Bilinmeyen Sokak, Nişantepe, Çekmeköy

150 sokaklık Nişantepe Mahallesi’nde 4 tane “Bilinmeyen Sokak” olduğunu bu yaz öğrendik: 2.Bilinmeyen Sokağı, 4.Bilinmeyen Sokağı, 5.Bilinmeyen Sokağı, 7.Bilinmeyen Sokağı.1

Bilinmeyen Sokaklarda “Görünmeyen İnsanlar” Yaşıyor

Mahallede: dokuz yıl önce bölgeye gelen Özyeğin Üniversitesi, beraberinde hızla çoğalan okullar, şimdilerde toplu konutlarla hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Nüfusun büyük kısmını merkezde olup bitenler sebebiyle giderek çepere sürülen Romanlar oluşturuyor. Bir Roman “bizi takip edin, biz nereye gidersek bilin ki 10 yıl sonra orada rant artar” demiş. Üzücü ama doğru gözüküyor. Artan rantın yanında etkileri giderek derinleşen kent yoksulluğu yaşanıyor yanı başımızda. Bilinmeyen, görünmeyen bir dolu insan yaşıyor İstanbul’un muhtelif yerlerinde.

Victor Hugo’nun Esmeralda(1831)’sından Ahmet Midhat Efendi’nin Ziba(1888)’sına sıklıkla egzotik imajlarla yüklenmiş çingene imgesi çıkıyor karşımıza. Kültürlerini yok saymıyoruz; şarkılarını dinliyor, danslarını öğrenmek için kurslara gidiyor, yaşamlarını filmlerde ilgiyle izliyoruz ama görünen o ki gerçeğine, kendilerine tahammülümüz yok. Sözlüklerdeki “göçebe olarak yaşayan, cimri, eli sıkı hasis, arsız, yüzsüz ve çığırtkan” anlamı bile “Türkiye’de Çingene Olmak” kitabı yazarı emekli bürokrat Mustafa Aksu’nun kişisel çabasıyla sözlükten çıkarılmış.

Oysa Kültürlerinden Fazlasıyla Besleniyoruz

Küçükbakkalköy’de doğup büyüyen Romanlar, 2006 yılında dönüşüm sebebiyle bölgeden gidiyorlar. Bir kişi hariç, o da dava açıp yıllar sonra kazanıyor.2 İronik olan o ki ilgili belediye, bölgede 8 Nisan’da Roman şenliği düzenliyor, ikamet etmeye devam eden tek bir Roman katılımcıyla.

Dilimizde şarkıları var, 9-8’lik oyunlarını bayılarak izliyoruz ama iş, bir Roman’ın hak edilmiş imamlığına3 gelince arkasında durmuyor, zorlu koşullarını görmezden geliyoruz. Oysa söz konusu olan haklar barınma hakkı, eğitim hakkı, vatandaş olarak insanca yaşama hakkı.

Yapıştırmışız yaftayı: “onlar oynar, onlar neşelidir, onların çocukları çıplak ayakla karlarda gezer, gene de hastalanmaz.” Bilmiyoruz ki, o çocuklar her gece ateşlenip her sabah yeniden ayağa kalkıyor. Akranlarıyla okullarda dışlanıyor, uyum sorunları yaşıyor, nereye ve nasıl akıtacaklarını bilemedikleri haklı enerjileriyle yeri geliyor kolayca hedef tahtası haline geliyorlar.

Açık Pano

Eğitimde, istihdamda, barınmada sorunlar var, en önemlisi de sosyal dışlanma. Romanların sorunlarına dair bir takım çalışmalar oldu elbet, ama bilenler olup bitenin sadece dezavantajlılığın yönünü değiştirdiğini söylüyor. Oysa biliyoruz ki bir toplum, ne kadar geliştiğini, ne kadar güçlendiğini de düşünse en zayıf halkası kadar güçlü olabilir.

Fotoğraf: Yağız Esgin

Bu yazı, son altı ayda Özyeğin Üniversitesi’nin yanı başındaki bilinmeyen sokaklara yaklaşma sürecini özetlemek için yazıldı.

Özyeğin Üniversitesi / yaklaş_nişantepe

Şile yolunun kapanmasıyla son 4 yıldır Nişantepe Mahallesi sakinleriyle aynı sokaktan gecip, nadiren de olsa aynı kaldırımda yürüyoruz. Sunta duvarlı evlerini, altı çıplak çocuklarını, yolda aniden karşımıza çıkıveren atlarını görüyoruz. Artan rantın yanında artan sefalete şahit oluyoruz. Kent yoksulluğu yaşanıyor yanı başımızda. Her gün işe geliş yolunda kentin çeperinde kümelenmiş dezavantajlı bir grup insan çıkıyor karşımıza.

