Katılımcı (Kahraman Dizayn), İTÜ İşletme Fakültesi Mimari Proje Yarışması

Katılımcı (Kahraman Dizayn), İTÜ İşletme Fakültesi Mimari Proje Yarışması

MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU

250 yıllık bir tarih ve birikime sahip olan İstanbul Teknik Üniversitesi, eğitim ve araştırmaya adanmış ülkemizin en önemli kurumlarından biridir. Taşkışla, Gümüşsuyu ve Maçka kampüslerinde İstanbul’un simge tarihi binalarında eğitim ve araştırma faaliyetlerine devam eden İTÜ, bu binaların sürdürülebilirliği için gerekenleri yapmak adına kendine bilinç oluşturmuş, tarihi kent dokusunun içindeki işlevleri korumayı ise oldukça önemsemiştir. Şehir kampüslerinden biri olan Maçka Kampüsünde yer alan geçmişte Maçka Silahhanesi olarak da hizmet vermiş, günümüzde ise artık İTÜ İşletme Fakültesi’nin simgesi haline gelmiş olan tarihi binaya eklemlenecek olan yeni fakülte binası elbette ki belli potansiyeller taşımalıdır. Bu potansiyel bölgenin tarihi, kentsel ve mimari dokusuna hassasiyetle yaklaşmayı bunu yaparken de, eğitim olgusunu sorgulayarak yeni eğitim potansiyelleri yaratmayı gerektirmektedir. Bu bağlamda “öğrenme merkezli bir kültür ortamı” imkânı sağlayan mekânsal düzenlemeler; öğrenciler, öğretim üyeleri ve diğer paydaşların bir araya gelip fikir alışverişi yapabilecekleri dinamik bir öğrenme kavşağı yaratma nasıl yaratılabilir?’’ bir araştırma sorusu olarak ele alınmış ve projeye başlarken üç sorunsal irdelenerek tasarım yaklaşımı oluşturulmuştur:

> Birincisi mevcut kentin bu alana ne söylediğini anlamak
> İkincisi alanın ve yapının yakın çevresine göre oluşumu
> Üçüncüsü ise alanın kendi iç sorunlarının ihtiyaca göre tanımlanması

Konuya bu üç soruna cevap vermek ve bu cevapları birbirleriyle ilişkilendirerek başlamayı doğru buluyoruz. Bu sorunları anlamlandırdığımızda tasarımın kentsel mekan ve tarihi doku ile ilişki içerisinde onu kucaklayan, öğrenmenin ders saatleri dışına çıkarak katılımcı ve paylaşımcı bir yaşam öngören, aidiyet duygusu yaratan, kendi fiziksel varoluşuyla birlikte anlamlar barındıran bir bütünü yakalayabileceğimize inanıyoruz.

1-Yapı Alanı ve Kentin Odak Noktaları
Yapı alanı çevresinde önemli odak noktaları bulunmaktadır ve yapı alanı bulunduğu nokta itibari ile tüm bu noktalarla görünmeyen bir biçimde ilişkilidir. Bu odak noktalarla kurulan ilişki şehir kampüsü olmasının avantajıyla, kullanıcıların sosyal ve kültürel yönünün gelişmesi için fırsatlar sunmaktadır.

Sosyal ortamların kampüs içinde de yaratılmasının hedeflenmesi tasarım adına önemli bir girdi oluşturmaktadır.

2-Yapı Alanı ve Kent Ulaşımı
Bulunduğu merkezi noktadan dolayı ulaşım açısından bir problemi gözükmeyen alanın önemli durakların ve keyifli yaya güzergahlarının ve meydanların kesişiminde bulunması alanın kent adına önemli bir nirengi noktası olduğu kanısını güçlendirmektedir.

3- Yeşil Alanlar
Yoğun kent dokusunun içerisinde adeta yeşil bir nefes sunan aksın çeperinde yer alan kampüs alanına, kendi içinde de keyifli yeşil alanlar yaratılması bu alanlarda paylaşımın ve karşılaşmanın güçlendirilmesi gerektiği kanısındayız.

4- Alanın ve Yapının Yakın Çevreye Göre Oluşumu: 
Bu soruya yaklaşırken öncelikle alanın mevcut potansiyellerini irdelemeyi doğru buluyoruz. Kampüs alanının eğimli bir yer olmasından ötürü oluşturulan kot farklarının yeni açık mekanlar yarattığını farkediyoruz. Biz bu açık mekanları meydanlar olarak adlandırıyoruz ancak bu adlandırmamızı büyüklük ya da Taksim Meydanı gibi trafik noktası, yani insani aktivitesi olmayan mekanlar olarak değil aksine üzerindeki etkinliklerle tanımlıyoruz çünkü 21. Yüzyıldaki meydan algısının artık değişerek çok esnek, üzerindeki eylemle tanımlanacak bir meydan tanımının var olduğuna inanıyoruz. Bu meydanları incelediğimizde fonksiyonel bir analizini yapıyoruz.

