Bouvard’ın Ütopik Tarihi Yarımada Projeleri

Tanzimat Fermanı ve II. Meşrutiyet’in ilanı arasında geçen süre içerisinde İstanbul için yabancı mimarlar tarafından üç adet iddialı proje tasarlanmıştır.

Bu projelerin ilki Sultan Abdülmecid döneminde Helmut von Moltke’ye, diğer iki proje ise Sultan II. Abdülhamit döneminde sırasıyla I. Arnodin ve Joseph Antoine Bouvard’a ısmarlanmıştır.

Bu üç büyük projenin amacı ulaşım ağını modernleştirmek ve Batı kültürü ve teknolojisini esas alan bir kent imajı yaratmaktı. Fakat bu modernleşme çabaları Osmanlı kentinin geleneksel sokak dokusu ve kültürü ile çatışmıştır.

Bouvard’a Teklif Yapılması

19. yüzyılın başından itibaren Paris, Osmanlı elitinin gözünde Batı kültürünün zirvesi olarak görülüyordu. Bu sebeple başkente modern bir görünüm kazandırmak için Sultan II. Abdülhamit tarafından uygun bir mimar bulması amacıyla Paris elçisi olan Salih Münir Paşa görevlendirilmiş ve bunun üzerine 1878-1889 Dünya Fuarlarında Fransa’da inşa ettiği Sanayi Sarayı ile büyük övgü toplayan, Beaux-Arts eğitimli Paris mimari bölümü genel müfettişi Bouvard, İstanbul’un çağdışı kalmış kent imajını değiştirmesi için çağrılmıştır. Bouvard, görevleri sebebiyle gelemeyeceğini belirtmiş fakat teklifi reddetmemiştir. Bunun üzerine İstanbul’un çekilen fotoğrafları kendisine gönderilmiş ve tasarım süreci böyle şekillenmiştir. Sonrasında hazırlanan avan proje Fransız hükümeti tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na hediye edilecektir.

Suriçi Projeleri (1902) – Beyazıt Meydanı

Bouvard ilk düzenlemenin 1867-70 yıllarında yapıldığı Beyazıt Meydanı önerisinde, Osmanlı mahalle kültürüyle uyuşmayan yüzyıllardır İmparatorluk şehrinde hiç gerçekleşmemiş bir “şehir merkezi” öngörüyordu. Mevcut meydanın sınırlarını büyük ölçüde genişleten Bouvard, Harbiye Nezareti’nin bulunduğu aks üzerinde kulesinin Beyazıt Camisi’nin minarelerini gölgede bırakacak kadar anıtsal olan bir belediye sarayı binası (Hotel de Ville) tasarlamıştır.

Meydan dört eşit dörtgene bölünecek ve her dörtgenin merkez noktalarında tek tip fıskiyeler yer alacaktı. Meydanın batı tarafında kalan Sultan Beyazıt Medresesi ise yıkılıp yerine avlulu ve kubbeli ikiz binalar inşa edilecekti. Bu iki bina modernleşmenin simgeleri olan “Sanayi ve Ziraat Müzesi” ve “Devlet Kütüphanesi” işlevlerine sahip olacaktı. Bu yapılar dışında aksları tamamlayan işlevi ve adı belirtilmemiş binalar bulunmaktadır.

Beyazıt Camisi Bouvard’ın tasarımında öngörülen akslara oturmamakta ve simetriyi bozmaktadır. Bu sebeple meydanın doğu ucunda oluşan problemi gidermek için tasarımcı, cami kütlesini yoğun bir yeşil kütleyle gizlemeyi öngörmüştür.


Bouvard’ın Beyazıt Meydanı için Öneri Çizimi


Tasarımın Uydu Fotoğrafına Yerleştirilmiş Durumu

Bouvard’ın Tasarımındaki Sorunlar

Beyazıt bölgesi Bouvard’ın çizimlerindeki gibi düz olmamakla birlikte, sadece tasarımdan çok daha küçük boyutlarda olan Beyazıt Meydanı bile Harbiye Nezareti en yüksek nokta olmak itibariyle yedi metrelik bir eğime sahiptir.

Bunun dışında, Beyazıt Camisi’nin batı kanadının ve avlusunun kısmen yıkılması, Sultan Beyazıt’ın türbesinin ise tamamen yıkılacak olması dönemi için kabul edilemeyecek bir durum teşkil etmektedir.

