British Council tarafından hazırlanan "Kültürde Kadın Gücü" araştırmasına göre kadın profesyonellerin yüzde 55’i kültür ve sanat alanında yönetici olmaya hazır.
Başlattığı “Kültür ve Sanat Alanında Kadın ve Liderlik” programı ile kültür-sanat alanındaki kadın profesyonellerin mesleki ilerlemesini desteklemeyi ve alanlarında değişim gerçekleştirebilme potansiyellerini teşvik etmeyi amaçlayan British Council, bu doğrultuda hazırladığı “Kültürde Kadın Gücü” araştırması ile Türkiye’de yaratıcı sektörlerde yer alan kadın liderlerin profillerini, mevcut rollerini ve etkilerini inceliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verilerine göre, 2017 yılı itibariyle Türkiye’de kadınların istihdam oranı (%33,6), erkeklerin istihdam oranının yarısından az (%72,5). İstatistikler aynı zamanda, 2017 yılında kadınların işsizlik oranının (%14,1), erkek işsizlik oranından (%9,4) çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından derlenen Cinsiyet Açığı Endeksi de, Türkiye’nin kadınların iş gücüne katılımı ve profesyonel ve teknik rollerde temsil edilmesinde 131. sırada olduğunu belirtiyor. Bu doğrultuda, 255 sanat profesyonelinin katılımıyla yapılan “Kültürde Kadın Gücü” araştırması, kültür-sanat sektörünün kadın çalışan ağırlıklı yenilikçi bir sektör olarak görülmesine rağmen işe alım, terfi, kariyer gelişimi ve maaş gibi konularda eşitsizliğin çeşitli aşamalarda görüldüğünü ortaya koyuyor.
Türkiye’de kültür-sanatın gelişmekte olan bir sektör olduğunun altını çizen araştırmada, kurumlar arası iş birliği eksiklikleri, ortak eylem platformlarının sınırlı sayıda olması, kültür-sanat değerleriyle ilgili toplumsal algı ve Türkiye’nin değişen uluslararası gündemi ve güvenlik sorunları gibi konular, sektörün gelişimi önündeki kısıt ve zorluklar arasında yer alıyor. Katılımcılar tarafından, özel sektörün kamu sektörüne oranla, Türkiye’de kültür-sanat sektörünün varlığına ve gelişimine daha büyük katkı sağladığı belirtiliyor.
Cinsiyet eşitliği ilkelerini benimseyen kültür-sanat kurumlarında çalışmanın daha öncelikli olduğunu belirten kadın profesyoneller, aynı zamanda hayallerindeki işte çalışmanın, üretkenliğin, entelektüel tatminin ve sosyal faydanın bu alanda çalışma konusunda kendilerini motive ettiğini söylüyor. Araştırmanın sonucuna göre, sektörde çalışan kadın profesyoneller ve yöneticilerin %80’inin fiziksel çalışma ortamlarından, %79’unun iş arkadaşlarından ve %72,5’inin üst kademe yöneticilerinden memnun olduğu ortaya çıkıyor. Bunların çalışanlar için olumlu çalışma ortamını sürdüren unsurlar olduğu düşünüldüğünde, kadın çalışanların bu sektörde çalışmaktan mutlu olduğu sonucuna varmak mümkün.
Araştırmaya katılan kadınların %72’si kariyerlerinde ilerlemek istediğini belirtiyor ve %55’i yönetici olmaya hazır olduğunu ekliyor. Bu yüksek yüzdeler, kültür-sanat alanındaki liderlik pozisyonlarında gelecekte daha fazla kadının olacağına işaret ediyor.
Toplumsal cinsiyet bakış açısından ele alındığında, kadınların %40’ı sektörde kadın olmanın zorluğuna dikkat çekerken, %25’i de mesleki hayatında bazen “erkek gibi davranmak” zorunda kaldığını kabul ediyor. Öte yandan bu soru kadın yöneticilere sorulduğunda, oran değişiyor. Üst düzey kadın yöneticilerin %56’sı, bu sektörde kadın olmanın zor olmadığını belirtiyor, buna mukabil erkek yöneticilerin fikirlerinin daha fazla ciddiye alındığını düşünüyor.
Kültür-sanat sektöründeki maaşların, diğer sektörlere kıyasla daha düşük olduğunu düşünen kadın profesyonellerin %66’sı, maaşlarının aylık masraflarını karşılamak için yeterli olmadığını, %53’ü geçinmek için ebeveynlerine ve %39’u eşlerine/partnerlerine bel bağladıklarını belirtiyor. Dolayısıyla, toplumun dezavantajlı kesimlerinden gelen kadınların, düşük maaşlar sebebiyle sektörde kalma konusunda zorlanmalarının olası olduğu sonucuna varılabilir. Düşük maaşlara rağmen, kültür-sanat sektöründe kariyer gelişim desteği de bir o kadar yüksek. Kadınların %71’i kariyer gelişimi için desteklendiğini belirtiyor. Katılımcıların %49’u, kariyer gelişiminde ilk olarak deneyim paylaşımı ve meslektaşlar arası öğrenmeye imkân tanıyacak profesyonel eylem platformlarını tercih ederken, bunu %44 ile iş ilişkileri geliştirme (networking) ve %33 ile belirli konularda rehberlik ve eğitimler izliyor. Bu tarz platformlar, liderlik potansiyelini gerçeğe dönüştürmede hayati bir rol oynayabilir.
Ortaya çıkan veriler doğrultusunda, çalışma koşulları ve saatlerinin standart hale getirilmesi ve iyileştirilmesi için çaba gösterilmesinin, bakım sorumluluğu olan çalışanların desteklenmesinin, alandaki fon kaynakları sınırlı olsa da düşük maaşların iyileştirilmesinin ve işyerinde ayrımcılığın önüne geçmek adına farkındalığın artırılmasının, kültür-sanat sektörünün gelişmesi ve büyümesi için faydalı olacağı düşünülüyor.
Araştırmanın detaylarına British Council’in internet sitesi üzerinden erişebilirsiniz.