“Fabrikasyon Üretime Sahibiz Ama Butik Hizmet Sunuyoruz”

Yapı Malzemesi Söyleşileri serimize Tuna Ev Mobilyaları Tasarım Yönetmeni Ebru Neval Dikmen ile yaptığımız söyleşiyle devam ediyoruz.

Ezgi Can Cengiz: Öncelikle size tanıyalım.

Ebru Neval Dikmen: Adana doğumluyum. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü mezunuyum. Sonrasında bir süre sıcak cam üreticisi firmasında, cam ev eşyaları üzerine ve çeşitli dekoratif objeler alanında çalıştım. Daha sonra mobilya sektörüne geçtim. Öncelikle İnegöl’de başladım çalışmaya, 2004’ten bu yana sektördeyim. 2010’dan beri de Tuna Ev ve Ofis Mobilyaları’nda ürün tasarımcısı olarak görev alıyorum. Şu anda Tuna Ev’in ürün ve tasarım yönetmeniyim.

“Tasarım dediğiniz şey ‘problem çözme becerisi’ aslında”

 

2010 yılından bu yana “Tuna Ev” ile çalışıyorsunuz, kendi tasarım anlayışınız ile firmanın tasarıma bakışı nasıl örtüşüyor, ayrıldığı yerler oluyor mu?

Tuna Ev; marka olarak tasarımla var olan, köklü ve güçlü bir firma. Ofis ve projeli işler ile edindiği deneyim; Girsberger gibi bir dünya markası ile olan ortaklığı sağlayan yarım asırlık bilgi birikimi ile 2002’den bu yana ev mobilyası alanında da sektörün öncülerinden… Tasarım, tasarımcı ile çalışma disiplini, bizi öne taşıyan ve önde kalmamızı sağlayan en önemli faktör. Tasarımın ayırt edici özellik olduğu ortak paydasından yola çıkarak, marka değerlerini ve kimliğini ön planda tutarak çalışıyoruz. Tasarımı “problemlere çözüm alternatifleri üretmek” olarak tanımlayabiliriz. İlerlemenin ve fark yaratmanın ancak ARGE ve tasarım çalışmaları ile mümkün olduğu, insanlara bu şekilde ulaşılabileceği bilinci ile hareket eden bir firmayız. Bu anlamda eğilim analizleri ve sosyal çalışmaları takip ediyor; yurt içi ve yurt dışı fuarlarda gerek ziyaretçi gerek katılımcı olarak bulunuyoruz. Sürekli yeniliklerin içinde olmak, yeni fikirler ortaya çıkarmak ve sunmak anlamında bizi öne taşıyor. Tuna Ev olarak, oluşturduğumuz, müşterilerimiz tarafından beğenilen ve takip edilen bir çizgimiz var ve bu şekilde devam ediyoruz. Gerek bünyemizde bulunan, gerekse bizimle “freelance” çalışan tüm tasarımcı arkadaşlarımız, Tuna kurumsal kimliğini yansıtan ürünler verir zaten. Önemli olan firmanın kimliği…

Bir tasarımcı için “bir firmaya bağlı olma”nın artıları, eksileri nelerdir?

Firma bünyesinde olmak ya da “freelance” tasarım yapmak farklı güçlü noktaları olan çalışma biçimleri… Firma bünyesinde olmak, tasarımcıya hedef kitleyi tam anlamıyla kavrayarak hareket edebilme şansı sağlıyor, aynı şekilde firmanın güçlü yönleri, kimliği konularında fikir ve söz sahibi olduğunuzda, doğru ürüne ulaşmak kolaylaşıyor. Aynı zamanda üretim açısından baktığımızda üretici bir firmada, üretimin içinde olmak, tüm noktalarına hakim olduğunuz alanda alternatif çözümler üretme şansınızı da arttırıyor. Bununla beraber freelance çalışan bir tasarımcı da dış göz olarak farklı bir bakış açısı getirebiliyor. Üretimde farklılaşmayı motive edebiliyor. Tuna Ev olarak farklılıkların gücüne inanıyoruz ve iki çalışma disiplininin de güçlü noktaları ile markamızı yönetiyoruz. Artılar ve eksiler şeklinde net bir tablo ortaya koymanın doğru olmadığı inancındayım, daha ziyade kişisel tercih diyebiliriz. Bir tasarımcı olarak yaratıcı gücünüzü en doğru hangi yöntem ile ortaya koyduğunuza inanıyorsanız o çalışma şeklini benimsemeniz gerekiyor.

Bir mobilyanın tasarımını tam olarak ne kadar sürede tamamlıyorsunuz? Seri üretime geçecek bir ürünün takvimi tasarım takviminizi nasıl etkiliyor?

