Bir Kitabın Öyküsü: The Le Corbusier Gymnasium in Baghdad

Dileyelim de, büyük mimar Le Corbusier’nin parçalanmış bir ülkenin ve hala devam eden korkunç bir savaşın ortasında kalan bu değerli yapıtı özgün niteliklerinden mümkün olduğunca az şey kaybederek korunsun.

Son on yıldır Irak , özellikle de Bağdat deyince aklimıza gelen tek şey bombalı saldırılar, ölümler ve Amerikan işgalinden sonra giderek daha da içinden çıkılmaz hale gelen korkunç bir terör ortami. Burada iş için bulunanlarin can güvenliği söz konusu olduğunda dönebilecekleri bir ülkeleri, evleri var. Ama bu topraklara ait olan, bu ülkede yaşayan insanların öyle bir seçeneği yok. Tek yapabildikleri can güvenliklerini sağlamaya çalışmak ve hayatlarının daha da dayanılmaz hale gelmemesi için dua etmek.

Şimdi artık hatırlanması zor olsa da bu ülke, bu topraklar hep böyle değildi oysa. Artık kimsenin adını anmak istemediği bir diktatörün yönetiminde, kısıtlı bir özgürlük içinde yaşıyorlardı gerçi, ama her gün ölüm korkusuyla da çıkmıyorlardı sokağa. Mezopotamya uygarlığının mirasçısı, planlı, güzel yapıları ve geniş caddeleriyle Dicle’nin iki yanında uzanan bir başkentleri, Bağdat vardı, şimdi artik fotoğraflarda kalan.

Bir etkinlik dolayısıyla tanıma imkanı bulduğum, merkezi Beyrut’ta bulunan Yakın Doğu Fransız Kültür Entitüsü’nden Caecilia Pieri “Biliyor musunuz, Le Corbusier’nin Bağdat’ta önemli bir yapısı var; şimdilerde renovasyonu planlaniyor” dediğinde şaşırdim biraz. Le Corbusier’nin dünyanın değişik kentlerinde farklı yapıları olduğundan haberim vardi, ama bu kentlerin arasında Bağdat’ın da olabileceği aklima gelmezdi doğrusu. Bağdat’tan ne zaman söz edilse duymaya alışkın olduğumuz iç karartıcı haberlerden farklı, ilginç, hatta güzel bir haberdi bu. “Fotoğrafları varsa görebilir miyim, merak ettim bu yapıyı” deyince gülümsedi Caecilia ve daha da güzel bir haber verdi. Bu yapı hakkında Fransız Kültür Bakanlığı ve Le Corbusier Vakfı’nın desteğiyle İngilizce ve Arapça versiyonları olan bir kitap hazırlamışlar meğerse. İlgim daha da arttı ve yerel çevremizde bulunan mimarlara Dünya Mimarlik Günü vesilesiyle hediye etmek üzere her iki baskıdan da bir miktar sipariş ettim.

Kitap, yıllarını Irak araştırmalarına adamış Caecilia’nın çabalarıyla ortaya çıkmış biraz da. “İlk bakışta fazla hacimli olmayan, hazırlanması o kadar da zor görünmeyen bir kitap belki, ama tamamlanması 3 yıldan fazla bir zaman aldı” diyor Caecilia; kitabın yayınına destek verenleri ikna etmek de hiç kolay olmamış başta. Kitapta yer alan bilgi, belge ve fotoğrafların derlenmesi ve editörluk işini Caecilia yürütmüş; metnin yazarı ise Georgetown Üniversitesi Mimarlik Tarihi Bölümü’nden Mina Marefat. İsmine bakilirsa, yazarın da köken olarak bu topraklarla bir bağı var anlaşılan.

Kitap son derece kolay ve keyifle okunuyor. Hazırlanması uzun bir zaman almış, ama sonuçta sadece mimarları ilgilendirecek teknik ve akademik detaylara boğulmadan, projeye ve Corbusier’nin yaklaşımlarına dair ilgi çekici notlar ve anılarla zenginleştirilmiş bir “öykü” çıkmış ortaya.

Kitaptan öğrendiğimize göre Le Corbusier 1955 yılında – ününün zirvesindeyken –ülkenin ilk olimpik stadyum ve spor kompleksinin tasarımı için Irak makamlarından bir davet almış. O sıralar gerek Fransa’da gerekse dünyanın başka kentlerinde üstlendiği büyük ölçekli önemli projeler üzerinde çalışmaktaymış aslında, ama bu daveti kabul etmiş yine de. Gerek Corbusier’nin yoğunluğu, gerekse o yıllarda Irak ile Fransa arasında etkin iletişim kurmanın güçlüğü nedeniyle (mektuplar sık sık kayboluyormuş mesela), ilk 2 yıl pek az ilerleme kaydedilebilmiş projede. Corbusier’nin Bağdat’a ilk gezisi de 1957 yılında gerçekleşmiş.

Proje, Corbusier ve ekibinin farklı deneyimlerle mesleki birikimlerini zenginleştirmelerine de katkıda bulunmuş. Örneğin, Irak makamları Corbusier’den tasarimin yanında – o güne dek pek alışık olmadığı- inşaat aşamasının koordinasyonunu da üstlenmesini istemiş. Ayrıca, sözleşme ve dokümantasyonun Fransızca değil, Corbusier’nin hiç bilmedigi İngilizce yapılmasının istenmesi de ekibin karşılaştığı zorluklardan olmuş. Sonuçta bir İngiliz inşaat firmasıyla anlaşılarak bu güçlükler aşılmış.

