Kadıköy'ün 30 Marttan sonra belirlenecek olan 2014 - 2019 dönemi yerel yönetim kadrolarına ışık tutmak adına, bu konuda söz sahibi 'Kadıköy Dostlarından görüşler aldık.
“Nasıl bir Kadıköy hayal ediyorsunuz?” sorusunu Belediye Başkan Adayı’ndan önce onlara yönelttik, çünkü, Kadıköy hepimizin olmazsa olmazı… Yorumları okudukça bize hak vereceksiniz.
1984 yılına kadar İstanbul Belediyesi’ne bağlı bir şube müdürlüğü olarak Kadıköy’e hizmet veren belediyecilik anlayışı, o tarihte yapılan yerel seçimler öncesi “İlçe Belediyesi” olarak belirlenmiş ve 29 Mart 1984 tarihinde yapılan seçimlerde Anavatan Partisi tarafından Belediye Başkanı Adayı olarak gösterilen Osman Hızlan seçilerek, belediye başkanı olmuştu. Aynı zamanda seçimle iş başına gelen Kadıköy’ün ilk belediye başkanı olma özelliğini de taşıyan Osman Hızlan, 52 personel ile aldığı şube müdürlüğünü kısa zamanda dev bir belediyeye dönüştürmüş ve Kadıköy’ü pek çok modern belediyecilik hizmeti ile tanıştırmıştı.
Ticaret hayatının içinden geliyor olmasının avantajını da kullanarak kapsamlı bir altyapı yatırımına başlayan Hızlan, bir yandan altyapı çalışmalarını yürütürken bir yandan da Kadıköy’e vizyon projeler kazandırdı. Bunların en önemli olanları Sahilyolu, Kalamış Yat Limanı ve Çevre Düzenlemesi, Cemil Topuzlu Caddesi’nin trafiğe açılması ve Sabit Semt Pazarları Projesi olarak gösterilebilir. Bugün kullanılmakta olan Hasanpaşa’daki Belediye Başkanlık Binası yapılması, Kadıköy Şehremaneti Binası’nın kapsamlı restorasyonu, tren köprülerinin genişletilmesi, Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nın tapu kaydının Kadıköy Belediyesi adına tescili gibi hizmetleri, ilk bakışta göz önüne gelen icraatlar olarak öne çıkmaktadır.
Bunlardan bahsetmemizin nedeni; bundan tam 30 yıl önce, yine Ocak ayı içinde o sıralar yayınlamakta olduğumuz Kadıköy Gazetesi adına Kadıköy Belediye Başkan Adayı olarak Osman Hızlan’a, “Kadıköy için neler yapacaksınız? Nasıl bir Kadıköy hayal ediyorsunuz?” diye sormuş ve bir kısmına yukarıda değindiğimiz 28 başlık altında cevaplar almıştık. O günün şartlarına göre devasa projelerdi ve pek çoğunu da gerçekleştirdi. Bugün aradan yaklaşık 30 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ o zamanların altyapılarının, aynı sahilyolu ve aynı yat limanının kullanıldığını düşündüğümüzde o vizyonu daha iyi anlayabiliyoruz.
Osman Hızlan başkanlığındaki dönem, 1989 yılında tamamlanmış ve yenilenen yerel seçimlerde Ak Parti’nin bugünlerde yaşadığı iktidar sarhoşluğunu yaşayan Anavatan Partisi adayı seçimi kaybederek, sosyal demokrat anlayışın adayı Dr. Cengiz Özyalçın, Kadıköy’ün ikinci seçimle işbaşına gelen belediye başkanı olmuştu. Bir önceki dönemde Belediye Meclis Üyesi olarak hizmet veren Av. Selami Öztürk ise, bu yeni dönemde Belediye Başkan Yardımcısı görevini almış, daha sonraki 4 dönemde 20 yıl boyunca Belediye Başkanı olarak tam 6 döneme (30 yıl) O’nun icraatları damga vurmuştu.
1984-89 döneminde olduğu gibi sonraki dönemlerde biz de, başka gazete ve gazeteciler de, yeniden seçilen başkanlara sormadık, “Nasıl bir Kadıköy hayal ediyorsunuz?” diye… Onların bastırdıkları seçim broşürlerinde kullandıkları vaatleri ise, birer ‘vaat’ olarak kaldı. Bu defa biz aynı hatayı yapmıyor ve misyonumuz gereği Kadıköy için yapılması gerekenleri tek tek duymak istiyoruz. Bununla da yetinmiyor, bu konuda söz sahibi ‘Kadıköy Dostları’ndan görüşler alıyor ve aktarıyoruz. Belediye Başkan Adayı’ndan önce onlara bu soruyu yöneltiyoruz. Çünkü, Kadıköy bizim olmazsa olmazımız… Her insanın yaşadığı yer onun vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır. Ama Kadıköy, bizim için bir başkadır… Söylenenleri okudukça bize hak vereceksiniz…
“Önümüzdeki dönemde nasıl bir Kadıköy hayal ediyorsunuz?” sorusuna Osman Hızlan’dan aldığımız cevaplar hayli düşündürücüydü. “Geleceğe bakmak için geçmişi unutmamak gerekir” diyen Osman Hızlan, Kadıköy Şehremaneti Binası’nın restorasyonu konusunda yaptığı çalışmaların hatırlanmamış olmasına hayli üzülmüş. “1984 yılında Kadıköy’ün seçimle işbaşına gelen ilk Belediye Başkanı seçildim. Görev yerim, içerisinde Merkez Karakolu, Sağlık Müdürlüğü, İmar Müdürlüğü ve Kadıköy Kaymakamlığının da yer aldığı Kadıköy Şehremaneti Binası idi. Bu tarihi bina, halk arasında ‘Kaymakamlık Binası’ olarak biliniyordu. Kısa bir süre içinde bütün birimlere yer bularak taşıdık. Bina boşalınca dört duvar kalacak şekilde yıktık. Belediye Başkanı olarak ben Üsküdar bölgesinde yer alan Et Kesim Kombinası’na taşındım. Kiralık bir yer tutacak para yoktu. O günün şartlarında kırtasiye malzemelerini kendi cebimizden alıyor, nakil işlemlerini kendi şahsi araçlarımızla yapıyorduk. Hatta makam aracı olarak bile kendi aracımı siyaha boyatarak kullandım.”
