Mansiyon, Uluslararası LIBGEN Öğrenci Yarışması

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencileri Beyza Çapal ve Sıddıka Candan, Ali Sinan ve Aslı Alanlı yürütücülüğündeki ''STUC'' tasarım stüdyosu kapsamında, uluslararası yarışma olan ''LIBGEN'' için hazırladıkları ''ANTI-GHETTO LİBRARY'' isimli projeleri mansiyon ödülü aldı.

Proje Raporu

Bu proje kütüphaneleri denge merkezleri olarak tanımlar. Teknolojinin gelişmesi ve bilgiye erişimin hızlandığı bu dönemde artık kütüphaneler sadece çalışma mekanları değil, insanları geliştirecek birçok durumu içerisinde barındıran denge merkezleridir. Proje alanı olan Polonya’da ise denge mekanizmasının en önemli unsuru geçmiş ve gelecektir. Çünkü Polonya tarihinde birçok yıkım yaşamış olsa bile her seferinde yine geçmişinden güç alarak ayağa kalkmış ve gelişmeye devam etmiştir. Polonya’da yapacağımız kütüphaneyi güçlü kılan şey ise geçmişi ve geleceği olacaktır ve bundan güç alarak ilerleyecektir. Başta geçmiş gelecek dengesi olmak üzere, birçok zıtlığın da dengesini içerisinde barındıran bir kütüphane olacak. Geçmişindeki gettoların aksine hiçbir sınırlamanın olmadığı, gelişmeye açık mekandır kütüphane.

Varşova’da tasarladığımız kütüphanede yapı yerleşiminde cepheler kente karşı farklı davranmaktadır. Kentin yoğun yerleşiminin olduğu tarafa bakan cephesi getto duvarlarına ironik bir gönderme yaparak geçirgenliği ve aktifliğiyle bir sınırlandırma yapılamayacağına işaret etmektedir. Aynı zamanda tüm sirkülasyon dolaşımı bu cephe üzerinde çözülerek kütüphane içerisindeki yoğunluk ve kullanımın dışarıdan okutulması amaçlanmıştır. Kent ile beraber çalışan, etkileşim kuran imge niteliğinde bir cephe planlanmıştır. Orman tarafına bakan cephelere geldiğimizde ise yeşile doğru vista oluşturmayı amaçlayan daha parçalı bir yaklaşım görüyoruz. Bu cephe kentin yoğunluğunun tersine, ormanla bütünleşerek dengenin diğer tarafını temsil etmektedir. Yapının iki tarafa uzayan kolları ise yoğun yol akslarına tutunarak kentliyi içine almayı hedeflemektedir.

İçerisindeki mekanların yerleşiminde ise barındırdığı programların kent ile olan bağlantısı, büyüklükleri gibi durumlar göz önüne alındı. Teknolojinin gelişmesiyle çalışma mekanlarında artık büyük hacimlere gereksinim duyulmamaktadır. Daha küçük hacimler çalışma ortamları için yeterli alanlar haline geldi. İnsanlar artık çok fazla yer kaplayan kitaplar yerine bilgisayar, tablet, cep telefonu ile çalışmaktadır. İnsanların büyük mekan ihtiyacı ise daha sosyal oldukları alanlardır. Beraber vakit geçirdikleri alanlarda büyük hacimlere ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden mekan yerleşiminde, zemin kotunda kentliyi karşılayan içine alan büyük, ortak kullanıma yönelik, sosyal ve interaktif mekanlar varken; yukarı doğru çıkıldıkça dengenin diğer uçlarını gördüğümüz daha sessiz, bireysel ve parçalı mekanlar konumlandırıldı.