Corbusier 1959 yılında Bağdat’a ikinci kez gelmiş. Kitabin konusu olan “Gymnasium” yapısı, spor kompleksi projesinin tek kapalı alanı olarak başlangıçta beş bin kişiyi alabilecek şekilde tasarlanmış. Zira Corbusier’nin aklında bu mekanın yalnızca spor etkinlikleri için değil, farklı sosyal ve kültürel etkinlikler için de kullanılabileceği düşüncesi varmış. Ancak maliyetin yüksekliği nedeniyle kapasite 3.500 kişi ile sınırlandırılmış ve diğer etkinlikler için açık alandaki amfitiyatronun kullanılması öngörülmüş.

Gerek Irak, gerekse Corbusier tarafında karşılaşılan kimi beklenmedik durumlar nedeniyle yıllar geçmiş ve çizimlerin tamamlanıp, projenin nihai şeklini alması, davetin kabulünden 9 yıl sonra, 1964 yılında mümkün olabilmiş.

Ne var ki öykü, Corbusier açısından pek de mutlu sonla bitmemiş. Kralın askeri bir darbeyle devrilmesini izleyen 60’lı yıllar Irak’ta çalkantıların başladığı yıllar olmuş. Bu durum, Irak makamlarında sık sık değişikliklerin olmasına, proje iptallerine ve önceden planlanmış projelerde pek çok değişiklikler yapılmasına neden olmuş. Corbusier de bundan nasibini fazlasıyla almış tabii; 1965 yılında hayata gözlerini kapadığında proje için kendisine taahhüt edilmiş olan ücret hala hesabında değilmiş ve projenin hayata geçirildiğini görmek de maalesef kısmet olmamış.

Öykünün bundan sonrası da ilginç. Tarihin ilk petrol zenginlerinden biri olan Osmanlı asıllı Gulbenkyan –halen ünlü koleksiyonunun sergilendiği adına açılmış bir müze bulunan- Portekiz’den spor kompleksi projesine dahil olup finanse etmiş ve gerçekleşmesini sağlamış. Ancak, bunu yaparken Portekizli mimarlar tarafindan tasarlanan ve Dicle’nin diğer kıyısına inşa edilecek başka bir stadyum önermiş; Irak tarafı da bu öneriyi kabul etmiş. Böylece Corbusier’nin stadyumu unutulduğu gibi, “Gymnasium” yapısı da kağıt üzerinde bir proje olarak kalmış. Ancak, Corbusier”nin ekibi ve Irak’taki temsilcileri projeyi inatla kovalamışlar ve 1978 yılında Gymnasium yapısının planı tamamlanıp, onaylanmış. Yapıya son şekli her ne kadar Corbusier’nin tasarımına büyük ölçüde sadık kalınarak verilmiş olsa da, kimi değişiklikler de yapılmış; örneğin Corbusier’nin yapının çevresi için tasarladığı yeşil alanlar artık yokmuş.

Gymnasium ve amfitiyatro inşaatı 1980 yılında Fransız mimar Axel Mesny yönetiminde, Japon ve Taylandlı inşaat firmalarının desteğiyle tamamlanmış. Yapı, Corbusier’nin öngördüğü gibi Gulbenkyan Stadyumu’nun karşısına, Dicle’nin diğer yakasına konumlandırılmış. Böylece, Corbusier’nin Bağdat Gymnasium yapısının 1955 yılında gelen bir davetle başlayan öyküsünde son nokta, tam 25 yıl sonra konmuş.

Le Corbusier’nin “Adımı ve itibarımı temsil eden, zamanının ötesinde bir proje” olarak nitelendirdiği Gymnasium, gerçekten de amacı doğrultusunda uzun yıllar kullanıldıktan sonra, Amerika işgali ile birlikte, Amerikan ordusu tarafından kullanılmaya başlanmış ve kamu kullanımına kapatılmış. 2010 yılına gelindiğinde ise Irak Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından hazırlanan bir yenileme projesi ile Gymnasium tekrar gündeme gelmiş.

Kitabın son bölümünde yer alan ve kitabın editörü Caecilia Pieri tarafindan kaleme alınan yapının geleceğine dair yazıda, son dönemde gündeme gelen renovasyon projesi üzerinde durularak, yapının tasarım ve ruhuna aykırı gereksiz ekleme ve değişiklikler yapılmamasının elzem olduğu vurgulanıyor. Nitekim etrafına konan plastik oyun parkı ekipmanlari bu anlamda hiç de umut vaadeden bir gelişme olmamış.

Dileyelim de, büyük mimar Le Corbusier’nin parçalanmış bir ülkenin ve hala devam eden korkunç bir savaşın ortasında kalan bu değerli yapıtı özgün niteliklerinden mümkün olduğunca az şey kaybederek korunsun ve eski işlevlerine en kısa zamanda kavuşsun.

NOT: Derya Gürsel’in Arkitera’da yayınlanan “Daha Güzel Bir Bağdat” İçin Çok mu Geç?” başlıklı, Gymnasium’dan da sözedilen yazısı okunmaya değer ; hatırlatmış olalım.

Kitabı temin etmek isteyenlere bilgi: Türkiye’de bulunabilir mi bilmiyorum. Ama Fransa’daki yayıncıdan temin etmek mümkün. Fiyati gayet makul (8 Euro) İlgili kişinin iletişim bilgileri asağıda.
Clair Morizet (clair.morizet@monuments-nationaux.fr)
Chef du département commercial
Éditions du patrimoine
17, avenue de la Porte des Lilas
75019 Paris
Tél. 01 44 54 95 23
Port. 06 14 10 26 86
Fax. 01 44 54 95 21
http://www.monuments-nationaux.fr/catalogue.pdf

Etiketler

Bir yanıt yazın