Kadıköy Belediyesi’ni Üsküdar’da iki sandalye bir masa ile kurduklarını dile getiren Osman Hızlan, “Bir buçuk yıl boyunca kurbanlık hayvanlar, et kokuları arasında Kadıköy’ün sahip olduğu değerlerini, envanterini çıkardık. Gelir-gider dengelerini, geleceğin projelerini yaptık” dedi. Başkanlığının üçüncü yılında Kadıköy Şehremaneti Binası’nı bütün tarihi özellikleriyle restore ederek, Kadıköy Belediye Başkanlığı ve Belediye Meclisi olarak hizmete soktuklarını açıklayan Hızlan, Söğütlüçeşme’de bulunan ve o günün şartlarında süper proje olarak gösterilen Kadıköy Belediye Başkanlığı Binası’nın temelini attıklarını da sözlerine ekledi.
O sıralarda Selamiçeşme Özgürlük Parkı olarak bilinen 120 donum büyüklüğündeki arazinin Kadıköy Hükümet Konağı olarak ihalesinin yapıldığını öğrenen Osman Hızlan, bu girişimin Kadıköy’e büyük ihanet olacağı gerekçesiyle bu anlaşmanın bozulmasını sağlamış ve alanı Kadıköy Belediyesi adına tapuya tescil ettirmiş. Başkanlığı dönemi boyunca gurur duyduğu pek çok projeye, ekibiyle birlikte gece gündüz demeden büyük emekler harcayarak hizmet ettiklerini açıklayan Osman Hızlan, kendisinden sonra yapılanlardan ise pek memnun olmadığını üzülerek şöyle açıklıyor: “Dönemimi tamamlamak üzere iken son bir hizmetim de, Başöğretmen olarak gördüğüm ulu önderimiz Atatürk için bir anıt yapılmasını istedim ve Kadıköy Meydanı’nda bunu yaptırdım. Ardından savcılığa müracaat ederek kendi kendimi ihbar ettim ve 5 yıl boyunca yapmış olduğum çalışmaların incelenmesini istedim. Yapılan incelemeler sonucu hiçbir yolsuzluk, usulsüzlük bulunmadı ve ibra edildim. Bana başta sorduğunuz sorunun cevabını vermek için geriye bakılması gerekiyor. Gerek parasal, gerek teknolojik, gerek siyasi açıdan son derece kısıtlı imkanlarla beş yıl içinde yapılanlar… Her türlü imkanların var olduğu şartlar altında 25 yılda yapılanlar…”
Yedinci beş yıllık dönemine başlayacak olan Kadıköy için konuşması gereken en önemli isimlerden biri de Cengiz Özyalçın’dı. Kadıköy’ün 1989-1994 döneminde seçimle işbaşına gelen ikinci belediye başkanı olarak kendisine bu konudaki düşüncelerini sorduğumuz Özyalçın, önce konuşmak istemediğini söyleyerek, “Belediye Başkanlığı bir hizmet makamıdır, bir görevdir. Ben bu görevi beş yıl boyunca yapmaya çalıştım. Artılarıyla, eksileriyle gece gündüz çalıştım. Zaman doldu ve bir daha aday olmayacağımı aylar öncesinden bildirdim ve köşeme çekildim. Mal varlığımda en küçük bir artış olmaması için büyük özen gösterdim. Alnım da, geçmişim de açık” dedi. Ardından ekledi: “Bugün bana ‘Seçilecek olan belediye başkanı ve yönetimi için tavsiyeleriniz ne olacak, nasıl bir Kadıköy hayal ediyorsunuz?’ diye soruyorsunuz. Ben bu soruya cevap vermeyeceğim. Ben beş yıl boyunca pek çok şey öğrendim, büyük tecrübeler kazandım. Kimse beni arayıp sormadı. Sadece yeni meclis binası açılışında Sayın Osman Hızlan ile birlikte mecburen davet edildik, mecburen katıldık. Hepsi bu… Şimdi aradan 20 yıl geçmiş, olanlar olmuş, bozulanlar bozulmuş ve siz bana ne tavsiye ederseniz diye soruyorsunuz… Kusura bakmayın, benim belediye hesabım kapanmıştır. Ama partim için yapamayacağım hiçbir fedakarlık yoktur. Bana şereflerin en büyüğünü göstererek milletvekili seçtirmiştir, belediye başkanı seçtirmiştir, her zaman yanımda durmuştur. Ben de son nefesime kadar partimin hizmetindeyim…” Kadıl Özyalçın, dönemi boyunca Kadıköy’de pek çok ilklere imza atmıştı. Selamiçeşme Özgürlük Parkı, Caddebostan Kültür Merkezi gibi projeler hep onun eseri olarak kayıtlara geçti. Bugün Kadıköy’de bulunan pek çok heykelin yapımı da yine Cengiz Özyalçın hizmet döneminde gerçekleştirildi.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, ilçenin geleceğini, geçmişten bugüne yorumladı. “Kadıköy, 20 yıla yakın zamandır Büyükşehir Belediyesi’nden alması gerektiği hizmetleri ne yazık ki alamadı” diyen Öztürk, CHP’nin önümüzdeki seçimlerde ‘İBB zaferi’ elde etme olanağının en yüksek seviyeye çıktığının altını çizdi. Kalamış Khalkedon’da Kadıköy Life’a özel açıklamalarda bulunan Selami Öztürk, şunları ifade etti: “Kadıköy, insan profili bakımından son derece müthiş ve güzel bir ilçe… Bu insan profili, yöneticilere ilham veriyor. Burada önümüzdeki yerel yönetim döneminde ben ya da başkası kim olursa olsun, eleştirilere öncelik ve önem verirse başarılı olur. Ben başarıyı böyle yakalıyorum. Önerilere öncelik sağlıyor, eleştirilere kulak veriyorum. Kadıköylülerin yapmış ya da hayal etmiş olduğu proje ve önerileri hayata geçirince beğeni oranı artıyor, eleştiri azalıyor. Yoksa Kadıköy, çok özgür bireylerin yaşamış olduğu bir ilçe… Yapılan her şey çok çabuk eleştirilebiliyor ya da yöneticileri zor duruma sokabiliyor. Bu yüzden seslere kulak vermek, başarının tek anahtarıdır. Kadıköy’de mevcut yapılacaklar belli… Önümüzdeki 5 ve 10 yıllık programlarımız net ve açık… Kadıköylülerin sesine kulak vereceğiz… Kadıköy Belediyesi, 20 yıllık süreçte yetkileri dahilinde yapabileceklerini hayata geçirdi. Bununla birlikte ‘Daha fazla ne yapabiliriz?’ diyerek bu yönde çabaladık. Ancak, bazı şeyler tüm Türkiye’de olduğu gibi Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı… Bakın, tüm ilçede yüzde 20 emsal artışı için İBB’ye başvurduk. Bir yıldır yanıt yok. Deprem bekleyen bir ilde, yapılarının önemli kısmı eski olan bir ilçede gerekli düzenlemeyi yapmamak, insanları ölüme terk etmektir. Bu, çok ciddi sonuçları olan bir durumdur. Bunu Kadıköylülerin, tüm insanlığın adına çok önemsiyorum.
