1. Ödül, Murat Gündüz – 2 Temmuz Canlar Anıtpark Ulusal Mimari Proje Yarışması

2 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak Oteli'nde 33 şair, yazar ve sanatçının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olay, yakın tarihimizde açılmış bir yaradır. Önerilen proje, bu topraklara açılmış bir yarayı temsil eder.

“Yara”

Projenin amacı yaşanan insanlık ayıbının unutulmaması ve hayatını kaybeden aydınların anılmasıdır. Proje kurgusunun temellendiği yara metaforu, yaşanan acı olayın toplumsal bellekte açtığı derin ize işaret ettiği kadar, anıtın simgelediği “barış, dostluk, hoşgörü ve kardeşlik” temalarının vurgulanmasını da amaçlar. Dolayısıyla topoğrafyanın adeta yarılıp yükselerek oluşturduğu anıt/yara, aynı zamanda toprağın bağrında, yörenin sert iklim koşullarına karşı korunaklı ve sakin bir buluşma ve -yitirilen canların temsil ettiği evrensel değerleri – kutlama mekanına dönüşür. Toprak yırtılarak, alt kotta yaratılan tefekkür mekanını örten üç parçalı bir kabuk oluşturur. Kabuğun altındaki yarı açık mekan, İki farklı kotta yaratılan platformlarda oyun, gösteri, dinleti ve sergilere ev sahipliği yapacak çok amaçlı ve serbest bir biçimlenişe sahiptir.

“Son saatler”

Projenin, topoğrafyanın varolan eğimlerini de kullanarak farklı kotlara yayılan basamaklı bir kurgusu vardır. Bu kurgu, son saatlerini Madımak otelinin merdiven boşluğunda bekleyerek geçiren 33 aydınla duygudaşlık kuran bir mekansal etki yaratır. Anıt parkın geneline yayılan merdivenli geçişler ve anıtın içinde kot farkıyla yaratılan “alt sahne”, merdivenlerdeki son bekleyişi temsil eder.

“Aks”

Anıtpark doğrusal bir biçimde kurgulanmıştır: Anıta yaklaşım, anıt, anıttan çıkış.

“yaklaşım – birliktelik” Anıta yaklaşanları 33 “anıtsal taş” karşılar. Anıta doğru yürüyüşe eşlik eden, araları gittikçe sıklaşarak nihayetinde birleşen ve anıtın giriş duvarını oluşturan parçalar, 2 temmuz 1993 tarihinde hayatını kaybedenlerin ruhani varlığını ve yaşayanlarla omuz omuza birlikteliğini temsil eder.

“anıt – kapana kısılmışlık” Anıta, 1.5 metrelik bir kot farkına yayılan merdivenden

inilerek girilir. Giriş merdivenine eklemlenen yumuşak zeminli teraslamalar, ziyaretçilerin anıt mekanını farklı kotlardan deneyimleyebilecekleri platformlar oluşturur. Anıtın iç duvarları hayatını kaybeden aydınların isimleri (yakınları tarafından seçilmesi önerilen), sözleri, şiirleri, metinleri ile kaplıdır. Mekanda, yitirilen canlar anılır ve fikirlerinin, 2 Temmuz 1993 günü nasıl karanlık bir merdiven boşluğuna hapsedilmeye çalışıldığı vurgulanır.

“çıkış – kurtuluş” Anıttan çıkış, temsili bir “kurtuluş” yaşanmasını öngörür. Kuzeybatı merdivenlerinden tekrar açık alana çıkıldığında deneyimlenen, acılarla yüzleşme ve huzura erme anıdır. Çıkış aynı zamanda Murat Gündüz’ün doğduğu Ortaköy’e bir bakış açısı verir.

“Topografyanın biçimlendirmesi”

Ataşlı Tepesi’nin doğal olarak ortaya koyduğu dramatik ve plastik bir etkisi vardır. Projenin kurgusunda, tepenin bu etkisini güçlendiren biçimlenmeler amaçlanır. Anıt parkın tasarım yaklaşımı topografyayı referans alan, arazinin doğal eğiminden yararlanarak istinat duvarları ile oluşturulmuş korunaklı ve vista sağlayan mekanlar yaratmaktır.

Anıtın çevresinde kurgulanan teraslamalar, iç mekandaki aktivitelere dışardan bakış sağlar. Kısmen üzerine de çıkılabilen üç yamaç oluşturan üst kabuk, topoğrafyanın eğimini güçlendirerek güneybatı yönünde vadiye ve kuzeybatı yönünde Ortaköy’e vista verir.

Aynı zamanda, Parkın kuzeybatı ve güneydoğusunda yardımcı mekanlar önerilmektedir. Park aksının kuzeybatı ucunda, bir su elemanı çevresinde köye doğru bakan huzurlu bir dinlenme terası öngörülür. Parkın güneydoğusunda ise stabilize yolla ve anıt aksıyla bağlantılı, yeme içme, wc ve benzeri servis mekanlarını da bulunduran, daha hareketli aktivitelere uygun, vadiye bakan bir köşe öngörülmüştür. (Servis ve tesisat mekanları eğimden yararlanarak toprak altında kalacak şekilde önerilmiştir.)

Anıtın üst kabuğu, çevresi ve parkın uçlarına yerleştirilen yardımcı mekanlar, tüm alana yayılmak için odak noktaları oluşturur.

“Bitkilendirme kararları”

Peyzajda, yörenin iklim koşullarına uygun “endemik bitkiler” önerilir. Anıtın yükselen yamaçlarında az bakım gerektiren, özellikle baharda çiçeklenip yaz aylarında “kırmızı” meyvalar veren, anıtın köyden ve yoldan algılanan silüetini her mevsim farklı biçimlerde renklendiren endemik bitkiler önerilmiştir. (Bkz. Teknik Rapor) Anıtın içine doğru akan teraslarda ise, insanların üzerinde oturabileceği otsu bitki örtüleri ve gölge sağlayan meşe ve ardıç türlerinden endemik ağaçlar önerilir.

“Silüet”

Anıt Park, topografyanın dramatik etkisini arttıracak şekilde biçimlenmiştir. İstinat duvarları üzerinde yükselen yamaç / kabuklar, yaklaşım yolundan ve köyden algılanan heykelsi bir silüet oluşturur. Bu silüet, her mevsim farklı renkte (baharda çiçeklenen, yaza doğru kırmızı renkli meyveler veren, kışın kar beyazına bürünen…) bir görsellik sunan ve ekildikten sonra bakım / sulama gerektirmeksizin canlılığını koruyan endemik bitkilerle güçlendirilmiştir. Toprağın yarılmasıyla yükselen kabukların yamaçlarında yeşeren bitkilerin oluşturduğu mimari kompozisyon, bozkırın kendine has dürüst, sade (unutmayan) ama aynı zamanda dayanıklı, sağaltıcı ve vefalı özelliklerini vurgulayan bir anıta dönüşür.

Etiketler

Bir yanıt yazın