Mimar Sinan’ın Söylettikleri

Sinan söylencelerini daha önce çocuklar için yazmıştım.
Bir gün büyükler için de yazacağım usuma düşmemişti…
“Büyükler daha çocukluklarından bütün bunları biliyorlardır.” diye düşündüm hep.
Bu söylencelerin kimi yetişkinlerin kulağına da gitmesi iyi olurdu oysa…
Mimar Sinan, kimi davranışlarıyla, söyledikleriyle çağdaşlarına uyarılarda bulunuyor. Ama bunu yaparken günümüzün kimi kişilerine de yüzyıllarca önceden yol göstereceğini bilemezdi elbette.
Mimar Sinan’ın yaşadığı çağda bir caminin harcına tek kuruşluk “haram” karışsa, orada kılınacak namaz geçerli sayılmazmış.
Bu nedenle Mimar Sinan’ın, bir işçisinin ya da ustasının ödenmeyen bir kuruş alacağı için kapı kapı dolaştığı söylenir.
Bir emekçinin gündeliğinin ödenmemesini kazanç sayanlar, onların yöneticileri, bunu anlayabilirler mi?
Son yıllarda cami olarak yapılan yapıları düşünün…
Değindiğim ölçüte göre, “Bugün yapılan camilerde kılınan namazlar geçerli sayılır mı?” diye düşünmekten kendini alamıyor kişi.
Sinan’ın, Süleymaniye’nin yapılacağı yerde bulunan iki ev için çok uğraştığı söylenir. Biri için, oturanının istediği yerde yeni bir ev alınmasını sağlamış. Ötekinin oturanı mahallesinden ayrılmak istememiş. Ona da oralardaki boş bir arsada yeni bir ev yapılmış… Böylece caminin yapım yeri boşaltılabilmişti…
Daha sonra Selimiye camisinde de benzer bir olay yaşanmıştır…
Sinan’ın yapım için düşündüğü yerin içinde bir küçük bahçe vardır. Ters bir kişi burada laleler yetiştirmektedir. Cami yapmak için gönül kırmak o günlerde olacak iş değildir.
Sinan diller döker, karşılıklar gösterir. Sonunda yapıya onun bir imini (işaretini) koyacağına söz verir. Gerçekten de bir mermer direğin üzerine kabartma olarak lale işletir. Bu lale adamın tersliğini anlatmak için ters işlenmiştir.
“Ters lale” öylesine ünlüdür ki…
Bu gün bile Edirne’ye gidip de ters laleyi görmeyen Edirne’yi görmüş sayılmaz…
Bütün bunlar “kıssadan hisse” alınması için üretilmiş anlatılardır. Gerçek olup olmadıkları değil düşündürdükleri önemlidir.
Bunları anımsayınca, bu günün ortamı içinde, ister istemez düşünüyorsunuz:
Bilmem ne tepesinde cami yapılmasının ardında kimin ne çıkarı var?
Yapım düşünülen yer kimin?
Kamunun (hazinenin) mu?
Kamunun malı ona sorulmadan kullanılabiliyor mu 21. yüzyılda?

Etiketler

Bir yanıt yazın