Bir Ağacı Sevmekle Başladı Her Şey

Ben doğada olup bitenleri gözlemleyen, doğadaki her bir değişimi mevsimleri, yağmurları, ağaçları yaşama sevinci sayan bir ailede büyüdüm.

Belki de bana en çok öğretilen şey buydu; ağaçları, çiçekleri, kuşları kendi çocuklarıymış gibi sevmeyi öğrettiler bana. Bir çocuk için dalından kopardığı elmayı bir ağacın kollarında ısırmak kadar keyiflisi yoktur ya, işte onu öğrettiler.

Günün birinde benim gibi bir grup insan gölgelerini satmak istedik ağaçların altında buluştuk. Bizler ağaçlarında gölgesinde oturmak isteyen bir grup insandık. Bizler her gün yüzlerce binlerce insanın geçtiği bir meydanın katılımcı bir yöntemle tasarlanması için bir araya gelen bir grup insandık. Öyle bir gruptuk ki önce birlikte ağaç diktik, sonra birlikte biber gazıyla tonlarca suyla mücadele ettik, sonra yerdeki çöpleri topladık, sonra da el ele bir şenlik kutladık. Belki de Gezi Parkı tarihinin en kalabalık günlerini yaşadı.

Hiç tanımadığım onlarca yüzlerce insanla bir haftadır inanılmaz bir güç birliği içindeyiz. Gece uyuyunca, 10 dakika Twitter’a bakmayınca suçluluk hisseden, evlerimizin kapısını hiç tanımadığımız insanlara açan, gazlardan TOMA’lardan el ele kaçan bir grup insanız. Çevreye zarar verenlere engel olmaya çalışan, “Sakin Olun” sloganıyla birbirlerini sakinleştiren, dükkanındaki her türlü tıbbi malzemeyi, gıdayı sokaktaki insanlarla paylaşan bir grup insan. Onlarca insan bir apartman boşluğunda boğulmak üzereyken evinin kapısını bizlere açan bir grup insan.

Taksim’de biber gazına, TOMA’lara mağruz kalacağını bile bile yürürken öğretmeniyle karşılaşmış insanlar gördüm ben. Çocuklarının ellerinden tutup gelmiş insanlar… Tüm bunları gözleriyle görmüş biri olarak bu olayları 3-5 çapulcu diye özetlenmesini kabul edemiyorum. Zaten her şey bu kabul edemeyişle başlamadı mı? Arkadaşının tonlarca suya maruz kaldığını öğrenen herkes evinden çıkmaya, Taksim’e gelemese de tencere tava çalmaya karar verdi. Bir parkla başladı herşey ve kilometrelerce uzakta sokağa döküldü insanlar. Bu bir arada olabilme duygusuyla gurur duymak gerekirken utanıp görmezden gelmeye çalışmak kabul edilemez.

Mücadele sadece bununla da sınırlı kalmadı. Bir ünlünün aldığı arabanın parasına, kıyafetinin püskülüne kadar herşeyi gösteren televizyon kanallarında biber gazı kapsülleriyle yaralanan arkadaşlarımızı göremeyince tüm dünyaya duyurmaya karar verdik sesimizi, duyurduk da.

Biz apolitik gençler bu olaydan öyle çok şey öğrendik ki… Birlikte olunca kazanabileceklerimizi, “Sen mi değiştireceksin” bu dünyayı bakış açısının yersizliğini hepsinden öte sesimizi çıkarmamız gerektiğinde evlerimizde oturmamayı öğrendik. Şimdi bize dayatılmayan çalışan her türlü fikir, proje, düşünce için sesimiz daha güçlü.

Gurur duyulması gereken bir hareketin içinde, bir ağacı sevmekle başladı herşey.

Bu yazı uzaklardan çok uzaklardan burada olup bitenleri göremeyenler için. Görmek isteyip de göremeyenler, kulaklarını tıkayıp gözlerini kapatanlar, görüp de görmezlikten gelenler için.  

Etiketler

Bir yanıt yazın