İMO'nun Antalya Doğu Garajı'nın turistik çekim bölgesi haline getirilebileceğine dair sözlerine Prof.Dr.Nevzat Çevik'ten tepki geldi.
İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Cem Oğuz’un Doğu Garajı’ndaki alan için “Roma’da bulunan Panteon alanı yoğun bir şekilde turist çekmektedir. Doğu Garajı bölgesindeki arkeolojik alanı da aynı şekilde değerlendirerek kente gelen yerli ve yabancı konuklarımız için ziyaret alanı oluşturabiliriz” sözlerine Prof.Dr.Nevzat Çevik’ten tepki geldi. İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Cem Oğuz’un Doğu Garajı ile ilgili olarak yerel bir gazetede yayınlanan “Roma’da ki Panteon alanı inanılmaz turist çekiyor. Burada hafif betonla yapılan dünyanın en uzun açıklıklı kubbesi var. Orada bu yapının etrafını meydan yapmışlar. İnanılmaz kalabalık. Her gelen turist orayı uğruyor. Küçük ticari merkezler var.Her taraf cıvıl cıvıl. Kentin merkezi turist kaynıyor. İşte biz de bu şekilde bir proje yaparak, kentin o kesimindeki esnafın kaygılarını da ortadan kaldırabiliriz” sözlerine Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Nevzat Çevik’ten tepki geldi.
Doğu Garajı kazılarında ortaya çıkan 2300 yıllık nekropolün Antalya için büyük şans olduğunu belirten Prof.Dr.Nevzat Çevik, “1. Attaleia kuruluşundan önceki döneme (İÖ 3. yy) ait bulgularla Antalya kent tarihi değişmiştir. 2. Antalya’nın boğucu kent merkezinde yeni ve uygar bir rekreaasyon alanı yapma şansı yakalanmıştır. İnşaat kazılarında şans eseri ortaya çıkan ve arkeolojik kazıları Müze tarafından tamamlanan nekropolde 1000’e yakın mezar ortaya çıkarılmış, bulunan objeler de Müze’de sergilenmişti. Eski inşaat projesinin iptali ardından yeni arkeolojik dokuya göre yeniden tasarlanan proje, bu alanı bir müze olarak turizme ve halka sunmayı amaçlayan uygun bir projedir” dedi
İMO’nun önerdiği Roma’daki Pantheon gibi seçeneklerin Antalya için geçersiz olduğunu belirten Prof.Dr.Çevik şunları söyledi:”Nihayetinde Pantheon İS 2.yy eseridir ve sadece başkent Roma’ya özgüdür. Kaldı ki, Antalya arkeolojisinde bu tür bir yapı bulunmamakta ve Antalya özgün arkeolojik zenginliğiyle yabancı kültürlerden imitasyon yapmaya ihtiyaç da duymamaktadır. Dünya müzeciliğinde müze yapıları oldukça moderndir. Muhteşem çağdaş mimarlık anıtları olarak kentlere simge olmuşlardır. Yapının kendisi eski eser taklidi olmak zorunda değildir. Bu tür alanlarda yanıltıcı taklit yapılanmadan kaçınılmalıdır.
Yapılması gerekenin ortaya çıkan kalıntıların ve antik Antalya’nın ruhuna ve birikimine uygun bir projenin uygulanması olduğunu söyleyen Prof.Dr.Çevik, “Alanın kalıntısız kuzey yarısının nasıl işlevlendirileceğini bilmiyorum ama nekropol kalıntıları çıkan güney yarısında mezarların, modern Müzeoloji’nin ve Mimarlığın bilimsel ışığında, bulguların korunup, sergileneceği ve Müze depolarındaki binlerce eserin bir kısmıyla, Doğu Garajı’ndan çıkan eserlerle ve yüksek teknoloji yardımıyla burada zengin, sosyal ve turistik bir müze alanı oluşturulmasından vazgeçilmemelidir. Yoksa nekropolün keşfiyle Antalya’nın yakaladığı şans, şanssızlığa dönüşecektir. Meydansız Antalya’da yakalanan bu şansla ilgili kararlar, uzak gelecek adına büyük vebal taşımaktadır. Bu konuyla ilgili bilim meslek alanları pek çok olmakla birlikte, öncelikle şehircilik, mimarlık ve müzeciliktir. Bu alanlardaki uzmanlara kulak verilmelidir” diye konuştu.