Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi geçirdiği kapsamlı restorasyon ve bakım çalışmalarının ardından yeniden açılıyor.
İlk olarak Türk Ocakları Merkez Binası olarak inşa edilen daha sonra Ankara Halkevi olarak hizmet veren ve son olarak Resim ve Heykel Müzesi olan bina “I. Ulusal Mimarlık Dönemi”nin en güzel örneklerinden biri olarak biliniyor.
İnşa edildiği 1927’den günümüze kadar sayısız kez el değiştiren bu el değiştirmeler sonucunda bakımsız kalan binadaki ilk ciddi restorasyon çalışması binanın mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’nun gözetiminde Mimar Abdurrahman Hancı tarafından 1976 yılında başlanmıştı. 1980 yılında kapılarını müze olarak ziyaretçilerine açan binada zaman içinde bodrum katı ve konser salonunda da restorasyon çalışmaları yapıldı.
Sürekli El Değiştiren Binanın Temelleri Nasıl Atıldı?
Türk Ocakları, II. Meşrutiyet’ten sonra kurulmuş olup Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen, Atatürk ilkelerini, Cumhuriyet yönetiminin erdemlerini kültürel yolla halka yayan, devletten yardım alan kuruluşlardı. Türk Ocağı merkez binası için bir proje yarışması açıldı. Atatürk’ün direktifleriyle Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi’ni yapan Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun projesi birinci oldu. Atatürk, binada Türk süslemelerinin kullanılmasını istemiş ve yalnızca Türk işçilerinin çalışmasını emretmişti. Bunu Arif Hikmet Koyunoğlu kendi ağzından şu şekilde anlatıyordu.
Binanın inşaatına 21 Eylül 1925 tarihinde başlamış ve 18 ayda tamamlamıştım. Ankara’da ilk betonun kullanıldığı bu binayı, Mustafa Kemal 18 ayda tamamlamamı emir buyurmuştu. Ayrıca, ‘Binanın inşaatının her şeyinde yalnız Türkler çalışacak, yabancılar hiçbir yerinde görev almayacak,’ dediler. Ne yazık ki, o günlerde teknik elemanların ve ustaların büyük bir bölümü yabancı kökenli idiler. Türk ustaların çoğu Kurtuluş Savaşı’nda görev almış, çoğu şehir olmuş ya da sakat kalmışlardı. Ben de mezar mezar işçiliğinde çalışan ne kadar mermerci, taşçı varsa onları Ankara’da topladım.
Mimar Koyunoğlu mezartaşı ustalarını toplayarak ve Marmara Adası’ndan bin bir güçlükle mermer getirerek binanın inşaatını tamamladı.
Halkevi’ne Dönüşüyor
Türk Ocakları Merkez Binası, 1931 yılı başlarında Türk Ocakları’nın kapanmasından sonra 10 Haziran 1931 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi)’na devredildi. 1932 yılında Türk halkının eğitim ve kültürel yönden kalkınmasını sağlamak, Cumhuriyet yönetiminin erdemlerini, Atatürkçülük ilkelerini halka yaymak amacıyla Halkevleri’nin açılması üzerine yapıda Ankara Halkevi hizmet vermeye başladı.
Yeniden Türk Ocakları’na, Sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na, Tekrar Türk Ocakları’na…
Halkevleri’nin 1952 yılında kapatılmasından sonra bina hazineye devredildi, kullanma yetkisi ise yeniden açılan Türk Ocakları’na verildi. 1952-1961 yılları arasında binada, Türk Ocakları Derneği’nin düzenlediği etkinliklerin yanında Devlet Tiyatroları’nın 3. Sahne temsilleriyle Ankara Belediyesi’nin nikâh hizmetleri yapıldı. Üç kuruluşun binaya sahip çıkmaması yüzünden gerekli onarımlar yapılmış, yer yer yıkıntılar oluştu. Bunun üzerine 1961 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in emriyle bina, Milli Eğitim Bakanlığı’na aynı yıl yeniden Türk Ocakları Derneği’ne verildi. 1965 yılında bina bir kez daha el değiştirdi, Köy İşleri Bakanlığı’nın olmuş ancak Türk Ocakları Derneği etkinliklerini sürdürdü. 1971 yılında Millî Savunma Bakanlığı’na devredilen bina, bu bakanlığın raporu üzerine 1972 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’na tahsis edildi. Bütün bu el değiştirmeler sırasında bina çok yıprandı, tarihsel eşyalarının bir bölümü tahrip edildi, salonun locaları söküldü, sahne kullanılmaz duruma geldi.
