44 Farklı Proje ile “44 Okul Projesi”

Türk Serbest Mimarlar Derneği tarafından düzenlenen Türkiye Projeleri panel serilerinin ilki Seranit Grup sponsorluğunda "Eğitim Yapıları" temasıyla 17 Eylül 2015 tarihinde TSMD Mimarlık Merkezi'nde yapıldı.

Panelde, Uygur Mimarlık’ın İstanbul’daki 44 Okul Projesi’nin tasarım ve uygulama süreçleri mimarları, mühendisi ve işvereninin ağzından izleyicilere aktarıldı. Prof.Dr. Aydan Balamir’in moderatörlüğünde düzenlenen panelde, projenin mimarları Uygur Mimarlık’tan Semra Uygur ve Özcan Uygur, proje kontrollüğünü üstlenen Eptisa Mühendislik’ten Serdar Hakkaçırmaz ve İstanbul Valiliği Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin konuşmacı olarak yer aldılar.

Türk Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Aytek İtez ve Seranit Grup Genel Müd. Yrd. Banu Uçak’ın açılış konuşmalarının ardından başlayan panelde, moderatör Prof.Dr. Aydan Balamir eğitim yapılarının tarihsel süreçteki değişiminden kısaca bahsetti.

“Okulları Güçlendiriyoruz”

Panelin ilk turunda, İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin kurumun projelerini izleyicilere aktararak, 2007 yılından itibaren “Okulları Güçlendiriyoruz” sloganıyla başlatmış oldukları okul projeleri ile deprem sonrası hasar görmüş okulları yenilediklerini söyledi. Hasarlı yapıları güçlendirmek için gerekli maliyetlerin %40’ı geçenleri yıkıp yeniden yaptıklarını, diğerlerini ise mevcut haliyle koruyarak güçlendirdiklerini belirtti. Projeleri yaparken iyi mimarlarla çalışmayı hedeflediklerini, mimarları seçerken mali kriterlerden öte teknik kriterleri önemsediklerini ifade etti. Uygur Mimarlıkla yapılan projelerden başarılı sonuç elde ettiklerini ve projelerin devamının geleceğini söyledi.

Kazım Gökhan Elgin’nin konuşmasının ardından söz alan Eptisa Mühendislik’ten Serdar Hakkaçırmaz, projenin başlangıç sürecinden ve nasıl bir birliktelik içerisinde projenin meydana geldiğinden bahsetti.

“Okulları, Bir Sosyal Sorumluluk Projesi Olarak Algıladık”

Projenin mimarlarından Semra Uygur, okul projelerini bir sosyal sorumluluk projesi olarak algıladıklarını, çocuklara fayda sağlamanın en önemli değer olduğunu düşündüklerini söyleyerek sözlerine başladı.

Okulların tasarımdan bahseden Uygur, sözleşmede tip proje istenmesine rağmen tip proje yapmadıklarını, 44 okul 44 farklı proje ile elde edildiğini söyledi. Uygur, “Her biri kendi çevresi içinde tasarlanarak farklı kimlikler kazandı, fakat hepsini birleştiren sözcükler var,” dedi. Eğitim mekanlarını öğrenciler ve öğretmenler arasında etkileşim alanı olarak tarifleyen Uygur, alışılagelmiş okul yapılarından farklı oldukları için alışmanın zaman alabileceğini ifade etti. Projelerin işletme ve bakım maliyetlerinin minimum olmasına yönelik tasarlandığını söyledi.

“Farklı Kompozisyonlarla Farklı Projeler Ortaya Çıktı”

Özcan Uygur, “İdarenin projeyi yapmasındaki asli amaç depreme dayanıklı okulların oluşmasıydı. Biz buna ek olarak tasarımın öneminden bahsettik ve bu şekilde uyguladık. Zamanın kısıtlı olmasından ötürü mimari dilde nasıl bir cümle oluşturabiliriz diye düşündük. Cephe, vb. malzemeler standarttı fakat farklı kompozisyonlarla farklı projeler ortaya çıktığını düşünüyoruz,” dedi.

“İlk Okul Bittikten Sonra Bir Kırılma Noktası Oldu”

Panelin ikinci turunda söz alan Serdar Hakkaçırmaz, projenin inşaat ve kontrollük süreçlerinden bahsetti. İlk okul projesi tamamlandıktan sonra bir kırılma noktası olduğunu, o projeden sonra müteahhitlerin kalitesinin arttığını, malzemelerin daha çabuk elde edilir olduğunu söyledi.

Kazım Gökhan Elgin, yapılan işlerin sosyal açıdan kabul edilebilir olması gerektiğini ve bu nedenle sosyal bir çalışma yaptıklarını, okulların neden güçlenmesi ya da yıkılması gerektiğini okullara giderek anlattıklarını söyledi. Okullar belirlenirken de kriterler üzerinden hareket ettiklerinin altını çizdi.

Proje sürecinde zorlukların yaşandığını söyleyen Elgin, Valiliğin brüt betona karşı çıktığını, okulları kullanıcıların renklendireceğini söyleyerek bu konuda ikna ettiklerini ifade etti. Brüt beton tasarım konusunda halktan da tepkiler aldıklarını, “Müteahhittin parası bitmiş, cepheleri boyayamamış, vah vah…” gibi yorumlar aldıklarını söyledi. Malzeme seçimi ve kullanımında dikkatli davrandıklarını belirterek, “Okulları farklı bölgelerden seçtik, iyi yer kötü yer diye bir ayrım yapmadık,” dedi.

Elgin konuşmasının ardından, Sultantepe İlköğretim Okulu için hazırlanmış olan videoyu izleyiciler ile paylaşarak, duygusal anların oluşmasına sebep oldu. Videoda, öğrencilerin okulun yeni haliyle ilgili yorumları, izlenimleri aktarılıyor.

“Sosyal Sürdürülebilirliği Ön Planda Tuttuk”

Panelin ardından soru-cevap kısmına geçildi ve izleyiciler arasından gelen ilk soru, “Okullarda okuyan çocuklar projeye ne kadar dahil oldu, onların söz hakkı olabildi mi?” oldu.

Soruya cevap olarak Semra Uygur, “Okul idarecilerinin taleplerini alabildik. Açıkçası öğrencilere çok bir şey sorulamadı. Ama ihtiyaçları not alarak, tasarımlarda uyguladık,” dedi. Kazım Gökhan Elgin ise, “Öğrencilerin fikirlerini almak tabii ki çok önemli fakat vaktimiz çok kısıtlıydı, alamadık,” diyerek yanıtladı.

“Projelerin sürdürülebilirliği nasıl sağlandı?” sorusuna Semra Uygur şu şekilde cevap verdi: “Sosyal sürdürülebilirliği ön planda tuttuk. Herhangi bir tasarım sertifikasına başvurmadık. Açıkçası bu sertifikaları bir pazarlama aracı olarak görüyorum. Biz doğru bildiğimizi, yapı fiziği kurallarına göre okulları yaptık.”

İzleyicilerden gelen diğer bir soru da, “Okulları çocuklar için yapıyorsunuz. Brüt betonun pedagojik anlamda bir risk olduğunu düşündünüz mü?” oldu. Semra Uygur soruya yönelik “Böyle bir risk olduğunu düşünmüyoruz. Biz, brüt betonu seviyoruz,” dedi.

Yoğun katılımla gerçekleşen panel, keyifli bir kokteyl ile sona erdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın