Ağaçların Bir Bir Kesilmesi İncitici

Türkiye’nin önde gelen kadın yazarları, Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesine tepki gösterdi.

Ağaçların kesilmesini incitici bulan yazar Sibel Eraslan, bir an evvel son verilmesini isterken, gazeteci-yazar Cihan Aktaş, şehirler için anlamı olan ortak alanlara dönük projelerde kılı kırk yarmak gerektiğini vurguladı. Gazeteci-yazar Emine Uçak Erdoğan da, “Alıştıra alıştıra yapıyorlar. Planda ağaç görünmüyor. Bir şehrin tarihî dokusunu oluşturan ağaçları kestikten sonra yeni ağaçlar dikmekle doku korunmuş olmaz.” eleştirisinde bulundu. Sanatçı Lale Mansur Gökkafes’e dokunulmadığını, Gezi Parkı’nda ise ağaçların kesildiğini dile getirdi.

Taksim Gezi Parkı’ndaki çalışmalar ve buna karşı gösterilen tepkilere ilişkin kadın yazar ve sanatçıların görüşleri özetle şöyle:

Sibel Eraslan: Gezi Parkı’na ne yapılacak, ne konulacak bilmiyorum; ama mutlaka şehrin ve İstanbul sakinlerinin fikri alınmalı. Gezi Parkı’nda bulunan ağaçların kesilmesi beni incitiyor. Burası yeşil alan, kuşların ve karıncaların evi. Onun için bu yıkımların, ağaç kesimlerinin bir an evvel sonlandırılması gerekiyor. Gezi Parkı’na AVM yapılacağı şayiaları var. Şu an İstanbul’da AVM sayısı önemli oranda arttı. Buna bağlı olarak hem kültür hem de toplumun, bireylerin diyaloğu etkileniyor. Bence, burada yapılması gereken Gezi Parkı ile ilgili şehir ile ilçe halkına danışmak. Bence, burada yapılması gereken Gezi Parkı ile ilgili şehir ile ilçe halkına danışmak; burayı belki İstiklal Caddesi’ne bağlayan bir yürüyüş alanı olarak planlamaktır.”

Cihan Aktaş: Şehircilik alanında oturmuş dokuyu beton lehine göz ardı eden herhangi bir projeye oldum olası kuşkuyla bakıyorum. Şehir dokusuna ağaç merkezli bakıyorum, bu nedenle de mevcut ağaçları azami ölçüde korumaya dönük projeleri anlamlı buluyorum. Dinimize göre bir ağaç, saygın bir canlıdır, rastgele sökülüp atılamaz. İstanbul’un güzelim silüeti konusunda çok da özenli davranılmadığı ortadayken, bu konuda rahatsızlık duyulması anlaşılmaz değil. Ağaç merkezli bakış, toplum olarak sahip olduğumuz güzel hasletlerden biri, bunu yitirmememiz gerekiyor. Gezi Parkı gibi şehirli için anlamı olan ortak alanlara dönük projelerde kılı kırk yarmak gerekiyor. Bunun siyasal bir tarafgirlikle de hiç alakası yok. Betonlaşma, mevcut iktidardan çok önce başladı İstanbul’da.

Emine Uçak Erdoğan: Planlara göre Taksim’de tam yayalaştırma olmayacak. Şu da bir hakikat, meydana ulaşmak kolay değil. Gümüşsuyu’ndan Taksim’e batçıklardan nasıl gidilecek? Bu, modern şehirlerde hiç tasvip edilmeyen bir durum. Taksim’in AVM’ye ihtiyacı yok, camiye ihtiyacı var. Ama bunu bile insanlara sorarak yapmak gerekiyor. Gezi Parkı, o civarda bulunan tek kamusal alan, her sınıftan insanın nefes aldığı. Orayı AVM yapmak kimilerine özel hale getirmek demek. Gezi Parkı’nda yer alan tüm ağaçlar plana göre kesiliyor. Şimdi alıştıra alıştıra yapıyorlar. Ama planda ağaç görünmüyor. Bir şehrin tarihi dokusunu oluşturan ağaçları kestikten sonra yeni ağaçlar dikmekle doku korunmuş olmaz.

Lale Mansur: Gazi Parkı’nda tarihi 75-100 seneye dayanan ağaçlar var. Yani ironik, Gezi Parkı’nda durup Dolmabahçe’ye baktığınızda Gökkafes’in durduğunu görüyorsunuz ama diğer yandan ağaçların bir bir söküldüğüne tanık oluyorsunuz. Ya, bir park kalamaz mı, her yerin beton olması şart mı, bir kuş yaşayamaz mı, bir yeşillik göremez miyiz? Bunu bir inatlaşma olarak da görmemeliyiz, bu yeşil alan her birimiz için ihtiyaç.

Etiketler

Bir yanıt yazın