1972 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nca Ankara Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu’na dönüştürülen binada büyük değişiklikler yapıldı, odalar birleştirilip atelye haline getirildi, bazı pencereler örüldü, marangoz-torna tezgâhları monte edildi. Çeşitli meslek kursları açılan binada en büyük tahribat bu dönemde olmuş, iç ve dış süslemelerin bir bölümü döküldü.
Müzeye Dönüşüyor
Cumhuriyet dönemi Türk mimarisinin bu görkemli yapısı nihayet Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün girişimi ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün yakın ilgisiyle 25 Ekim 1975 tarih ve 7/1172 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Resim ve Heykel Müzesi yapılmak üzere Kültür Bakanlığı’na tahsis edildi. Kültür Bakanlığı’nca 1976 yılında teslim alınan bina o yıllarda hayatta olan mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’nun gözetiminde Mimar Abdurrahman Hancı’nın projesine göre aslına uygun bir biçimde restore edilmeye başlandı. Restorasyon sürerken bir yandan da müze koleksiyonlarının oluşturulmasına çalışıldı. Kamu kuruluşlarında 800 kadar yapıt bulundu. Başbakanlığın bir genelgesi üzerine bu yapıtlar toplandı, bakım ve onarımları yapıldı. Müzenin ilk koleksiyonu böylece oluşturuldu. Müze salonlarında teşhir edilecek yapıtlar Prof. Turan Erol, Prof. Devrim Erbil, Prof. Mustafa Pilevneli, Mehmet Özel ve Müze Müdürü Tunç Tanışık’tan oluşan bir seçici kurul tarafından belirlenip yerlerine asıldı. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından 2 Nisan 1980 tarihinde törenle hizmete açıldı. Ancak, müze binasının henüz bodrum katına el atılmamış, konser salonunun eksikleri tamamlanmamış, bahçe düzenlenmesi yapılmamıştı.
1981 yılında Atatürk Sanat Armağanları’ndan biri binanın mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’na verildi. Bodrum katının 1982 yılında başlayan restorasyonu 1983’te tamamlandı. 1984 yılında ise bodrumdaki toprak dolgu bir mekân Sedat Simavi Vakfı tarafından değerlendirilerek S. Simavi Sanat Galerisi’ne dönüştürüldü. Uluslararası Sedat Simavi Karikatür Yarışması Sergisi her yıl bu galeride açılıyor.
1985 yılında salonun restorasyonuna başlandı. Gül ağacından yapılmış koltukları elden geçirildi. Locaları ve süslemeleri 1930 yılındaki şeklini aldı. Sahnesi kullanılır duruma getirildi. Bu yönüyle Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, müze işlevi yanında bir kültür merkezi görevini de üstlenmiştir.
Arif Hikmet Koyunoğlu Hakkında
Arif Hikmet Koyunoğlu Osmanlı tebaası olarak doğdu. Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’nde mimarlık okudu. Cihan Harbi’nde Osmanlı ordusunun bir yedek subayı olarak Doğu Cephesi’nde savaştı. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra ise Ankara’da inşa ettiği Etnografya Müzesi, Türk Ocağı, Maarif Vekâleti gibi binalarla Kamaleddin Bey, Vedat Tek ve Giulio Mongeri ile birlikte başkentin mimari biçimlenmesinde önemli bir rol oynadı. Dördünün de o dönemde uyguladıkları, bir çeşit Osmanlı canlandırmacılığı olan Milli Mimari üslubunun 1930’lara doğru yerini Modern Mimariye bırakmasından sonra Koyunoğlu yeni anlayışa da uyum gösterdi ve bunu, Bursa’da inşa ettiği Tayyare Sineması ve Tiyatrosu (bugün Tayyare Kültür Merkezi) ile ortaya koydu.
1982 yılında vefat etti.
Bir Not
Yararlanılan kaynaklarda binanın inşaat tarihleri farklı olarak belirtilmiştir. Örn. Kültür Bakanlığı’nın internet sitesinde inşaatına 21 Mart 1927 tarihinde başlandığı yazarken, Arif Hikmet Koyunoğlu’nun Arkitekt dergisinde kendi ağzından anlattığı hikayesinde inşaatına 21 Eylül 1925 tarihinde başladığını söylemektedir. Pek çok kaynakta ise 1927 yılında inşaatının tamamlandığı söylenmektedir. Buradan yola çıkarak 1925 yılında inşaatın başlandığı ve 18 ay sonra tamamlanarak 1927 yılında açıldığı göz önüne alınmıştır.
1 Yorum
eskiye ragbet yok derler eski olmadan tenide olmaz mış.