MAD Architects’in Yeni Projesi, Melbourne’un Simgesi Olmaya Aday

MAD, "Southbank by Beulah" yarışması için hazırladığı projenin detaylarını yayınladı.

MAD’in, Melbourne’un tipik cam kutular gibi, kentin tarihi parklarından ve doğal yüzeyinden kopuk gökdelenlerine meydan okuyan organik tasarımı; yoğun kent merkezi içinde dağ, ağaç, bulut gibi doğal formların bir silüetini sunuyor ve kent sakinlerini doğaya yeniden bağlayan ikonik bir plan oluşturuyor.

Beulah International tarafından seçilen tek Asyalı firma olan MAD, aynı zamanda Melbourne’un kalbinde 220.000 metrekarelik karma kullanımlı bir alan için BIG, Coop Himmelb(l)au, MVRDV, OMA ve UNStudio ile rekabet etti.

City Road ve Southbank Bulvarı’nın köşesinde bulunan alan, Melbourne şehir merkezinin yoğun bir bölgesinde konumlanıyor ve çok sayıda yüksek kule ile çevreleniyor. 

Kulenin arazisini ve kompozisyonunu dikkatlice inceleyerek aşırı kalabalıklaşmayı önlemek, çevredeki yüksek noktalara açık gözetleme noktaları sağlamak ve üst katlardaki konut ve otel programlarından manzara olanaklarını en üst düzeye çıkarmak için bir strateji öneriyoruz.

Podyum seviyesinde, alışveriş merkezi alanının sahip olduğu tipik kütle imajı yıkılarak, yoldan geçenleri iç mekanı keşfetmeye davet eden insan ölçeğinde bir “dağ köyü” oluşturuldu. Kentsel mekanlar dikey olarak istiflendi; ziyaretçilere ve rezidans sakinlerine, kentin tam ortasında değil de doğada olduklarını hissettirmek için yeşil duvarlar ve ağaçlar kullanıldı.

Tasarımın zirvesini “the cloud (bulut)” isimli, otelin lobi, restoran, gözlem güvertesi gibi halka açık birimleri barındıran ve 360° Melbourne manzarası sunan bir konsol yapısı oluşturuyor. Farklı şeffaflık derecelerine sahip bu hafif yapı ETFE membran cepheden oluşuyor. Köşelere doğru “bulut”, gerçek bir bulut gibi saydamlaşmaya başlıyor ve gökyüzü ile karışırmışçasına bir bulanıklık ortaya çıkıyor. 

Sokak seviyesinde Southbank Bulvarı’nın dönüşümüne uyum sağlayan bir tasarım dili hakim. Var olan soğuk ve samimiyetsiz pratiklerin yerine, kentsel aktivasyon alanlarını bütünleştiren davetkar bir plaza peyzajı önerildi ve sokak seviyesi, insanları toplanmaya ve vakit geçirmeye teşvik edecek şekilde yeniden canlandırıldı. Yayaları “dağ köyüne” ulaştıran küçük, yeşil bayırlar olarak planlanan tasarım şemasında zemin düzlemi binaya bağlandı.


Kentlerimizdeki yükselen tipik binaları yeniden modelleyerek doğayı kent bağlamına taşıyoruz. Tasarımımız iç ve dış mekanlar arasında geniş teraslar, bahçeler ve kamusal sanat zonları formlarına bürünerek açık bağlantılar kuruyor. 



Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın