Miting Alanı için Denizi Doldurmak

Taksim, 1 Mayıs’ta halka kapatılırken GS şampiyonluğunu kutlamak isteyenlere açıktı... Ama konu emekçi-taraftar ayrımcılığından ibaret değil.

İstanbul, yeniden inşa ediliyor. Buna karşı gelecek her görüntü, her söz engellenmek isteniyor.

Ekonomimiz, beton dökerek ayakta duruyor. Eskiyen her şey yıkılıyor. Boş görülen her toprak parçası, her su damlası, her ağaç yaprağı, rantın yolunu engelleyen gereksiz nesneler. Tarih mi dediniz, silüet mi dediniz? Güldürmeyin beni lütfen!

Üçüncü köprüden yeni havalimanına, “çanak çömleği”yle Başbakanımıza dert olan Marmaray’dan Çamlıca’ya, Kanalistanbul’dan Boğaziçi’nin yavaş yavaş imara açılmasına, İstanbul, İstanbul olmaktan çıkarılıyor.

Bunlar yetmezmiş gibi her gün yeni bir keyfi proje açıklanıyor. Son örneği, Yenikapı’da planlanan “yeni miting alanı”!

Kim karar verdi?

Bu projeye göre, Yenikapı İDO iskelesi ve Kennedy Caddesi’nin arasındaki sahil şeridi doldurulacakmış. Cismi yok ama ismi hazır: “İstanbul Metropolü Miting ve Gösteri Alanı”. Miting, konser ve fuar alanı olarak kullanılacak alan, 1 milyon insanı alabilecek kapasitede olacakmış.

Peki Yenikapı’da yeni bir miting alanı yapılmasına nasıl ve ne zaman karar verildi? Kazlıçeşme’ye 1 milyon insan girebilirken neden hemen yakınında, hem de tarihi yarımada sınırlarında böyle bir alan inşa etmek icap etti? Bu alanın şehre, tarihi yarımadaya ve denize vereceği zarar hesaplandı mı?

Bu soruların hiçbirine cevap yok. Ne önemi var? Kimse zaten ne soru sorabiliyor, ne de cevabını alabiliyor bu ülkede.

Aksi takdirde “çalışmalar” paldır küldür başlamazdı. Baksanıza, hafriyat kamyonları denizin dibini taşla doldurmaya başlamış bile! Meydanın altında, 2.5 milyon nüfusun atık suyunun arıtılacağı “ileri biyolojik arıtma tesisi” de kurulacakmış.

Neden Marmara’nın dibinde? Neden bunca pisliği yaratıp sonra temizlemeye çalışmak?

Son pişmanlık neye yarar?

Tarihi yarımadaya miting alanı doldurmak, hangi amaca hizmet etmek için yapılıyor diye düşünüyorum… Nedense gözümde ilk canlanan imaj şu: Sakın Tayyip Bey’in başkanlık fetvalarını dinlemek için daha büyük, daha ihtişamlı, daha beton bir yer yapma hayali olmasın?

Ama bunca hafriyat, sadece miting alanı için yapılmaz. Asıl dert mücevher, gelinlik, otomotiv fuarları için yer açmak olmalı.

Her ne olacaksa, ne Taksim’in yerini dolduracak, ne de sahte çimleriyle şehre güzellik katacak.

Yanılmayı, 10-15 yıl sonra “ah be İstanbul böyle çok güzel oldu” diyebilmeyi inanın çok istiyorum! Ama biliyorum ki kafamı duvarlara vuracağım. Üstelik bunu yaparken yalnız olmayacağım.

Bugünkü “proje” sahipleri dahil, pişman olan çok olacak, çok!

Müslüm Baba’dan söyleyelim öyleyse: Son pişmanlık neye yarar… Her şeyin bedeli var… Buraya kadar.

MİZAHTI, GERÇEK OLACAK

* Üçüncü köprü projesi ilk defa gündeme geldiğinde şahane bir karikatür yayımlanmıştı. Boğaziçi’ne komple beton dökerek birleştiren karikatüre bakıp epey eğlenmiştim.
* Aradan birkaç yıl geçti. Mizahtı, neredeyse gerçek olacak! Yenikapı’da deniz dolduruluyor, üzerine miting alanı konduruluyor. Haydarpaşa’nın Olimpiyat stadyumu için doldurulması gündemde.
* Marmara deseniz o da bitik: Caddebostan’dan Maltepe’ye, doldur babam doldur! Denizi betonla doldur, üzerine çim ek, al sana “yeşil” saha… Yahu, Adalar’a “çevre yolu” yapmayı teklif eden aklı evveller bile var.
* Karadeniz zaten çöplük muamelesi görüyor; eh, havalimanı ve kanalistanbul hafriyatından bir ilçe daha inşa edilir. Acep nereyi doldursak çıkanlarla?

Etiketler

Bir yanıt yazın