Akkuyu'da, 'Taş ocağı açtım' diyerek temel kazdığı iddia edilen şirketin, taş ocakları için de ÇED raporu almadığı ortaya çıktı. Şirket tek 2 ayrı ocak açınca ÇED sürecine girmeden iş makinelerini çalıştırabildi.
Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santral bölgesinde taş ocaklarının ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) sürecinden nasıl muaf kalabildiği ortaya çıktı. Akkuya’daki nükleer santralın yapımına, resmi olarak henüz başlanmadı. Ancak bölgede iş makinelerinin çalışmaya başlaması bir süredir tartışma konusu oldu.
Serkan Ocak’ın Radikal’de yer alan haberine göre, Akkuyu A.Ş., bölgede santral inşaatı yapmadığını, sadece taş ocağı açtığını belirtirken, nükleer santral karşıtları taş ocağı çalışması adı altında temel kazıldığını iddia etti. Şirketin nükleer santral için ÇED onayı almadan inşaat faaliyetine başladığı gerekçesiyle 2 ayrı suç duyurusu, ayrıca yenilenen yer lisansı için iptal davası açıldı. Ancak santral sahasındaki taş ocaklarının da ÇED sürecinden muaf olması dikkat çekti.
Santral kurulacak büyük sahada taş ocağı, kırma, eleme ve depolama tesisleri kurulmuş durumda. Bu tesislerin kurulabilmesinin bazı kuralları var. Mevzuata göre, taş ocağı alanı için 25 hektar ve üzeri, kapasitesi için de yıllık 400 bin ton üzerinde üretim yapılacaksa yönetmeliğe göre ÇED süreci başlatılması gerekiyor. Bu da epey meşakkatli bir süreç.
Akkuyu A.Ş. ise araziyi iki parçaya ayırarak projeyi 1 Nolu Taş Ocağı ve 2 Nolu Taş Ocağı olarak adlandırdı. Her iki taş ocağı için de ayrı başvurdu. 1 Nolu Taş Ocağı için 24.75 hektarlık alan ve yıllık 380 tonluk üretim öngörüldü. Yönetmeliklere göre bu durumda ÇED raporuna gerek yoktu ve Mersin Çevre ve İl Müdürlüğü’nden gerekli izin alındı. Aynı işlem 2 Nolu Taş Ocağı için de yapıldı. 2. taş ocağı için 24.98 hektarlık alan için müracaat edildi. Böylelikle 25 hektar ve 400 bin tonyıl sınırı aşılmamış ÇED’e de ihtiyaç olmamış oldu.
Mersin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED Genel Müdürlüğü’ne taş ocakları için ÇED gerekli olup olmadığını sordu. ÇED Genel Müdürlüğü de “ÇED gerekli değildir” kararı verilebileceğini iletti. Valilik, toplamda da 2 ayrı taş ocağı için toplamda 49.65 hektarlık sahada taş ocağı faaliyetine “ÇED gerekli değildir” kararı verilerek faaliyetlerin başlamasına izin verdi. Bu arada ilk verilen izinde patlatma olmayacağı belirtildi. Sonraki izinde patlatma da yapılabileceği belirtildi.
Aynı ekosistem içinde parça parça rapor olmaz
Nükleer Karşıtı Platform’un avukatlarından Mehmet Horuş, ‘yapılan hukuksuzluğu’ şöyle anlattı:
“Daha önce de Danıştay’ın çok sayıda bu anlamda verdiği karar var. Bu şekilde ÇED’in bölünemeyeceğini ve aynı ekosistem içerisindeki projelerle ilgili kümülatif değerlendirme yapılmasının gerektiğini belirten kararlar bunlar. Aynı hileye HES’lerde de başvurulduğu için o konuda da mahkemeler iptal kararları veriyor. Çevre hukuku alanında artık bilinen yanlış bir uygulamadır. Zaten bakanlık pek çok projeye de yeniden ÇED hazırlatıyor. Bu kadar büyük bir projede, uluslararası anlaşma ile yapılan bir projede başvurulan bu yöntem çok ucuz bir yöntem. Yaşam hakkını bu tip açık hukuka aykırılıklar içeren izinlerin şirketler lehine kazanılmış hak yaratmayacağını düşünüyoruz. Bu nedenle gerekli hukuksal girişimlerde bulunacağız.” Mersin TMMOB ve Nükleer Karşıtı Platform üyesi Yılmaz Kilim de ÇED Yönetmeliği’ndeki Entegre Projeler bölümünü hatırlatarak aynı alanda birden fazla proje olması durumunda tek bir ÇED hazırlanması gerektiğini söyledi.