, içerdiği farklı işlevler ile (kütüphane, dini eğitim merkezi, ilgili vakıf ve STK’ların merkezi) mahalle ile dini ritüellerin ötesine geçen bir bağlamda iletişim haline olan bir külliye haline gelmiştir.

Mimari Tasarım Kararları

Mimari tasarım kararları, mahalle temaları doğrultusunda belirlenen mekânsal ilkeler ve arazi şartları doğrultusunda ortaya çıkmıştır. 225 bin metrekarelik alan ağırlıklı olarak güney yönüne eğimli iki tepeden oluşmaktadır. Vista, hakim rüzgar ve güneşlenme konumu nedeniyle tepeler iki ana konut bölgesi olarak ele alınmıştır. İki tepe arasındaki alçak alan ise, konumu ve bağlantı yoluyla yakın kotta olması sebebiyle mahalle girişi, idari merkez ve çarşı olarak tasarlanmıştır. Bu üç odağın çevresi araç ve bisiklet yollarından oluşan bir ring ile çevrelenmiş, bu sayede mahallenin merkezi yayalara tahsis edilmiştir. Ringin içinde kuzey güney doğrultusunda bu üç odağı birleştiren bir yaya omurgası bulunmaktadır. Güney tepede, yaya omurgasının batısı eğitim kurumlarına ayrılmış, buradaki yapılar konut alanlarından bir meydan ile ayrılmıştır. Daha da batıda istikamette, ringin dışında kalan alan ise kent bostanı ve yeşil alanlara ayrılmıştır.

Konut alanlarında yatayda, birbirinin vistasını, güneşini ve rüzgarını kesmeyen yatay yerleşim tercih edilmiştir. 4 katı geçmeyen birimler temelde 2 tipolojiye ayrılmaktadır. Yatay Bloklarda 1+1 konutlar konumlanmıştır. Modüllerde ise 2+1, 3+1 ve 4+1 daireler bulunmaktadır.

1+1 daireler dışındaki konutlarda azami özelleşmiş yeşil alan kullanımı sağlanmıştır. Zemin katlarda, bahçeler bulunmakta iken, üst katlarda ise kat bahçeleri, teras bahçeler bulunmaktadır. Modüllerde aynı daire tipolojileri farklı kullanıcılara hitap eden farklı çözümlerle geliştirilmiştir. Bazı daireler tek katta, bazıları iki katta çözülmüştür. Mutfak tercihe göre açık ya da kapalı mutfak olarak düzenlenmiş, bazı dairelerde üç boyutta daha büyük bir hacim için galeri boşlukları kullanılmıştır.

Bütün bu çeşitlilik ise esnek mekânsal kullanımda ortak bir dile ulaşmaktadır. Bölgenin mimari kültüründe hakim olan merkezi bir “sofa” anlayışı plan çözümlerine de taşınmış; mekanlar arasındaki alanlar sirkülasyon alanı olarak değil gerektiğinde bağımsız gerektiğinde yanındaki salon ya da oturma odası ile birlikte kullanılabilen “sofalar” olarak ele alınmıştır.

Kastamonu’nun yerel mimarisi ve iklim şartları mimariyi de etkilemiştir. Kamusal nitelikli yapılarda –özellikle eğitim yapılarında- avlulu çözümler tercih edilmektedir. Aynı avlu metaforu, konut modüllerinin bir araya gelmesi ile oluşan birimlerde de ortaya çıkmaktadır. Bu avlular dışardan kullanıma açık olsa da, ağırlıklı olarak çevreleyen konutlarda yaşayanların kullanacağı, peyzaj ve sosyalleşme alanlarıdır. Çocuk oyun alanları, mahalle sakinlerinin altında sosyalleşeceği çardaklar ve yeşil alanlar özel bahçelerde çevrelenmiş bu avlunun içinde yer alacaktır.

Konut yapılarının temel ögeleri cephe tasarımını da yönlendirmiştir. Bölgenin geçiş iklimi (yarı-Karadeniz, yarı-karasal iklim) karma bir çatı kullanım karakteri ortaya çıkarmıştır. Yüzey alanı az konutlarda, su ve karın kolay drenajı için beşik çatı tercih edilirken, idari, ticaret ve eğitim yapıları gibi büyük alana sahip çatılarda yağmur suyunun toplanması için yeşil çatı kullanılmıştır.

Cephelerde, bölgenin modüler cam sistemleri tercih edilmiştir. 80 x 80 cm’lik modüllerin dikeyde bir araya gelmesi ile oluşan pencere modülleri cephenin ana ögesidir. Zemin katlarda bölge mimarisine referansla daha rüstik malzemeler tercih edilirken (taş ya da brüt beton) üst katlarda sıva ve boya kat sınırlarını gösteren yatay derzlerle birlikte kullanılmaktadır. Çıkmalar, yine bölgede çok tercih edilen ahşap ile kaplanmaktadır. Bir başka yerel malzeme olan bakır ise, yüksek maliyeti nedeniyle sadece kamu yapılarında cephe ve çatılarda kullanılmaktadır.

Etiketler

Bir yanıt yazın