Le Corbusier’nin Chandigarh Planı Tehdit Altında

Le Corbusier'nin Capitol Kompleksi, konut gelişim planları nedeniyle tehdit altında!

Washington Üniversitesi’nde profesör ve Chandigarh Urban Lab’in kurucusu Dr. Vikramāditya Prakāsh, kentin kuzeyindeki yeni konut gelişim planlarının ardından başlatılan imza kampanyasının nedenlerini Le Corbusier’nin Chandigarh için geliştirdiği geçmiş, şimdi ve gelecek vizyonu üzerinden derledi.

Le Corbusier’nin Chandigarh’daki ünlü Capitol Kompleksi şehrin kuzeyindeki kulelerin inşaatları nedeniyle harabeye dönüşmek üzere. “TATA Camelot” ismi verilen yeni proje Hindistan’ın en büyük sanayi şirketlerinden TATA Grubu’nun gayrimenkul kanadı TATA Housing tarafından geliştirildi. TATA Camelot projesinde kat sayısı 13 ile 36 arasında değişen 27 kule öneriliyor. Bu kuleler sadece mimari ve kentsel çevreyi tahrip etmekle kalmayacak, aynı zamanda da Himalaya ekolojisini de bozacak. 

Dr. Vikramāditya Prakāsh’ın anlatımıyla:

Geçmiş: Chandigarh Vizyonu

Chandigarh arazisi havadan keşif ile seçildi. 1948 sonlarına doğru, Hindistan’ın sömürge yönetiminden bağımsızlığa geçişinden kısa bir süre sonra, 2 Hintli Sivil Hizmet memuru P.N. Thapar ve P.L. Varma Delhi üzerinde yeni başkent için olası arazi arayışına çıkmışlardı. Chandigarh’ın şu anda bulunduğu yeri seçmelerinin nedeni arazinin Himalayalar’ın eteklerinde yumuşak bir eğime sahip hatta neredeyse düz oluşuydu. Dağlar şehre muhteşem bir arka plan oluşturacak ve aynı zamanda doğal drenaj için bir yamaç sağlayacaktı.

1950 yılında proje için Le Corbusier seçildikten sonra, Patiala ki Rao ve Sukhna Choe nehirleri arasında yer alacak yeni başkent için hızlıca bir şema geliştirdi. Üçüncü ama en küçük nehri ise kentin ana ekolojik donatısı, “yeşil koridoru” olarak belirledi. Beklenildiği gibi, Le Corbusier Capitol Kompleksi’nde kendi tasarlayacağı devletin muhteşem binalarını dağlara sırtını veren kuzey kısmına yerleştirdi. Dağlarla Capitol arasında kalan araziyi ise tarımsal-kırsal peyzaj olarak korumak istiyordu.

Pastoral senfoni; dağlar, tepeler ve tarımsal yaşam… Le Corbusier’nin önceki Radiant City fikrinden çok uzak, Capitol’ün modernist vizyonu, bugünün ekolojik şehircilik ilkelerinin bir başlangıcı sayılabilirdi.

1960 yılında tepe üzerine bir ordu karargahı yapılması kararı alındığında Le Corbusier bu inşaatı önlemek için bizzat kendisi Hindistan Başbakanı ile görüşmüştü.

Şimdi: TATA Camelot

Kuruluşundan 50 yıl sonra, bugün Chandigarh Hindistan’ın en hızlı büyüyen şehirlerinden biri. Başarısının bir sonucu olarak, bu eski modernist ütopyanın gayrimenkul değerleri zengin bir ABD metropolününkilere eşdeğer. Tabii bunun bir sonucu olarak da, artık eski modernist vizyonuna göre değil emlak yatrımının gerekliliklerine göre şekilleniyor. 

