Yerden Yüksek Çocuklar ile Mimarlık Topluluğu 2 senedir gördüğü, şaşırdığı, yanında ve karşısında durduğu durumları anlatmak ve farklı coğrafyalarda öğrenciler ile birlikte üretmek için 15 Haziran – 02 Temmuz 2015 tarihlerinde Yerden Yüksek Domino adını verdikleri ülke turundan izlenimleri bildiriyor.
18 günde 11 şehirde 118 çocuk ve 126 katılımcı ile birlikte birçok konuyu oradaki öğrencilerle farklı yerlerinden tutan ve önümüzdeki dönemin hazırlıklarına başlayan topluluğun 6400 kilometrelik yolundan anlatacaklarını, yurttan izlenimlerini merak edenleri aşağıya davet edelim.
Halimize baksanıza efenim;
-her ay bir skandal haberle yollara döküleceğimize,
-oylar sayılıp haritada şüphe senaryolarına girişeceğimize,
-stüdyoda tasarım süreçlerinin “arkitektonik” hallerinden yakınacağımıza,
-binlerce kişiye yaka kartı bastırıp günler süren seminerlerle aydınlanacağımıza,
-manifesto yazıp bırakacağımıza …
kalkmışız çocuklar diye tutturmuşuz, hem de eğitim sistemi artık eskisi gibi değilken !
Öğrenmenin hallerini sorgulamadan tepeden kararlarla aldığımız eğitimin kendisini ya da çok da farklılaşıyormuş gibi alternatiflerini tartışıp, kişisel ve kitlesel tatminlerimiz yerine gelince haz almaya alışığız ya; varsın sorumluluklarımız kalbimizi, kılıflarımız bedenimizi, söylemlerimiz dilimizi aşındırsın dursun !
Peki bunca olan bitenin yanında bu bir kaçış mıdır ?
John Zerzan “Gelecekteki İlkel” kitabında şöyle der :
“…En büyük ‘kaçış’ bile esas olarak yine çarpık güncele hizmet eder. Sennet bu kaçışı ‘psikolojinin burjuva yaşamda giderek artan önemi’ olarak adlandırmıştır ve bu olgu onun hakim bir din olarak yükselmesine dayanmaktadır. Çünkü psikoloji insanların maruz kaldığı koşullardan bir bütün olarak toplumun sorumlu olduğunu reddetmektedir…”
Kaçmak ile güncele hizmetin tersten okuması salınım ile güncelin kökenine yaklaşmak mıdır ? Güncelin kökeni nedir ? Güncelin aktörleri kimlerdir, nereden çıkarlar, hangi kodlara sahiptirler ?Kodlar nerede başlar, nerede rutinleşir ve güncele ulaşır ? Peki salınmak nedir ?
Biz Yerden Yüksek olarak kafa patlattığımız sorunların yani güncel hegemonyanın kökenine, üretildiği yere ve aktörlere salınıyoruz ve fiziksel gücümüz yettiğince tartışmaya çalışıyoruz !
Bu aktörler ilkokul müdür yardımcısından Buggs Bunny ve Çanakkale şiirlerinin iç içe olduğu kiç duvarlara, tebeşirin çıkardığı sesten İstiklal Marşı için sınıfların dizildiği ceplere, cebelleşen çocuklardan önden yatırımcı ailelere, ya- ile başlayıp -sa ile biten cümlelerin sahibi tüm sakındırma ustalarından sınıf öğretmenlerinin not defterlerine, masumiyet arayüzü olarak çocukları kasıtlı-politik istismar unsuru olarak kullanan bilmemne çatısı altındaki yasa koyuculardan tutun da bürokratik aktörlerin poz verme yarışlarına ve daha birçok unsura kadar salınabiliyor !
Kodların rutin üretimini hali hazırda engelleyemesek de, bu sistemin kendisi ile yüzleşebilir, anlık hatalar verdirebilir, kafa karıştırabilir ve boş zaman kavramını karşılıklı öğrenme hallerine dönüştürebiliriz. Bir şey öğretmeye haddimiz yok fakat etkileşmeye hakkımız var dedik ve farklı çalışma biçimleriyle neredeyse 2 seneyi bitirdik.Bu sürecin ilk yılını çocukları ve beraberindeki tüm sistem elemanlarını tanımak adına veriler edinme yılı olarak geçirdik ve 10 deneme çalışması ile farklı yer ve zamanlarda farklı yaş grupları ile çalıştık ve bunun üzerinden çıkarımlara vardık. Takip eden yaz dönemini ise çıkarımlardan edindiklerimizi denemek adına 6 deneme çalışmasına ayırdık ve birinci senemizi “Amiplerin Gereksizlikler Ülkesi” sergisi ile bitirdik. Tüm bu deneme çalışmalarının ışığında bir konu başlığı üzerinden kendi düşüncelerimizi eylem basamakları haline dönüştürerek aynı çocuk grubu ve çevresi ile tüm seneyi geçirdik.Mandala serisini Beykoz Mahmut Şevket Paşa Köy Okulu’nda sonlandırmak üzereyiz fakat bu sürecin sonunu çocukların kendiliğinden üretecekleri mekanı onlarla birlikte tasarlayarak getireceğiz hem de yukarıdaki salınımlardan biri olan prosedür kategorisindeki var olan fakat kullanılmayan “görsel sanatlar odası” nı, nam-ı değer özerk odayı ve tüm katı dönüştürerek !
