Uluslararası Geleceğin Kentleri projesi kapsamında Provence Fransız-Alman Merkezi tarafından düzenlenen kolokyum 8-9 Mart günleri Notre Dame de Sion Fransız Lisesi(NDS)'nde gerçekleşti.
Proje bağlamında İstanbul Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü(IFEA)nün arşivlerindekibir dizi orijinal haritaya dayanarak hazırlanan « İstanbul ve Çevresi Üzerine İki Yüzyıl Boyunca Haritacılık » başlıklı 6 Nisan’a dek sürecek olan sergi ve katalogu da katılımcıların ilgi odağı oldu.
Kolokyum, “Kent ve Mirası : 21. yüzyılın bir sorunu”, “Büyük Kent : Mozaik ya da Kültürel Melezliği?”, “İz ile Ütopya arasında : Kenti Yazına aktarmak” başlıklı üç ana oturumda düzenlendi. Marsilya, Tanca, Hamburg ve İstanbul’dan yazar, felsefeci, sosyolog, şehirci, mimar ve sinemacıları bir araya getiren oturumlara; Zafer Toprak, Sema Kaygusuz, Patrick Mestelan, Dieter Läpple, Aykut Köksal, Yolande Benarrosh, Malte Fuhrmann, Christian Bromberger, André Donzel, Mohammed Berrada, Ottmar Ette, Régine Robin, Yoko Tawada, Martin Stern, Jean François Perouse katıldı. Şehrin cazibesi ve sorunları konuşuldu. Sorunların başında gelen farklı kesimler arasında diyalog için ara alanlar önerildi, Hamburg gibi şehirlerdeki uygulamalar paylaşıldı.
Mimari ve edebi yaklaşımlara tarih bilimci Zafer Toprak’ın “Global Şehir : Postmodernliğinin Güzergâhları” sunumu önemli bir katkı sağladı
Marie-Hélène Sauner-Leroy’in şef, yayıncı Musa Dağdeviren ile şehirde yemek kültürü üzerine sıcak, sevimli, dünyaya açık önemli analizler içeren söyleşisini özellikle yabancı katılımcılar dikkatle izlediler. Dağdeviren; “Mutfak başka yemek başkadır Yemekler kültür taşıyıcısdır, milliyeti olmaz” diyen Dağdeviren, yerel lezzetlerin yok olmasında ve yozlaştırılmasında tüketim medyasının büyük olumsuz etkisine dikkat çekti.
Kolokyumun “Kuşbakışı ve Yeraltından” başlıklı kapanış oturumu Timour Muhidine’in sunumuyla eserleri Fransızcaya çevrilmiş olan yazar Enis Batur yaptı. Altındaki hazineyle derinlikleri olan, karmaşası yaratıcılığı besleyen İstanbul’da şantiyeye dönmüş haliyle yaşama güçlüğü çekildiğini vurgulayan, İstanbul’u güzelliklerin üzerine çökmüş bir cehenneme benzeten Batur; “Şehre baktığımda siyah bir tablo görüyorum. Artık Tanpınar’ın Pamuk’un yazıldığı İstanbul yok” dedi. Batur, kentin gerçeğinin metin düzlemine nasıl aktarılacağıyla ilgili olarakta; “Yarının kitaplarının yeni teknolojinin sağlayacağı belli düzenekler aracıyla bize seslenebileceğini biliyoruz. Bugünün yazarının artık soldan sağa ve yukardan aşağıyı olmanın ötesinde bir çemberin içerisinde delicesine dönerek hareket edecek bir metin gerçekliği içinden karmaşaya bakabilecğini cehennemi okuma çabası verebileceğini düşünüyorum” dedi.
Kolokyumun gerçekleşmesini sağlayan Yann de Lansalut, Notre-Dame de Sion Lisesi Müdürü ve Joachim Rothacker, Fransız-Alman Merkezi (Aix-en-Provence) açış konuşmalarıyla başlayan kolokyum destekçilerinden Paris, “Gürgen Kralı ” Cemiyeti’nden Nicole Bary’nin değerlendirilmesiyle noktalandı. Bary, dört şehirde başlayan bu projeye başka şehirlerinde dahil olabileceğini hatırlattı.