Güney Amerika'da yer alan Bahá'i Tapınağı'nın şiirsel formu mühendislik ve malzemede araştırmalarındaki yeniliklerin bir sonucu.
Son birkaç yıldır, Şili’de And eteklerinde gizemli, küre benzeri bir yapı inşaatı yükseliyor. Güney Amerika’nın bu yeni Bahá’i Tapınağı 2016 yılında açıldığında türünün ilk örneği olacak. 1919 yılında Şili’ye ulaşan Bahá’i inancı için tarihi bir yolculuk olmasından öte, tapınağı hayata geçiren mimarlar, mühendisler ve inşaatçılar için de on senelik bir buluşun sabırlı yolculuğuna işaret edecek.
Kanadalı mimar Siamak Hariri tarafından tasarlanan tapınak birlik sembolü olan Bahá’i ışığından ilham alıyor. Buna ek olarak, Bahá’i kutsal kitabına referans vererek, yapı her yönden gelen ziyaretçiyi karşılamak adına dokuz girişe ve ışığı geçiren bir kubbeye sahip.
Mimarlar, dönen, bükülen ve eğriler oluşturan dokuz yelkeni en tepe noktada bir araya getirdi. Acımasız And arazisinde yapı, beton kaidesi üzerinde dalgalanarak yükselen bir görüntüye sahip. Dijital tasarım ve üretim teknolojilerini zanaatın duyarlılığı ve doğanın mükemmelliğini bir araya getiren yüksek teknolojiye sahip organik bir mimari dil barındırıyor.
Mimari ekip tipik tavlanmış ve düz camdan uzak durmuş, bunu yerine camın görsel özelliklerini de barındıran ve aynı zamanda taş hissi yaratacak başka bir malzeme arayışına yönelmiş. Kanadalı cam sanatçıcı Jeff Goodman ile dört senelik araştırma süreci sonucunda yapıyı kaplayacak 1,5 inç kalınlığında buzlu cam panelleri üretmişler. Desenler Çin’in hat sanatına ilgi duyan ve kariyerinin başında Bahá’i inancını seçen Amerikalı sanatçı Mark Tobey’in çalışmalarından esinlenilmiş.
Tüm sistem, ana konsepte sadık kalınarak CATIA yazılımı aracılığıyla üretilmiş. Kaplamanın son parçaları bugünlerde yerleştiriliyor.