İşte Taksim Camisi!

Ahmet Vefik Alp'in "Taksim Cumhuriyet Camisi ve Dinler Müzesi" Projesi Uluslararası Mimarlar Birliği Ödülü'nü aldı.

Sofya’da gerçekleşen Dünya Mimarlık Zirvesi Interarch 2012’de Taksim Camisi Kültür ve Sanat Vakfı tarafından Ahmet Vefik Alp’e hazırlatılan “Taksim Cumhuriyet Camii ve Dinler Müzesi” Projesi ödül aldı. Ödül Töreni 16 Mayıs Çarşamba akşamı saat 20:00’de yapılacak.

Ahmet Vefik Alp, 9 Şubat 2012 tarihinde konuk olduğu Habetürk TV de yayınlanan “Türkiye’nin Nabzı” programında da projeye dair bilgiler vermişti.

video

Proje Hakkında

Ahmet Vefik Alp projeyi şu şekilde anlatıyor:

“Osmanlı’dan bu yana Beyoğlu-Pera bölgesi İstanbul gayrimüslimlerinin yaşam ve ticaret mekanı olarak gelişmiştir. Burada batıdan esinlenilmiş bir mimari üslup egemen olmuş, Taksim ve İstiklal Caddesi çevrelerine görkemli elçilikler, konsolosluklar, kiliseler, sinagoglar ve benzerleri inşa edilmiştir. Müslüman nüfusun sınırlı olması nedeniyle bölgede camiler sayıca az ve küçük ölçeklidir. Özellikle Cuma namazlarının sokaklarda eda edildiği gözlenmektedir. Bu nedenlerle Taksim bölgesinde bir cami yapılarak bu eksikliğin giderilmesi zaman zaman gündeme getirilmiş ancak bu keyfiyet bugüne dek gerçekleşememiştir. 1928 yılında İtalyan heykeltraş Pietro Conannico’ya Taksim Meydanı’na içinde büyük önder ve ebedi lider Atatürk’ün heykelinin de bulunduğu bir anıt yaptırılmış, böylece Taksim Meydanı iyiden iyiye simgeleşmiş, ülkenin baş meydanı ve odak noktası hüviyetini kazanmıştır.

50 yaşındaki Taksim Camisi Kültür ve Sanat Vakfı’nın Taksim Meydanı’nı batıdan sınırlayan tarihi Maksem Sarnıcı arkasında bugün otopark olarak kullanılan ve içinde şekilsiz bir mescit bulunan 2.500 m2‘lik alanda bir cami geliştirme çabaları liberal kesimlerin tepkilerine neden olmuş ve Taksim de cami inşası muhafazakar kesimler ile batılı kesimler arasında bir nevi bir rejim tartışması haline getirilmiştir. Zıtlaşmalar bugünlere akmış, temel endişelerden bir tanesi de Taksim’e Mimar Sinan üslubunda devasa bir cami inşası ihtimali olmuştur.

Taksim bölgesinde doğru arsada doğru bir projeyle bir cami inşası %99’ı müslüman olan Türkiye’miz için hem simgesel hem de işlevsel bir gerekliliktir. Tarihi Maksem Sarnıçı arkasındaki bahis konusu arsa bu amaç için uygun olup için Vakıf bu arsada birçok cami projesi hazırlatmış, ancak bunlar takdire şayan olamamışlardır. Bu kere tasarlanan Taksim Cumhuriyet Camii Projesi belki de cami mimarisinde bir devri kapatıp yeni bir devri başlatacak bir adım olarak görülebilir. Büyük Usta Sinan’ın 500 sene evvel o günün malzeme, teknoloji ve anlayışıyla tasarladığı muhteşem anıtların bir kopyasını Taksim de tekrarlamanın yanlış olacağı görüşü hakim olmuş, mimarinin ancak gününün kültür, malzeme ve teknolojisini yansıttığı sürece değer taşıdığı yaklaşımı öne çıkmıştır. Belli konum ve şartlarda Sinan taklidi camiler kabul edilebilir olsa dahi Cumhuriyetimizin ve modern Türkiye’nin simgesi Taksim Meydanı’na inşa edilecek bir camii simgesel değerleri kaybetmemek koşulu ile çağdaş ve yaratıcı bir mimari yorum ile tasarlamak doğru ve kaçınılmaz bir yaklaşım olarak benimsenmiştir. Ayrıca, Proje her dinden yabancı turistlerin gezebileceği bir ‘Dinler Tarihi Müzesi’ ile zenginleştirilmiş ve böylece Taksim Meydanı’nın Dünya Kültürlerinin Buluşma Noktası’na dönüştürülmesi hedeflenmiştir.