Eski, merkez Chandigarh korumacı tutumu benimsediği için, bu gerekliliklere göre büyüme daha çok kentin çeperlerinde meydana geliyor. Bu büyümeyi yönlendirmeden sorumlu devlet kurumu GMADA, Singapur’un Jurong Danışmanları tarafından hazırlanan, Chandigarh çevresindeki arazi ile ilgili kapsamlı kalkınma planlarını açıkladı. Bölgedeki çalışmalar daha ilk aşamalarında.  

GMADA’nın planları, Chandigarh’ın doğal büyüme yönlerini referans alıyor ve kentin güney ve güneydoğu bölgelerine odaklanıyor. Önemli altyapı yatırımları gerektiren 7 master plan yayınlandı bile.

TATA ise mega projesini, GMADA’nın bile öncelikli ve büyük bir gelişim bölgesi olarak tahsis etmediği Capitol ile dağlar arasında kalan o dar şeritte inşa edecek. Bu alanın emlak değerleri çok yüksek olsa da, hem alana erişimin zorluğu hem de Capitol’ün korunan bölgesine girmesi nedeniyle aslında resmi kalkınma planlarının hedefinde değil. Fakat, 1966 yılında devlet sınırlarının yeniden çizilmesi, Capitol Kompleksi’nin yanındaki bu küçük alanda yasal yetkisinin düşmesine neden olmuştu. TATA da yasalardaki bu açığı kullanıyor.

İki aşamada inşası planlanan TATA Camelot kat sayısı 13 ile 36 arasında değişen 27 kulenin oluşturduğu bir kapalı site olacak. Kulelerin nasıl görüneceği sınırlı estetik kalitelerine bağlı olsa da burda önemli olan nereye inşa edilecekleri. Proje sadece Capitol binalarının manzarasını bozmayacak, aynı zamanda kentin dağlarla olan görsel ve karvamsal ilişkisini zedeleyecek. Dağlara yaslanan ve nehirler ile yönetilen bu kent artık TATA Camelot ile doğayla ilişkisini kesmek zorunda kalacak ve yeni projenin yapılacağı Kansali Rao Nehri’nin yatağı ve ovası da artık özelliklerini yitirecek.

Gelecek: Değişimi Yönetmek için Koruma

Başka bir deyişle, TATA Camelot sadece Chandigarh’ın modernist vizyonuyla dalga geçen bir proje değil, aynı zamanda gelecek için ekolojik yıkıma bir örnek. 21. yüzyılda kuşkusuz, Chandigarh’daki gibi eski modernist değerler yeniden ele alınmalı ve gelecek için nasıl bir modernist korumanın olabileceği düşünülmeli.

Vikramāditya Prakāsh’a göre; Cahndigarh’ın modernist mirasını üretken bir çerçevede düşünmenin tek yolu geçmişi dondurmak değil, aksine değişimin yönetilmesini korumak. Modernizmin kendisi zaten geçmişin düşünülmesiyle değerlerin şimdi ve geleceğe taşınması demek. Değişimi yönetmenin korunması ise tarihin gelecek olasılıklarına bir tehdit olarak değil, yol gösterici bir ışık olarak ele alınması gerektiğini savunuyor. Ekolojik master planlarıyla modernist ve ütopik bir devletin kuruluşunu temsil eden Chandigarh bugün gayrimenkulün Mekkesi olarak düşünülüyor. Diğer bir deyişle, özelleştirilmemiş büyük sivil ve ekolojik değerleriyle Chandigarh kendi emlak değerini kendi yarattı. 

TATA Camelot ise yasalardaki boşluklardan yararlanarak sadece kar maksimizasyonuna odaklanıyor. Bu sadece geçmiş için yıkıcılık anlamına gelmiyor, aynı zamanda bu proje kentsel ve ekolojik vizyon üzerine herhangi bir alternatif de üretmiyor. 

TATA Camelot şu anda bir grup sivil vatandaşın açtığı davayla yargı karşısında ve karar için az kaldı.

Siz de Vikramāditya Prakāsh’ın başlattığı imza kampanyasına buradan katılabilirsiniz.

Etiketler

Bir yanıt yazın