Yan yana durabilmek, birlikte yaşayabilmenin kilit noktası. Müşterek sokakları, artık müşterekleşmeye başlayan çocukları, eşiklerin ara buluculuğunda düşünmeye ÖzÜ Sürdürülebilirlik Platformu çatısı altında, Esra Gençtürk’ün özel teşviki ve desteğiyle bu yaz başladık. Yanı başımızda artan sefalete, derinleşen uçuruma teğet geçtikçe, bir “okul” olmaya da teğet geçeceğimizde hemfikirdik çünkü.

Parçası olduğumuz Nişantepe Mahallesi’ni tanıma sürecine, çağımızın kompleks meselelerini göğüsleyebilmek için disiplinler arasındaki mesafeleri, sınırları azaltma iddiasıyla geçen sene ilkini gerçekleştirdiğimiz organize “yaklaş”4ma hareketinin tanıdığı imkanla başladık.

“yaklaş_nişantepe” sürecinin, birlikte ve disiplinlerin ötesinde düşünme alışkanlıklarımıza katkı sağlayacağı gibi; “kent hakkı”, “eşitsizliklerin azaltılması”, “toplumsal güçlenme”, “kentsel bellek” gibi kavramları da tartışmaya açarak birlikte yaşama kültürümüze katkıda bulunacağını umuyoruz.

Üniversitede Nişantepe için bir şeyler yapan pek çok kişi olduğunu gördük ama organize bir şeyler yapmak niyetiyle bir araya gelmemiz bugünleri buldu.

Bölgede eğitim ciddi bir sorun. Eğitimle birlikte barınma, istihdam ve sosyal dışlanma MRG Uluslararası Azınlık Hakları Grubu ve Sıfır Ayrımcılık Derneği5 2017 tarihli raporunda hızla iyileşme sağlanması gereken dört ana başlık olarak özetleniyor. Kent yoksulluğu, yersizleştirme, kentsel dönüşüm süreci ve neoliberal politikaların etkisi altında ezilen bölgeye bütüncül bir gelişme politikası sağlanamadığı sürece tek bir alanda yapılan çalışmaların bütüncül ve kalıcı bir etki yaratması zor gözüküyor.

Yaklaş_nişantepe, amacı bir müşterekleşme zemini sağlamak olan çok etaplı bir görme, tartışma, düşünme ve çalışma süreci. Asıl iş, sonrasında başlayacak. Nişantepe’yi tanıma sürecini dört etapta toparlamaya çalıştık. 1 Ekim’deki “yakındaki uzak”: Nişantepe buluşmasıyla başlayan sohbetler, sonrasında yürüyüşler, paneller ve atölyelerle süreç, giderek artan bir şey yapma isteği, çelişkiler, bozmalar, yeniden yapmalar, yoğun tartışmalarla devam etti.

Mahalleye gidip geldikçe pek çok farklı kişiden Nişantepe’deki yaşamların sokak aralarına sinmiş hikayelerini dinledik. Güler yüzle anlatılan sert hikayelerdi çoğu. Sonra ilham verici hikayeler duymaya başladık. Tarlabaşı’nda, Elmadağ’da güzel ve anlamlı şeyler oluyordu. Bilgi Üniversitesi’nin mahalle sakinleriyle bölgenin tek çamaşırhanesinde başlayan iletişimi, Çimen Ev 6’de 93 dezavantajlı çocuğa verilen sürekli ve gönüllü destek, her birimizde farklı pencereler açtı. Hikayeler, süreçte ilham verici kaynaklar olmaktan çok yeni, yepyeni bir hikayenin kurucu unsurları olarak varlık göstermeye başladı.

Okulda Öğrenci Merkezi’ne astığımız açık panoda iki yüze yakın paylaşım yapıldı. Bölgedeki dezavantajlı durum ve Romanlar hakkındaydı yazılanların çoğu.

Süreçte gördük ki Romanların kent dokusunda ayrışmaları bir yana, kendi içlerindeki ayrışmaları da kaygı verici boyutlarda. Şehir Romanları, mülteci Romanlar, Romlar, Domlar, Abdallar derken hemen her ayrı biçimde sosyal uyumlanma çok acil ve gerekli gözüküyor. Sosyal bir aradalık, yan yanalık için uyum stratejileri eksik ya da yok denecek kadar az. Olansa zaten işlemiyor. Yan yanalıklarda “sorumluluk” anahtar kavram. Her iki tarafa, paydaşlara düşen sorumluluklar var. Ama sadece bir yoksunluğa, dezavantajlılığa şahit olanlara düşen tek taraflı bir sorumluluk değil sözünü ettiğim. Dezavantajlı konumdaki Romanların da vatandaşlık sorumluluğu hissetmesinden söz ediyoruz. Romanların temel haklarından yoksunluklarına şahit olmak kadar, Elmas Arus’un bahsettiği Manisa’daki ailenin soba başında çay içerek geleceğini duydukları yardımı beklemeleri de aynı ölçüde rahatsızlık verici. Hep birlikte harcanacak bir emek var ortada. Harcanmaya değer bir emek.