Ev mobilyası tasarım sürecini birkaç aşamada değerlendirebiliriz. Eğilim analizleri ve ürün gamı karşılaştırmaları sonucunda ortaya çıkan tabloya göre oluşturulan yeni ürün “brief”leri birinci aşamadır. İkinci aşamada oluşturulan “brief”ler üzerinden değerlendirmeler ve piyasa araştırmaları özelleştirilir. Üçüncü aşama eskizler üzerinden tasarım fikirleri oluşturma sürecidir. Ortaya çıkan taslaklar üzerinden, tasarım bölümü ilerleyeceği yola karar verir ve ürün ya da ürün grubunu tamamlar. İlgili sunumlardan sonra prototip aşamasına geçilir, prototip tamamlandıktan ve tasarım tarafından kontrolleri yapıldıktan sonra Satış ve Pazarlama Bölümü başta olmak üzere ilgili bölümleri içeren bir ürün tanıtım toplantısı yapılır ve onaydan sonra ürün gamına eklenir. Tuna Ev olarak koleksiyonumuzu yenileyerek mağazalarımızda sergilemeye başlama sürecimiz yaklaşık 4-5 aylık bir çalışma sonrasında oluyor. Bunun dışında koleksiyona ürün eklemeleri ve ürün grubu genişletme çalışmaları daha kısa süreçlerde tamamlanarak müşterilerimiz ile buluşuyor.

“Sadece küçük metrekareye ya da sadece çok geniş metrekarelere hizmet veren bir firma değiliz”

 

Kentsel dönüşüm nedeniyle küçülen metrekarelerde mobilya tasarımı insan ihtiyaçlarını nasıl çözüme kavuşturuyor?

Birkaç senedir yapı sektörü çok ciddi bir ivmeyle ilerliyor. Kentsel dönüşüm bu ivmeye ciddi katkı sağlamış durumda. İnşaat sektöründeki bu ivmelenme, biz; mobilya sektöründekilere de avantaj olarak geri dönüyor. Beklentiler, ihtiyaçlar değişti, evet. Metrekareler gerçekten küçülüyor ancak hane halkının ihtiyaçları o kadar hızlı değişmiyor. 3+1 evde dört-beş kişi yaşıyor. Bu anlamda bizim tercihimiz, firma kültürümüzden gelen yöntem ile koleksiyonlarımızda yer alan ürünlerin farklı ölçü alternatiflerini sunmak oluyor. Sadece küçük metrekareye ya da sadece çok geniş metrekarelere hizmet veren bir firma değiliz. Evet, fabrikasyon üretime sahibiz ama bu hizmeti butik anlayışla sunuyoruz. Bu şu demek: Beğendiğiniz modelin aynı lezzette ancak farklı ölçülerde, farklı kurgularla sunulabilen alternatiflerini de tasarlıyor ve ürün grubuna ekliyoruz.

Biz müşterimizle olan ilişkimizde ihtiyaçları en baştan belirlemeye ve ona göre önerilerde bulunmaya çalışıyoruz. Ev planı ya da sadece bir salon planı, ihtiyaca göre, söz konusu plan üzerinden mimari destekle ilerliyoruz. Genel “ev mobilyası alışverişi” algısı; mağazaya gidilir, ürün beğenilir ve alınır, eve geldiğinde uygun olduğu alana yerleştirilir ve gerekiyorsa diğer eşyalar yeni ürüne göre yeniden düzenlenir; şeklindedir. Bizim izlediğimiz yol ise bunun tam tersi.

Ekibimizle beraber plan üzerinde çalışarak, beğendiğiniz modelin alternatifleri arasından uygun olanları seçerek yerleşimi tamamlıyor ve sizin için üretiyoruz.

Örneğin; web sitemizde Fortunella kanepemizi beğendiniz ve mağazamıza geldiniz. Mağazamızda ürünün 288 cm x 288 cm ölçülerindeki köşe kurulumu ilginizi çekti ancak alanınız daha küçük bir kuruluma ihtiyaç duyuyor. Fortunella kanepe ailesinin modülleri arasında bulunan alternatiflerden size uygun ölçülerde oluşturulan köşe kanepeyi, seçtiğiniz kumaşlar ile üretip sunuyoruz. Böylelikle küçülen metrekarelerde aynı lezzeti taşıyan mobilyaları evinizde kullanabiliyorsunuz. Yeni binalarda özellikle salonlar gittikçe küçülüyor, oysa yaşam kültürümüz büyük aile sofralarının güzelliğini destekleyen bir yapıya sahip. Bu tip durumlarda sadece ihtiyaç halinde açılarak büyüyen, kullanım dışında kapalı hali ile hareket alanımızı kısıtlamayan ürünler öneriyoruz. Yine aynı şekilde gerek açılabilen gerekse sabit masalarda alternatif ölçüler oluşturuyoruz. Böylelikle beğendiğiniz tasarımı evinize uygun bir modülasyonla alıyorsunuz. Aynı zamanda 100’e yakın kumaş alternatifimiz var. Sizin seçtiğiniz kumaşı seçtiğiniz kanepeye, seçtiğiniz dokudaki ahşabı seçtiğiniz mobilyaya uygulayarak da hizmetimizi tamamlıyoruz. Bu anlamda küçülen metrekarelerde aynı şıklığı ve Tuna Ev lezzetini müşterimize sunuyoruz.

