Binaları Giymek

Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nden Doç.Dr. Havva Alkan Bala Fark Yarat Mimari Tasarım Atölyesi'nin "Binaları Giymek" defilesini anlatıyor.

Bazen sınırları aşmak, kutunun dışında düşünmek daima içine girdiğimiz binayı üzerimize giymekledir. Mimarlık eğitimi sanıldığı gibi yalnızca binalarla ilgili olmayıp, düşüncenin ve hayallerin sınırlarını zorlayan bir tasarlama eylemidir. Bunun farkındalığında olan pek çok mimarlık okulu “binaları giydi”. İtalya’da ve Almanya’da mimarlık okullarında mimarlık eğitiminin bir parçası olarak binalar ve moda bağlamında çalışmalar yapıldı.

Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü’nde 2015-2016 Güz Yarıyılı’nda Doç. Havva Alkan Bala ile Yrd.Doç.Dr. Bilgehan Yılmaz Çakmak yürütücülüğünde Fark Yarat Mimari Tasarım Atölyesi’nde yan proje olarak binalar giyildi sonrasında ise Mimarlık Fakültesi’nde bir defile hazırlandı ve sunuldu.

Fark Yarat Mimari Tasarım Atölyesi’nin tüm sürecine büyük bir gönüllükle ve verimlilikle Mimar Hazal Biçer ve Navid Khaleghimoghaddam katkılarını verdiler. Moda tasarımcısı Zeynep Efser Başaran ile Selçuk Üniversitesi Sanat ve Tasarım Bölümü’nden Doç.Dr. Emine Nas ise sunumları ile sürece katıldılar.

Türkiye’deki mimarlık okullarında da daha önce binalar giyildi. Bir başka ifade ile FarkYarat Mimari Tasarım Atölyesindeki çalışma “yeni değil”… Binaları giyinmek “yeni değil ama ilk” çünkü Konya ve Selçuk Üniversitesi Mimarlık Fakültesi eğitim bağlamında bu çalışmanın eğitimin tarafları ve taraf olmayanları açısından beklenen ve beklenmeyen geribildirimleri ufuk açıcı bir süreci tanımlamıştır. Özellikle öğrenci merkezli aldığımız geri bildirimler binaları giyinmenin “yeni ve farklı” olduğu izlemini uyandırmıştır. Bu izlenimleri paylaşmadan önce mimarlık ve modanın kuramsal ve tarihi altyapısına kısaca göz atmak faydalı olacaktır. Mimarinin moda tasarımına yansımasını hakkında daha ayrıntılı bir çalışma yine yürütücü ekip tarafından Mimarlar Odası Konya Şubesi’nin Yerel Süreli Mimarlık Kültürü Dergisi MİMARAN Yıl: 9 Sayı: 12 Güz 2016 için kaleme alınmıştır. Arkitera.com okuyucuları dilerlerse o çalışmadan daha farklı açılımlarla ayrıntılı bilgi alabilirler. İnsanoğlunun giyinme öyküsü incelendiğinde işlevsel, çevresel ve kültürel faktörlerin etkili olduğu ve giyinmenin evrimsel bir süreç geçirdiği görülmektedir. Tıpkı mimaride olduğu gibi giyinme ve modanın da temelinde insan gereksinimleri yer almaktadır. 

İnsanın bedenini ve daha sonra çevresini sonsuz boşluktan ayrıma/koruma/sınırlama eylemlerinde giyinme ve mimari eş zamanlı olarak gelişmekte ve birbirini etkilemektedir. Tarih öncesi çağlarda kıyafet bedeni koruyan giyilebilir bir barınak niteliğindeydi. Zamanla bu giysi-barınaklar ilkel yapıların oluşumuna doğru evrilmiştir. Adolph Loos “Giyinmenin Prensipleri” başlıklı makalesinde (1898), tarih öncesi giyisilerin aslında basit barınaklar olduğunu, ilkel insanın hem estetik hem de fonksiyonel olarak “ev” kavramını yaratırken giysilerdeki tekstil malzemeden ilham aldıklarını anlatmaktadır. (Loos A. 1898). 

Antik Yunan’da kıyafet ve mimarinin insan figürü oranlarıyla bir harmoni içinde tasarlandığını görmekteyiz (Hodge B., Mears P). Sınıf farkı, güç, gösteriş ve ihtişamın moda olduğu 1800 lerden sonra, moda, modern mimarinin gelişiminde de çok önemli bir rol oynadı. Modern mimarinin temellerinin atıldığı 19. Yy da moda, en önemli simgelerden biriydi. Frank Lloyd Wright, Le Corbusier, Walter Gropius ve Ludwig Mies van der Rohe gibi modern mimarinin babası olan mimarlar, tasarımlarını süslemelerden arındırarak, sade yalın ve gösterişten uzak güzelliği bulmayı hedeflemişlerdir. “Less is more” anlayışı ile yapıları, tıpkı vücuda iyi oturmuş bir takım elbise gibi düşünerek modern mimarinin ilkelerini oluşturmuşlardır (Çakmak ve diğerleri 2015)


Modernizm, 1930-1980 kadın ve erkek modası


Modernizm, Stella McCartney Fashion Show Paris 2010


Solda: Marchesa 2008 Sonbahar/Kış Koleksiyonu http://www.themagger.com/moda-sanattan-alinan-ilham/
Sağda: Hiroko Masuike for The New York Times, Don Ashby Sir Norman Foster’s Hearst building echoed in a spring 2009 look from Gareth Pugh https://tylerjadineinteriordesign.wordpress.com/2015/11/18/the-lecture-series-fashion-and-architecture/

Moda ve mimarlık çok değişik perspektiflerle özellikle son yıllarda gerek mimarlar gerekse modacılar arasında çokça tartışıldı ve tartışılmaya da devam edecek gibi görünmektedir.

Moda ve mimari, tarihsel süreçte, sürekli etkileşim halinde olan ve birbirinden beslenen iki ayrı sanat ve bilim alanı olarak “insan” ve “tasarım” kavramlarına odaklanmaktadır. Bu bağlamda Selçuk Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 2.sınıf 3. yarıyıl öğrencilerine mimariyi moda üzerinden anlamak amacıyla bir atölye çalışması yaptırılmıştır. Mimariden okuma noktasında tümden gelimci, moda tasarımında yansımaları noktasında ise tüme varımcı bir yaklaşımla bakmayı amaçlayan bu çalışma, mimarlık öğrencilerine tasarımın izlediği yolun farklı alanlarda nasıl eş zamanlı ilerlediğini göstermeyi hedeflemektedir. Tasarım süreci, mimari eserlerden ve mimarın kimliğinden yapılan okumalar ile elde edilen kodlardan yola çıkarak izler elde etmeyi ve bu izlerin moda tasarımında yansımalarını bularak alternatif tasarımlar üretmeyi kapsamaktadır. Fark Yarat Mimari Tasarım Atölyesinde öncelikle moda ve mimarinin tarihsel süreçteki etkileşimi üzerinde durulmuştur.

1. Aşama: Moda ve mimarinin tarihsel gelişimi

Doğaya, çevreye, dokulara ve yapılara moda gözüyle bakabilmek ve giyim üzerinden mimariyi görebilmek amacıyla moda kalıplarıyla mimari dokuya bakış çalışması yapılmıştır. Bu aşamada çevrede bulunan tüm mimari elemanların tekstür elemanı olarak kullanılmasını deneyimlemişlerdir.

2. Aşama: Mimari doku ve elemanların tekstürde kullanılması

Yapılan araştırmalar sonucunda, mimari vizyonu ve yapılarıyla sembol haline gelen ve yapıtlarıyla mimarlığın gelişimine yön veren tarzları ve kimlikleri belirgin 40 adet mimar içerisinden seçilen mimarlara ve yapılarına ait analiz ve sentez çalışmaları yapılmıştır. 

Bu doğrultuda mimarları, yapıları ve mekanları anlamak ve yorumlamak amacıyla her öğrencinin kendi seçtiği mimarın kimliğini ve eserlerini analiz etmesiyle tasarım süreci başlatılmıştır. Yapılan okumalar ve çıkarımlar sonucunda mimarlara ve yapılarına ait tasarım kodları elde edilmiştir.

Binaların geometrisi, dokusu, malzemesi, açıklıkları, oranları, cephe karakteri, plan çözümü, dolaşım şeması, cephe karakteri, tekrar eden öğeler, renk, ışık, çatı tipolojisine yönelik analizler yapılmıştır. Bu analizlerin tasarımda kullanılabilir veri haline dönüştürülmesi çalışması yapılmıştır.

