Türklerin Orta Asya'da bıraktığı tarihi mirasa ev sahipliği yapan beldelerden Kırgızistan'ın Oş ilçesine bağlı Özgen ilçesi, tarihi minaresi, medresesi ve kültürel geçmişiyle adeta o yılları günümüze taşıyor.
Derlenen bilgilere göre, Kırgızistan’ın ikinci büyük kenti Oş’un kuzeydoğusunda, deniz seviyesinden bin 25 metre yükseklikte yer alan Özgen hakkında ilk belgelere, eski Çin ve eski Yunan medeniyetlerinin yazılı kaynaklarında rastlanıyor.
Günümüzde adı Kara-Darya olan Yaksart nehri kıyısında kurulan, Çin kaynaklarında “Yu” şehri diye bilinen “Antiohiya” kentinin, bugünkü Özgen’in temelini oluşturduğu belirtiliyor. Şitsi Vakayinamesinde, 1’inci yüzyılda Çin ordusunun Özgen’i işgal etmeye çalışırken Özgen Hanı tarafından sert bir şekilde taarruza uğradığı anlatılıyor.
Büyük İpek Yolu’nun geçtiği, daha sonra Fergana’dan Yedi Su’ya kadar Yassı ve Atbaşı geçitlerinden giden ticaret yollarının uğradığı Özgen hakkında bilim insanlarının farklı görüşleri bulunuyor. Bunların birine göre, milattan sonraki yılların başlarında Fergana Vadisi’nin doğu yakasında Türk boyları Oğuz, Uz ve Azlar yaşadı. Bu topraklar, “Oğuzkent” veya “Uzkent” diye adlandırıldı. Kaşgarlı Mahmud ve Ortaçağ’ın Arap gezginleri ise Özgen’i, “Yuzcant” ya da “Uzkant” olarak isimlendirdi. Özgen, 10’uncu yüzyılda Orta Asya’nın en büyük ticaret ve sanat merkezi oldu ve altın çağını, 10 ve 11’inci yüzyıllarda, Karahanlı Hanedanı zamanında yaşadı.
Karahanlı Devleti’nin başkentliğini 12 ve 13’üncü yüzyıllarda yapan Özgen’de bu dönemde şehirleşmenin geliştiği görüldü. Kentte 20 hamam, cami, medrese ve minareler vardı. Nüfusun ve binaların bolluğu dolayısıyla hiç yere inmeden çatılardan atlayarak şehri gezmenin mümkün olduğu, altın ve gümüşten para bastırıldığı, seramik ve cam ürünler yapıldığı, kaynaklarda ifade ediliyor. Özgen, o dönem ulaştığı kültürel ve ekonomik gelişme düzeyine bir daha ulaşamadı. O zaman şehrin yüz ölçümü şimdikinden 2,5 kat daha büyüktü.
Arkeolojik çalışmalar sonucu Özgen’de şehirleşmenin milattan önce başladığı, kanalların inşa edildiği tespit edildi. Özgen nehrinin kalıntıları da bölgenin tarımla geliştiğini gösterdi. Karahanlı Devleti’nin payitahtı olan Özgen’de bir minare ve üç tarihi mezar bulunuyor.
Günümüze kadar varlığını koruyan minare, 12’inci yüzyıl ortasında 44 metre olarak inşa edildi. Kentte 19’uncu yüzyılda yaşanan deprem nedeniyle yarısı yıkılan minare, 1923’te onarıldı ve 27,4 metre olarak yapıldı. Eskiden minarenin yanında bulunan cami ve medreseden sadece duvar ve temelin küçük parçaları kaldı.
Türbelerin bulunduğu bölüme, Karahanlı Hanedanı’nın temsilcilerinin cenazeleri gömüldü. Bilim adamlarının ifade ettiğine göre, 11’inci yüzyıl başında yapılan orta türbede Batı Karahanlıların kurucusu Nasır İbni Ali, kuzey türbede ise Doğu Karahanlı Hükümdarı Hüseyin Hasan Bin Ali’nin mezarları bulunuyor. Güney türbede de Orta Karahanlıların yüksek kumandanının cenazesinin defnedildiği ifade ediliyor. Arkeolojik kazılar sonucu türbenin üç odasında 60 mezara rastlandı.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde koruma altına alınan türbedeki eşyalar, birlik dağıldıktan sonra yağmalandı. Özgen’de, eski kalenin parçaları, tarihi arkeolojik yapılar ve 11 ile 12’nci yüzyıllara ait ünlü kişilerin mezar ve türbeleri de yer alıyor. “Guzar” ve “Taşlak” mahallelerinde 19’uncu yüzyılda yapılan camilerin de görülebildiği kentte, 1800’lü yıllarda bilim insanlarınca başlatılan araştırmalar devam ediyor.