Süleyman Şah Üniversitesi Leyla Dumankaya Yerleşkesi, Fakülteler 1. Etap

Süleyman Şah Üniversitesi Leyla Dumankaya Yerleşkesi, Fakülteler 1. Etap

Süleyman Şah Üniversitesi Leyla Dumankaya Yerleşkesi, Sabiha Gökçen Havalimanı'na yakın, etrafında pek yapılaşma olmayan bir konumda yer alıyor.

Bu nedenle proje arsasının tasarım sürecine yaptığı en büyük etkilerden birinin hava mania kotu olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bir diğer tasarım girdisi de arsanın kuzeye doğru alçalan eğimli yapısı. Bu iki unsur tasarım sürecini oldukça zorlaştırmış olmakla birlikte bu olumsuzlukların fırsata dönüştürülmeye çalışılmasıyla mimari bir dil yakalanmak istenmiş.

Hava mania kotu nedeniyle yerleşke, proje arsasında yer alan en yüksek doğal kot geçilmeden tasarlanmış. Bu nedenle tüm yerleşkede etkin olan bir yatay yerleşim ilkesi oluşmuş. Doğal kot geçilmediğinden doğaya yükselti anlamında müdahalede bulunulmamış. Normal şartlarda yatırımcıların pek sıcak bakmayabileceği bu yatay yerleşim hava mania sayesinde bir fırsata dönüşmüş ve yerleşkenin varsayılan tasarım ölçütü haline gelmiş. Kuzeye doğu eğimli bir yamaçta yer alan arsa, etrafında yapılaşma yok denecek kadar az olduğundan sert rüzgarlara karşı korunaksız bir durumda. Bu durum da haliyle açık alandaki yerleşke hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle yapı grupları uzun şeritler halinde çözülmüş, yapı şeritlerinin aralarında kalan boşluklara geniş avlular yerleştirilerek dış mekan kullanımı korunaklı bir hale getirilmek istenmiş. Ayrıca bu şeritlerin farklı kotlara oturmasıyla eğimli topoğrafyayla da baş edilmek istenmiş.

Yerleşkenin birinci etabında inşası tamamlanan bütünleşik 4 fakülte bloğundaki mantık tüm yerleşke fakültelerinde aynı. Fakülteler de kendi içinde yerleşkedeki “şerit-yapılaşma” ilkesiyle koşut bir biçimde kendi içinde şeritler halinde tasarlanmış. Bu sayede kış şartlarında rahatlıkla kullanılabilecek ve derslikten çıkar çıkmaz öğrencilerin istifadesine sunulmuş olan iki kapalı bir açık avlu elde edilmiş. Bu şerit yapılaşmayı sağlayan fakülte kütlelerinde derslik, amfi, kütüphane gibi dolaşım yoğunluğu yüksek mekanlar yerleştirilmişken, şeritlere dik yönde üst katlara oturtulan ikişer katlı yapılarda ise dolaşım yoğunluğu daha az ve yerleşkenin gürültü ve yoğunluğundan yalıtılmaya işlev açısından daha çok ihtiyaç duyan akademik personel birimleri yerleştirilmiş. Bu kopuş yapılara strüktürel olarak da yansıtılmış ve şerit yapılaşmaya aykırı bir hamle ile mimari bir canlılık yakalanmak istenmiş. 4 m’lik konsolları ve fakültelerin açık ve kapalı avluları üzerinde açıklık geçerek strüktürel bir hareketlilik hedefleyen bu köprü-yapılar ayrıca fakülteler arasındaki muğlak fakülte ayrımını da ortaya çıkarmaya niyetlenmiş.

2007 yılında kurulan Süleyman Şah Üniversitesi yeni kampüsüyle birlikte büyüme hedefliyor, üniversitenin gelecek hedeflerinde belirlediği fakültelerin büyümesi talepler doğrultusunda farklılık arzedebilecek. Standart metrekarelerde tasarlanacak fakülte binalarının değişkenlik gösterebilecek kapasitelere cevap vermesi gelecek için her zaman sorun teşkil edecek. Zaman içinde kapasite yetersizliği veya boş kalma durumlarının önüne geçebilecek bir tasarım yaklaşımı projede benimsenmiş. Bu nedenle yerleşkedeki fakülte tasarımında bölümler arasında tam bir esneklik sağlanmış bununla birlikte akademik personele ait köprü yapılarla fakülteler arası fark da tamamen yok edilmemiş.

Büyük kütlelerde yakalanmak istenen strüktürel canlılık parapet korkuluklarından iç avlulardaki köprülere, merdivenlere kadar yerleşkenin tüm detaylarında hakim kılınmak istenmiş. Projelendirmedeki estetik kaygılar malzemenin olabildiğince “dürüst” kullanımı ve strüktürün dışa vurulması üzerine kurgulanmış.

Etiketler

Bir yanıt yazın