Bu ilk uzun soluklu süreç olan Beykoz’daki Mandala süreci sonlanırken bir sonraki senenin yeni sürecini sadece İstanbul’da Yerden Yüksek olarak değil, farklı şehirlerde farklı topluluklar ile eş zamanlı halde deneyebilir miyiz diye düşündük ve bunun ön aşamasını, geçiş arayüzünü tasarlamamız gerekiyordu. Bu arayüz ise Yerden Yüksek Domino adını verdiğimiz turun hazırlanmasını içeriyordu, insanların tepkilerine maruz kalmalıydık ve yurda haberler salınmalıydı !
Akademik takvimlerin, 7 Haziran seçim sürecinin düşünülmesi derken tarihlerine ve iletişimlerimiz sonucu yerlerine karar verdiğimiz ilk uzun soluklu ülke turumuz son haliyle 11 şehirde 18 günlük bir program içeriyordu. Bu programın içerik ve organizasyonu konusunda çok yorulduk, fakat gerek şehirlerdeki mevcut öğrenci toplulukları gerekse topluluk bulunmayan fakat birlikte işler yapmayı seven arkadaşlarımızla tek tek tüm turun içeriğini birlikte belirledik. Bu bağlamda ülke turunun akışı, konu başlıkları, birlikte çalışacağımız ekipler ve çalışma yerleri ;
15 Haziran – Kocaeli – Yuva / Avuy – Ho ! Yeryüzü Kuvveti – Sulak Alan ,
16-17 Haziran – Trabzon – Kitle Toplumu ve Futbol – Fikir Sanat Tasarım – Yetiştirme Yurdu,
18-19 Haziran – Mardin – Drama ve Mekan – Myrtille Duran – 4 Mevsim Anaokulu ve İzla Art ,
20 Haziran – Mersin – Titreşim ve Silüet – Toros Üniversitesi – 45 Evler Kampüsü,
21-22 Haziran – Kayseri – Görme Biçimleri ve Tasavvuf – Erciyes Üniversitesi – Talas Osman Hilmi Kalpaklıoğlu İlkokulu ,
23-24 Haziran – Ankara – Algı ve Temsil – ODTÜ – Mimarlık Fakültesi ,
25 Haziran – Eskişehir – Malzeme ve Ses – Tasarım Kulübü – Özdilek Sanat Merkezi ,
27-28 Haziran – İzmir – Deneysel Arkeoloji – 9 Eylül Üniversitesi – Yeşilova Höyüğü ve İzmir Mimarlık Merkezi ,
29-30 Haziran – Bursa – Tüketim Arayüzleri ve Sofra Bezi – N0.12 – Gölyazı Köyü ve N0.12 Evi ,
01 Temmuz – Edirne – Sınır ve Mülkiyet – Trakya Üniversitesi – Kent Ormanı,
02 Temmuz – Tekirdağ – Duyular ve Oyun – Namık Kemal Üniversitesi – Kent Sahili
şeklinde belirlendi. İçerik ve akış tamı tamına oturmuşken organizasyon kısmında son 4 güne kadar buhranlar geçirdik fakat yazının sonunda ayrıca belirteceğimiz güzel anlar moralimizi yükseltti ve 15 Haziran sabahı defterlerimizle yola koyularak Kocaeli’ne vardık.Kocaeli’den başlayan Tekirdağ’da sonlanan Domino Turu’nda şehirlerde olan bitenleri dosyalar kısmında okuyabilirsiniz.
Bizler Domino Turu’nu böylece bitirmiş olduk, tüm grupların ellerine sağlık diyoruz ve yeniden hepsiyle buluşmak istiyoruz !
Bu buluşma ilk olarak İstanbul’da olabilenler ile 25 Temmuz’da Maçka Parkı’nda Yerden Yüksek Payduşka pikniği ile gerçekleşecek ve tüm ekiplere aktardığımız kampın detayları da konuşulacak.
