Büyük Medeniyet Yolunda: AK Parti’nin “Estetik Şehirler”i

AK Parti'nin 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri için hazırladığı 100 sayfalık beyannamede belediyeciliğe ya da kente dair tartışmaya açılacak çok konu var.

Bu yazı ise sadece Beyanname’de yer alan şehir tanımlamalarına odaklanacaktır. Özellikle mimari açıdan çok ilginç görününen bu tanımlamalar AK Parti’nin “İdeal Şehir” vizyonu olarak da görülebilir.

“Büyük medeniyet birikimimiz son bir asırda büyük bir yıkıma uğradı”

Mimari her zaman oluşturulmak istenen toplumsal hafızanın önemli aktörlerinden biri olmuştur. Bu aktör rolü gereği saf tutar. Kendini tanımlamak için bir “öteki”ne ihtiyacı vardır. Bu sebeple ötekileştirdiği bir dönem ve yapı formu olması kadar doğal bir yöntemi yoktur. AK Parti’nin yayınladığı Beyanname’deki ideal şehirler için ötekileştirilen dönem “son bir asır” olarak öne çıkıyor:

“Tarih boyunca medeniyetimiz, insanlığa örnek teşkil edecek derecede eşsiz şehirler kurmuştur. Ancak AK Parti iktidara gelinceye dek, şehirlerimiz gereğince korunmamış, hak ettiği değer verilmemiş ve adeta yaşanılabilir olmaktan çıkarılmıştır. Bu durum yadsınamaz bir gerçektir.”

“Ne yazık ki bu büyük medeniyet birikimimiz son bir asırda büyük bir yıkıma uğradı. Kültürümüz, medeniyetimiz, dilimiz, değerlerimiz gibi şehirlerimiz de görülmedik bir tahribata maruz kaldı.”

“Geçmiş zamanda tahrip edilmiş, hırpalanmış, kişiliksizleştirilmiş şehir mimarimize, geleneğin ilkelerini bugünün anlayışıyla mezcederek yeni bir şekil vermek zorundayız.”

Buradan çıkarılabilecek sonuç şu olabilir: “Son bir asır”dır yapılagelmiş mimarinin kent kimliği için önemi yoktur, hatta tam tersi düşmanıdır. Bunların yıkılıp “esas” olan kimliğe dönüş yapılması mübahtır.

“Kimlikli ve kişilikli şehirler”

Beyanname’de “AK Parti olarak önümüzdeki dönemde şehirlerin alt ve üstyapıları kadar, insan boyutuna daha çok ağırlık verecek, daha çok çalışacak, şehrin ruha, ruhun da şehre yansıyacağı projeleri hayata geçireceğiz” deniyor. Bu amaca ulaşmak için kullanılacak yöntemin şekline ise yazının devamında rastlıyoruz:

“Her şehrin geleneksel olarak en kuvvetli olduğu alanlara odaklanılacaktır. Böylece şehirlerimizin marka şehir hâline getirilmesi sağlanacaktır. ‘Kimlikli ve kişilikli şehirler’ oluşturulması teşvik edilecektir.”

Bir süredir devam eden ve sonrası için teşvik edilen “Osmanlı” ve “Selçuklu”nun mimari kopyalarıyla doldurulmuş şehirler mi “kimlikli ve kişilikli”? Hatta daha önemli bir soru işareti Osmanlı’nın çok kültürlü ve çok dinli yapısına referans verilecek mi, yoksa bunlar itinayla ayıklanacak mı?

“Gelenekten Geleceğe”

Beyanname metninin çeşitli yerlerinde öne çıkan “geleneksel” vurgusu önemli görünüyor:

“Şehirlerde inşa edilecek yeni binaların geleneksel mimarî çizgiye saygılı ve bu çizginin yeniden yorumlanmasıyla inşa edilmesine dayalı, ‘gelenekten geleceğe’ anlayışına özel önem verilecektir.”

“Geleneksel Türk bahçesinden izler taşıyan park ve yeşil alan tasarımları desteklenecektir.”

“Her şehirde o şehre ait geleneksel değerlerin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi için özel çaba harcanacaktır.”

Burada sorulacak öncelikli soru öncelikle şu: “Geleneksel”den kasıt nedir? “Geleneksel” paketinin içine nelerin dahil olup, nelerin dışlanacağını belirleyen bir mekanizma olmazsa tabi ki kafalar karışır, buna imkan vermemek adına gerekli tedbirin alınacağını görebiliyoruz:

“Geleneksel değerleri inceleyen, araştıran ve geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapan enstitüler kurulacaktır. Bu enstitüler içinde bulunduğu şehrin kültürünü ve kimliğini araştırıp, ulusal ve uluslararası faaliyetler ile ilgili şehre, ülkeye ve dünyaya yayacaktır.”

