Mimarlıkta Ağaç Devrimi

Bazı mimarlar gerçekten bireyin doğasını anlama yeteneğine sahip olabiliyor. Dünyevi deneyimlerin metaforik olarak biçimlendirilmesiyle özellikle ilgileniyor.

Bir görsel metafor olan ağaçların sığınak olarak kullanılmasını ele alalım. Çoğu insan ağaçları kullanır ve onlara bakarlar. Çocuklar üzerlerine tırmanır. İnsanlar altlarında dinlenir. Ama aslında bir şekilde herkes onları güneşten kaçmak için kullanır.

Mimarlar bugünlerde ağaç metaforlarını yaygın olarak kullanmaya başladılar. Örneğin Japonya Kanagawa Teknoloji Enstitüsü’nden Junya Ishigami, metal mineli fidanların biraraya geldiği elegant bir orman yarattı. İspanya’nın Sevilya kentinde ise Alman mimarlık ofisi J. MAYER H. Architects’in dünyanın en büyük ahşap strüktürü olan “Metropol Parasol” projesi Plaza de la Encarnacion meydanına anlam, hareket ve gölgeler kazandırdı.


Junya Ishigami White Forest


Junya Ishigami White Forest

Daha önce de ağaçlardan esinlenen binalar gibi, Toyo Ito’nun Tokyo’da tasarladığı ünlü Tod’s mağazası ve Mediatheque Medya Kütüphanesi gibi, Japonya Sendai’daki sergi ve sinema salonu da bir ağaç metaforundan etkilenerek tasarlandı.

Peki ağaçlar neden mimarlara bu kadar ilham veriyor? Ağaçların insanlar için bir metaforken bile bu kadar faydalı olmalarının sebebi nedir? Sevilya projesinde ağaç tasviri ile yaratılan zarif ve özgün kamusal alan, insanlara toplanma ve korunma imkanı sunuyor. Aynen etrafa yayılmış ağaçlar gibi sınırları geçirgen olan bu alanda insanların giriş çıkışı kolay ve doğal. Bir yönlendirmeyle sınırlandırma yok. Ayrıca doğayı betimleyen bu metaforlar, bir şekilde içinde nüfus ettiği doğanın yok oluşuna da vurgu yapıyor.


J. Mayer H. Architects Metropol Parasol


J. Mayer H. Architects Metropol Parasol

Ağaç metaforu aynı zamanda dünyada bir beden içerisinde yaşamanın başlı başına bir metaforu olarak da kullanılıyor. Ağaçlar durağan birer objedir. Topluma bağlı en sağlam ve kalıcı birimi temsil ediyor. Yani ağaçları insanları ve ruhları temsil etmek için kullanıyoruz. Özellikle bilgeliği, geçmişi ve gücü sembolize etmek için… “Bir çınar…” derken o kişinin tecrübelerini ve güçlü kişiliğini betimlemiş oluyoruz.

Betimlenmiş binalar tabii ki doğanın kendisi değil. Ito’nun dallanıp budaklanan Tod’s mağazası gibi çalışmalar başta insanları şaşırtıyor. Ama süprizler ancak tasarımın bir bütünselliği varsa güven verip, kabullenilebiliniyor.


Toyo Ito Tod Store

Fakat tabi bu metaforu kullanmanın yarattığı bazı sıkıntılar da var. Örneğin iyi bi çıkış yolu bulunmadığı takdirde klişe olunabileceği gibi.

Ağaçlar çağdaş mimarlıkta kullanılan en önemli metaforlardan biri. Bugün Zaha Hadid akışkan mekanlar tasarlarken, Sanaa da ekolojik tasarıma yöneldi.

Kaç mimarın bu kavramlarla ve yapılı çevrede yaşanan bu devrimle ne kadar ilgisi var kesin bir bilgimiz yok. Ama bildiğimiz kadarı bile diğer trendlerin önüne geçtiğinin bize haberini veriyor. Tüm bu çalışmalar yapılı çevrenin insan aklına ve davranışlarına göre yapılanların pratiklerin ne kadar olumlu sonuçlar verdiğini göstermeye yetiyor. Artık her zamankinden daha çok üretmeye, çevremizi daha iyi tanımaya yarayacak üretime ihtiyacımız var.

Etiketler

Bir yanıt yazın