Önümüzdeki yerel yönetim döneminde Buyükşehir Belediyesi’ne 20 yıllık alacağımızı ödetmek gibi bir borç ile karşı karşıyayız. İstanbul’u almamız ile birlikte ilçe belediyesi olarak daha çok İBB’yi yönlendirici ve gerçekleşmesi gereken projelerin önceliği konusunda bilgilendirici rol alacağız. Hangi projelerin gereği daha önce ise, mutabakat içerisinde olacağız. Kadıköy, bir ilçe belediyesinin verebileceği projeleri ve hizmetleri önemli ölçüde tamamlamış bir merkezdir. Bundan sonra güncel ihtiyaç programlarını saptamaya çalışmıştır. Kadıköy, şu anda Türkiye’nin en güzel ilçelerinden biri, ancak Avrupa’nın en güzel ilçesi de olabilir.
Fikirtepeliler mağdur edildi. Semt sakinlerinin mağduriyeti bir an önce giderilmelidir. İki yıldır evi yıkılmış insanlar bölgelerinden uzaklaştılar, uzakta yaşıyorlar. Müteahhit firmalar da inşaat yapacakları arsanın sahiplerinin kira bedellerini taahhüt ettikleri üzere ödüyor. Ancak süreç uzadıkça uzadı. Firmalar zor duruma düşmeye başladı, kiraları belirli bir zamandan sonra kesebilirler. Evi yıkılanlar sıkıntı çekiyor, yıkılmayı bekleyip de Fikirtepe’de oturanlar da büyük sorunlarla başbaşa… Mahallelerin ne bakkalı, ne de marketi kaldı. Esnaf elini eteğini çekti. Esnafı kalmamış bir bölgede yaşıyor Fikirtepeliler… Geceleri sokağa çıkmakta zorluk çekiyorlar. Dolayısıyla her bakımdan sosyal patlamaya doğru gidiyor Fikirtepe… Bir an önce inşaat çalışmaları başlar ve çevre toparlanırsa, Fikirtepeliler rahat ederler. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda görev değişimi gerçekleşti ve her şey yeniden sıfırlandı. Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ile görüşeceğiz. Sorunlar artık çözüme kavuşmalı… Bir iş ya yapılacaktır ya da yapılmayacaktır. Bunun ortası yoktur.
Bir taraftan Suadiye, Şaşkınbakkal ve Erenköy gibi semtlerimizde kentsel yenileme başladı. Binaların yenilenmesinden mutluluk duyuyorum. Ancak, büyük kamyonların kent içine girmesi, hafta içinde yoğun inşaat çalışmaları ve gürültünün getirmiş olduğu kirlilik de var. Her şeye rağmen sonuca bakınca, o binalarda yaşayanların depremden etkilenmeyeceğini düşününce çok rahatlıyorum. Kadıköy’de bütün binaları yenilememiz lazım… Çektiğimiz sıkıntı sonuca değer…”
Kadıköy’de demiryolları ve vapur ilişkisi mutlaka devam etmeli. 150 yıllık gar binası, Anadolu’nun İstanbul’a açılan tek kapısıdır. olarak burada her türlü yapılaşmaya karşıyız. Üstü yeşil alan olsa bile, alt katlarına yeraltı otoparkı yapılamaz. Bu bölgenin 8 bin yıllık geçmişi var. Altında tarihi liman olduğu biliniyor. Buraya otopark yapmak cinayet olur. 45 dönüme binlerce araba koymak bu bölgede sorunu çözmez, artırır.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Büyükkent Bölge Temsilciliği Başkanı, Yüksek Mühendis Mimar Saltuk Yüceer; Kadıköy’ün kentsel ve manevi gelişimine ve önümüzdeki süreçte yapılması gereken çalışmalara yönelik önemli açıklamalarda bulundu. İki yıllık görev döneminin ardından gerçekleştirilen oda seçimlerinde güven tazeleyen Yüceer, şunları dile getirdi: “Kentlerin doğal ve tarihi değerleri vardır. Kentsel dönüşüm esnasında bu değerlerin de korunması gerekmektedir. Tarihe baktığımızda, bugün olduğu kadar kentlere müdahale görülmemiştir. Felaketi yaşıyor ülke… Kentler ne yazık ki piyasa ürünü gibi görülüyor. Son zamanlarda yerel yönetimlerin etkisi kalmadı. Büyükşehir Belediyesi’nin bile plan yapmaya yetkisi yok. Parsel bazı tadilatlar dahi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayını gerektiriyor. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin karşısında yer alan 6,5 dönümlük arazinin planını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptı. İBB, 2013 yılının son meclis toplantısında Kuşdili Çayırı’na yönelik planı hayata geçirdi, ancak hiçbir yürürlüğü yok. İBB planına göre Kuşdili Çayın’nın üstü park, altı da otopark olacaktı. Çevre ve Şehircililik Bakanlığı’nın planına göre bu bölgeye yapılaşma gelecek. Arsanın yüzde 30’una brüt alandan 45 dönüme denk gelen 0,5 emsalli bina yapılacak. Bodrum katı ile birlikte 25 bin metrekarelik toprak üstü yapı söz konusu… Bu süreçte İBB’nin yetkisiz olma durumu var, Kadıköy Belediyesi’nin de… Mimarlar Odası Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Büyükkent Bölge Temsilciliği Başkanı, Yüksek Mühendis Mimar Saltuk Yüceer…Aynı bölgede Marmaray, metro, hızlı tren ve metrobüs hareketi de olunca bu bölge felç olur. Bir de AVM hâlâ gündemde… Kuşdili Çayırı, afet sonrası Kadıköylülerin buluşma noktası olabileceği tek yerdir. Buraya inşaat yapılmasına Oda olarak hep karşı çıktık. Ne yazık ki Meteoroloji’nin bulunduğu arsayı da Kadıköy kaybetti.