Kamp ise gittiğimiz her şehirden İstanbul’a gelecek tüm yeni arkadaşlarımız ile İstanbul’un uzakça yerlerinden birinde veya dışında ortak düşünsel süreç ve üretimlerle dolu 4 günlük bir buluşma olacak. Yerden Yüksek olarak Domino Turu sonrası bu kampın detayları ile uğraşıyoruz, yakında duyuracağız.
Sözü fazla uzatmadan teşekkürlerimizi de ekleyelim, çünkü onlar olmasa bu yol çekilmezdi ya da bu yola çıkılmazdı !
Domino 1.00.34 . İstanbul – Teşekkür ve Takdim
Daha Ocak ayında Karadağ’da RemDOM çalışmasına gittiğimizden beri sene içindeki yaptığımız her işe katkı koyan ve moral veren Nevzat Sayın’a,
Turun araç kirasından yakıt masrafına kadar destek olan Aydın Doğan Vakfı ve Gündüz Alpman’a,
Tur öncesinde ve esnasında destekleri için Çiğdem Eren’e, Arzu Erdem’e ve Nişvan Kabakçı’ya,
Konaklama masraflarımızı karşılayan Taşkışla Eğitim Derneği’ne,
Tur öncesi defterlerimizin basımını karşılayan Mutfak Sanatları Akademisi’nin kurucusu Mehmet Aksel’e,
Tur öncesi üniversiteler ve iletişimler konusunda destekleri için Emine Görgül ve Bahadır Numan’a,
Tur esnasında Ankara’da Kalender Zebra’dan sevgili Sefa Abimiz’e ve İzmir’de bize evini açan minik kızı İrem Öker’e,
Bizleri İzmir ve Bursa ayağında yalnız bırakmayan ve İstanbul’dan gelen İTÜ Mimarlık Kulübü’nden İmge Esmer’e,
Eskişehir’de bizi zor yollardan geçirmesine rağmen Bademlik Tasarım Festivali’nden beri peşimizi bırakmayan Gülsüm Demirok’a,
Kocaeli ayağında evini bize açan ve bozulmayan sarmaların mimarı Saygı Ailesi’ne,
Mandala serisinden bu yana destekleri, dondurma ve like dopingi için Engin Ailesi’ne,
Yalancı sahurun baklava ve nohut dürüm destekçisi olup bizleri konuk eden Kılıç Ailesi’ne,
Mersin durağında hasta bakıcılığımızı üstlenen Mert Tireng’e,
Sadece memlekette değil, deplasmanda da bizleri konuk eden ve hasta halimize derman olan Yüksel Ailesi’ne,
Trakya topraklarındaki ilk gecemizde bizleri ağırlayan, coğrafyanın nadir yogacı kızının ailesi, Şahinler’e,
Balkondan güllaç yedirip sabah kahvaltısında ütü tercihimizi sorgulatan Kaya Ailesi’ne ve sabah vardiyasından şöför Karcan’a,
Tur bitiminde garajının kapılarını baraj kapakları gibi açıp bizleri serinleten ağırlayan Paşaoğlu Ailesi’ne,
Dağ demeden, taş demeden ya da “hiç fark etmeden” bizlerin 6400 kilometre boyunca kahrını çeken yolların efendisi Gökhan Abimiz’e,
VE
Turun öncesinden itibaren içerikleri birlikte belirlemekle başlayıp çalışmaları şehirlerde organize eden ve tur esnasında emeği geçen;
Kocaeli’nde Ho! Yeryüzü Kuvveti’ne,
Trabzon’da Fikir Sanat Tasarım Ekibi’ne ve Serap Durmuş’a,
Mardin’de Myrtille Duran’a,
Mersin’de Toros Üniversitesi öğrencileri ve hocalarına,
Kayseri’de yeni kardeş Kumdan Kale Topluluğu’na,
Ankara’da ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerine,
Eskişehir’de Tasarım Kulübü’ne,
İzmir’de Yeşilova Höyüğü’nden Zafer Derin, İzmir Mimarlık Merkezi’nden Nilüfer Çınarlı Mutlu’ya ve sevgili Rafet Utku’ya,
Bursa’da bizi hem evinde hem de evlerinde ağırlayan NO.12 Topluluğu’na,
Edirne’de tek başına mücadele eden sevgili Elif Sabırlı’ya,
Tekirdağ’da Namık Kemal Üniversitesi’nin emekçi öğrencilerine,
VE
Her daim yanımızda desteğini hissettiğimiz eli defterli 229 demirbaşı, Oruç Çakmaklı’yaSonsuz
T E Ş E K K Ü R L E R !Yakında yeniden Beykoz’dayız, bitirmemiz gereken ciddi bir iş var !