Aslında yapılması planlanan çalışmalar hayata geçerse, yeni bir ulus kimliği yaratma sürecine şahit olacağız gibi görünüyor. Bu kimliğin mimari yansıması hakkında ipuçları da veriliyor:

“Mimari üsluplar, şehirlerin belirgin tarihi kimliklerine göre uygulanacaktır. Meselâ Selçuklu mimarî üslubu Selçuklu şehirlerinde (Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Aksaray, Karaman vb.), Osmanlı mimarî üslubu ise Osmanlı şehirlerinde (İstanbul, Manisa, Bursa, Edirne, Amasya, Trabzon, Balıkesir vb.) teşvik edilecektir. Mimari eserlerin ve binaların inşa edilmesinde yöresel malzemelerin kullanılması teşvik edilecektir.”

Zaten içinde hem zaman hem coğrafya hem de etnik yapı olarak çokluk barındıran “Selçuklu” ve “Osmanlı” mimari üslubunun tanımı nedir? Hangi yapı grubunu yansıtır? Bunun bir reçetesi yazılabilir mi? Farklı bir bakış açısıyla yaklaşılırsa: İçinde barındırdığı “Rum” ya da “Ermeni” mahallelerinin “son bir asır”dır tahrip edilen dokuları da aynı dikkatle onarılacak mı?

“Estetik Şehirler”

Beyanname’de dikkat çeken bir diğer başlık da “Estetik Şehirler”:

“2023’e giderken şehirlerimiz için iki büyük hedefimiz var:

  • Şehirlerin estetik ve işlevsel bir kimlik kazanması
  • Şehirlerin kendi aralarındaki entegrasyonu.

Bu vizyonun gereği olarak, tarihi ve kültürel şehirlerin bütünü ve şehirlerin içinde bulunan tarihi bölgelerin tahrip edilmiş dokusu aslına uygun bir şekilde restore edilecektir. Söğüt, Dârende, Safranbolu, Mardin gibi tarihi şehirlerin ise bütün dokusu yeniden ihya edilecek, belediyelerin ve kamunun sağlayacağı altyapı ve diğer hizmetlerin şehrin genel estetiğini bozmadan verilmesine dikkat edilecektir. Böylece şehirlerin “kimlik ve kişilik” kazanması sağlanacaktır.”

Yapılanlar, yapılacaklara kanıt mıdır? Darende’de inşa edilen TOKİ konutları “kimlikli ve kişilikli” şehirlere örnek olabilir mi?

Kent Kimliği Konseyleri

AK Parti’nin her kent için uygun gördüğü “kimliği” oluşturmak için belediyelerle ortak çalışacak tarih ve sosyoloji bilgisine sahip insanlar olacak:

“İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde ise son 100 yıl içinde yok edilen tarihi, kültürel ve mimari dokunun ihya edilmesine yönelik planlamalar yapılacaktır. Belediyelerin istişare edeceği ve sosyolog, sanat tarihçisi, tarihçi, kültür adamları gibi sivil kişiler ve derneklerden oluşan Kent Kimliği Konseyleri kurulacaktır. Belediyeler planlarını yaparken bu konseyin gerek şehrin tarihi dokusu, gerekse şehir kültürü üzerine olan görüş ve önerilerinden faydalanacaktır. Bu Konsey, aynı zamanda belediyelere şehir kültürü ile ilgili yapılacak faaliyetler de teklif edebilecektir.”

Belli ki “son 100 yıl içinde” oluşturulan şehir dokusu AK Parti’nin hoşuna gitmiyor. Yalnız “son 100 yıl içinde” yapılanların tam olarak tanımlanmamış olmasından dolayı kastedilenin “Modern Mimari” olup olmadığı soru işareti doğuyor.

Etiketler

5 yorum

  • halil-ibrahim-can says:

    Kent üzerine olumlu düşünceler var.Farklı fikirler hükümetle paylaşılmalı bence.Destek verilmeli.Yapıcı desteklemeler olmalı.

  • hayati-binler says:

    “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.” kaidesinden bakıldığında rey-i vahid içtihadı ve tatbiki istikametinde, Vahşi Kapitalizmin boyunduruğu altında, bizi biz yapan medeniyet idraki ve telakkisinden fevkalade uzak, Müslümanların ahirzaman fitnesi olan mal ve dünya hırsı belası doğrultusunda, kültürel ve ilmî vizyondan yoksun; hazakat, liyakat, ehliyet ve sair kıstaslardan bîbehre savrulan; omurgasız, köksüz bir anlayışın dayatılması ve diretilmesinin getirdiği mahzun ve elim netaic.

  • alper-bay says:

    Son asra damgasını vuran hakim ideoloji, derin unsurları, sözde partisi,(partileri) halka dayattığı kutsallarla halkın kahir ekseriyatını AKP asgari müştereğinde azami demokratik teveccühle buluşturdu..Millet ve Milletin manevi-insani-milli bütünlüğe sahip ..ideolojilerde uzak çocukları AKP nin akroştik mana yüklediği AK sayfa imajından daha samimi manada bir AK UMUT payesi ile demokratik bir teveccühle yükledi..12 yıl sonra geldiğimiz nokta 1- Derin ideolojiye karşı bu asgari müşterek AKP iktidarı kalesi EHVEN-i ŞER noktasında dahi olsa korunacak..korunmak zorunda 2- KENTSEL DÖNÜŞÜM FİYASKOSUNA en derin buğzlarımız gönderilecek 3- Hakkâ, halka hak’a biat ,ehliyet, liyakat ve maharete hürmet yerine LİDERE SADAKAT ve ben yaptım oldu dayatmasına buğz edilecek.. 4-KAMU hizmet mekanizmasına MİLLET ÇOCUKLARI yerine paralel-simetrik – unsurları doldurup sonrasında “aldatıldık” diye hezeyan yapılacak…Eğer onlar tasfiye edilebilirse boşalacak yerlere millet çocukları yerine, tinerci, taşören firma işçisi ve gerekirse göçmen işçi getirilecek.. 5-Baba devlete fazla dokunulmayacak PARA leline TAŞÖRENCİ devletçik kurulacak, kamudaki birçok iş bu ZEKİ partililere peşkeş çekilecek.. vs vs HESABIMIZ Mahkame-i Kübranın sahibi Yüce Allah’a havale

  • alper-bay says:

    MUASSIRİYET RUHUNA UYGUN BİR ŞEHİRCİLİĞİ mevcut iktidardan beklemek 12 yıl sonrasında HAM bir hayal olduğunu anladık..SADECE DERİN -İDEOLOJİK-KİSTİK VASİ BABA DEVLETE karşı …PARA-DEVLET sığı limanında EHVEN..EHVEN-i ŞER seçenek olarak demirlemeye Devam edeceğiz..SERİN DEVLET halkı yitecek..SIĞI iKtidar çekecek. sözde demokrasi dönergeci böyle çalışıyor..AK umutlar yerini AKÇACIlığa bıraktı.. Bu sığı limandan demir alıp GÜLİSTAN bir çağa revan olmak..ancak Hakka Niyetli ADALET Hakça KALKINMA.. DERİN yapının tamamıyla yok olacağı umudunu saklayan başka bir bahara…

  • alper-bay says:

    MANEVİ rehberliğin öngördüğü İslam merhamet ve meziyetlerine sahip şehircilik…İNSANİ temel hak ve hürriyetleri barındıran adil-sosyal-güvenli-estetik-çevreci konutlar-şehirler..MİLLİ ana yasa ve bağlı yasaların öngördüğü sözde vaadler….BAŞKA BAHARLARIN RAHMETİNİ GÖZLÜYOR….Ehliyet-liyakat-maharet-güvenilir insan manevi-insani- milli şuur bütünlüğünde millet çocuklarının ÇÖP edilişine devam…ÇOK Bilenlik revaçta..DALKAVUK politikası–AK BÂB çılık revaçta..iktidar PARTİSİ TEŞKİLATLARI asgari düzeyde dahi olsa MİLLET derdi ile dertli aşk dolu insanlardan uzak.. BY kurumda işler nasıl.. bize gelen bu mesajları nasıl hakkıyla değerlendireceği derdi yok….BELEDİYE işleri HUKUKÇULARA emanet edilmiş..onlarda ARSA mezatçısı gibi “en yüksek emsal oranını biz vereceğiz..eski binalarınız yenilenecek.. metrekare kaybı olmayacak.. çığlıklarıyla derin-SOLCU RANTÇILARI-sığı SAĞCI RANTÇILAR arasına devşirme gayretinde…

Bir yanıt yazın