Kalamış yat limanının yanındaki TCDD Dinlenme Tesisleri’nin bulunduğu alanın özelleştirme kapsamına alındığı ve marinaya dönüştürüleceği haberleri Kadıköy'de tartışma yarattı.
Halk plajı olarak kullanılan alanda marina yapılması durumunda sahilin halka kapanması söz konusu. Oysa 1 yıl önce gazetemize açıklama yapan TCDD İstanbul 1. Bölge Müdür Vekili Nihat Aslan, bu alanın satılmasının kesinlikle söz konusu olmadığını söylemişti…
”Fenerbahçe İstanbul’un en değerli kıyısıdır” diyen Kadıköylü emekli Mimar Arif Atılgan, kentin en değerli yerleri toplumun çoğunluğunun kullanımına değil az sayıda insanın kullanımına açılma girişimini eleştiriyor. Deniz Temiz Derneği/TURMEPA Genel Müdürü Akşit Özkural halkın kullanımında olan bir sahilin marinaya dönüştürülmesi düşünülmeden önce, İstanbul’un yeni bir marinaya ihtiyacı olup olmadığının tartışılmasını öneriyor.
Türkiye’nin tarihi dokusu ve geçmişiyle en ünlü sahilleri arasında yer alan Fenerbahçe sahili marinayla gündemde… Kalamış’ta zaten bir marinaya sahip olan Fenerbahçe semtine yeni bir marinanın yapılması tartışma yarattı. Marinanın, TCDD Fenerbahçe Tesisleri’nin bulunduğu koya yapılacağı gelen bilgiler arasında. Tapusu Devlet Demir Yolları’na ait olan arazinin özelleştirme kapsamına alındığı, marina yapmak için imar planı çalışmalarına başlandığı belirtiliyor. Sonrasında ise arazinin ihaleye çıkartılması gündemde. 20 bin metrekarelik arazinin halen halk plajı ve TCDD lokali olarak kullanıldığı ve paha biçilemediği belirtiliyor.
Mimarlar ve çevre dernekleri konuyu Gazete Kadıköy’e değerlendirdiler. Kadıköylü emekli Mimar Arif Atılgan, Fenerbahçe Burnunun sol tarafında Fenerbahçe Plajı, TCDD kampı ve Askeri Kampın bulunduğunu ve bu üç unsurun Kadıköy’ün geçmişinde önemli yer tuttuğunu anımsatarak, “Bu kıyı bölümüne marina yapılması planlanıyor. Marinalar daha çok büyük teknelerin bağlandığı tesislerdir. Büyük teknelerin sahipleri ise üst düzey ekonomik durumu olan kişilerdir. Dolayısıyla marinaların kentin dışında sakin kıyılara yapılması daha doğrudur. Zira bu kişiler uzak bir kıyıda bulunan marinalardaki teknelerine özel araçlarıyla rahatlıkla gidebilirler” dedi. Son yıllarda kent içersine marinalar tesis edilmesi geleneği oluşturulmasını eleştiren Atılgan, ” Bu durumda hem kıyılar halkın kullanımı dışına çıkmakta hem de kentin en değerli yerleri az sayıdaki kişilere hizmet etmektedir. Buralarda, kentin içi olduğu için tekne malzemesi satacak birkaç dükkân yerine AVM ve eğlence fonksiyonları taşıyan dükkânlar açılıyor. Dolayısıyla kentin en değerli yerleri toplumun çoğunluğunun kullanımına değil az sayıda insanın kullanımına açılmış oluyor” eleştirisini yaptı. Atılgan, şu görüşleri dile getirdi;
”Kentin içinde bu anlamda tesis yapılacaksa daha çok burada yaşayan orta halli insanların küçük tekneleri için kirası düşük barınaklar yapmak daha anlamlıdır. Fenerbahçe İstanbul’un en değerli kıyısıdır. Bu sahiller ise halka açılsa, eskisi gibi halkın kullanımı için ayrılsa sosyal devlet çok daha kamu yararı içeren bir hizmet yapmış olur. 22 Eylül 1872 tarihinde Haydarpaşa’dan İzmit’e ilk demiryolu döşenirken Feneryolu İstasyonundan Fenerbahçe’ye bir hat döşenmiş, buradan halkın yararlanabilmesi düşünülmüştü. Ayrıca 1936 yılında Fenerbahçe’ye trenle gelen Atatürk’e buraya kendisi için bir köşk yapılması önerilmiş, buna karşılık Atatürk ‘Burası bir insan için çoktur, halk istifade etsin’ demiştir. Kıssadan hisse çıkaralım. 77 yıl önce Atatürk’ün halka kapatmadığı bu kıyıyı biz bugün halka kapatmayalım.”