3. Aşama: Seçilen mimarların tasarım kodlarının oluşturulması

Mimarların kimliğinden ve tasarım yöntemlerinde oluşturulan tasarım kodları, eskiz çalışmaları ile kıyafet, aksesuar ve tasarım ürünü haline dönüştürülmüştür. Tasarımlar, maket, model ve tasarımcılar üzerinde prova edilmiştir.

4. Aşama: Eskiz, tasarım, model ve prova süreci


Ara sınav değerlendirmesi olarak eskiz, tasarım, model ve prova sürecinde önerilen kıyafet tasarımlarının bir defile ile sunulması beklenmiştir. Binaların yapım yılına göre 18 farklı ürün defilede yer almıştır.

  1. Antoni Gaudi (Sagrada Familia, 1882)
  2. Adolf Loos (Khuner Villa, 1928)
  3. Le Corbusier (Villa Savoye, 1929)
  4. Alvar Aalto (Villa Mairea, 1937 – 1939 )
  5. Philip Johnson (Glass House,1949)
  6. Frank Lloyd Wright (Guggenheim Müzesi, 1956 – 1959)
  7. Alvar Aalto (Maison Louis Carré, 1957 – 1960)
  8. Frank Lloyd Wright (Beth Sholom Congregation, 1959)
  9. Peter Eisenman (House 6, 1975)
  10. Mario Botta (La Casa Rotonda, 1980 – 1982)
  11. Richard Meier (Jubilee Church, 1996)
  12. Daniel Libeskind (Yahudi Müzesi, 1999)
  13. Frank Gehry (Experience Music Project, 2000)
  14. Santiago Calatrava (Tenerife Opera Binası, 2003)
  15. Rem Koolhaas (Seattle Center Library, 2004)
  16. Mario Botta (Tschuggen Termal Otel, 2006)
  17. Zaha Hadid (Haydar Aliyev Kültür Merkezi, 2012)
  18. Emre Arolat (Sancaklar Camii, 2013)

Moda ve Mimarlık arakesitinde çağdaş ve literatürde yer alan mimarların tasarım yaklaşımları ile anlama, yorumlama ve adapte etme deneyimini yaşayan mimarlık öğrencileri,

  • Takım çalışması yapmayı,
  • Mimarlığın yalnızca bina tasarlamakla değil güçlü tasarım becerisi ile ilintili olduğunu,
  • Mimarlıktaki tasarım becerisinin başka disiplinlere kolaylıkla aktarılabileceğini,
  • Modanın mimarlıkla güçlü bağını,
  • Ürettikleri tasarımların tüm fakülteye sunulmasının bir artı değer oluşturduğunu,
  • “Utanma, sıkılma, çekinme” duygularının üretme, emek verme, sunum becerisi, özgüven ile aşıldıktan sonra edinilen kazanımların yaşam boyu kullanılabileceği farkındalığını kazandılar.

Başlangıçta “Defileye çıkmaktansa, ölmeyi tercih ettiğini” söyleyen bir erkek öğrenci, çalışmanın sonunda “bu deneyimden sonra kendi projemi yüzlerce kişiye her türlü ortamda sunmaktan asla korkmayacağımı biliyorum. Bu çalışma bana büyük bir özgüven kazandırdı” sözleri belki de bu çalışma sürecinin en önemli kazanımıdır.

Bitiş Yerine
“Binaları giymek” mimarlık ve moda arakesitinde mimarlık öğrencilerine önemli bir tasarım deneyimi ve kişisel güven kazanımı sağlamıştır. Bu projeyi eğitimci ve öğrenci olarak daha iyi anlamak için aşağıdaki linkten takip etmenizi tavsiye ettiğimiz Harvard Universitesinde Calvin Klein’in mimarlık ve moda hakkındaki konuşması önemli görünmektedir. http://www.archdaily.com/777539/calvin-klein-lectures-on-the-role-of-architecture-infashion

Bu konuşmayı maalesef çalışmayı tamamladıktan sonra keşfettik. Moda ve mimarlığın güçlü bağını bu çalışmada belki de yeterince paylaşamadığımız, aktaramadığımız, anlatamadığımız içeriklerini bu konuşmada daha incelikli ve derinlikli bir şekilde bulacaksınız.

Kaynaklar

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın