"Belli bir kesime hitap eden değil, hepimizin olan bir 'Oda' için" mottosuyla yola çıkan bir grup mimar, Mimarlar Odası Ankara Şubesi mevcut yönetimine karşı seçime girecek.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin yeni yönetimi için yapılacak seçimler yolunda mevcut yönetime bir rakip çıktı. “Apolitize olmayan ama herhangi bir siyasi görüşün güdümünde de olmadan birleştici bir tavırla” yola çıktıklarını ifade eden ekip, herkesin sahiplenebileceği bir Oda’nın nasıl olabileceği üzerine fikrini söylemek isteyenleri de http://www.nasilbiroda.com/ adresinde yer alan açık platforma davet ediyor.
Karşı aday grup kendini şöyle tanıtıyor:
Belli bir kesime hitap eden değil, hepimizin olan bir “Oda” için.
“Gelin hep birlikte inşa edelim!” şiarıyla, “Nasıl Bir Oda?” adıyla odanın, mimarlık mesleği ile ilişiği olan tüm bireyleri tek çatı altında birleştiren ve hiçbir bağlamda ayrımcı politika gütmeyerek meslektaşların birbirleriyle ve odayla olan ilişkilerini güçlendirici bir platform olarak kullanımını sağlamayı, apolitize olmayan ama herhangi bir siyasi görüşün güdümünde de olmadan birleştirici bir tavır sergileyerek yola çıktık.
Taraf olmaktan, söylemlerden; onların oluşturduğu durumların analizlerini çıkarmaktan artık yorulduk sanırım… Üç aşağı beş yukarı kapital sistemin bizi ne hale getirdiğinin herkes farkındadır diye umuyoruz. Politikanın üzerimize yapıştırdığı ya da kendimizin yarattığı, ağır metal parçalardan kurtulmak asıl istediğimiz. Erk’i elinde tutma isteğini birlikte dönüştürmek… Dönüştürdüğümüz şey gücü’nü insandan almalı.
Politika böylesi bir örgütlenme içerisinde hiçbir zaman amaç olmamalı. Onu bir “araç” olarak görmeyi başarabilirsek, insani olana ulaşabiliriz. Şu an yaşadığımız çağın en önemli problemi değil mi “insan” olmayı yi-ti-rişimiz. Tıpkı bir bilim kurgu filminin inşası gibi. Olmayanı ya da ardında olanı, görünür kılmak asıl amaçlanan.
Örgütlü bireyler olarak yapmamız gereken şey yüzeydeki ile ilgilenmekten çok, onu görünür kılan nedenleri ortaya çıkarmak ve sonrasında “nasıl” sorusuna bir cevap aramak. Bu süreçte gerekli yıkımları gerçekleştirmeye çalışmak ve kişinin kendini yeniden kurmasına olanak sağlayabilmek…
Kavramlar matematiksel denklemler olarak ele alınmamalıdır. Kendi bireyselliklerimiz ve çoğul olma durumunu aynı anda yaşayabileceğimiz bu zemini “birlikte” oluştura-bilmek…
Bu köprüyü hem mimarlar, hem öğrenciler hem de birbirleri arasında kurma çabası…
Yol yalnız, yol sessiz, yol zamansız…
Hepimiz bambaşka yollara çıktık, arıyoruz deniyoruz. Aradığımız şey çok basit, insan’da değişmeyen… Bu öz’ü kavrabildiğimiz oranda çözümlerimiz de sadeleşiyor. İnsan’ı bulmaya yönelik bir yolculuk bahsettiğimiz.
Yan yana değil, temas halinde, birbirimizden haberdar olarak yürümek. Hep birlikte bunun yöntemini elde edelim istiyoruz. Bu zemini; hareketli birbiri içine akan platformlar haline dönüştürmek istiyoruz. Tek olandan, “biz” yaratmak değil, tek olanın birbiri ile kurduğu ilişkiyi tasarlayarak “hepimiz” olmak istiyoruz. Kabuklaşmış tekel sistemleri kırmanın oldukça zor olduğunun farkındayız. Ancak bir kıvılcım olması gerekiyordu artık bu kabuğu kırmak için. Biz bunu yaptık.
“Nasıl bir oda?” sorusuna katkıda bulunacak fikirleriniz varsa şuradan alalım.