‘SİT’i kaldırın yatırım yapacağız’!

AKP'li Isparta İl Genel Meclisi Üyesi Fevzi Özdemir'in, kent sınırlarında bulunan 5 ayrı korunan alanın doğal sit statüsünden çıkarılarak 'bilinçli kullanıma' açılması talebiyle verdiği önerge görüşülerek ilgili kurumlara gönderildi.

Tartışma yaratan önergeyle ilgili hazırlanan raporda korunan alanların avantaj değil, dezavantaj olarak görüldüğü öne sürülürken, ÇEHAV Üyesi Avukat Yakup Okumuşoğlu dünyanın başka bir ülkesinde benzer öneri olması durumunda o ülke halkının ayağa kalkacağını savundu. SDÜ Öğretim Üyesi Erol Kesici ise, söz konusu alanların koruma altındayken bile tahrip edildiğini anımsatarak “tek kelimeyle yazık” dedi.

İl Genel Meclisi’nin 4 Nisan tarihinde gerçekleştirilen oturumunda gündeme alınan önerge hakkında ilgili kurumlardan davet edilen uzmanların görüşlerinin alındığı belirtilirken, konuyla ilgili komisyon tarafından hazırlanan raporun ilgili Bakanlıklara gönderildiği öğrenildi.

Korumadan çıkarılan alanlar turizme
Aralarında, Isparta sınırlarındaki Kızıldağ Milli Parkı, Kovada Gölü Milli Parkı, Gölcük Tabiat Parkı, Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, ve Başpınar Tabiat Parkı gibi korunan alanlardaki revizyon çalışmalarına değinilen söz konusu raporda, geçtiğimiz yıl getirilen yasal düzenlemerle daha önce ilan edilen doğal sit alanlarının yeniden gözden geçirilerek gerekirse sit alanından çıkartılabileceğine değinilerek, “korunan alan vasfı kaldırılan, hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan arazilere turizm alanı önceliği verilecek olması, olumlu gelişmeler olarak değerlendirilmiştir” görüşüne yer verildi.

Korunan alanlarda ekonomik faaliyetlere önem verilsin
Isparta İl Genel Meclisi bünyesinde oluşturulan komisyonun, TBMM’de görüşülmesi beklenen ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı’ hakkında beklentileri olduğuna da değinilen raporda, söz konusu tasarıdan beklentiler ise şöyle sıralandı: “koruma-kullanma dengesi anlayışını ön planda tutması, ekonomik faaliyetlere önem verilmesi ve sahip çıkılması, ekonomik faaliyetlerin sınırlarının ve kurallarının net olarak ortaya konulması, tabiatı koruma kurallarının, yereldeki bürokratları sıkıntıya sokmayacak, vatandaşlarımız ile karşı karşıya getirmeyecek şekilde belirlenmesi, ‘üstün kamu yararı’ olan yerlerle ilgili Bakanlığın çözüm odaklı kararları alabilmesine imkan sağlanması, korunan alanlarla ilgili iş ve işlemlerde yerelin daha yetkili olması, birden fazla statü ile korunan alanlardaki yetki karmaşasının önüne geçilmesi için ilgili alanın yönetiminin tek kuruma verilmesi.”

‘Birden fazla koruma statüsü avantaj değil dezavantaj’
Bazı gelişmiş ülkelerde korunan alanlardaki koruma zonunun yüzde 10 civarında uygulandığı öne sürülen raporda, Türkiye’de bu oranın yüzde 95’lere varan oranlarda uygulanmasının ve bu alanlarda birden fazla koruma statüsünün bulunması eleştirilerek, “bölgemizde zenginliğimiz olarak görünen, 7 adet Milli parkın, 5 adet tabiat alanının, 8 adet tabiat parkının varlığını avantaj değil dezavantaj olarak görünmesine sebep olmaktadır” görüşüne yer verildi.

Avukat Okumuşoğlu: ‘Başka ülkede olsa halk ayağa kalkardı’
Isparta İl Genel Meclisi’nin hazırladığı raporla ilgili sorularımızı yanıtlayan Çevre ve Ekoloji Avukatları Grubu (ÇEHAV) Üyesi Avukat Yakup Şekip Okumuşoğlu, korunan alanların ekonomik getirisi olmadığı temeline dayalı olarak bu alanların daraltılmasının önerilmesinin, dünyanın hiç bir yerinde koruma hukuku ve anlayışı ile bağdaşır bir yaklaşım olmadığını dile getirdi. Korunan alanların ekonomik getiri amacı ile daraltılmasının önerilmesi dünyanın başka bir yerinde olması durumunda o ülke halkının ayağa kalkacağını savunan Okumuşoğlu, “çünkü korunan alanlar ekonomik getirisi olsun diye korunan alan olarak ayrılmaz. Aksine bu alanlar biyolojik çeşitliliğinin, yaban hayatın, üstün peyzaj değer gibi nedenlerle mümkün olduğunca insan faaliyetlerinden uzak kalması, insan faaliyetlerinin sınırlandırılarak söz konusu alanların korunması için korunan alan olarak ayrılır. Rapor ise tam tersine korunan alanların insan faaliyetlerine açılmasını önererek koruma felsefesine hiç yakışmayan önerilerde bulunmaktadır” dedi.