Haydarpaşa Dayanışması, Haydarpaşa’nın gar olarak kalması ve kullanılmasına yönelik 100. toplantısını gerçekleştirdi.
Gar olarak kalmasını istiyoruz. Kadıköy’de demiryolları ve vapur ilişkisi devam etmeli. 150 yıllık gar binası, Anadolu’nun İstanbul’a açılan tek kapısıdır. 1 milyon 320 bin metrekarelik Haydarpaşa çevresindeki araziye 4 milyon metrekarelik inşaat yapılması düşünülüyor. Bu yönde 2004 yılından bugüne mücadele veriliyor. Haydarpaşa’nın işlevini yitirmesi ve yok olması, Kadıköy’ün imajını ve çekim merkezi özelliğini önemli ölçüde olumsuz etkiler.
Boğa Heykeli, Kadıköy’ün simgesi haline geldi. Yaklaşık olarak 60 yıldır Kadıköy’ün havasını soluyorum. Boğa Heykeli oradan buraya yıllarca yer değiştirdi. Son yarım yüzyılda ise artık Kadıköy’e ait… Tabi böyle bir değerli heykelin, 1800’lü yıllardan bugüne gelen tek döküm tarihi eserin, korunulurluğu çok önemli… Heykel, Kadıköylünun elinden alınmasın. Ancak, Altıyol’da bulunduğu yerde de korunur hale getirilsin. Altıyol’a gelen direkt heykele dokunabiliyor. Heykel, çok kolay zarar verilebilecek bir konumda. Bunun önüne geçilmeli, burada yapılacak bir düzenleme ile heykele zarar verilmesi engellenebilir. Böylece heykelin üstüne çıkılamaz, sprey boya da sıkılamaz.
Kadıköy’de 2012 yılına kadar olan verilere göre 30 bin 500 bina var. 1999 Marmara Depremi’nin ardından 2012 yılı başlarına kadar 2.828 bina yapılmış. Yani 14 senede Kadıköy’de yapılan yeni bina sayısı sadece 2.828’i bulmuş. Demek ki bu zamana kadar binaların ortalama olarak sadece yüzde 10’u yenilenmiş. Yapılarının yüzde 90’ı eski olan bir ilçede yaşıyoruz. Ancak Fikirtepe’deki yıkımlar ve Suadiye, Şaşkınbakkal ve Erenköy gibi semtlerde kentsel yenileme çalışmalarının da başladığını unutmamak gerekir. Kadıköy’de 13 bin bina, 1975 yılından sonra yapılmış. Geriye kalan ve mevcut binaların yüzde 50’sini oluşturan 14 bin civarındaki yapı, 1975 yılı ve öncesine ait… Ortalama olarak ilçedeki binaların yarısının alarm verdiğini söylemek mümkün… Her eski bina yıkılacak anlamına gelmiyor, ancak risk büyük. Kadıköy Belediyesi’ne bin binanın risk raporu alınmak üzere başvuruda bulunuldu. Bugünlerde 400’e kadar inşaatın yapımı sürüyor. Bu binalarda daire artışı yüzde 35’leri buluyor. Bu da belirli bir kaosu getirebilir. Nüfus artışı, trafik sorunu ve altyapı yetersizliği… Biz işin tersinden gidiyoruz. Önce binaları yapıyor, ardından altyapıyı getiriyoruz. Sokak ve caddeleri tekrar tekrar kazıyoruz. Ayrıca bu kadar daireyi kimler alacak, onu da merak ediyorum. Yine Kadıköy’ün dokusu ne kadar etkilenecek, bunu da düşünmekte yarar var. Kadıköy, rant açısından Türkiye’nin en değerli ilçesi… İstanbul geneline baktığımızda kentsel dönüşüm bence eksik ilerliyor. Normal bir kentsel dönüşüm, haritada kırmızı alan olarak gösterilen riskli bölgelerde gerçekleşir. Bizde ise rant değeri yüksek olan mavi alanlarda dönüşüm yapılıyor.”
Arkitera Mimarlık Merkezi kurucularından Ömer Yılmaz ise, “Nasıl bir Kadıköy?” sorumuza tespitlerle açıklamalar getirdi: “Kadıköy sahilini yeninden düzenleyeceğim. Metrobüs, tren ve yakın gelecekte Marmaray’ın buluşacağı Söğütlüçeşme’yi tüm sorun ve paydaşlarıyla ele alıyorum. Tamamen bizim dışımızda, kontrolsüz emsal artışıyla oluşan Fikirtepe sorununda elimi masanın altına koyarak iyi bir kent dokusu ortaya çıkması için çaba göstereceğim. İlçemizdeki üniversiteleri bir araya getirerek, Kadıköy’ün geleceği için tartışma ortamları yaratacağım. Türkiye’nin nitelikli mimarlık ofislerinin bulunduğu -belki ilçe ölçeğinde en fazla mimarı barındıran- belediye olarak bu mimarlarla ay buluşacak, ilçemizin bu değerini kentsel kaliteye dönüştüreceğim. Tüm kaldırımları gerçek engelli dostu haline getireceğim. İlçemiz sınırlarındaki Hasanpaşa’yı bir proje geliştirme yaklaşımıyla kente kazandıracağım. Haydarpaşa’nın yol haritasını oluşturmak için acil bir çalıştay yapacağım…”
Eğer aday olsaydım, seçim bildirgeme yazacağım daha çok başlık olurdu herhalde… Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy… Bu belediyelerde CHP’nin adayının kim olursa olsun seçileceği neredeyse kesin… En azından bir Kadıköylu olarak, Kadıköy’de AK Parti karşısındaki CHP’nin seçimi kaybetme olasılığının olmadığını iddia edebilirim. Ne koşulda ve hangi adayla olursa olsun… Hal böyle iken CHP Kadıköy Adayı üzerinden konuşacaklarımız farklılaşabilir. Yukarıdaki satırları bir vesileyle 2012 sonunda yazıp kenara koymuştum. O zamandan bugüne belediye, Kadıköy Tasarım Atölyesi’ni açtı. Atölyenin müthiş değerli olduğunu biliyorum, lakin Kadıköy’ün tasarım sorunlarından uzak durmasını da anlayamıyorum. Örneğin, Fener Kalamış Caddesi kadar önemli bir yerde son zamanda yapılan kaldırım düzenlemesi, TAK’la ilgisiz… Sayın Başkan’ın 24 Aralık 2013’te Tvvitter’dan paylaştığı Fenerbahçe Köprüsü görseli de ‘Tasarım Atölyesi’ açmış bir belediyeye ait bir görsel olamaz. Örnekleri çoğaltmak mümkün ama asıl sorunumuz tasarım bile değil bugünlerde… 2012 sonundan bu yana Fikirtepe, bakanlık tarafından afet yasasına göre riskli alan ilan edildi. Emsalin ada ölçeğinde ikiye katlanması bölgedeki nüfusun üçe katlanmasına neden olacak, altyapının kaldırma olanağı yok. Ve çok daha önemlisi ada bazında ‘gated community’ler oluşacak. Kadıköy’ün en önemli özelliği, en yaşanabilir yerlerden birisi olmasının nedeni nitelikli kentsel dokusu… ‘Gated community’ler, çeşitli nedenlerle nitelikli kent dokusu oluşmasının önündeki en temel engel… Kadıköy’deki müthiş imar faaliyeti de gözlerden kaçmamalı. Uzun yıllardır ilk kez tüm Kadıköy bir şantiye gibi… İmarda Kadıköy Belediyesi’nin Bakanlık’tan talep ettiği 2,07’den 2,50’ye emsal artışı oldu mu bilmiyorum, ama yıkılan eski yapıların yerlerine daha büyük, daha yüksek yapıların yapıldığını gözlemliyorum. Kadıköy’de severek yaşamamıza neden olan az yoğunluklu, boşluklu, sürprizli kent yakında ortadan kalkacak. Gezi’nin temel insan kaynağı olan Kadıköylunün siyasetten talebinin de paralellik taşıması en büyük beklentim… Sonunda siyasetçiler, hangi partiden olurlarsa olsunlar seçmenlerinin iradesini yansıtıyorlar. Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Selami Öztürk’ün arada dillendirdiği ‘Kadıköylü emsal artışı bekliyor’ da bundan zaten… Emsal artışı, kentlere zehir şırınga etmek demek… Fikirtepe o zehirle öldü ve bir zombi olarak yeniden doğacak. Kadıköy’de yapılması gereken bütüncül bir kentsel tasarım yaklaşımıyla yenileme, emsal artışıyla değil. Nitelikli kent oluşturmak için emsal üzerinden düşünmeyi bırakmalı, bütüncül tasarım ve planlama aşamasına geçmeliyiz.”
Y. Mimar İbrahim Tütenyurd, beklentilerini Kadıköy Life ile şöyle paylaştı: “Kadıköy’ün resmi kayıtlara göre yaklaşık 550 bin nüfusu olduğu, ziyaret vb. nedenlerle hareket eden nüfusun ise yaklaşık 1 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Coğrafi konumunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu ilçenin ülke genelinde farklı bir yeri de vardır. Bu farklılığı yaratan da ilçenin yurt genelinde en seçkin oyuncularının, sanatçılarının, artist ve aktörlerinin, akademisyenlerinin, doktorlarının, entelektüel kesiminin yaşamayı tercih ettiği önemli ilçelerden biri olmasıdır. Kadıköylü çevreye, ülkeye, dünyaya duyarlı, geçmişine ve geçmişteki mozaiğine sahip çıkan sosyal demokrat bir kentlidir. Kadıköy’de yaşamak katılımcı olmayı, paylaşımcı olmayı gerektirir. Kadıköylü, gelişmeye ve gelişmelere açıktır. Bu nedenle iyi irdeleyen, iyi gözleyen, iyi izleyen, iyi değerlendiren insanlar topluluğuna bir şeyleri beğendirmek de zordur. Daha seçicidirler. Zira yaşadığı yerin ve soluduğu havanın kendisine yeni ufuklar açmasını ve gününe bir gün daha katmasını ister. Yaşadığı yerin kendisini yansıtmasını ister. Bunun bir diğer anlamı da, ne istediğini bilenlerin bir araya toplandığı bir ilçe olduğunun göstergesidir. Bu nedenle de beklentilerde farklılıklar söz konusudur. Daha ileri bir sosyal yaşam için beklentiler, kültürel yatırımlar ve etkinliklerdeki beklentiler, doğal yaşamı kolaylaştırma adına beklentiler, sanatsal yaşam için beklentiler, eğitim için beklentiler, ilçe ekonomisinin yükselmesindeki beklentiler, katma değer beklentileri, güvenli bir ortamda yaşam ve çalışma beklentileri, hepsi üst seviyelerde…
“Gençlik ve Kültür Merkezlen olmalı…” Güvenli bir ortam deyince de akla hemen yaşadığı evi ve çalıştığı iş ortamı geliyor. Daha güvenli konutlar ve işyerleri elde etmek için 6036 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi hakkındaki kanun çıkarıldı. Daha sonra da ilgili yönetmelikler yayınlandı. Birçok parselde de yıkımlar ve inşaat çalışmaları başladı. Her şeye rağmen 6036 sayılı yasa ve uygulamasına ilişkin yönetmelik maddeleri ve bunların uygulanmasında karşımıza çıkan engeller var. Medeni kanun ile çelişkileri nedeni ile açıkta uygulama bekleyen maddeleri var. Üçte iki ile aldığınız kararların tapu dairelerinde özellikle ifraz, tevhit ve terk işlemlerindeki uygulamalarında sıkıntılar bulunuyor. Kadıköy’ün geçmiş yıllardan gelen büyük parselleri, muhtelif nedenlerle yapılan ifrazlar nedeni ile gittikçe küçülmüştür. Küçülen bu parseller şimdi değişen imar şartları ile hakları olan yapıları yapamıyorlar. Sağlam ve güvenli yapılarda oturmak ve yaşamak herkesin hakkıdır. Bu nedenle de eski yapıların yenilenmesi gerekmektedir. Bunun için de yaşam alanlarının küçülmelerine karşılık katma değeri daha yüksek konutlarda, daha kaliteli yaşam standartlarına ulaşmak için parsellerin birleşmelerinde yarar görmekteyim. Birleşerek yapılacak parseller için değişken bir artış oranı ile imar haklarına ilavelerin yapılması ve birleşmeyi teşvik edici, özendirici kılacak mevzuat değişikliklerinin ilgili kurumlar tarafından hızla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu aslen sadece Kadıköy’ün değil, güzel İstanbul’umuzun tüm ilçelerinin ve hatta tüm ülkemiz için gerekli bir düzenleme olmalıdır. Kadıköy halkının bu birleşimlere daha sıcak yaklaşmalarını bekliyor ve umuyorum. Daha değerli yapılarda yaşamak kesinlikle haklarıdır. Park sorunlarından arındırılmış, daha modern ve sosyal donatı alanlarının daha bol, yeşilin daha hâkim olduğu bir yaşama doğru hep birlikte…”
Adı Kadıköy ile bütünleşmiş isimlerden biri olan İnal Aydınoğlu, “Her şeyin başı gençlik ve kültürdür. Kadıköy gibi özel konumdaki bir ilçede gençlik ve kültür merkezlerinin fazla olması gerekir” dedi. İşte Aydınoğlu’nun açıklamaları: “Kadıköy sadece Türkiye’nin değil, konumu ve sosyo-kültürel yapısıyla Avrupa’da bile pek çok ülkeden önde olan bir kent… Böylesine özellikleri olan bir merkezin yerel yönetimi de bu özellikleri kaldırabilecek, hatta üzerine artılar ilave edebilecek bir yönetim olmalı. Hiçbir şekilde göz ardı edilmemesi gereken bir konu var ki, o da gençliktir… Bana göre sahip olduğumuz bu değere gözbebeğimiz kadar özen göstermeli ve onlar adına hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıyız. Çünkü, bakarsanız bugünün gençliği verimli, sağlıklı bağ olur; bakmazsanız sağlıksız, faydasız, hatta zararlı dağ olur. Bu nedenle bütün hesaplar buna göre yapılmalı, gençlerimizi ülkemize kazandıracak merkezler yapmalı. Bu merkezlerde yetişen gençlik önce diğer ilçelere, ardından tüm ülkeye yayılarak arzuladığımız kalitenin yakalanmasında etkili olacaktır.
Bu merkezlerin bir başka faydası ise, sık sık azlığından şikâyetçi olduğumuz sanatçılarımızın da çoğalmasına yol açacaktır. Her mahallede oluşturulacak bu merkezlerde Belediye Başkanı’nın teşvikiyle gönüllü olarak eğitim verecek olan hocalar, uzmanlar; plastik sanatlar, müzik, sinema gibi alanlarda eleman yetişmesinin ilk adımlarını atacaklardır. Bugün politikacılar için en kolay olan cevap, “Yok, olmaz, bir bakalım” kelimelerinden oluşmaktadır. Oysa bana göre gerçek politikacı yokları var eden, olmazları olur kılan, bir bakalım değil de, hadi yapalım diyebilen politikacıdır. Böyle olursa bir yerlere varabilme imkânımız soz konusu olabilecektir… Bana ‘Nasıl bir Kadıköy?’ dediniz… Bu soruyu sorduğunuz için size teşekkür ederim. İşte ben böyle politikacıların görev yaptığı bir Kadıköy, bir Türkiye hayal ediyorum…”
“Kadıköy, hayallerini gerçeğe dönüştürmek isteyenlerin görev yeri…” Kadıköy’ümüzü yönetecek belediye başkanımızın öncelikle vizyoner, halkına sahip çıkan, saygı duyan, eleştiriye açık, üretken, fikir sahibi, yaratıcı zekaya sahip, dürüst ve çalışkan bir kimliğe sahip olması gerekmektedir.
“Nasıl bir Kadıköy, nasıl bir belediye başkanı?” sorusunu yönelttiğimiz isimlerden biri de Nursema Öztürk oldu. Tasarım Parkı’nın kurucusu, “Kadıköy’ümüzü yöneten belediye başkanımızın öncelikle vizyoner, dürüst ve çalışkan bir kimliğe sahip olması gerekmektedir” dedi ve hayalindeki Kadıköy’ü anlattı… “Moda’ ya gitmek bir çileye dönüşmemeli… Rıhtım denilen alan Avrupa şehirlerine yaraşır iddiada, ama kullanışlı transfer noktası olarak görüntü kirliliğinden arınmış, modern ve örnek bir ulaşım ağı olarak yeniden tasarlanmalı… Yeldeğirmeni’nde ara sokaklarda bulunan eski eserler de korunarak, yeni yapılacak binaların yükseklik artışlarından medet ummadan, doğru bir imar uygulaması ile halkın iletişim kuracağı sevimli sokaklar, her sokağın küçük meydan ve çarşıları ile örnek bir yerleşim alanı yaratılmalı… Minibüs ve otobüs hatları daha doğru konumlanmalı, merkezden dağılım ama yer altından yönlendirme gibi çevre görünümüyle Kadıköy’ün tarihine, denizine ve vapurlarına yoğunlaşmalı… Kadıköy’ümüzü yöneten belediye başkanımız öncelikle vizyoner, halkına sahip çıkan, saygı duyan, eleştiriye açık, üretken, fikir sahibi, yaratıcı zekâya sahip, dürüst ve çalışkan bir kimliğe sahip olmalı… Belediyecilik çok önemli bir kamu görevidir, bu görevi basamak olarak kullanmak isteyenlere izin vermemek de bizim görevimizdir. Hayali olan, hayal kurup bunu gerçeğe dönüştürmek isteyenlerin görev yeridir Belediye Başkanlığı… Tasarım Parkı’nın kurucusu Nursema Öztürk… Kadıköy; Haydarpaşa’sı, Rıhtım’ı, Tarihi Çarşısı, dondurması, denizi ve arkasındaki Çamlıca tepeleri, martıları, vapuru ile ruhumuzu doyuran ve yaşanacak ilçelerimizden… Yıllardır kokan Kurbağalıdere, Kadıköy’ün sembolü olmuştur. Yine çözüm bekleyen Haydarpaşa, Kuşdili Çayırı, altında tarih yatan Fikirtepe kentsel dönüşümü ile sorunları hep üzerine çekmiş ender sahip olunacak eşsiz bir yerdir. Haydarpaşa, Kadıköy’ündür; Kuşdili Çayırı, kuşların yuva yapabileceği ve Kadıköylünün dinlenebileceği bir botanik parktır, yeri asla AVM olamaz. Çarşısındaki gerçek esnafının korunması gerekir. Bir kültür yaratılmıştır, onları yaşatacak insan kalabalığının enerjisi Altıyol’dan Rıhtım’a akarken veya Boğa’dan Bahariye’ye çıkarken düzgün yürüyebilecek, dinlenebilecek, tekerlekli sandalye ile engelsiz gezilebilecek bir özgürlük hattıdır, iş hanları sağlıklı olmamaya başlamıştır, bu mekânlar yeniden ele alınmalıdır. Yaşlı nüfusun varlığını inkâr etmeden, yüksek standartta huzur evlerine ihtiyacı ne kadar varsa, arkadan gelen yeni nesle cevap verecek ve onların da 50 yıl sonra ‘Kadıköylüyüm’ diyebilecek sosyal etkinlikleri yaşayabilecekleri, spor aktiviteleri ile kullanabileceği, en güzel yıllarını unutamayacakları anlara çevirmek için tasarlanmış alanlar oluşturmak gereklidir. Kadıköy marka olmalıdır. Artık vizyon ve üretim zamanıdır, geçmiş yanlışları eleştirmeden ama yanlışları tekrarlamaya fırsat vermeden çalışmak, çalışmak, çalışmak zamanıdır. Daha yazacak çok şeyler var ama sırasıyla…” “Kadıköy’ün kapasitesi daha iyi değerlendirilebilir…” Stratejik planlı yönetim ve Kadıköy’ümüz… İstanbul siyasetinin iz bırakan Kadıköylü isimleri arasında yer alan Falih Özgür, ilçemizin önümüzdeki günlerde çözülmesi gereken sorunları hakkında şunları ifade etti: “Dünyanın hiçbir yerinde sokak arasından geçen tramvay yokmuş, Kadıköy dışında… Bence, tramvay imkanı değerlendirilmeli, hatta Altıyol’dan Bostancı’ya kadar nostaljik bir tramvay yapılabilir. Yine sokak kaldırımları demir yığınlarıyla göz zevkini bir hayli bozuyor, bu yönde değişime gidilmeli. Kadıköy’de yer gök işportacı kaynıyor. Hem ilkel ve on yıllarca öncesine götüren bir görüntü, hem de son derece rahatsızlık verici, ticari etiğe aykırı…
Seneler sonra 2013 yılının başında caddelere izmarit tabağı konuldu. Her yer izmarit doluydu, bir nebze azaldı. Kaldırımlar motosiklet, masa, sandalye ve işportacıların işgali altında. Rıhtım’ı her şiddetli yağışta su basıyor. Hem de denize 50 metre mesafede… Yine Rıhtım Caddesi’nde senelerdir minibüs, otobüs, büfeler karmaşası bitmedi.
25 senedir altyapıya kazma vurulmadı. Nüfus bu süreçte 5 kat arttı, ancak 25 senede 5 kere kaldırımlar değiştirildi. Son üç senedir sokak aralarında beş, on odalı otel adıyla çalışan denetimsiz ruhsat verilen yerler çoğaldı. Günlük kiraya verilen ve uygunsuz kullanıldığı bilinen daireler arttı. Yıkılmak üzere olan evler, yavaş yavaş yıkılıp otopark yapılıyor. Fiş istiyorsunuz, neredeyse dayak yiyeceksiniz…
Görme engelliler için kabartmalı yollar yapıldı, takip ederseniz ağaca çarparsınız. Yapılan yerler de Moda’nın bir kısmı, Bağdat Caddesi ve çevreleri… Kadıköy Meydanı’nda, Rıhtım ve Altıyol’da yok. Senelerdir Mühürdar ve Rıhtım Caddesi kokar. Bir Venedik olabilecek Kurbağalıdere temizlenemedi. Her seçim yaklaşırken çalışmalar yapılır, nedense bırakılır… Kadıköy’de imar artışı hakkında da iyi düşünmek gerekiyor; getirilen ve götürülen iyi değerlendirilmeli… Unutmamalı ki emsal artışı beraberinde altyapı sorunlarını, yolların yetersizliğini, çöp toplama gibi hizmetlerde eksikliği ve otopark sorunu gibi gerçekleri önümüze getirebilir.” Son olarak bir Ekonomist ve Stratejist olan Cenan Torunoğlu, akademik bir yaklaşımla gelecekteki Kadıköy yönetimine dair düşüncelerini bizlerle paylaştı: “Özelikle 1990’lı yıllardan itibaren, küreselleşmenin hızla yaygınlaşması ve karmaşık bir yapıya dönüşmesinin de etkisiyle, kurum ve kuruluşları yönetmek daha da zorlaşmıştır. Bu dönemde, stratejik planlama yaklaşımı gelişmiş, yaygınlaşmış ve başarılı kurum ve kuruluşların vazgeçilmez yönetim biçimi olmuştur. Ülkemizde de, başarılı kurum ve kuruluşların stratejik plan uygulamaları bulunmaktadır. 24 Aralık 2003 tarih ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 9. maddesinde de, kamu idarelerinin stratejik plan hazırlamaları zorunlu kılınmıştır. Birbirinden değerli mahalleleriyle güzel Kadıköy’ümüzün yönetimi de stratejik planlama yaklaşımı ile yapılmalıdır. Belediye Yönetimi ve çalışanlarının stratejik planların oluşturulma, uygulanma ve izlenmesindeki katılımlarının ötesinde; mahalle komiteleri kanalıyla yöre halkının da stratejik plan oluşturma, uygulama ve izlenmesine katılması, istenilen geleceğe ulaşmak için başarının anahtarı olacaktır.
‘Nerede olduğunuzu bilmiyorsanız nereye gideceğinizin hiç önemi yoktur’ demiş, düşünür Seneca… Stratejik plan çalışmasına da nerede olduğumuzu çevreyi irdeleyerek başlamalıyız. Stratejik planlama dilinde ‘Çevre Etüdü’ diye adlandırılan bu çalışmanın, kontrol edebildiğimiz çevre ve kontrol edemediğimiz çevre olmak üzere ikili bir yaklaşımla yapılması gerekir. Kontrol edebildiğimiz iç çevre, bizimle (şirket, ülke, yerel belediye) ilgilidir. Bu aşamanın amacı, belediyenin güçlü yönlerini ve iyileştirilmesi gereken yanlarını ortaya çıkartmaktır. Kontrol edemediğimiz dış çevre ise, belediyenin dışında kalan, ancak, belediyeyi etkisi altında tutan çevredir. Bu aşamanın amacı ise, belediyeyi etkileyen, teknolojik, sosyal, ekonomik, siyasal, hukuksal vb. alanlardaki fırsatları ve tehditleri ortaya çıkartmaktır.
Gelecekte, nerede olmak (şirket, ülke, belediye) istiyoruz? Gelecekte olmayı arzuladığımız durum, stratejik planlama dilinde ‘vizyon’ ile ifade ediliyor. Vizyon, değişimi planlayan bir belediyenin üst yönetimi için bir referans ve dönüm noktasıdır. Güçlü bir vizyon, belediye yönetimini, belediye çalışanlarını ve yörede yaşayanları bir arada tutup geleceğe yönlendirerek motive eder ve bir rehber görevi görür. Önemli olan, vizyonun belediye yönetimi, belediye çalışanları ve yöre halkının katılımcı bir biçimde belirledikleri, içtenlikle benimsedikleri ve birtakım halinde peşinden koşmalarını sağlayacak bir ifade olmasıdır. Vizyon ifadesi, mutlaka stratejik planlama dilinde ‘stratejik iş hedefleri’ olarak adlandırılan sayısal ifadelerle güçlendirilmeli, pekiştirilmelidir. Belediyeler, esas itibariyle hizmet odaklı yapılar oldukları için stratejik iş hedefleri de kurumsal yapı, kentin alt ve üstyapısı, kültür, sağlık ve spor hizmetleri, kentsel planlama ve estetik, çevre sağlığı vb 5-10 yıllık sayısal hedeflerinin ana başlıkları olarak yer alabilir. Stratejik İş Hedefleri paydaşlarla da paylaşılmalı, web sitelerinde ileriye dönük hedefler yayımlanmalıdır.
Stratejik plan oluşturmanın ‘Neredeyiz?’ ve ‘Nereye gitmek istiyoruz?’ soruları yanıtlandığı zaman, iki nokta arasındaki farklar, açıklar, eksikler gözükmeye başlar. Stratejiler, mutlaka belediyenin stratejik iş hedeflerine ve vizyonuna götürecek biçimde olmalıdır. Bu husus, sistemli ‘hedef yayılımı’ yaklaşımı ile yapılır. Sistemli hedef yayılımından kastedilen, belediye yönetimi hedeflerinin, belediye stratejik iş hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik olarak tasarlanması, belediye çalışanlarının hedeflerinin de belediye yönetim hedeflerini gerçekleştirecek şekilde belirlenmesidir.
Stratejik plan uygulamasının başarısı, oluşturma aşamasının yaklaşım kalitesi ile doğrudan ilgilidir. Belediye yönetiminin sahiplenmediği, çalışmalara fiilen katılmadığı stratejik planların başarılı olması rastlantısal olacaktır. Belediye çalışanları ve yöre halkını, olanaklar ölçüsünde stratejik plan oluşturma çalışmalarına katmak, gerek fikir zenginliğinin oluşması, gerekse hedeflerin sahiplenilmesi bakımından çok önemlidir. Hedeflerin yayılımı aşamasında, çalışana ve yöre halkına inecek hedefin benimsenmesi için o çalışanın ve yöre halkının, söz konusu hedefin oluşumuna katkı sağlamış olması bir avantajdır.
Yaşam alanımız Kadıköy’ümüzün stratejik plan yaklaşımı ile yönetilmesi önemlidir ve başarı için kaçınılmazdır. Stratejik Plan’ın oluşturulması, uygulanması ve izlenmesi bir bütündür ve sürdürülebilir olmalıdır. Stratejik Plan çalışmaları Belediye Yönetimi tarafından benimsenmeli; yönetim, çalışanlar ve yöre halkı bu çalışmalara fiilen katılmalıdırlar. Kadıköy’ümüzün geleceğinin belirlenmesinde öncü rolü üstlenecek Belediye Başkanı ve ekibine başarı dileklerimi iletirim…”