Garipçe köyü imara açılmadığı halde magazin eklerinde çıkan 'değerli arazi' haberlerinden sonra, şimdi de köylüler başta memnuniyetle karşıladıkları projeye şüpheyle bakıyor
İstanbul’un son ormanlık alanı olan Kuzey ormanlarını yok edip, çevrede bulunan SİT alanı halindeki köylerin imara açılacağı endişesi ve ismi sebebiyle de tartışma konusu olan 3. Köprünün inşaatı sürüyor. TEMA’nın açtığı davada bilirkişi raporu, köprü yapıldığı takdirde etrafı yerleşime açılmamalı diyerek kesin bir dille uyarıyor. Kuzey Ormanları Savunmasının mücadelesi sürüyor. Kamuoyundaki ‘tartışmalar’ ise şimdi magazin dünyası ve iktidara yakınlığıyla bilinen haber sitelerine de sıçradı. Takvim gazetesinde Kasım ayında çıkan habere göre, ünlüler köprünün Avrupa ayağının yer alacağı Garipçe Köyüne akın edip, satın almak için arazi aramaya başladı. Gazetede haberin başlığı ‘Garipçe Aşıkları’ olarak verilirken, sosyetenin Garipçe köyünü keşfettiği söylendi. Haberin devamında ise: ‘Birçok ünlü isim, gezmek için köye akın etti. Derin Mermerci, Gülben Ergen ve Ceylan Çapa Garipçe tutkunları arasında yer aldı. Kıvanç Tatlıtuğ ise yer bakmaya başladı’ ifadelerine yer verildi. İktidara yakınlığıyla bilinen Haber 7 internet sitesi ise aynı haberi ‘3. Köprü sonrası sosyetenin keşfettiği köy’ başlığıyla duyurdu.Şimdi de Garipçeliler durumdan rahatsız. New Yorker dergisi köyde yaşanan üçüncü köprü huzursuzluğunu yazdı. Dergiye göre Garipçeliler başta memnuniyetle karşıladıkları projeye şimdi şüpheyle bakıyor.
Garipçe 600 kişilik nüfusuyla, İstanbul’un kuzeyinde, Karadeniz kıyısında bir balıkçı köyü. Şehrin gürültüsünden kaçıp taze balık yemek isteyen İstanbulluların sık sık günübirliğine ziyaret ettiği yakın yerlerden. Ancak Garipçelilerin hayatı İstanbul’un üçüncü köprüsü Yavuz Sultan Selim’in ayaklarından birinin tam da bu köye yapılacağının açıklanmasıyla bir anda değişti. New Yorker’a göre, çoğunluğu Recep Tayyip Erdoğan ve AKP destekçisi Garipçe sakinleri, emlak fiyatlarının yükseleceği, turizmin artacağı, köyün elden geçeceği ve Başbakan Erdoğan’a İstanbul’un aşırı kalabalık yolları ve köprülerinin rahatlatılmasında yardım edecekleri gerekçesiyle çok mutluydular. Ancak önce Gezi Parkı Direnişi, ardından da 17 Aralık’ta başlatılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu Garipçe köylülerinin bu dev projeyi sorgulamasına neden oldu.
New Yorker muhabiri Jenna Krajeski’nin ifadeleriyle, “Garipçe’deki ruh hali neşeli olmaktan çok uzak: Köylüler de artık bu projenin başlangıçta inandıkları gibi olumlu bir gelişme olup olmadığını merak ediyor. Kalenin ve diğer binaların yenilenmesine henüz başlanmadı ve şu ana kadar köprüden yana tek işaret denizin hemen kıyısında yükselen iki dev sütun ve yeşil orman alanı içindeki dev kelleşmiş bölge oldu. Balıkçılar inşaatın, ana geçim kaynakları olan balık nüfusu üzerine yapacağı etkiler nedeniyle kaygılı. Herkes mülkünün başına ne geleceğini düşünüyor; gelecekte zengin olma konusunda en iyimser düşünenler bile köyün hiçbir şekilde aynı olmayacağı gerçeğine teslim olmuş gibi görünüyor”. Krajeski yazısında bazı vatandaşların görüşlerine de yer vermiş. Bunların biri deniz kıyısında bir balık restoranı işleten Recep Serter, diğeri de inşaat projeleriyle ilgili faaliyetler sürdüren Cihan Baysal.
Serter önce genel olarak projeye destek verdiğini, Garipçe nüfusunun yüzde 99’unun da bu durumda olduğunu söylese de sonradan itirazlarını sıralıyor: Ağaçlar kesilecek, inşaat dengeyi bozacak. “Rüzgar güneyden estiği zaman gürültü olacak, egzos dumanları gelecek. Yaz aylarında güneş mahallenin üzerinden doğar. Çok güzel olur. Bunu kaybedeceğiz.”Bunun üzerine aktivist Baysal, Serter’e soruyor: Eğer herkes bu kadar kaygılıysa neden kimse bir şey yapmıyor? Kısa bir süre önce Garipçe muhtarlığına soyunan Elvan Aslan ise “Ben köprüye tamamen karşıyım” diyor, “Bence İstanbul’daki trafik sorununu çözmeyecek. Projenin bütün olayı kâr”. Bununla birlikte seçim kampanyası sırasında köprüye karşı propaganda yapmayacağını da belirtiyor Aslan, “Çünkü köylüler zaten bu projenin çıkarlarına olmadığını biliyor”