ARKİV Buluşmaları Başlıyor, İlk Durak Tepe Narcity Konut Yerleşkesi

ARKIV Buluşmaları'nın ilk durağı Tepe Narcity Konut Yerleşkesi oldu.

Çanakkale Seramik & Kalebodur sponsorluğunda 11 Ocak 2010 tarihinde yapılan ARKIV Buluşmaları’nın ilk durağı Tepe Narcity Konut Yerleşkesi oldu. Projenin mimarı Nevzat Sayın’ın önderliğinde İhsan Bilgin, Mehmet Kütükçüoğlu, Can Çinici, Alişan Çırakoğlu, Doğu Kaptan, Hakan Demirel, Pelin Özgen ve Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Ömer Kanıpak ve Emine Merdim Yılmaz’ın katılımıyla gerçekleşen toplantıda önce Maltepe Başıbüyük bölgesi gezildi.

Gezi sırasında Başıbüyük Belediyesi Meclis Üyesi Adem Kaya’dan Başıbüyük’ün tarihi dinlendi. Bölgenin neden ve nasıl gelişemediği tartışıldı. Daha sonra proje, mimarının ağzından dinlendi. Genel olarak vaziyet planı, rant kaygıları, planlama hataları, bölge ve bölgenin gelişiminde toplu konut çılgınlığı konusunun etkileri tartışıldı. Ve sonrasında da bloklar gezildi.

O Eski Halinden Eser Yok Şimdi
Davetli bir mimari proje yarışması sonucunda oluşturulan Tepe Narcity Konut Yerleşkesi, Maltepe Başıbüyük’te, Maltepe Üniversitesi ve Askeriye’yle komşu yaklaşık 145.000 m2′ lik kalp şeklinde bir vadiye kurulmuş olan bir yaşam alanı. 4 ve 9 kat arasında değişen “sırablok”ların yanı sıra 15 ve 30 katlı iki kuleden oluşan, toplam inşaat alanı 220.000 m2 olan, 75 ve 300 m2 arasında büyüklüğe sahip sayıları 1.300’ü aşan birimden oluşuyor.

Yerleşke kurulmadan önce vadide bulunan eski dere yatağı kullanılarak künklerle toplanan sular arazinin aşağı kısmında bulunan su havzalarına indirilmiş. Arazinin belediyenin 20. yüzyıl ortalarında belirlediği yollarla bölünmüş olması yerleşimi zorlarken yönelimi azaltmış. Çevresine müdahalenin de yasak olması tasarımı kısıtlamış. Bu mevcut araç yollarının tasarlanan yaya yollarıyla kesilmesine de izin verilmemiş.

Narcity tekrar eden birimlerin ölçek doğrultusunda farklı şekilde tasarlanmasının iyi bir örneği. Daha önceleri az sayıda konut tasarlamış olan büro bu sayıda bir toplu yaşamı tasarlamak için adeta can atmış. Denize hakim bir vadide konumlanan arazide bulunan, belki de yeşil olarak kalması gereken yerleşke 8×20 metrelik modüllerin farklı kombinasyonlarının biraraya gelmesinden oluşuyor. 8 metrelik eni olan birimler çok eğimli bir arazide az hafriyat yapılmasınına imkan vermiş. Arazinin düz olan bölümündeki bloklar denize dik ve çift yönlü, arazinin eğik olan bölümündeki bloklar ise denize paralel olarak tek yönlü yerleştirilmiş. Renkli cepheleriyle uzaktan ve birarada görüldüklerinde kaleydoskop etkisi yapan binalar gereksiz fazlalıklardan uzak, yalın, modern dünyanın gerektirdiği gibi tasarlanmış, peyzajla iç içe geçmiş durumda.

Arazide taban alanı kullanımının %25’le sınırlandırılması insani bir ölçekte yapılaşmayı beraberinde getirmiş. Toplam 23 bloktan oluşan yerleşkede bulunan 1358 birimin %25’ini 1+1, %26’sını 2+1, %25’ini 3+1 ve kalan %24’ünü 4+1 ve dubleks birimler oluşturuyor. Bu da her isteğe eşit yanıt verebilen bir sistem geliştirildiğini gösteriyor. Bunun temelinde yarışma esnasında Tepe’den gelen “alt gelir grubu” için konut tasarlama fikri yatıyor. Her ne kadar bu amaçla tasarlanmış olsa da yerleşkede konut fiyatları diğer toplu konut hücreleriyle hemen hemen aynı…

Klasik TOKİ konutlarına aşina olduğumuz bu zamanlarda, çoğunluğu yatay ve uzun olan konut bloklarının inşaat maliyeti iyi bir şantiye yönetimi sayesinde kule bloklarınkiyle hemen hemen aynı olmuş. Ancak blok cephelerinin uzun olması manzarayı kimi zaman kestiği için eleştirilmiş.

Projenin ilk önerilerinde her bloğun zemin ve çatı katları sosyal merkez olarak düzenlendiği halde bu gerçekleşememiş. Tasarım aşamasında düşünülen daha sonra uygulanamayan, tek şey bu değil. Pek çok düşünce eskizden öteye gidememiş.

Mimarın sunumuyla pararlel gerçekleşen tartışmanın bel kemiği mimarlıktan çok yerleşkenin çevresiyle olan ilişkisi, bölgede yarattığı toplu konut furyası oldu. Bölge sık sık Çekmeköy, Narcity ise yine aynı mimarın elinden çıkan Evidea ile karşılaştırıldı.

Mimarlık öldi mi? Issız acun kaldı mi?
ARKIV Buluşmaları’nın ilk ayağında sık sık tartışılan konulardan biri de bir mimarın tek başına tüm bu rant kaygısı, planlama yanlışlarına karşı nasıl bir mücadele vereceği ya da müdahele edeceği oldu.

Şehrin merkezinde mevcut dokuya ayak uydurmak mı daha zor? Yoksa hiçliğin ortasında yoktan var etmek mi?

ARKİV Buluşmaları Hakkında
Kapalı oturumlar halinde iki haftada bir düzenlenecek olan buluşmalarda her oturumda farklı bir proje gezilecek ve tartışılacak.

Buluşmaların kaydedildiği videolar, ARKİV’de ilgili projelerin başlıkları altında yayınlanacak.

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın