...sizi diğer insanlarla biraraya getirsin, sosyalleşmenizi sağlasın.
Kule yapılarda birbirini tanımayan insanlardan bir topluluk yaratmak zordur. Bu iş kulelerinde geçerli olduğu gibi, yüksek katlı konut blokları için de geçerlidir. Kulelerde ortak alanların azlığı insanların biraraya gelme olasılığını ortadan kaldırır. Lobilerden asansörlere, asansörlerden kapılara kadarlık bir sürede biriyle tanışmak oldukça nadir görülen bir durum dolayısıyla.
Şehirlerde, hızlı kentleşmeyle mücadele edebilmek için yüksek katlı konutlar yapılıyor, dikey tasarım ön plana çıkıyor. Ve yaşadığınız bina eğer size dairenizde kalmanızı dikte ediyorsa, 300 kişiyle aynı apartmanda otursanız bile kimseyle tanışamıyorsunuz. Ki kaç kişiyle birlikte yaşadığınızın bir önemi yok aslında bu durumda. Eskiden belki durum farklıydı ama yapılar yoğunlaştıkça, şimdi kaç kişi komşusunu tanıyor?
C.F. Møller ve Brut bunu bir problem olarak ele alıp, karma kullanımlı, 24 katlı bir binada sosyal etkileşimi ana amaç haline getirdi.
Belçika’da tasarlanan yapıda mini-topluluklar için gruplar oluşturuldu. Benzer daire tipleri (aile veya öğrenciler için mesela) biraraya getirildi ve bu grupların bir terasa ve kış bahçesine açılması sağlandı. Apartman sakinleri için bir iç avlu tasarlandı. Aynı zamanda evde yalnız yemek istemeyenler için ortak yemek alanı, bisiklet onarım tesisi, çatı terası ve 3 kat yüksekliğinde bir kapalı bahçe düşünüldü.
Hala inşaatın ne zaman biteceği belli değilse de, C.F. Møller ortaklarından Julian Weyer 2017 yılını öngörüyor.
Projeden görseller:
Görseller: C.F. Møller & Brut