Taksim: “Ölüler Alanı”

Taksim Sempozyumu 8 Aralık Cumartesi günü Salt Galata'da gerçekleşti. Ertuğ Uçar'ın açılış konuşması ile başlayan sempozyum Burak Boysan'ın sunumu ve 2 oturum ile devam etti.

{video640 src=”http://player.vimeo.com/external/55270063.hd.mp4?s=3d385cb0d56b4226971cedcc1469d637″}

Uçar, etkinliğin geneli hakkında bilgi verdikten sonra “Taksim’in çok uzun süredir gündemimizi meşgul eden bir kent parçası olduğunu, yapılan projelerin hiçbirinin gerçek problemleri dert etmediğini, problemin ne olduğunu düşünmemiz gerektiğini,” söyledi. Derdimiz İstanbul ekibi olarak geçtiğimiz Nisan ayında Kadir Topbaş ile yapılan görüşmenin detaylarından da söz etti.

Daha sonra sözü alan Burak Boysan, 2 sene önce santralistanbul’da açılan “İstanbul 1910-2010 Sergisi”nde Taksim’i “dinamik şehrin dinamik alanı” diye anlatmıştık. Nazar değdirmişiz,” diyerek sözlerine başladı. Daha sonra Taksim ile ilgili ilginç noktalara değindi.

Taksim ile İlgili Çok Fazla Bilinmeyenler

  1. “Ölüler Alanı” olarak bilinen Taksim’deki Ayaspaşa Mezarlığı’nın üzerinde şu an Atatürk Kültür Merkezi ve Gümüşsuyu’ndaki binalar yükseliyor.
  2. Şu an İstanbul’un göbeği olarak nitelendirdiğimiz Taksim o zaman şehrin bittiği, ıssız bir yer. Araba galerileri, ahırlar ve stadyum olarak bilinen Kışla var. Hatta daha sonra işlemeye başlayan elektrikli tramvay bile Taksim’de durmuyor.
  3. Kışla zaman içerisinde virane haline geldiği için, sadece stadyum olarak kullanılıyor.
  4. 27 Mayıs 1960’dan sonra Taksim’e üzerinde defne yapraklarının sarılı olduğunu bıçak şeklinde “İtilaf ve Barış” adında ikinci bir heykel dikiliyor. Bu heykel 20 yıl sonra yıkılıyor.

  1. 50’li yıllardan önce tenha bir yer olan Taksim, ne zaman otobüslerin kalktığı bir yer oluyor o zaman hem kalabalıklaşıyor hem de trafik düğüm olmaya başlıyor.ü

{video640 src=”http://player.vimeo.com/external/55279000.sd.mp4?s=2e0dc47801ac72a32ad46a7e4e356314″}

Boysan’ın yaptığı keyifli ve bilgilendirici sunumun ardından ilk oturuma geçildi.

İpek Akpınar’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Uğur Tanyeli, Dücane Cündioğlu ve Cengiz Aktar konuşmacı olarak katıldı.

Akpınar’ın düşündüklerini yazan ve konuşan bir ekip olarak tanımladığı konuşmacılar temposu düşmeyen keyifli bir oturum gerçekleştirdiler.

“İstanbul’u halı kilim gibi düşünürseniz insanın silkeleyesi geliyor”

İlk olarak sözü alan Cündioğlu, Hegel’in 1788 yılından liseden mezun olurken yaptığı “Türkiye’de bilim ve sanat yokluğu” başlıklı konuşmaya değinerek Taksim’de yaşadığımız sorunu mimarlık sorunu olarak değil “şehirleşme, uygarlaşma” sorunu olarak gördüğünü söyledi.

Geleneksel el sanatlarındaki hiç boşluk bırakmadan süsleme yapılması yani “boşluk korkusu (Horror vacui)” kavramına da dikkat çeken Cündioğlu, “İstanbul’u halı kilim gibi düşünürseniz insanın silkeleyesi geliyor” şeklinde ilginç bir benzetme yaptı.

“Mekanlar ve binalar aracılığıyla birbirimizi terörize etmeyi bırakmamız gerekiyor”

Cündioğlu’ndan sonra sözü alan Tanyeli, “Yeni düzenlemeyi tartışmaya niyetli değilim. Kışla ve çevresindekilerden yola çıkarak konuşmak daha önemli” diyerek sözlerine başladı.

Taksim’de şu an yaşanan sorunları,

  1. Histografik,
  2. İdeolojik kavga,
  3. Geçmişi estetize etmek, şeklinde 3 başlık altında toplayarak konuşmasını devam ettirdi.

Şu an Taksim Kışlası da dahil olmak üzere rölöveleri bile varolmayan 160 binanın yeniden yapılmaya çalışıldığını söyleyen Tanyeli “yapıları yeniden yaparak geçmişi yeniden inşa edemeyeceğimizi, uzak geçmişimizin mükemmel olduğuna inanarak buna dönmeye çalıştığımızı,” sözlerine ekledi.

İlk oturumda son olarak sözü Cengiz Aktar aldı. “Bitmeyen hırçınlık işe yaradı, sonunda Taksim’i konuşuyoruz” diyerek sözlerine başlayan Aktar konuşmasına psikolojik, sosyolojik, siyasi, tarihi ve ekonomik olmak üzere 5 başlıkta devam etti.

Aktar’ın sözlerini bitirmesinin ardından soru cevap kısmına geçildi.

{video640 src=”http://player.vimeo.com/external/55344807.sd.mp4?s=df8c8a6810c37f781d988d7410608d37″}

Haydar Karabey’in moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumun konukları Haluk Gerçek, Tavit Köletavitoğlu ve Korhan Gümüş’tü.

Taksim’e önerilen projede ulaşımın neden değil bir araç olduğunu belirten Gerçek, konuşmasının genelinde İstanbul’daki ulaşım konusunda bazı sayılar verdi ve tespitlerde bulundu. 

İkinci olarak sözü alan Köletavitoğlu kentli olmanın önemine değinerek “İstanbul’u yönetemiyoruz daha doğrusu yönetmiyoruz” diyerek İstanbul’un sorunlarına değindi.

Toplantıya daha önce katılacağı açıklanan Jean François Perouse’nin yerine katılan Korhan Gümüş, toplantıdaki konuşmasını ortaya attığı “kasabanın sırrı” başlığı altında şekillendirdi.

Verimli geçen oturumların ardından sempozyum tamamlandı.

Sempozyumu izleyemeyenler için videolar kısa süre içerisinde yayınlanacak.

Etiketler

Bir yanıt yazın