Olimpiyatlar Bu Sefer de Tokyo’da Yıkım Habercisi

Yapıldığı ülkelerde inşaat faaliyetlerini hızlandıran olimpiyatlar, uğradıkları şehirlerde sadece yapım değil, yıkımın da işaretçisi oluyorlar. Peki Tokyo'da son durum ne?

Japonya’nın 2020 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacağı kesinleştiğinden beri Tokyo’nun silüeti inşaat vinçleriyle doldu. Bu durum; bazıları için ilerleme ve ekonomik vaat anlamına gelirken, diğerlerine göre Japon Mimarlığı’nda sevilen savaş sonrası dönemin yapıtlarının yaklaşan yıkım emareleri…

İronik olsa da, zayiat 1964’te Japonyo’nun ev sahipliği yaptığı Olimpiyatlar için yapılan iki binayı kapsıyor şimdilik: Okura Oteli ve Ulusal Stadyum. Mimar Hiroshi Matsukuma yıkılacak oteli “başyapıt” olarak değerlendirirken, “yeniden üretilemeyecek kültürel ve tarihsel bir değer”e sahip olduğunu söylemişti. Aynı şekilde, Tadao Ando da stadyumu bir zamanlar “modern Japon mimarlığının doğuşu” olarak değerlendirmişti.

Şimdi her ikisinin de yıkılması planlanıyor.

Moda markası Bottega Veneta’nın kreatif müdürü Tomas Maier bu konu ile ilgili farkındalık girişimi başlatırken, bir grup otelin kurtulması için imza kampanyası başlattı. Cary Grant’in Walk Don’t Run filmiyle ölümsüzleştirilen otel 1962 yılında modernist mimarlar Yoshiro Taniguchi ve Hideo Kosaka tarafından tasarlandı, Shiko Munakata’nın bir duvar resmini ve Kenkichi Tomimoto’nun çömlek çalışmalarını barındırıyor. Bugün, hala yabancı devlet başkanlarını ağırlayacak niteliklere sahip. Hatta geçen Nisan ayında ABD Başkanı Barack Obama bu otelde kalmıştı.

Mitsuo Katayama tasarımı stadyum için de iki imza kampanyası başlatıldı bile. Plana göre eski stadyum, 1,7 milyar dolarlık Zaha Hadid tasarımı yeni bir stadyumla değiştirilecek. Toyo Ito ve Fumihiko Maki ilk imza verenlerden ve Hadid’in yeni “mega-stadyum”unun “ginkgo ağaçlı ve mavi gözkyüzüne sahip” çevreyi kirleteceğini iddia edenlerden. Şu ana kadar Change.org’da 33 bin imza toplandı bile. İkinci imza kampanyası ise Tokyolu Ewdard Suzuki’nin başlattığı kampanya. Suzuki Hadid’in tasarımı ile ilgili bir alıp vermediği olmadığını söylerken, yine de bu tasarımın çevresindeki yapılaşmayı ezeceğini ve gereksiz, müsrif bir yatırım olacağını belirtiyor. Bu kampanya ise daha yarı yolda, 5 bin imzaya daha ihtiyacı var.

Bu çabalar, ne yazık ki oyunlara ev sahipliği yaparken teknolojik gelişmelerin başını çeken bir ülke olduğunu kanıtlamak isteyen Japon yetkilileri daha etkilemedi. Yine de, bu arzunun ülkenin tarihsel becerilerinin bir kanıtı olan önemli simge yapıları yok etmeyeceğini ümit etmek gerekiyor. Sonuçta bu yapılar, savaş sonrası bir mimar neslin kendi ülkelerinin dikkatini modern tasarıma çekebildiğinin bir göstergesi. Onları kaybetmek ayıp olur.

Etiketler

Bir yanıt yazın