"İspanyol Rüyası", ekonomik kriz ve sonuçlarına eleştirel bir yaklaşım sunan proje.
Projenin fikri “American Dream / Amerikan Rüyası”nı referans alıyor. Hepimizin bildiği gibi Amerikan Rüyası, insanların hayatındaki en belirgin amacı simgeliyor, o da “ev sahibi olmak”.
Ama bu rüya Amerika’da bile çoktan parçalandı. Yapılan konutlar fazla geldi, satılamadı, satın alanlar ödeyemedi ve sonuçta yalnızca vatandaşın değil devletlerin ulusal ekonomileri çökmeye başladı. David Harvey Türkiye’de verdiği bir röportajda Türkiye’nin İspanya’nın beş sene gerisinde olduğunu dile getirmişti. Bunu söyleyeli ise tam iki sene oldu.
İspanya, konut histerisine girmeden önce de zaten Avrupa’nın en çok konut stoğuna sahip ülkeydi. Bu yanlış üretim teşviği ve spekülatif uygulamalar balondan bir talep oluşturdu ve kapitalizm bir noktada patlak verdi.
“Cadelasverdes” adlı 3 mimardan oluşan bir grubun bu fotoğraf çalışması da, aslında krizin boyutlarını sanatsal açıdan ele alan çok ironik ve etkileyici bir proje. Krizin bitmemiş yapılarının çevreyi ürkütücü bir şekilde dönüştürdüğünü gösteren bu fotoğraflar aslında bireysel gerçekliği, kolektif bilinci, konutun yaşamımızdaki yerini pesimist bir havada veriyor.
İspanyol Rüyası, uluslararası düzeydeki bu kriz hikayesinin duygusal kısmına yöneliyor ve bitmemiş evlerde aile sahneleri yaratıyor. Aslında mekanlar gerçek “ev” kavramından oldukça uzakta. Zaten ironik olan da o: gerçekte bir evde barınmanın anlamını yitirmiş bir toplumun sadece ev “sahibi” olma isteğinin bir yansıması. Yani aslında denebilir ki, tüm ütopyalarda olduğu gibi, tüm rüyalar kapitalizmin bir oyunu!
Cadelasverdes: Ana Amado, Marta Marcos, Luz Paz
Fotoğraflar: Domus “Spanish Dream”