Sürecin Doğurduğu Bir Müşterekleşme Zemininin Peşinde Olduk Hep

Paneller, atölyeler, yürüyüşler, sohbetler derken şimdiden yaklaşık 300 kişinin dahil olduğu koca bir tartışma sürecini geride bıraktık. Nişantepe Kolektif Projesi’nin yaklaş’ma etabı Aralık sonu itibariyle tamamlandı. Geride bıraktığımız aylar boyunca Nişantepe Mahallesi’ni, bilinmeyen sokaklarıyla eşik-sınır ekseninde geniş bir skalada tartışmaya açtık. Sürecin doğurduğu bir müşterekleşme zemininin peşinde olduk hep.

Sinan Erensü, Özlem Bahadır Karaoğlu, Yaşar Adanalı

İsmet Kezlere, Yakup Baydar, Mümtaz Özdem, Okan Pala

Öğrenciler, akademisyenler, çalışanlar, mahalle sakinleri, yerel yönetim, sivil toplum kuruluşları, aynı istekte buluşmuş 300’e yakın kişi farklı zeminlerde bir araya geldi; aynı sorumluluğu hissedip, aynı isteği paylaştılar. Paydaş demek lazım belki artık her birimize: çünkü hepimiz bir dayanışmayı, paylaşmayı, olumlu ve olumlayıcı duyguları aktif kılan, biri diğerinden daha az ya da çok önemli olmayan unsurlarıyız artık sürecin.
Geride bıraktığımız altı aylık sürecin en önemli çıktısı şu ki, neoliberal politikaların kent ve kentli üzerindeki etkilerinin derinleştiği günümüzde, “kentsel yığılmalardan oluşan gri bir ekonominin doruk noktaları7” olarak tariflenen bugünün kentinden, gerçek bir “kent” ve toplum olmaya doğru yol alma imkanı doğdu. Terk oranı yüksek öğrenciler, eğitimcileri ve okula devam imkanı olmayan çocuklar için yapabileceklerimiz var. Aile katılımlı destek programları, gönüllülerin dahil olabilecekleri akademik, kültürel, spor ve sanat içeren programlar, buluşmalar, konuşmalar, etkileşime açık arayüz mekanlar, kalıcı iş birlikleri, toplumsal güçlenme için yapılabilecekleri tartışıyoruz bugünlerde.

Haziran 2019’dan bu yana devam eden yakınlaşma sürecinin, kurum içi ve dışı çok paydaşlı modeller geliştirerek koordinasyonu güçlü ve organize bir süreç doğurabilir olmasının, sadece mahalle halkı için ya da Özyeğinliler özelinde değil, konuyla ilgili ulusal ve uluslararası diğer tüm çalışmalar bağlamında özel bir anlam taşıdığının da farkındayız.

Toplumu bir arada tutan sosyokültürel davranışlar ve mekânsal karşılıkları, nesilden nesile içselleşerek aktarılmıyor artık. Olanlar da günümüz koşullarında pek işlemiyor. Karşılaşmıyor, karşılaşsak da görmüyor, görsek de hızla bir sonrakine geçip birçok şeyi unutuyoruz.

Bu sorgulamadan sağ çıkmak zor.

Ama mesele bu sorgulamada zaten.

Geride bıraktığımız bu altı ayın ardından kesin olan şu ki, hiçbirimizin “yanı başımızdaki dezavantajlılığı görmedim, duymadım, bilmiyorum” deme lüksü kalmadı. Küçük, ama büyük etkiler yaratabilecek çalışmaların, tartışmaların eşiğindeyiz bugünlerde.

 

 

Kaynaklar
http://mobil.cekmekoy.bel.tr/nisantepe-mahallesi
http://emlakkulisi.com/yuksel-dum-atasehir-kentsel-donusum-davasini-kazandi/328068
http://www.haberler.com/cingene-diye-namaza-durmadilar-4525427-haberi/
Yaklaş, kolektif fayda için kolektif düşünce ve kolektif emek vaadi içeren her türlü kompleks konuya Özyeğin Üniversitesi’nin odaklanma taahhüdü olarak tariflenmektedir. www.yaklas.org
www.sifirayrimcilik.org
www.cimenev.net
London School of Economics, Urban Age Araştırma Programı
Etiketler

Bir yanıt yazın