Apollon tapınağındaki restorasyon rezaletinin bir benzeri, 1200 yıllık Urfa Kalesi'nde de yaşanıyor. Kalenin yağmurdan çöken kısmı yeniden restore edildi ve ortaya 'bembeyaz bir duvar' çıktı.
Çanakkale’de 2 bin yıllık Apollon Tapınağı’nda tarihi dokunun bozularak yapılan restorasyonun yankısı sürerken, Şanlıurfa’da da tartışma yaratan bir çalışma tüm hızıyla devam ediyor. Geçen sene aşırı yağışlar nedeniyle çöken tarihi kalenin bir cephesinin yeni restorasyonu büyük tepki çekti.
Şanlıurfa’daki 1200 yıllık kalenin 2013 yılının Nisan ayında aşırı yağışlar nedeniyle çökmesinin ardından başlayan restorasyon sürüyor. İl Özel İdaresi tarafından 17 Aralık 2013’te ihalesi açılan proje 24 Ocak’ta başladı. Ağustos ayının sonuna tamamlanması planlanan restorasyon çalışmaları halkı tedirgin ediyor.
Nedeni ise bölgede zaman zaman küçük çaplı toprak ve moloz kaymalarının yaşanması. Kaymalar, kalenin altında yer alan ve her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği Balıklıgöl Yerleşkesi’ni tehdit ediyor.
Bir başka tepki ise restorasyon projesinin kapsamına ve görünümüne. 1200 yıllık duvarlarla örülü kalenin yıkılmış olan kısmı Çanakkale’de tartışma yaratan Apollon Tapınağı restorasyonundaki görünüme sahip. İl Kültür Müdürlüğü, mümkün olduğunca eski taşların kullanıldığını savunuyor, beyaz görünümün orijinal olarak kullanılan Urfa taşının neden olduğunu, zamanla duvarın geri kalanı gibi eski görünüme kavuşacağını belirtiyor.
Uzmanlar ise uluslararası kuralları hatırlatarak restorasyonda ağırlıklı olarak eski taşların kullanılması gerektiğini vurguluyor: “Restorasyonda önce yıkılan blokların kullanılması gerekir. Ancak görünen eski bir taş yok. Uluslararası kurallar birbirinden ayrılmış parçaların bir araya getirilmesine izin verir. Tamamen yeniden inşa etmek yanlış.”
Göçüğün ardından başlayan inşaat çalışmalarında Roma, Selçuklu ve İslami dönemlere ait olduğu tahmin edilen eserlere rastlanılması üzerine inşaata ara verilmiş, kazı çalışmaları sonrasında çalışmalar yeniden başlamıştı.
Kentin güneybatı kesiminde, Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha göllerinin güneyindeki Damlacık dağının kuzey eteğinde bulunan kalenin tarihi 9. yüzyıla dayanıyor. Bir rivayete göre, kale 814 yılında şehir sularını yeniden ayağa kaldıran Abbasiler döneminde Seleukoslar’dan kalan eski kalıntılar üzerine inşa edildi. Bir diğer rivayete göre ise M.S. 812 yılında Hıristiyanlar tarafından Arap akınlarına karşı kenti korumak amacıyla yaptırıldı.