Kapalıçarşı’nın bir bölümünün yerini iki büyük binaya bırakacak olması Kapalıçarşı’nın geriye kalan bölümünün düzenlenmesinin soru işareti olarak kalmasına sebep olmaktadır.

Beyazıt Cami’nin önünden geçen caddenin nereye uzandığı bilinmemektedir, çizimler sadece bölgeyle sınırlı kalmış olup, Bouvard kendi tarzına ters düşerek Hipodrom’u Beyazıt Meydanı’na bağlamamıştır. Önerdiği arterlerin yönelişi bir muamma olarak kalmıştır.

Hipodrom

Hipodrom Osmanlı döneminde Bizans döneminde kullanıldığı gibi törensel amaçlı olmasa da, hep açık bir alan olarak varlığını sürdürmüştür.

Bouvard’ın projesine göre Hipodrom İngiliz arkeologların 1856’daki kazılarında buldukları orijinal seviyesine indirilecek ve birkaç merdivenle cadde seviyesine ulaşacaktı. Tasarımcı meydana Concorde Meydanı yani Paris havası veren Dikilitaş, Yılanlı Sütun ve Örme Sütun’un sıralandığı spinanın simetriyi sağladığı bir park önerisinde bulunmaktadır. Bu simetriyle beraber Divanyolu’na ulaşan uçta anıtsal bir giriş düşünen Bouvard, spinanın kuzey ucuna yerleştirilmiş olan 1899’da Alman İmparatoru tarafından hediye edilen çeşmeyi göz ardı etmektedir. Ayrıca meydanın iki tarafı boyunca ağaçlandırılması öngörülmektedir.

Hipodrom çevresi imar edilmiş bir bölge olmasından dolayı oldukça özen gösterilmesi gereken bir alandı. Alanda 1616’da inşa edilmiş olan Sultanahmet Camisi bulunuyordu ve hiçbir şekilde değiştirilemezdi ama Bouvard tasarımında Hipodrom’un uzun cephesini dik kesen hattın vurgulanmasını sağlamak için Sultanahmet Külliyesi’nin medresesinin yıkılmasını, kuzeyde kalan bahçesinin ve bahçe duvarının yok edilmesini öngörmüştü.

Ayrıca meydanın batısında kalan 16. yüzyıl yapısı İbrahim Paşa Sarayı yıkılacak yerine E harfinde bir plan şemasına sahip Polis Müdürlüğü inşa edilecekti. Bu bina ölçek ve plan itibariyle Bouvard’ın ününü borçlu olduğu 1889 senesindeki Paris Dünya Fuarı için inşa edilen Sanayi Sarayı’na benzeyecekti.


1889 Paris Dünya Fuarı-Sanayi Sarayı

Bunların yanı sıra caminin avlusunda küçük bir Fransız bahçesi düzenlemesi yapılacak ve avludaki şadırvan kaldırılıp, yerine üstü açık, heykelimsi bir yapı ile değiştirilecekti. Ayasofya Camisi Meydanı’nda bulunan mahallenin de kaldırılması ve yerine bir Fransız bahçesi tasarımı öngörülmüştür.


Tasarımın Uydu Fotoğrafına Yerleştirilmiş Durumu

Bouvard’ın Tasarımındaki Sorunlar

Güney kısmında bulunan ve ölçeğiyle bir ana arter olma özelliği taşıyan caddenin nereye çıkacağı, nereyle birleşeceği belirsiz kalmıştır.

Bir diğer sorun ise bu aksın topoğrafik olarak inşa edilmesinin mümkün olmayışıdır. Sultanahmet Camisi ve Hipodrom yapay bir platform üzerinde yer almaktadır ve bitimlerinde yer alan Bouvard’ın öngördüğü aksın olduğu bölüm meyillidir.

Yeni Cami Meydanı ve Galata Köprüsü

Bouvard bu alanda yine kendi tasarım anlayışı doğrultusunda Yeni Cami’nin Haliç’e bakan cephesinde geniş bir meydan ve meydanın ana aksında ise bir köprü öngörmüştür. 1878 Dünya Fuarı’nda inşa edilmiş olan Trecadero Sarayı’nı andıran tasarımdaki meydanın sınırlarını iki çeyrek daire belirllemektedir.


