Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından düzenlenen, Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat sektörünün yapı taşı "konut"u, tüm boyutlarıyla ele alan ve bu yıl "Önemli olan büyüklük mü?" sorusuna yanıt arayan 5. Konut Konferansı dün gerçekleştirildi.
Konferansta 5 büyük kente ait konut araştırmasının sonuçları açıklanırken, tanınmış mimarlar da konut sektöründeki trendlere ilişkin görüşlerini paylaştı.
5. Konut Konferansı, Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Üyesi Neşecan Çekici’nin moderatörlüğünü yaptığı ‘Gelişen Kentlerde Büyümeyi Okumak’ oturumuyla başladı. Oturumda, büyüme ve gelişmenin paradoksal yapısı hakkında bilgi paylaşımında bulunan konuşmacılar; son yıllarda çok hızlı gelişen ve büyük potansiyel taşıyan ikincil şehirlerin ekonomik ve demografik yapılarını mercek altına alarak konut pazarındaki yatırım fırsatlarını irdelediler.
‘Gelişen Kentlerde Büyümeyi Okumak’ başlıklı oturuma konuşmacı olarak Kentsel Strateji Kurucu Ortağı A. Faruk Göksu, Ankara Üniversitesi Taşınmaz Geliştirme Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Harun Tanrıvermiş ve tanınmış mimarlardan, Urban Think Tank (U-TT) kurucu ortağı, ETH Zürih Mimarlık ve Kentsel Tasarım Bölüm Başkanı Prof. Alfredo Brillembourg katıldı.
‘Gelişen Kentlerde Büyümeyi Okumak’ başlıklı oturumun açılış konuşmasını yapan Neşecan Çekici, GYODER olarak düzenledikleri ve en sonuncusu Eylül ayında Kayseri’de gerçekleştirilen ‘gelişen kentler zirveleri’ne göndermede bulunarak; bu kentlerin ortak özelliklerini, önümüzdeki 10 yıl içinde 100 – 500 bin civarında nüfus artışı ve bununla birlikte ivme kazanacak konut talebi, ortalama 10 – 20 kentsel dönüşüm projesi ilan edilmiş ve üzerinde çalışılıyor olması olarak sıraladı. GYODER’in Konut Konferansı için yaptırdığı, beş büyük kenti kapsayan ve alıcı profili ile alım kararlarını tetikleyen unsurları ortaya koymayı hedefleyen konut araştırmasının sonuçlarını da aktaran Çekici; katılımcıların yüzde 72’sinin 5 yıl içinde konut sahibi olduğunu, yüzde 28’inin de önümüzdeki 5 yılda konut sahibi olmayı hedeflediğini aktardı. Kadınlarda site içi ve müstakil ev tercihinin ön planda olduğunu belirten Çekici; şehirlere bakıldığında ise Gaziantep’te apartman dairesi, Bursa ve Samsun’da site içi apartman dairesi, İzmir’de müstakil ev, Konya’da ise site içinde müstakil ev talebinin öne çıktığına işaret etti. Katılımcıların yüzde 86’sının bizzat yaşamak için konut almak istediğini söyleyen Çekici, 3 kişiden 2’sinin ise 3+1 daireleri tercih ettiğini kaydetti. Çekici, konut yapısına göre tercihlere bakıldığında ise yüzde 70 ile ara katların revaçta olduğunu, yüzde 10’un ise bahçe katı istediğini ifade etti. Binalarda ses ve ısı yalıtımı beklentisinin yüzde 97 gibi yüksek bir orana karşılık geldiğini aktaran Çekici; gaz ve yangın alarmı isteyenlerin yüzde 85, dekoratif cephe isteyenlerin ise yüzde 81 olduğunu sözlerine ekledi. Site yapılarında tüketici için öne çıkan etkenlere de değinen Çekici, anket katılımcılarının yüzde 49’unun profesyonel bir yönetim istediğini, kapalı otopark beklentisinin de yüzde 44 olduğuna dikkat çekti.
“Büyümeyi okuyabildik mi?” sorusuyla sunumuna başlayan oturumun ilk konuşmacısı Kentsel Strateji Kurucu Ortağı A. Faruk Göksu, Türkiye’nin ‘büyümeyi’ yok saydığına işaret ederek; “Bizim kentlerimiz, dönüşümün dönüşümünü yaşıyor” dedi. 1960’lardan itibaren dönüşmeye başlayan Türkiye kentlerinin bugün bir ayrışma noktasına geldiğine işaret eden Göksu; bu kentleşme probleminin biraz da Türkiye’de şehir planlama değil de imar planı yaklaşımından kaynaklandığını belirtti. Türkiye kentlerinin estetiğin, korumanın, merkezi canlanmanın öne çıktığı bir rönesansa ihtiyacı olduğunu vurgulayan Göksu; ulaşımın çeşitlendiği ve toplu taşımanın teşvik edildiği, yürünebilir, karma kullanıma dönük, konut yapısının çeşitlendiği akıllı bir büyüme stratejisi izlenmesi gerektiğini söyledi. Yaratıcı ve yenilikçi yeni yüzyıl kentleri için ortak bir akıla ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek ’81 Kent 81 Vizyon’ ve ’39 Kent 1 İstanbul’ çalışmalarına da değinen Göksu; makro formlara göre 75 kentin ancak 1 İstanbul edebildiğini, havlu atma noktasına gelen İstanbul ve Ankara’daki bu sıkışmanın ikincil kentlere doğru taşınması gerektiğini sözlerine ekledi. “Kentlerimizin geleceğini doğru kurgulamak istiyorsak 6K’ya dikkat etmemiz gerekiyor” diyen Göksu; bunları da ‘kimlik’, ‘kapasite’, ‘kalkınma’, ‘kalite’, ‘katılım’ ve ‘kurgu’ olarak özetledi.
