Sergİstan

12. ULUSLARARASI İstanbul Bienali, bu akşam düzenlenen bir törenle açılıyor.

Bienal hakkında bilgileri gazetelerden okuyacaksınız, televizyonlardan seyredeceksiniz.

Ayrıntılı açıklamalar, sanatçılarla yapılan söyleşiler sizi bu konuda aydınlatacak.

Bienalin uluslararası diğer bienaller içindeki yerini övmeye gerek yok. Dünyanın sayılı etkinliklerinden biri olarak kabul ediliyor ve düzenlendiği süre boyunca birçok yabancı gazetede, bununla ilgili yazılar, yorumlar çıkıyor.

Bizler bienal aracılığıyla Türkiye’de ve dünyada sanatın nereye geldiğini, nasıl bir ivme kazandığını öğreniyoruz. Yabancı ziyaretçiler de hem Türk sanatçılarının hem de diğer sanatçıların hangi noktada olduklarını gözlemleyebiliyorlar.

Hiç kuşkusuz bu bizi dünyaya açıyor.

Bence bizim sanatçılarımız dünyaya açılırken dünya da bize geliyor.

Gerçi, “Her bienal bir küratörün objektifinden dünya sanatının değerlendirilmesidir” diyenler çıkabilir, böylece bütün anlayışları, akımları kapsamadığı iddia edilebilir ancak bu, bütün önemli bienaller için geçerlidir.

Ayrıca bienalin özelliği de belli bir anlayışın açısından dünya sanatını izlemektir.

Bienal nedeniyle dünyanın birçok önemli sanat eleştirmeni, gazeteci ve sanat dergisi yayıncıları bienali izlemek için Türkiye’ye geliyorlar.

Sadece Türkiye’nin sanatının, sanatçısının tanınması açısından değil, ülkenin de tanıtılması açısından önemini belirtmeliyiz.

Onları yazılarıyla, yorumlarıyla Türk sanatçısı kadar ülkenin genel sanatsal durumu da dışarıda tanınmış oluyor. 

Bienalin kendi başına önemini fazla anlatmaya gerek yok, desem de yine de ondan bahsetmek durumunda kalıyor insan. Aslında, bienalin başka yararlarından, onun rüzgârıyla açılan diğer sergilerden söz etmeliyiz.

Birçok galeri, sanat merkezi, özel müzede… bienale alternatif olabilecek anlayışları yansıtan çalışmalar da bu döneme denk getiriliyor.

Asıl amaç; bienale gelen eleştirmenlerin, gazetecilerin o çalışmalara da uğramalarını sağlamak. Aynı zamanda bienal odaklı sergi ziyaretinin yelpazesini genişletebilmek. Elbette içinde meydan okuyanlar da vardır, ona, gerekli mukayeseyi yaptıktan sonra ziyaretçi karar verecektir.

Geçen hafta Keyif’te Deniz İnceoğlu’nun hazırldığı Bienalin Rüzgârıyla sayfasında sergilere baktım, İstanbul’un bir sanat şöleni yaşadığı kanısına vardım.

Gelecek haftayı, bienali ve diğer sergileri gezerek, onları konuşarak, yazarak geçireceğiz.

Etiketler

Bir yanıt yazın