Her şey dahil satışlarla iç mekan tasarımları tek tipleşiyor mu?

Her şey dahil satışlarda belirlenen konsepte göre cevap değişiklik gösterebilir. Biz, dahil olduğumuz projelerde çözüm ortaklarımız ile birlikte planlar üzerinden alternatifli paketler belirleyerek ilerliyoruz, üretim ve sunum alışkanlığımızdan vazgeçmiyor ve yine müşterimize renk, doku ve kumaş seçimini bırakıyoruz. Tersi bir yöntem izlendiği takdirde en iyi ihtimalle otelde yaşadığınız hissine kapılacağınız inancındayız. Ancak diğer taraftan bakıldığında, ev mobilyası alışveriş alışkanlıkları açısından değerlendirirsek, seri üretimde müşteriye fazla alternatif sunulmadığından “tek tip” mobilya her şey dahil konseptinden bağımsız olarak ülkemizde var olan bir gerçek. Tuna Ev olarak biz diyoruz ki, kent yaşamında evde geçirdiğimiz zamanlar çok azaldı; bu yüzden de evde geçirilen zaman çok değerli. Bu nedenle konsept her ne olursa olsun, kişinin kendisini rahat hissettiği bir mekana sahip olma hakkı var. Bu çerçevede paketlerimizi oluşturalım ama alternatif ekonomik aralıklarda ürün gruplarımızı belirleyip renk ve doku seçeneklerini açık bırakarak…

Ürünlerinizde kullandığınız materyalleri neye göre seçiyorsunuz?

Herhangi bir tasarımı malzemeden bağımsız düşünmek mümkün değil. Doğal ahşap, lake ve melamin olmak üzere 3 alternatif malzeme grubumuz var. Metal yönümüz de güçlü olduğu için bunu da sayabiliriz ayrıca koleksiyonlarımız için kumaş ve deri kartelalarımız da bulunuyor; bahsettiğim malzemeler standartlarımız. Bunun yanı sıra trende, oluşturduğumuz “brief”e göre eklediğimiz yan malzemeler oluyor. Standardımızda olmayan ama ileriye yönelik var olması gerektiğine inandığımız malzemeleri ürünlerimizde kullanıyor ve kataloğumuza alıyoruz. Aynı şekilde malzemelerin renk ve doku eklemelerini de aynı bilinç ile yapmaktayız. Burada dikkat ettiğimiz diğer konu da yeni eklenen malzeme ya da kumaşların hâlihazırdaki ürünlerle uyum sağlayabilir olması. Müşterilerimize sunduğumuz esneklik nedeniyle her ürünümüzün bu üç farklı gruptan da aynı lezzette çıkabiliyor olması lazım. Kriterimiz bu. İkinci olarak döşemeli gruplarda yine aynı butik anlayışla, “Siz modeli ve kumaşı seçin, sadece sizin için üretimini yapalım” diyoruz. Bu anlamda da ürünlerimizle uyumlu bir kartelamız var. Belirlenen kartelada her sene eklemeler ve eksiltmeler olabiliyor. Bu da yönelimler ve gelişmeler ile ilgili. Şu anda 2017 Ocak ayındaki İSMOB Fuarı’na hazırlanıyoruz. Tamamen yeni trendler, olması gerekenler üzerinden.

Seçiminizi yönlendiren faktörlerden (ürünün kullanım amacı, vereceği his, sahip olacağı görüntü gibi) hangisine öncelik vereceğinize nasıl karar veriyorsunuz?

Bu kriterlerin hepsi öncelikli. Müşterinin ürün ile bağ kurması gerekiyor. Biz koleksiyonlarımızda hisler üzerinden de ilerliyoruz. Son koleksiyonumuzu üç tema üzerinden geliştirdik; tanıdık, zamansız ve romantik… Herhangi bir ürünün ihtiyacınızı karşılaması, hayatınızı kolaylaştırması olmazsa olmaz bir durum. Ancak satın alma kararı ürün ile bağ kurabildiğinizde gerçekleşiyor. Bu her ürün için geçerli, ancak mobilya kullanım süresi ve değiştirme sıklığı açısından baktığınızda daha farklı. Ev mobilyası sizin için çok değerli olan yaşam alanınızı bütünlüyor. Bu anlamda içinde kendinizi keyifle yaşarken hayal edebildiğiniz, belki biraz iddialı olacak ama baktığınızda gülümseten ürünler, kısaca hislerinizi harekete geçiren ürünlere yöneliyorsunuz. Bu anlamda hisler ürünü tamamlıyor ve tanımlıyor.

Söyleşi için teşekkür ederiz.

Etiketler

Bir yanıt yazın