Faruk Göksu’dan sonra söz alan Ankara Üniversitesi Taşınmaz Geliştirme Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Harun Tanrıvermiş de zaman içinde farklılaşan ‘konut’ algısı ve bunun kentlere yansıması üzerinde durdu. “Konut belki 20 yıl önce başka türlü tanımlanıyordu; ancak bugün daha farklı bir okuma yapmak gerekiyor” şeklinde konuşan Tanrıvermiş; öncesinde sadece arz tarafına odaklanılan süreçte artık tüketici beklentilerinin de göz önünde bulundurulmasının gerekliliğini vurguladı. Yaşanan kentsel dönüşüm sürecinin artık sadece ‘barınma’ ihtiyacının karşılanmasının yetmediğini gösterdiğini vurgulayan Tanrıvermiş, “Beklentilerde, konfor, ulaşım olanakları, sosyal donatılar öne çıkıyor. Konut alanların talepleri sürekli değişiyor; bunun belli aralıklarla izlenmesi, ölçülmesi önemli” dedi. Konut yatırımının sadece Türkiye için değil, Avrupa ülkeleri için de cazip bir yatırım aracı olduğunu, orta vadede de bu trendin devam etmesinin beklendiğini ifade eden Tanrıvermiş; Türkiye için balon iddialarının gerçekçi olmadığını, ancak hedef kitleye göre konut üretilmemesinin uzun vadede bir soruna işaret edebileceğini söyledi. Kentsel dönüşüm konusunda ise bütüncül bir yaklaşım olmadığı için kentlere olumlu ya da olumsuz yansımaları olabileceğini aktaran Tanrıvermiş; süreçte özel sektör kamu işbirliğinin önemine vurgu yaptı.
TOKİ Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Şahin ise yılda yaklaşık yüzde 1 oranında kentleşen Türkiye’nin bu sürece çok iyi adapte olması gerektiğinin altını çizdi. 81 il ve 800 ilçede 3 bin 12 şantiyesi olan ve 639 bin 307 konut sayısına ulaşan TOKİ’nin artık yatay ve yerel mimariyi, mahalle kültürünü, öne çıkaran projelere yöneldiğini belirten Şahin; bulundukları kentlere değer katan projeler yapmak istediklerini söyledi.
Urban Think Tank (U-TT) kurucu ortağı, ETH Zürih Mimarlık ve Kentsel Tasarım Bölüm Başkanı Prof. Alfredo Brillembourg ise Konut Konferansı 2014’te yaptığı “Ortak Zemin İnşa Etmek: Gelişmekte Olan Güney Ülkelerinde Hibrit Konut” başlıklı sunumunda, kentsel yoksulluk sorununa çözüm üreten demokratik kentler inşa etmenin ipuçlarını paylaştı.
“Bugün yıldız mimarları ve ürettikleri projeleri anlatmayacağım; kentler inşa edilirken konuşmanın dışına itilen dünyanın %99’luk kesiminden bahsedeceğim” diyerek sözlerine başlayan Alfredo Brillembourg ise Urban Think Tank çatısı altında gerçekleştirdikleri Vertical Gymnasium (Caracas), Fava School (Caracas), Grotão Community Center (Sao Paolo), Metro Cable (Caracas) gibi, kamusal alan yaratarak yoksulların kentle iletişime geçmesini sağlayan projelerden örnekler sundu.
Zürih merkezli Urban Think Tank mimarlık ve kentsel tasarım ofisinde, kenti bir laboratuar olarak ele alan projeler ürettiklerine dikkat çeken Brillembourg “Amacımız, kent için bir üniversite yaratmak; kenti nasıl inşa edeceğimizi hep birlikte düşünmek” dedi. “Bugün dramatik bir hal içindeyiz; iklim değişikliğini geriye çevirmek için 15 yılımız var. Gecekondu gibi ‘enformel şehircilik’ örnekleri aslında çok daha az enerji tüketen yerleşim alanları” diyen Alfredo Brillembourg, toplumsal adaleti sağlayacak kentleşme modeli üzerine düşüncelerini paylaştı. Kentlerin zaman içinde yavaş yavaş inşa edildiğine, bugün pek çok Avrupa kentinde geriye kalan tarihi dokuların da bu yöntemle inşa edilmiş Ortaçağ kentlerinden parçalar olduğuna dikkat çeken Brillembourg, “elde edilebilecek en iyi mimarlık budur” diyerek, günümüzdeki hızlı inşa sürecini eleştirdi. Önümüzdeki yıllarda dünya nüfusunun 7 milyardan 9 milyara ulaşacağı öngörüsünü hatırlatan Brillembourg, bu artışla birlikte kentsel yoksulluk alanlarının büyük kısmının, şu anda da en yoksul kesimi barındıran Güney yarıkürede yer alacağını söyledi. Caracas, Rio de Janeiro, Bogota, Buenos Aires, Mexico City gibi Güney yarıküredeki gelişmekte olan kentlerinden hibrit konut örnekleri sunan Alfredo Brillembourg, “İnsanlara yaratıcılıklarını kullanmaları için fırsat vermeli ve kendi kentlerini inşa etmelerini sağlamalıyız. Kentin doğal bir şekilde büyüyebilmesi için bu yönde bir konut tipolojisine ihtiyaç var” dedi.