BEDAŞ’ın elektrik faturalarını ödemeyen Cem Vakfı aleyhine açtığı davanın temyiz edilmesi üzerine konuyu görüşen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, cemevlerinin ibadethane sayılması gerektiğini belirterek yerel mahkemenin kararını bozdu.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, BEDAŞ’ın Cem Vakfı’na ait cemevine kestiği elektrik faturalarının ödenmesi ile ilgili davada, cemevlerinin ibadethane sayılması gerektiğini belirterek yerel mahkemenin kararını bozdu. AİHM’in daha önce Cem vakfı’nın yaptığı başvuruda verdiği karara atıf yapılan kararla cemevleri ile ilgili yeni bir dönemin başlayacağı belirtildi.
Milliyet’ten Kemal Göktaş’ın haberine göre BEDAŞ (Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ), Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi (Cem) Vakfı aleyhine 2007 yılı içerisinde ödemediği 10 elektrik faturası için icra takibi başlattı. Vakıf ise ödeme emrine “fatura tahakkuk ettirilen yerin bir ibadethane olduğu için elektrik kullanım bedeli talep edilemeyeceği” itirazında bulundu. Yasaya göre itiraz üzerine icra takibinin durması nedeniyle, BEDAŞ, itirazın iptaline karar verilmesi için Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı.
Vakıf avukatı, bu davada, elektrik faturası gönderilen binada cemevi olduğunu belirterek “Elektrik Piyasası Kanunu’na göre ‘toplumun ibadetine açılmış ve ücretsiz girilen yerlerin aydınlanma giderlerinin Diyanet bütçesinden karşılanması’ gerekmektedir” görüşünü savundu. Vakıf, binada cemevi, cenaze hizmetleri bölümü ve aşevi olup olmadığı konusunda keşif yapılmasını istedi. Talebi reddeden mahkeme BEDAŞ lehine karar verdi ve Vakfın itirazını kaldırdı.
“Tartışılamaz ibadethane”
Vakıf tarafından temyiz edilen karar ise Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından oybirliği ile bozuldu. Dairenin kararında olaydaki temel sorunun cemevlerinin statüsü olduğuna dikkat çekildi. Anayasa’nın uluslararası anlaşmaların iç hukuk normu sayıldığına ilişkin düzenlemesi ile eşitlik ve din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin maddelerine atıf yapılan kararda şöyle denildi:
“Tüm Alevi toplumunca kabul gören cemevleri, Alevi-İslam inancına sahip yurttaşların ibadet mekanıdır. Bu ibadet şekli Anadolu’da yüzyıllardan beri böyle süre gelmiştir. Öncelikle, bir mekanın ibadet yeri sayılıp sayılmamasının münhasıran o inanca tabi insanların taktirinde bulunmalıdır. Alevi inancına mensup insanlarının inanç ve ibadet merkezlerinin cemevleri olduğu, Alevilerle birlikte tüm toplum kesimleri tarafından kabul edilmiş bir olgu ve gerçekliktir. Cemevlerinin bir ibadet merkezi olduğu, Anadolu Alevilerinin gelenek ve kültürlerini yaşatmak üzere kurulduğu tartışma konusu olmaktan uzaktır. Alevilik, Orta Asya’da ortaya çıkmış ancak büyük ölçüde Anadolu’da gelişmiştir. İki önemli tasavvufçu olan Hoca Ahmet Yesevi ve Hacı Bekteşi Veli bu dini hareketin ortaya çıkmasında oldukça etkili olmuş, kaynağını Türk toplumu ve tarihinden almıştır. Alevilik ve Alevilerle ilgili sorunlar ülkemizde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargılama konusu olmuştur. Nitekim, Cem Vakfı/Türkiye davası, somut olayla bire bir örtüşmektedir. Her iki davanın tarafları aynı olup, konuları benzerdir. Bu davada ülkemizin, İnsan Haklan ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin 9 ve 14. maddelerini ihlal ettiğine hükmedilmiştir. Tüm bu maddeler ve özellikle Uluslararası Sözleşme hükümleri ile birlikte normatif düzenlemeler kapsamında hukuki olgulara göre; cemevlerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 14. maddelerine aykırı olduğunu bildirir AİHM’in Cem Vakfı kararı da dikkate alınarak, davalı vakıfta, alanında uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak; sözkonusu vakfın ibadethane kapsamında değerlendirilecek bu bölüme ait aydınlatma giderleri tespit edilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.”
CEM Vakfı avukatı Erhan Aslaner, kararın Türk hukuk tarihine geçecek “yeni ve tarihi” bir karar olduğunu belirterek şunları söyledi: “Karar, gerekçesine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni alarak evrensel hukuk ilkelerine uymuştur. Ayrıca ibadethane tanımını o inanç mensuplarına bırakması ve bu tanımlamayı başkalarına bırakmaması çok önemlidir. Kararla cemevlerine diğer ibadethaneler gibi her türlü yardım yolu açılmıştır. Örneğin elektrik giderleri Diyanet bütçesinde karşılanacak, belediyeler cemevlerine yer tahsisi konusunda imar kanunundan kaynaklı sıkıntılar aşılmış olacak.”