‘Yüksek Ses Ayasofya’yı Yıkabilir!’

Ayasofya'nın eski müdürü Erdem Yücel, Ayasofya'nın yüksek ve yoğun bir sese maruz kalması halinde yıkılabileceğini söyledi.

Ayasofya’nın eski müdürü, sanat tarihçisi, arkeolog Erdem Yücel, “Yüksek bir ses Ayasofya’yı yıkabilir” uyarısını yaptı. Camiye dönüştürme tartışmasının, neredeyse 1500 yıllık bir yapı üzerine yapıldığına dikkat çeken Yücel, “Ayasofya, ses titreşimlerine hassas bir bina. Güçlü ve yoğun bir ses yıkabilir” dedi

Yücel, Ayasofya’nın ses titreşimlerine verdiği tepkiyi 1994 yılında ölçtüklerini anlattı. Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Kültür Bakanlığı’nın Anıtlar, Müzeler ve Röleve Müdürlüğü ve Ayasofya’daki uzmanlardan bir komisyon kurulduğunu aktaran Yücel, bu komisyonun çalışmalarının ardından, binanın ses titreşimlerine karşı hassas olduğunun, yüksek ve yoğun bir sesin binaya zarar verebileceğinin anlaşıldığını belirtti.

Yücel, kendisinden sonraki dönemde, İstanbul Müzik Festivali kapsamında, Ayasofya’nın içinde bir konsere izin verildiğini hatırlattı. O konser sonrasında, mozaiklerden ve kubbe altındaki sıvaların dökülmesinin ardındansa bir daha konsere izin verilmemiş.

‘Rehberlere bağıra bağıra anlattırmadık’

Ayasofya’da sırf bu gerekçe yüzünden turist rehberlerini ‘alçak ses tonunda konuşun’, ‘bağıra bağıma anlatmayın’ diye uyardıklarını anlatan eski yönetici, “Bazen, beş turist kafilesi aynı anda içeride olabilir. Bu kalabalıktan yayılacak ses titreşimlerinin binayı etkilememesi için her zaman önceden uyarı yaptık. Müzeyi gezerken, herkes kısık sesle konuştu. Rehberler, Ayasofya’yı bu tonda anlattı” dedi.

“Durup dururken binaya zarar vermenin bir anlamı yok” diyen Erdem Yücel, Ayasofya’nın hem İstanbul’un hem de Bizans mimarisinin önemli sanat eserlerinden biri olduğunu vurguladı.

‘Ayasofya hem cami hem de müze olamaz’

Erdem Yücel, bazı kesimlerin yerel seçim öncesinde Ayasofya’nın cami olması yönündeki açıklamalarıyla ilgili soruya, “Ayasofya siyasi polemik konusu olmamalı” yanıtını verdi. Erdem’e göre, Ayasofya bugünkü ortamda müze olarak kalmalı; çünkü eser, Osmanlı mimarisini etkileyen ve Bizans sanatının en önemli mimarisi.

‘Namaz saatine göre nasıl ayarlanacak?’

Ayasofya’nın, aynı anda müze ve cami kimliği ile zorluk yaşayacağına dikkat çeken eski müze müdürünün değerlendirmeleri şöyle:

“Burası, Türkiye’nin turizm gelirlerinin en önemli yeri. Yani, müzenin belirli saatleri içinde, turistler istedikleri zaman ziyaret edebilir. Ancak, cami olduğu zaman böyle olmaz. Namaz saatine göre nasıl ayarlanacak. İçerideki turiste, namaz saati çık mı denilecek? Namaz saatinde turist içeri giremez. Bu nasıl olacak?”

“Ayasofya, ya cami olur ya da müzeye çevrilir” diyen Yücel, yurt dışında çok kullanılan bir sözü hatırlattı: Ayasofya cam fanus içinde korunmalı.

916 yıl kilise, 481 yıl camii

İstanbul’un anıt yapılarından Ayasofya, tarihi geçmişinin yanı sıra mimarisi, mozaikleri ve Osmanlı döneminde yapılmış ekleri ile her zaman gündemde kaldı. Ayasofya 532-537 yıllarında, 5 yıl 10 ay ve 4 günde İmparator İustinianus (521-565) tarafından daha önce yapılmış olan iki Ayasofya’nın üzerine yapılmıştır. Tarih boyunca 916 yıl kilise, 481 yıl cami olarak işlevini sürdürmüş, Atatürk’ün isteği, Bakanlar Kurulunun kararı ile 1 Şubat 1935’de müze olarak ziyarete açıldı.

Etiketler

Bir yanıt yazın