Halen otopark olarak kullanılan 2.500 m2′lik arsadan en üst düzeyde faydalanmak üzere kurgulanan cami kompleksinin ana namaz mekanı ana plato seviyesinde kollarını yukarı açmış Allah’a yalvaran insanları simgeleyen kolonların taşıdığı dairesel çanağa oturtulmuş 15 metre çapındaki bir küreden oluşmaktadır. Küre yüksekliği platform seviyesinden 20 m’dir. Çanağa 2 asansör, 2 yürüyen merdiven ve 4 merdiven ile ulaşılmakta, yürüyen merdivenler namaza girişte yukarı, namaz bitişinde aşağı yönde çalıştırılmaktadır. Kubbe iki cidarlıdır. Dış zarf sonsuzluğu ifade eden ve kendi kendini taşıyan bir örgüden oluşmaktadır. Kubbe örgüsünün dokusu ahşap kesildiğinde ortaya çıkan damar dokusunu andırmaktadır. Bu doku içine gizlenmiş Allah lafzları bulunmaktadır. Dış kubbenin 1 m içinde ikinci bir cam kubbe bulunmaktadır. Dış kubbe dokusunun tepeye doğru sıklaşan hatları doğal bir ışık ve güneş kontrolu sağlamaktadır. Bu mekanda 300 kişi namaz kılabilmekte, ayrıca 70 kişilik bir kadınlar mahfeli bulunmaktadır. Ana kubbenin iç aydınlatması yıldızlarla bezenmiş Allah’ın sonsuz mekanı gökkubbeyi andırmaktadır. Çanağın altında, ana platodan 0.,sitesi yaklaşık 1.450 kişi olmaktadır. Plato alanı bir çeşmeli Şadırvan ile zenginleştirilmektedir. Platonun eğrisel cidarındaki oturma bankları sakinlerin buralarda oturup dinlenmelerine, sohbet etmelerine ve bir çay içmelerine imkan sağlamaktadır. Plato altında 0,75m toprak bulunmakta ve tüm yüzeye ağaç plantasyonunu mümkün kılmaktadır. Böylece Taksim Camii sadece bir ibadet mekanı değil bir buluşma odağı olarak algılanmalıdır.

40 m yüksekliğindeki Minare ana kubbe benzeri bir doku ile sarılmakta ve bir asansör hem kadınlar mahfeline bağlanan köprüye hem de şerefeye hizmet vermektedir. Minareyi taçlandıran 4 küçük hilal 4 halifeyi, en üstteki büyük hilal de İslam dini ve kültürünü simgelemektedir.

Cami platosuna hem Tarlabaşı Caddesi hem de İstiklal Caddesi tarafından simetrik bir düzende yaklaşılabilmekte ve buradaki merdivenler ile bir kat aşağıdaki abdest mekanlarına ve tuvaletlere ulaşılmaktadır. Yürüyen merdivenler abdest işlemin tamamlamış müminlerin tekrar ana platoya yükselmesini sağlamaktadır. Alanın iki ucunda yine simetrik bir düzende konuşlanan düşey ulaşım köşkleri platonun altında yer alan 7 kata ulaşımı sağlamaktadır. Tüm alt katlarının iki ucunda düşey ulaşım şaftlarına ilaveten sistematik olarak WC ler, hizmet ve teknik donanım mekanları bulunmaktadır. Taksim Caddesi tarafında halen hizmet veren umumi WC’ler korunmuş olup müstakil olarak çalışmaktadır.

