Urban Code: Kenti Anlamak Üzerine 100 Ders

Kenti sadece plancılar, mimarlar veya belediyeler mi biçimlendirir?

Aslında gün içerisinde sokağımızda gördüğümüz simitçi, manav, sokak lambaları, yoldan geçen insanlar, hepsi kenti şekillendiren elemanlar. Kenti şekillendirirken bunu sadece bir disiplin olarak ele almaktan ziyade gündelik pratikleri, kentin kullanıcıları tarafından yaratılmış bu kodları da yakalamak gerekir. Urban Code isimli bu kitap ise büyük ölçekte gözden kaçan detayları yakalayarak gün ışığına çıkarıyor. Mekanın nasıl ve kimler tarafından şekillendiği, nasıl kullanıldığını 100 kodla ortaya çıkaran bu kitap özellikle kentsel tasarım çalışmalarına kaynak oluşturacak nitelikte.

Biz de, tatilde olduğumuz süre boyunca Urban Code etiketi altında, kısaca derlediğimiz kodları yayınlıyoruz. Eminiz ki sizin de kente dair kafanızda şekillenen resimler vardır. Bu seriyi okudukça kendi gözlemlerinizden parçalar bulacağınızı düşünüyoruz. Keyifli okumalar dileriz.

Kentler birer sahnedir. Bu sahnelerin de bir dili vardır. Bu çalışma, sahnenin ardındaki gizli dayanışmaları, görünmez güçleri ve yazılmamış kuralları açıklayarak, insanların kentsel çevredeki davranışlarını saptayarak bu dili çözmeye çalışıyor.

Urban Code, New York City’nin SoHo bölgesinde yapılmış gözlemleri içeriyor. Farklı kültürlerden, kökenlerden birçok insan burada alışveriş yapıyor, yemek yiyor, taksi çağırıyor, trafik ışıklarında bekliyor, kafelerde arkadaşlarıyla buluşuyor, metroya biniyor, köpekleriyle parklarda dolaşıyor… Bunlar SoHo’yu coşkulu bir mekan yapan kent manzaralarından sadece birkaçı. Peki ama bu mekanı asıl değerli kılan nedir?

Urban Code içindeki, direk gözlem ve analizlere dayalı 100 ders, bu manzaraları, mekanı şekillendiren güçler olarak algılamaya çalışıyor.

Ders 1: İnsanlar güneşli yerlerde gezinir

Güneşin sunduğu aydınlık ve mutluluk kentte bir coşku yaratır. Onun etkisiyle kentin küçük kafelerindeki masa ve sandalyelerine kadar tüm birimler güneşe doğru yönlenir. Aynı şekilde, insanlar da güneşli yolları ve aydınlık meydanları takip eder. Aslında gölgelik ve güneşli alanlar arasında gidip gelirler. Bir taraftan ışık ararken diğer taraftan güneşten korunmak isterler. Satıcılar ise, yollara taşırdıkları ürünlerini gölgede tutmak ister. Böylece, güneşin varlığına karşı gösterilen günlük rutin davranışların yanısıra, güneşin yarattığı mutluluk duygusuyla tüketim çılgınlığına kapılan insanlar da mağaza sahipleri için bir avantaj olur.

2. ders yarına…

Etiketler

Bir yanıt yazın