Denizlerin temizliğiyle ve korunmasıyla ilgili çalışmalarıyla tanınan Deniz Temiz Derneği/TURMEPA Genel Müdürü Akşit Özkural da dernek olarak marinaların denizcilikteki önemini göz ardı etmemekte ve etkili bir çevre yönetim sistemi uygulandığı taktirde marinaların denize olan kirletici etkisinin azalacağı görüşünde olduklarını söyledi. Akşit Özkural, “Ancak, halkın erişimine açık olan kıyı alanlarının giderek azaldığı İstanbul’umuzda, TCDD dinlenme tesislerinin marinaya dönüştürülmesini doğru bulmamaktayız. Halkın denize erişimini kısıtlamanın, insanların denize olan sahiplenme duygusunu körelteceği görüşündeyiz. Deniz kirliliği ile mücadele çalışmalarımızda, vatandaşlarımızın birçoğunun deniz kültüründen uzak ve denizle barışık olmadığı sonucuna varmaktayız.” dedi. Özkural, İstanbul’da bildikleri kadarıyla hali hazırda bulunan 6 özel marinaya ek İSPARK’ın da marina planı bulunduğunu sözlerine ekledi. Özkural, halkın kullanımında olan bir tesisin marinaya dönüştürülmesi düşünülmeden önce, İstanbul’un yeni bir marinaya ihtiyacı olup olmadığının tartışılması gerektiğini de ifade etti.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de Fenerbahçe Marinası fikrine sıcak bakmıyor. Başkan Öztürk’un bu konudaki görüşü şöyle: “Burası marinaya uygun değil, marina yapılırsa dava açarız. Bölgede zaten bir marina var. Dalyan’daki bu koy, küçük olması nedeniyle marina yapımına uygun değil. Kadıköy’ün en güzel koylarına zaten marina yapıldı. Fenerbahçe-Kalamış marinası bunun bir örneğidir. Marina yapılmak istenen TCDD arazisi halka açık bir plaj, isteyenler buradan denize girebiliyor. Bu alan halka ait olmalı. Buradaki yaşamın yok edilmek istenmesi çok yanlış”
Mimar Arif Atılgan, 2011’de yayınlanan “Mimarlara Mektuplarım” kitabında çeşitli başlıklar altında Kadıköy’e değinirken, haberimizin konusu olan bölge ile ilgili de 2009 yılında bir yazı kaleme almış. “Fenerbahçe TCDD Kampı” başlıklı yazısında Atılgan, 19. yüzyılın ortalarından itibaren Fenerbahçe Burnu ve etrafının mesire yeri olarak kullanılmaya başlandığını, alanın burun kısmının kayalık olması nedeniyle kumsal olan sol kısmının halk tarafından daha çok tercih edildiğini ifade ediyor. Çok tercih edildiği için de 22 Eylül 1872’de Haydarpaşa-İzmit tren yolu hattı yapılırken, bugünkü Feneryolu İstasyonu’ndan Fenerbahçe’ye de tek hatlık bir demiryolu döşenmesinin de ihmal edilmediğini belirtmiş. Bu hat 1,4 kilometrelik mesafeyi halkın trenle katetmesine olanak sağlamış. 1. Dünya Savaşı’nda askeri amaçlı kullanılan hat 1934 yılından sonra Fenerbahçe’deki cephaneliğe malzeme taşınması için kullanılırken, 6 Eylül 1917’deki patlama olayı nedeniyle Haydarpaşa Garı kullanılamaz duruma geldiğinde Fenerbahçe’deki iskele uzun süre Anadolu’ya askeri malzeme sevkiyatında kullanılmış. 1928’de yaz aylarında tatilcilere hizmet için tren seferleri tekrar düzenlenmiş ama verimli olunamamış.
Atılgan kitabında önemli bir anekdot daha aktarıyor: “…1936 yılında ise Atatürk bu hat ile Fenerbahçe’ye gelmiş, burada kendisine bir köşk yapılması düşüncesi açıldığında ise ‘Burası bir insan için çoktur, halk istifade etsin’ demiş ve kendisine köşk yapılmasını istememiştir…”
1970’te Feneryolu-Fenerbahçe hattı sökülmüş. Fenerbahçe İstasyonu’nun bulunduğu deniz kıyısındaki plaj 1957’de TCDD personeli ve aileleri için yazlık dinlenme kampı olarak hizmet vermeye başlamış. Kitabında bölgenin tüm Kadıköylülerin unutulmaz anılarına tanıklık ettiğine değinen Atılgan, 2008 yılında alanın Özelleştirme İdaresi’ne devredildiğini belirtirken, 2009 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun Fenerbahçe Burnu’nu kıyıdan 50 metre açıktaki denizi de kapsayacak şekilde sit alanı ilan ettiğini de vurgulamış.
Gazetemizde tam da geçen yıl bu zamanlara yaptığımız haberde, 1999 yılında Rus – Çeçen savaşından kaçarak Türkiye’ye sığınan ve 13 yıl boyunca mülteci statüsüne alınmayan Çeçenlerin, yerleştirildikleri Fenerbahçe’deki TCDD kampından bir süre önce çıkartıldığını yazmıştık. TCDD İstanbul 1. Bölge Müdür Vekili Nihat Aslan, uzun süredir Çeçen “misafirleri” bu kamptan çıkartmak istediklerini belirterek, Fenerbahçe Eğitim ve Dinlenme Tesisleri’nin amacına uygun kullanılması gerektiğini söylemişti. Aslan, Çeçen mültecilerin ardından kampın düzenlenerek personele açılacağını ifade etmişti. Kamp alanının Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda olduğunu ve burada kalan Çeçenler nedeniyle satışının yapılamadığını hatırlattığımız Aslan, ”TCDD, bu alanı ÖİB’den geri almıştır. Satılması kesinlikle söz konusu değildir. Fenerbahçe Eğitim ve Dinlenme Tesisi, yeniden düzenlenip personelimizin ve halkımızın hizmetine sunulacaktır.” cevabını vermişti.