‘Korunan alanlara günübirlik gidilir, sessiz olunur’
Ülkenin prestij alanlarını ekonomik faaliyetlere ve yapılaşmaya açarak koruma olmayacağını savunan Okumuşoğlu, şunları söyledi: “dünyada korunan alanlara günü birlik gidilir, sessiz olunur, yabancı hiç bir şey doğada bırakılmaz, piknik dahi yapılamaz, dinlenme yerleri bile belli olup, dilenen yerde oturulamaz bile. Buna karşılık söz konusu raporda ekonomik faaliyetler öne sürülerek korunan alanların daraltılması önerilmektedir. Korunan alanlar hakkında karar vericilerin bu türden yaklaşımları çok değerli ekosistemleri barındıran Anadolu coğrafyası için büyük talihsizlik. Çağdaş dünya ülkeleri seviyesine, muasır medeniyet hedefine korunan alanları bile ekonomik bir meta olarak gören anlayışla ulaşılamaz. Anadolu’ya yazık edilmektedir, hiç değilse korunan alanlarına yazık edilmesin isteriz.”

Yrd.Doç.Dr. Kesici: ‘Koruma altındayken bile tahrip edildi’
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğr. Üyesi Yard. Doç. Dr. Erol Kesici ise korunan alanlarla ilgili taleplere tepki göstererek bir çok ülkenin geçmişte yaptığı hatalardan ders alınmasını istedi. Raporda yer alan Kovada Gölü Milli Parkı’nın zaten işgal edilerek tahrip edilmiş olduğuna değinen Kesici, “koruma altındayken bile tahrip edilmişse, kullanıma açılınca hiç bir şey bulamayacağız. Yasaların uygulanmamasının acziyetini yaşıyoruz. Göllerimiz yasalar uygulanmadığı için kirlendi. Bu taleplerin ekonomik dayanakları her şeyin paraya çevrileceğini öngörüyor. Eğer “filim” insanı değilse gerçek bir bilim insanı bu girişimlere asla onay vermez. Çünkü bu alanlar canlılar için yaşam kaynağı. Her yer tüketildi sıra bu alanlara geldi. Ranta açılıp otel yapılarak güzelleşmiş, değerlenmiş bir yer gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz. Korunan alanların ekonomik etkinliklere açılması durumunda tek kelimeyle yazık olur” dedi.

Doğal varlıklarımızı müzede görmek istemiyoruz
Başbakan Erdoğan’ın BM Ormancılık Forumu’nun açılışında yaptığı konuşmada dile getirdiği “Bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar avlandığında, bütün sular kirlendiğinde, hava solunamaz hale geldiğinde, işte o zaman paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız” şeklindeki Kızılderili sözlerini anımsatan Kesici, “her zaman çocuklarımıza bırakacağımız doğal mirastan söz ediyoruz. Bunların artık sözde kalmamasını istiyoruz. Müzelerde doğal varlıklarımızın fotoğraflarını görmek istemiyoruz” diye konuştu.

‘Koruma zonları çok yüksek, yatırım yapılamıyor’
Korunan alanlarla ilgili detaylı bilgilere yer verilen raporda, sit statülerinin baskı yarattığı öne sürülerek özetle şu görüşlere yer verildi:
-Kızıldağ Milli Parkı: Alanın tamamına yakınını 1. Derece de Doğal Sit Alanı, yerleşim yerlerinin de 3. Derece Sit Alanı olması nedeniyle, burada yaşayan halkın sosyo ekonomik yaşamını ve milli park idaresi tarafından da iç ve dış turizm amaçlı yapılacak yatırımları da olumsuz etkilemektedir.

-Kovada Gölü Milli parkı: Yürürlükteki mevcut plana göre mutlak koruma alanının genel alana oranı yüzde 87 civarındadır. Yüksek bir rakamdır yöre insanını, turizm işletmecilerini ve diğer kamu kuruluşlarının yatırımını olumsuz etkilemektedir. 2012 yılında bu plan da revizyon programına alınmıştır.

-Gölcük Tabiat Parkı: 2009 yılında yapılan planlamaya göre yüzde 96’sı mutlak koruma zonunda bulunan ve Isparta ili iç turizmi için önemli olan bu tabiat parkının kullanımı çok sıkıntılı ve dardır. 2012 yılında plan revizyon programına alınmış ve çalışmalar başlamıştır. Tabiat Prkında rekreasyonel faaliyet yapılacak alanın tamamının 1. Derece sit alanı olması, çadırlı kamp ve karavan turizmi için önemli olan bu tabiat parkı kullanılamaz halde getirmiştir.

-Yazılı Kanyon Tabiat Parkı: Uzun Devreli Gelişim Planı’nın yüzde 97’sinin mutlak koruma içinde olması, yüksek turizm potansiyeli olan bu alanda turizm faaliyetlerini yapılamaz hale getirmiştir. 2012 yılında revizyon programına alınarak onay aşamasına getirilmiş ve mutlak koruma oranı yüzde 29’a kadar düşürülmüştür.

-Başpınar Tabiat Parkı: 39.5 Ha olup, Milli Park Kanunu ve sit mevzuatıyla ilgili ciddi bir sorunu yoktur. Sorun alt yapı yetersizliği ve işletmeci bulunamayışından kaynaklanmaktadır. İl Özel İdaresi, İl Genel Meclisi kararına rağmen alt yapı için bir çalışma başlatmamıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın