Türk Tarih Kurumu Binası’na Yapılan Müdahaleler Tepki Çekiyor

Turgut Cansever ve Ertur Yener tarafından tasarlanan ve 1980 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü'nü kazanan Türk Tarih Kurumu'na yapılan müdahaleler mimarlık ortamının tepkisini çekti.

Facebook’ta paylaşılan ve yukarıya da eklediğimiz fotoğraflarda özgün iç mekanına ve bahçesine yapılan müdaheleler rahatlıkla görülebiliyor.

Türk Tarih Kurumu Binası Hakkında

Mimarlık Dergisi’nin 1966-12 (38) No’lu sayısında Turgut Cansever henüz yeni tamamlanmış yapısını şu şekilde anlatıyordu:

“Türk Tarih Kurumu, Türk Tarihi üzerinde yapılan araştırmaları desteklemek ve yönetmek gayesiyle Atatürk tarafından tesis edilmiştir. Kurum, bu konuda yaptığı çok önemli çalışmalar yanında, önemli bir kütüphaneyi geliştirmekte ve Türk Tarihi araştırmaları için ileri bir çalışma merkezi teşkil etmektedir.

Türk Tarih Kurumu binası, yeni Türk Kültürüne temel teşkil edecek bir tarih bilgisini ve bilincini tesis etmek ve geliştirmek amacıyla kurulan bu bilim merkezinin görevini eksiksiz bir şekilde ifa edebilmesini sağlamak için inşa edilmektedr.

Yeni binanın inşası sayesinde, Kurum kütüphanesinin genişletilmesi, bilimsel konferans ve kongrelerin düzenlenmesi mümkün olacak ve araştırma yapacak bilim adamlarına yeni çalışma imkânları sağlanacaktır.

Böylelikle bina, bu alandaki bilimsel çalışmaların MERKEZ’i olacaktır. Aşağıdaki satırlar proje müellifinin binası hakkındaki düşüncelerini yansıtmaktadır.

Yeni bir dünya, ancak tarihin akışına dayanan gerçek ve evrensel amaçlara yönelerek kurulabilir. Amaçlarımızın şekillenmesi tarihin akışına dair bilgimizin derin şekilde etkisi altındadır.

Kopuk, parçalanmış çalışmaların ve sayısız felâketlerin tehdidi altındaki bir dünyada günümüz insanının gerçek bir erdeme ulaşma ve kendisini topyekûn tahrip tehditlerinden kurtarma çabasına temel teşkil edecek bir tarih ve gerçek şuurunun geliştirildiği bir merkez olarak Türk Tarih Kurumu binasının aynı tarih ve gerçek şuurunu aksettirmesi gerekiyordu.

Yapının şekillendirilmesinde ve malzeme seçiminde bu zorunluluk göz önünde tutulmağa çalışıldı.

Yapı Merkezî bir plâna göre bir orta hol etrafında kuruldu.

Tepe ışıklarıyla aydınlanan bu holün etrafına kütüphane, konferans salonu, bilimsel çalışma, toplantı, idare odaları, sergi ve istirahat alanları yerleştirildi.

Orta holün çevresini ışıklandırması ile, binaya dışa kapalı, korunmuş, içine topladığı değerleri koruyan bir karakter kazandırmaya çalışıldı.

Geniş, sağır dış satıhların verdiği koruma ifadesini tabiî taş kaplamanın geliştirilmesi; aynı ifadenin binanın zeminden yükseltilmesi suretiyle kuvvetlendirilmesi; yapının yerden yükselişini dile getiren iri gövdeli betonarme konsollar altındaki boşluk ile de toplayıcı, karakterinin belirtilmesi düşünüldü.

Yukarıya doğru yükselen betonarme karkasın yapıyı zeminden kurtaran karakteri ile, bakır çatının örten, koruyan ve aşağılara doğru sarkan taş duvar kaplaması ile gelişen ifadesinin karşılaşması; taşıyıcı alt yapı ile koruyucu üst yapının münasebeti mimariyi yönelten önemli bir sorun olarak ele alındı.

Yapının alt ve üst bölümlerinin bu münasebet meselesi yanında orta hol etrafında yer alan yapının farklı hizmet alanlarının yan yana dizilişlerinin belirtilmesi de mimarinin bir diğer önemli özelliği olarak geliştirildi. Mahallî malzeme ile çağdaş malzemenin birleştirilmesi ön görüldü. Mahallî tabiî taş – betonarme – alüminyum yapının etkili temel malzemesi olarak seçildi.

Betonarme karkas, yapıya nihaî ifadesinde gerekli bütünlüğü kazandırmak ve beton aşınmasını önlemek için renklendirildi ve kaplandı. Tabiî taş ve renklendirilmiş betonarme unsurların ölçüleri ve iri geniş ifadelerinden, esasında küçük bir bina olan yapının çevresindeki monümantal ifadeli yapılar yanında ezilmeden durabilmesi için faydalanıldı. Çevredeki yapılarla çatışmak yerine onların bilhassa Dil Tarih Coğrafya Fakültesi esas cephesinin renk düzeninin yeni bir anlamda tekrar ele alınması suretiyle gerekli çevre bütünlüğünün sağlanması öngörüldü.

Yapının mahallî ve evrensel sorunlarının dikkatle açıklanmasına çalışıldı.

Alt ve üst yapı münasebetleri, yanyana gelmenin meseleleri, korumanın ve açılmanın mahallî ve çağdaş tekniklerin karşılaşması, tarihî gelişmenin ve mevcut şartların birleştirici bir görüş açısından değerlendirilmesi yapının tasarlanmasında yöneltici kaygular oldu.”

Etiketler

Bir yanıt yazın