Trecadero Sarayı

Ancak Yeni Cami Bouvard’ın hayalindeki simetrinin hakkını veremiyordu. Minareler her ne kadar Trecadero Sarayı’nın kulelerine benzese de simetrik olarak köprüye bakmıyorlardı, ayrıca caminin avlusu da simetriyi bozmaktaydı. Bouvard simetrideki bu kusuru gidermek için köprünün iki taşıyıcı ayağını köprünün uç kısımlarına yerleştirmeyi öngörmüştü. Köprüye şark havası vermek için ise bu taşıyıcı ayakları yükseltip, üzerlerine kubbeler oturtmuş, en üst kısımlarına da hilaller yerleştirmişti.,


Bouvard’ın Galata Köprüsü için Öneri Çizimi

Bouvard Galata Köprüsü önerisi için ise 1900 Paris Dünya Sergisi için inşa edilmiş olan III. Alexandre Köprüsü’nden esinlenmiştir. Uzunluğu hariç tasarladığı köprü III. Alexandre Köprüsü’nü çok andırmaktadır (Bu köprüdeki kemerleri tekrarlamış ve iki ucuna da yarım kubbeler eklemiştir). III. Alexandre Köprüsü’nün odak noktası Napolyon’un anıt mezarıdır, bu meydan tasarımında da aynı amaca Yeni Cami hizmet etmektedir. Ayrıca sahildeki gezinti yolları da yapının anıtsal boyutunu vurgulamada yardımcıdır.


III. Alexandre Köprüsü


Tasarımın Uydu Fotoğrafına Yerleştirilmiş Durumu

Çizimlerde görünen Galata Köprüsü çok görkemli betimlenmiştir. Çizimdeki Haliç, gerçek Haliç’ten daha geniş betimlendiği için köprü çok daha uzun görünmektedir.

Ayrıca Bouvard’ın çizimlerindeki düzenli, şık Paris atmosferinin tersine dönemdeki mevcut köprü hızlı bir hayatı ve her çeşit gelir seviyesinden, meslekten ve etnikten kozmopolit bir güruhu ağırlamaktadır.


Bouvard’ın Tarihi Yarımada Kentsel Tasarımları ve Ana Arterler

Bouvard’ın bir nazım plandan uzak olan tasarımında topoğrafya, mevcut arterler ve dönemin kültürel değerleri hesaba katılmadığı için proje bir ütopyadan öteye geçememiştir. Fotoğraflar üzerinden yapılan tasarımlarda Parisvari bulvarlar hiçbir yere ulaşmamaktatır çünkü her biri kendi alanları çerçevesinde, tekil olarak tasarlanmışlardır.

Projenin bu denli soyut kalmasına karşın, tasarımlar Osmanlı yüksek bürokrasisi tarafından çok beğenilmiş ve gerçekleşmesi için ödenek ayrılmasına dair irade-i seniyye çıkarılmıştır. Fakat proje çok yüksek meblağlara malolacağı için rafa kaldırılmak durumunda kalmıştır.

Osmanlı eliti tarafından bu avan projenin beğenilmesi şaşırtıcı değildir, çünkü Bouvard’ın çizimlerinde harap ve düzensiz Şarklı İstanbul gitmiş, yerine Paris’in havasına sahip bir İstanbul gelmişti. Bütün bunlara rağmen bu projenin dönemin halkı tarafından kabul görmesi çok mümkün görünmemektedir.

Kaynaklar

Çelik, Z., 1984. Bouvard’s Boulevards Beaux-Art Planing in Istanbul, Journal of the Society of Architectural Historians, Vol. 43, No. 4.

Çelik, Z., 1993. The Remaking of Istanbul: Portrait of an Ottoman City in the Nineteenth Century, University of California Press, Los Angeles.

 

 

Etiketler

1 Yorum

  • aras-burak says:

    projelerin gerçekleşmeme nedeni olarak “osmanlı kentinin geleneksel sokak dokusu ve kültürü ile çatışmıştır.”ın gösterilmesini ikna edici bulmuyorum. istanbul’da o dönemde yapılmış geleneksel sokak dokusu ve kültürü ile çatışan hiç başka bir iş yok muydu diye düşününce…

Bir yanıt yazın