Mekânı oluşturan pek çok öğe var. Bu öğeler bazen doğal bazen yapay olarak tasarlanıyor, üretiliyor, düzenleniyor ya da belirli düşünceler ile bir araya getiriliyor. Tasarlanmış, görünen ya da görünmeyen açık mekânlar da bunun bir parçası. Ne kadar düzenleneceği, ne kadar görünür olacağı ne kadar kullanılacağı okul ortamının ayrılmaz bir parçası. Bizce mimari sadece eğitim ortamının aracısı olmak kadar, eğitim imkanının kendisi olabilecek kadar bir potansiyel içeriyor. Ancak üniversite ortamı açıkkapalı alanları, içinde yaşayanları, öğrencileri ve akademisyenleri ile güçlü bir ekosistem. Bu ekosistem ve içinde geçen hayat açık-kapalı mekânları, ritüelleri, kuralları, döngüsü ile bir bütün. Mimari de ancak bu bütünlük içinde düşünüldüğünde bir anlam kazanıyor. Artık bir araya gelmenin bir sınıf kadar bir ağaç altında olabilmesi; o ağaç altının buna izin vermesi ile mümkün olan bir bütünlük olarak algılanmalı.

Bu analiz bizim çıkış noktamız oluyor ve alanda mevcudu iyileştirmeye yönelik bir söz söylemek istiyoruz. Bunu yaparken önemli yaya akslarına ve sosyal omurga olma fırsatı olan akslara bakıyoruz. Mevcutta bulunan şeffaf yemekhane yapısının aksını kendi tasarımımızın omurga aksı ile aynı aksta yaparak kampüs içinde şeffaf bir omurga oluşturuyor ve yemekhane ile yapı alanı arasında yeni bir meydan yaratıyoruz. Alt zemin kat kotu ile zemin kat kotunda daha esnek bir geçiş sağlamak ve yaya hareketini öncelemek amacıyla kütleyi alt zeminde yırtarak ise bir ‘’teknoloji sokağı’’ sunuyoruz.

5- Tarihi Çevrenin Söyledikleri 
Zemin kotlarında ki bu parçalanmalardan sonra tarihi yapı ile kurduğumuz ilişkiyi sorguluyoruz. Tarihi yapıya saygı duymak ona ilişmek bizim için öncelikle onu görmekten geçiyor. Bu noktada tarihi yapıya olan bakış açılarımızı artırmak ve onu adeta kucaklamak adına tarihi yapı ile buluştuğumuz cephede yapıyı biraz geriye çekip iki kola ayırarak onu kucaklamak, görmek ve hissetmek istiyoruz. Bu geri çekilme bize mevcutta da bulunan yeni bir etkileşim meydanı sunuyor ve bu alanin gün boyu yaşamasına katkı sağlayacak çim amfilerle ‘’öğrenme merkezli bir kültür ortamı’’ yaratmayı hedefliyoruz. Bu cephede yarattığımız teras boşluklarıyla hem yapıya parçalı bir hareket katmak hem de kullanıcıların tarihi yapı ile kurduğu ilişkiyi güçlendirmek istiyoruz.

Silahhane sokaktaki kesintisiz cephe etkisini kırmak ve irili ufaklı çalışma nişleri oluşturmak amacıyla yarattığımız teras boşluklarını tarihi yapının dolaşım omurgası hizasında oluşturarak cephede gridal bir düzene ulaşıyoruz ve bu gridallik bize fonksiyonel kurguda kodlar veriyor. Mevcut ile yeninin kesişim aksında olan dikey hattı ofis alanları olarak kurguluyoruz ve akademisyenlerle öğrenciler arasındaki iletişimi güçlendirmek adına katlar boyunca yeni karşılaşma, paylaşım ve etkileşim alanları yaratıyoruz.

6- Yapı İçi Kurgu
Yapı içi şema; galeriler -galeriler etrafı sirkülasyon-sirkülasyon etrafı çalışma nişleri ve mekanlar olarak kurgulanmıştır. Dolaşım omurgası dış mekan meydanların bir devamı niteliğindedir. Galeriler ile dış mekan içeriye alınabilmektedir. Katlarda oluşturduğumuz teraslar ile hem gölgelikli alanlar yaratılmakta hem de yapı içi temiz hava girişi sağlanmakta hem de yapının kentle bütünleşmesi sağlanmaktadır. Bu teraslar katlar arası dengeli dağıtılmaya çalışılmış ve kullanıcılar için de sosyal alanlar oluşturulmuştur.

7- Sürdürülebilirlik
Yapıda galeriler yapılarak temiz hava girişi ve kirli hava çıkışı sağlanmıştır. Ayrıca doğal aydınlatma açısından da yapıya katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda bu galeriler kışın sera etkisi ile yapının ısıtılmasını. Yapının çeşitli yerlerinde yapılan teraslar ve geri çekilmeler ile gölgelikli alanlar elde edilmiş aynı zamanda buralardan yapı içine taze hava girişi sağlanmıştır. Yapının çatısında kurulacak güneş panelleri sayesinde tasarruflu enerji elde etmek mümkün olacaktır. Tüm yapı ve çevresinde yağmur sularının toplanarak çevre sulamasında kullanılmasını hedeflemekteyiz. Tüm bu yapısal çözümlemelerle yapı teknoloji çöplüğüne çevrilmeden kendi kendine yeten bir durumu oluşturmayı hedefler.

8-Engelli Ulaşımı-Kullanımı
Yapıya ulaşımda engelliler düşünülmüş olup giriş meydanında rampalar kullanılmıştır. Aynı zamanda tüm katlara engelli bireylerin kolaylıkla erişebilmesi için yeterli sayıda asansör düşünülmüş, her katta engelli tuvaletleri çözülmüştür.

Etiketler

Bir yanıt yazın