Platonun altındaki ilk iki kat arazi eğimi nedeniyle batı tarafından doğal ışık alabilmektedir. 1. bodrum katında konferans salonu ve kafeterya bulunmaktadır. Bir alt katta ise kütüphane, derslikler ve atölyeler yer almaktadır. 2 kat yüksekliğindeki fuaye iki kat beraber yaşatmaktadır. Sırasıyla 5., 4., ve 3. bodrum katları semavi dinlerin doğuş ve gelişmelerini tasvir eden ‘Dinler Tarihi Müzesi’ olarak hizmet vermektedirler. Bu katları bütünleştiren 3 kat yüksekliğindeki fuaye kuranglezler yardımıyla doğal ışık alabilmektedir. Ziyaretçi alttan 5. bodrum seviyesinden başlayarak önce Musevilik katını gezmekte, yürüyen bantı kullanarak 4. bodrum da Hıristiyanlık katına ve nihayet 3. bodrum da İslamiyet katına yükselmektedir. Her katta bulunan 180 derecelik dairesel sinevizyon salonlarında kısa süreli tanıtım filmleri ait olduğu katta sergilenen Din’in doğuş ve gelişimini tasvir etmektedir. Her seviyede o dine ait hediyelik eşya reyonu bulunmaktadır. Bu işlev ile Taksim Camisi ve dolayısıyla Taksim Meydanı’nı dünya kültür ve medeniyetlerinin buluşma ve birleşme noktasına dönüşmektedir. Zemin altına konuşlanan müze camiden tamamen bağımsız olarak işlev görmektedir.

Son iki bodrum katı 2 araç asansörü ile servis edilen oto garaj olarak işlevlendirilmektedir. Bazı bölümleri kaldıraç sistemiyle iki katlı olarak kullanılan garaj toplam kapasitesi yaklaşık 140 araçtır. Tesisin toplam inşaat alanı 17.000 m2‘dir.

Cami bütününe yukarıdan bakıldığında zeminde Türk Bayrağı’nı simgeleyen bir Ayyıldız şekli algılanmaktadır. Taksim Meydanı’ndan bakıldığında ise Cami gündüzleri ‘doğan bir güneşi’, geceleri ise ‘doğan bir mehtabı’ anımsatmaktadır.”

Proje ile ilgili sayısal değerler:

Arsa alanı: 2.440 m2
Toplam inşaat alanı: 16.765 m2
Zemin üstü kapalı alan: 1.321 m2
Zemin altı kapalı alan: 15.444 m2
Otopark 2 kat 120 araç
Kubbe yüksekliği 20,30 m
Minare yüksekliği: 40,50 m
Tarihi su maksemi çatı yüksekliği: 10,60 m
Kubbe dış çapı: 14,50 m
Platform kotu namaz kapasitesi: 384 kişi
Ana kat namaz kapasitesi: 304 kişi
Açık alan namaz kapasitesi: 670 kişi
Kadınlar mahferi kapasitesi: 70 kişi
Toplam kapasite: 1.428 kişi

Etiketler

3 yorum

  • omer-yilmaz says:

    Maksem’le olan ilişkisini sorgulamıyoruz. Yazık değil mi o Osmanlı yapısına.

    Trafiği sorgulamıyoruz. Cuma günleri orasının nasıl olacağını düşünüyor muyuz.

    Şekline, Alp’e, siyasetine takıldık. Cüneyt Özdemir’in altını çizdiği İstanbul protokol camisi bu mu olacak? Nasıl anlamlandırılacak yani. Eğer öyle bir anlam yüklenirse zaten yeni sorularımız var demektir.

    Kamu neden açıklama yapmaz. Yani benim anladığım bu sadece bir proje, çoğu yorum olumsuz da olsa bu şekilde yapılan tartışma projeyi kabullendiriyor.

  • gonca-cetinkaya1 says:

    Önce tarlabaşı yıkımları.. bu yıkımlar alttan bize nelerin geleceğini zaten gösteriyordu şimdi bu proje.Taksim neydi ne oluyor?ne kadar tarsışıp sorguluyoruz.HEr önüne gelen konuşup yorum yapıyor ama önce asıl sorun nerede algılamak lazım.İstanbulda Her yol taksime çıkıyor her ulaşım taksimde birleşiyor peki bu Taksim sizin mi bizim mi kimin?Taksimdeki cami projesi zaten hep varolan birşeydi yarışmadaki proje olsun olmasın.Taksime yapılacak en güzel şey bi cami değil adam gibi bir meydan çalışmasıdır.Var olanı yıkmak kolay yıkıcı olmak hele ki cok kolay.Önemli olan var olanı koruyup onun doğrultusunda çalışmak yani yapıcı olmak; biz henüz bunu beceremedik.yazıklar olsun

Bir yanıt yazın