Ataköy'deki tarihi Baruthane binasının bulunduğu alandaki inşaata izin vermeyen Koruma Kurulu, aynı alandaki "1 tescilli ağaç" nedeniyle yetki Tabiat Varlıkları Koruma Komisyonu'na verilerek by-pass edildi. Tarihi bölgede şimdi 7 blok inşaat yükselecek.
Rant ne tarih dinliyor ne çevre. Bir yandan UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girdik diye seviniyoruz diğer yandan bir kültürel alanı yok etmenin yollarını kolluyoruz. Maalesef Ataköy’deki tarihi Baruthane binalarının ve kulenin olduğu 564 ada 160 parseli de kaybettik. Alanda yapılaşmaya izin vermeyen 1 Nolu Koruma Kurulu’nu, mahkeme kararıyla devre dışı bırakan arazi sahipleri ve inşaat şirketi, “Blumar projesi” için düğmeye bastı. İnşaat izni veren mahkeme, kültür varlıkları ile tabiat alanlarının çakıştığı yerde son sözün ‘Tabiat Varlıkları Koruma Komisyonu’na ait olduğunu da tescillemiş oldu.
Ataköy’de 160 parsel içindeki tarihi Baruthane binaları ile kule ‘kültür varlığı’ olarak tescilliydi. Parsel içinde de sadece bir tane ‘tescilli ağaç’ yer alıyordu. İşte o tescilli ağaçtan dolayı burada inşaat izni verme yetkisi Tabiat Varlıkları Komisyonu’na verildi. Bu komisyon da aynı arazideki tarihi binaları yok sayarak ‘inşaat yapılabilir’ izni verdi.
Şirketin inşaat çalışmalarına başlaması üzerine İstanbul 1 Nolu Kültür varlıkları Koruma Kurulu, çalışmaların kendilerine sorulmadan başlandığını belirterek inşaat şirketini savcılığa şikayet etti. Bakırköy Belediyesi de inşaatı mühürledi. Ancak şirket 2 yıl sonra 5. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. “Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun tarihi Baruthane binalarının bulunduğu alanda hiçbir söz hakkı yok” şeklinde karar veren mahkeme, kültür ve tabiat varlıklarının bir arada bulunduğu alanlarda son sözün Tabiat Varlıkları Komisyonu’na ait olduğunu da tescillemiş oldu.
Ne demekti ‘çakışan’ alanlar?
Bu konuyu biraz derinleştirelim.
2011 yılında “Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulları” ikiye ayrıldı. Doğal sit alanları ile tescilli tabiat varlıklarının bulunduğu alanlarda imar, çevre düzenlemesi, yenileme gibi değişikliklere bakmak üzere “Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonları” kuruldu. Kültür varlıkları, arkeolojik, tarihsel ve kentsel sitlere bakmak üzere ise kültür varlıkları bölge koruma kurulları oluşturuldu. Amaç doğa, bitki bilimi, doğal yaşam konusunda uzmanlık gerektiren bilimler olduğunda bir arkeolog ya da şehir plancısının doğal sitler konusunda bilgisinin yeterli olamayacağı gösterilmişti. Kağıt üzerinde akıllıca bir ayrım gibi gözükse de uygulama böyle olmadı. Gerçek sonradan anlaşıldı. Doğal sit alanları Çevre ve Şehircilik bakanlığına bağlı tabiat varlıkları komisyonlarında birer birer sitten düşürülerek imara açıldı. Örnek Şişli Likör Fabrikası, Ağaoğlu Maslak 1453, Gezi Parkı, Kaş İnceboğaz Plajı, Çıralı sahili gibi…
En büyük sorun çakışan alanlarda yaşandı. Parsel içinde hem kültür hem de tabiat varlığı olduğunda son söz kimin olacaktı? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamesinin 13A maddesinin ç bendinde öyle deniliyor:
“Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sit ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce kararını vermek, her tür ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görevleri arasındadır.”
Genel Müdürlük, çakışan alanlardaki yetkiyi yönetmelikle tabiat varlıkları komisyonuna verdi.
Bu yasa ve yönetmelik çıkarken Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’dı, Çevre ve Şehircilik Bakanı ise Erdoğan Bayraktar. Bu yasa geçerken her ikisi de bakanlar kurulunda eminim bu konuyu görüşmüştürler. Daha sonra iki bakanlık arasında centilmenlik anlaşması yapıldı. Protokolün 5.1 maddesine atıfla “Çakışan alanlara ilişkin başvurular öncelikle kültürel değerler yönünden ilgili koruma kurulunca değerlendirilir. Kültürel değerler açısından alınan karar ile birlikte doğal değerler açısından değerlendirme yapılarak Koruma Bölge Komisyonu’nca nihai karar alınır” denildi. Protokolde de son söz tabiat varlıkları komisyonuna bırakıldı ama en azından kültür varlıkları için bir denetim söz konusuydu. Ancak 5. İdare mahkemesi ”kanun hükmünde kararname, ilgili bakanlıklar arasındaki protokol hükümleri kapsamında hukuki irdeleme yapılmasının normlar hiyerarşisine aykırılık oluşturmaktadır. Kültür varlıkları koruma kurulunun yetkisi yoktur” dedi.
Böylelikle tarihi Baruthane binalarının bulunduğu imar parselinde tek bir tescilli ağaç nedeniyle son söz komisyona bırakıldı. Komisyon daha önce TOKİ’nin yıllık 6 milyon TL’den 49 yıllığına Çelebican A.S.’ye kiraladığı parselde dördü 80 metre, üçü 40,25 ve 19 metrelik, toplam 7 blok inşaat projesine onay vermişti. Topkapı Sarayı bahçesinde de tescilli ağaçlar var, – dolayısıyla çakışan alan statüsünde- artık buradaki restorasyonlarda kültür varlıkları koruma kurullarının verdiği kararlar geçerli değildir. Vatana millete hayırlı olsun!